OĞUL…
Şimdi bak ortalık toz ile duman,
Kim iyi, kim kötü sezilmez oğul.
Bekle hele biraz durulsun zaman
Zamana bırakan, üzülmez oğul.


Hayli zor ayırmak düşmanı, dostu,
Çakalın sırtında, ak koyun postu,
Fırsat bu diyenler, içini kustu,
Her yüze “gülen„le gezilmez oğul!


Şehadet yolu bu; dikenli, taşlı,
Bir zaman birlikti genç ile yaşlı!
Bu yılan bir başka, sayısız başlı,
Kafası bir anda ezilmez oğul…


Hakkı bilmiyorsan yönün nafile,
Bu toprakta böyle, çok olur hile
Dağılıp saçılan bir tesbih bile
İmame olmadan dizilmez oğul!


Oyunun içinde, bin türlü oyun,
Aldanması çabuk olurmuş toyun,
Aman ha, düşmana eğersen boyun,
Ay-Yıldız göklerde süzülemez oğul..
.
Hoca'ya, hacıya darıldın tamam!
Uzun'a, kısaya kırıldın tamam!
Bilmem mi, çok çektin, yoruldun tamam…
Ama “mevzu vatan„ bezilmez oğul!..


Eğer dün bezseydi ecdadın, atan,
Bugün olur muydu bu cennet Vatan?
Kıtadan kıtaya kılıç parlatan,
Bir neslin torunu çözülmez oğul.


Zaman zaman o nesili özlerim,
Sen de hiç çözülme, sana sözlerim,
Son filimi çok seyretti gözlerim,
Hiç hikaye düzgün yazılmaz oğul?


Karaalioğlu herşey durulur,
Sular aka aka bir yatak bulur,
En sonunda Hak‘kın dediği olur,
Allah ne yazdıysa bozulmaz oğul!.