KAYIT 195 Cesed-i Mübareği toprağa tevdi edildikten sonra Ruhani Rahmeti aynı derece daimi olarak devam etmektedir. Bu rahmetin tevziinde ve...
KAYIT 195
Cesed-i Mübareği toprağa tevdi edildikten sonra Ruhani Rahmeti aynı derece daimi olarak devam etmektedir. Bu rahmetin tevziinde veraseti Resulullah olan Evliyayı Kiram vazifelidirler. Bunlar bir nevi transformatörlerdir. Bu transformatörlerden bizim kalbimize… Aziz cemaat transormatörleri temiz tutalım, içimizi temiz tutalım.
Kalbi Resulün daima memnun ve mesrur olması için; arazi, semavi, marazi afetlerin, felâket ve belâların Rasûlu ta’zib etmemesi için evliyâyı kiram gece gündüz çalışırlar.
Bundan dolayı yükleri çok ağırdır.
Bunlar için, hepimiz için “Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus’ahâ”
“Ben kuluma maddî ve mânevî taşıyamayacağı yükü vermem!’’ diyor.
Bu yük bir de umum topluluğun yükü velînin üzerine bindi mi yük çok ağır olur.
Belâlar dâimâ onların üzerine inerler, belâ beşerin azgınlığının netîcesidir.
Uhud Harbinde Rasûl’un ordusu perîşan, mubârek dişleri kanıyor, amcaları şehid olmuş o anda bile Kalb-i Rasûl’un şefkati galebe çalıyor: “Ya RABBî! Bunlar ne yaptığını bilmiyorlar, sen bunları affet!” diyor o düşmanlara.
Bunu ancak peygamber söyler oğlum, ancak Peygamber söyler!
Meşhur târihçi Bellini vardır, 6 cilt İslâm Târihi vardır kitabı. Merhum Hüseyin Câhit Bey Menfaa’dayken terceme etmiştir onu.
O kitapta der ki: “İslâm Peygamberinin der; ne mu’cizeleri, ne getirdiği kitab, ne ümmeti, onlara lüzum yok!” der. “Uhud Harbında düşmanlara karşı: “Ya RABB! Bunlar ne yaptığını bilmiyorlar, bunları affet!” ancak peygamber söyleyebilir bunu, peygamberdir!” diyor.
Bir siper-i sâika bir memleketi nasıl yıldırımdan korursa belâlardan da evliyâ-ı kiram milleti böyle korumaya memurdurlar.
Bir Allah kulunun sevgilisinin gece yarısı bir gözyaşı damlatması 250.000 kişiyi şeyden kurtarır.
Ama bir edebsizin de bir biçimsiz hareketi Gayretullaha dokundu mu bu sefer Velî de ağzını açamaz.
Zamânı evâilde Rasûlu sallallâhu aleyhi ve sellem anlatmış, vaazederken demiş ki: “Zemânı evâilde bir gece 70. 000 kişi teheccüd namazındaydı demiş.
Bir memlekette 70 bin kişi teheccüd namazındaydı demiş. İki kişide pasif olarak livata yapıyordu demiş, Cenâb-ı ALLAH bütün memleketi altını üstüne çevirdi demiş 70. 000 kişi ile birlikte o 70. 000 kişi teheccüd namazında olanların da hepsini..”
Ordan Hazreti Âişe vâlidemiz o da kapıdan dinliyormuş: “Yâ Rasûlallah demiş, yâni bu adâlet-i ilâhiyye ne biçim?” demek istemiş.
“Rohi Yâ Âişe!” demiş yâni sukut et!
Mescid-i Mübârekten çıkmışlar dışarı kumluğa, sahâbeler yanında Rasûllullah Efendimiz anlatıyor.
Hazreti Âişe Vâlidemiz de orada o da geldi dinliyor.
Rasûllah'ın ağzından öyle billurlar çıkıyor ki herkes, bıçak soksan, şiş soksan farkına varmayacaklar.
O sırada Hazreti Âişe Vâlidemizin ayaklarına nemeller, büyük karıncalar vardır kırmızı, sarmışlar bacaklarından yukarı ayaklarına doğru, bir tânesi ısırıvermiş bacağını.
Hazreti Âişe, birden şöyle yapmış.
Rasûlullah: “Yâ Âişe noldu?” demiş
“Yâ Rasûlallah demiş karıncalar sardı da!”
“Hepisi mi ısırdı Yâ Âişe?”
“Hayır demiş bi tânesi!”
“sen kaç tânesini öldürdün?!.” demiş.
Bunlar hikmettir oğlum, bir yerde azar azar azar azar, bir zelzele olur hepimiz gideriz!
Zelzele, onlar başladı mı velî bile ağzını kıpırdatamaz ancak “ALLAHuekber!” diyebilir başka yok.
Celâl sıfatı tecellî ettimi bitti.
Onun için evliyâların her birisi böyle bir siper-i sâikadır, onlar için hüzün yoktur.
Mübârek, Müezzin Efendi duâda okuyor biliyorsunuz: “Evliyâullah” “Onlara ne hüzün ne keder vardır!” diyor.
Bu rahmete mukâbil topluluğun buna karşı göstereceği edebin yekûnü ve ağırlığı düşmesin diye, yâni millet azarsa Rasûlullah muazzeb olur, azdıkça bu edeb kendini kaybetmesin diye velîlerin yükü gün geçtikçe daha yükselmektedir.
Bundan 300 sene evvelki bir velînin yükü, bu gün 100 misli daha fazladır.
Velîlerin de yükü taşıyamayacakları hal geldiği zaman, işte dünyâ o zaman paramparça olacaktır.
“Velîlerin yükü taşıyamayacakları” dedi mi Kalb-i Rasûl’un hüzne kapılması îcab eder.
O hüzne kapılmadan en son, bu da hadisi şeriftir; “En son Mekke’de kopacaktır kıyâmet..”
Mekke’de koptuktan sonra, 5 dakika sonra da Medîne’de kopacaktır kıyâmet. Bu hüznü Rasûlullah duyup üzülmesin diye Hadîs-i peygamberi bu.
İsrâfil aleyhi's-selâm Azrâil aleyhi's-selâm Mikâil aleyhi's-selâm Cebrâil aleyhi's-selâm inecekler Medîne’ye ve Na’ş-ı Mubârek-i Rasûlullah’ı Ravzadan, arz üzerinden kaldıracaklardır!
Ondan sonra kıyâmet kopacaktır.
Rasûlullah mübârek cesedlerine bile o haşmeti göstermeyecektir.
Sen de onun ümmetisin, sen de Ona bağlarsan oğlum, dünyâ paramparça olurken, sen cesedine bir pire ısırır gibi bişey duymazsın.
Nasıl ki cildin bir santimetre kareye havanın tazyiki 1 kilo 33 gramdır, bir yerinize şişe vurursunuz hani ağrıdığı zaman, hava ref’ oldumu nasıl şişer…
Rahmet de arzdan kalktığı zaman arz paramparça olur.
İslâm'da Kur'ân gayba inananlar içindiiiir, içindekilerle amel edeceksen kayıtsız şartsız kitabı eline al!
“Lâ yemessuhû ille'l-mutahherûn”
Yoksa, dokunma! Bu insanın rûhî bakımından edebidir.
bunu kabul ettin mi, gayba inandın mı ta’zim olarak cesede temizlik ve abdestli olmak lüzumiyyeti ortaya çıkar.
Cesedi dâima ta’zime sokmak için her an abdestli bulunmak gerekir Müslümanlaaar. Her an.
"Her an abdestli ben nasıl?"
Bulun..
“Ne demek o?”
“Yâ RABBi benim rûhum senin Yed-i Kudretindedir, ne zaman bu cesedden ayrılacağını bilmiyorum! Ben ceseden hazırım!” demektir.
Ceseden ikrardır her an her dakîka hazırım demektir.
Bunlar sağdaki soldaki teyplere kaydoluyor .
Abdestli olmazsan bu bir nevi riyâ hareketi olur ağam!
“Nasıl riyâdır?”
“Ben her an seninle berâberim" diyor Cenâb-ı ALLAH, cesedinin beni hatırlaması için abdestli bulun! "Yalınız ibâdet edeceğin zaman mı beni hatırlıyorsun da abdest alıyosun!” demektir.
İncelik var orda oğlum! İslâmiyette mertebe kazanmak baha ile değil bahaneylendir, bahaneyle.
Küçücük bir nokta alacaksın işte bu bir nevi riyâdır.
Haksız bir tecâvüzün sessiz ve tevazuu içinde hilmiyyetle karşılığı hayâdandır.
Hayâ, başka bir şeydir.
Bu tecâvüz ya dışarıdan olur insana ya içeridendir.
Dışarıdan olan rûha karşıdır, içeriden olan cesede karşıdır. Ekseriyyet, dışarıdan olandan utanır, içeriden olanın farkında değildir.
Çünkü bu bizzat kendisidir .
İnsanlar herkesin aleyhinde dedikodu eder bir etmediği kimdir, kendisidir oğlum.
“Kuldan utanmayan ALLAH’tan utanmaz”
Dedelerimizden kalma bir lakırdıdır.
Bu basit fakat anlaşılması güç bir ifâdedir.
Rasûl’e ilk inanan kadın Hazreti Hatîce vâlidemiz.
İslâmda ilk şehid yine kadındır, Sümeyye binti Hubbab, Ammar ibni Yaser Hazret’lerinin vâlideleri, ebû Cehil tarafından kargı ile öldürülmüştür bilirsiniz, ilk şehid.
Fazilet biraz da cebir ile teşekkül eder.
Onun için HÂLIK, azabdan haber verir “Şöyle yapacağım böyle yapacağım!.”
Yâni “ulen Ben senin içindeyim bi temizleyiver şurayı yav da çıkayım ortaya!”
Çıkmak istiyor sen de inat ediyorsun.
İnsanoğlunun aşağı, çirkin istek ve arzularını örten incecik ve nâzik perdenin ismi, aziz Müslümanlar hayâdır.
Hayâ insanoğlunun süsüdür ve kadının da en büyük varlığıdır .
(Devamı sonraki kayıttadır…)[fb_vid id="10154205356034751"]
YORUMLAR