Türkiye’de iki ana orojenik kuşak bulunmaktadır. Anadolu’nun kuzey bölümünde uzanan Kuzey Anadolu Dağları ve güneyde uzanan Toros Dağlarıdır...
Türkiye’de iki ana orojenik kuşak bulunmaktadır. Anadolu’nun kuzey bölümünde uzanan Kuzey Anadolu Dağları ve güneyde uzanan Toros Dağlarıdır. Bu dağlar, Anadolu’nun kuzey ve güney istikametinde genişleyen Tersiyen Okyanusunda toplanan sedimentasyonun kıvrılması ile oluşmuşlardır. Orogenik hareketler esnasında dağlık alanlar içerisine asidik mağma girmiştir. Bu mağma, günümüzde özellikle Rize Dağlarında görülen granitin oluşumuyla ilgilidir. Orogenik kütlenin yükselmesi sonucu ortaya çıkan ve nehirler kendi vadilerini oluşturmaya başladı. Böylece, orogenik kuşaklar Karadeniz, Akdeniz ve Basra Körfezine akan nehirler tarafından kesilerek dilimlere ayrılmışlardır.
Kuzey Anadolu Dağları Karadeniz kıyılarına paralel uzanan birkaç daldan (bölüm) meydana gelmektedir. Küre, Canik ve Doğu Karadeniz Dağları bu kuzey dalda (bölüm) bulunmaktadırlar. â¹kinci dalın (bölüm) batı kısmında Bolu ve Ilgaz dağları, doğu kısmında ise Yıldız, Kızıl, Çimen, Kop, Çoruh ve Yalnızçam Dağları yer alır. Köroğlu Dağları ise batıda üçüncü bir dal oluşturular. Bu bölgedeki dağ kuşağının ziveleri 2000 metreyi geçmektedirler. En yüksek zirveler Kaçkar Dağı (3932 m) ve Çakırgöl Dağıdır (3063 m).
Toros Dağları Anadolu yarımadasının güneyi boyunca uzanmaktadırlar. Batı Anadolu’da, Teke yarımadasında kuzeydoğu - güneybatı yönünde başlar, Antalya - Eğridir tektonik hattından sonra kuzeybatı - güneydoğu istikametine döner ve Akdeniz kıyı şeridine paralel olarak uzanırlar. Bu rejyondaki en yüksek dağlar sediment orijinli olan Buzul Dağlarındaki Uludoruk Tepesidir. Toros Dağları Akdenize akan Manavgat, Göksu, Ceyhan Ve Seyhan nehirleri ile Basra Körfezine akan Fırat, Dicle ve Zap nehirlerince derin vadiler halinde kesilmektedirler. Orojenez (Dağ Oluşumu) :
Jeosenklinallerde biriken tortul tabakaların kıvrılma ve kırılma hareketleriyle yükselmesi olayına dağ oluşumu ya da orojenez denir. Orojenik Haraketlerle Meydana Gelen Dağlar:
(Oro-Dağ, Jenez-Oluşum Orojenez > Dağ oluşum hareketleri). Sıra dağlar genellikle derin denizlerde biriken tortulların, yan basınç oluşturan kıta hareketleri sonucu, kıvrılarak yükselmesi ile oluşmuştur. Ya da kırılarak yükselmesi sonucu oluşmuştur. 1. Kıvrılma
Akarsular, Rüzgarlar ve buzullar gibi dış kuvvetlerin aşındırdığı maddeler, yer kabuğunun büyük çukurluklarında biriktirilir. Bu çukurluklara jeosenklinal adı verilir. Jeosenklinallerde biriktirilen tortul maddeler, çeşitli yan basınçlara uğrarlarsa kıvrılarak deniz yüzeyine çıkarlar. Böylece yeryüzünün büyük kıvrım dağları oluşmuş olur. Kıvrılma sonucunda yüksekte kalan kesimlere antiklinal, alçakta kalan kesimlere de senklinal denir. Avrupa’da Alp’ler, Asya’da Himalaya’lar, Türkiye’de Toros ve Kuzey Anadolu Dağları bu tür hareketlerle meydana gelmişlerdir. Kıvrım Dağları:
Bu dağlar esnek tabakaların kıvrılarak yükselmesi sonucunda oluşmuşlardır. Türkiye’deki kıvrım dağlarını Apl-Himalaya kıvrım sistemi içinde düşünüyoruz. Türkiye’nin bulunduğu yerde Tetis Jeasanklinali vardı. Bu deniz küçülerek 3. zaman ortalarına kadar varlığını devam ettirmişdir. Bu jeosanklinal, etraftan dış kuvvetlerin getirdiği materyallerle dolmuş ve kalın tortul tabakalar oluşturmuş,daha sonra bu tortul tabakalar kıvrılarak yükselmiş, böylece Alp-Himalaya kıvrım sistemi oluşmuştur. Ülkemizdeki Kuzey Anadolu Dağları ve Toroslarda, bu kuşak içersinde olup, kalker tabakalarının kıvrılmasıyla oluşmuştur.
Örnek: Kuzey Anadolu Dağları ve Toroslar; Van gölünün kuzeyinde birleşirler. Bunlar oluşumlarını 3. zaman sonlarında, bugünkü şekillerini de 4. zaman başlarında Anadolu’nun toptan yükselmesiyle kazanmıştır. 2. Kırılma
Yer kabuğunun eskiden beri kara haline geçmiş, katılaşmış kısımları, yan basınçlara uğradığı zaman bükülüp katlanamazlar. Bu nedenle, bu gibi yerlerde kıvrılmalar yerine kırıklar meydana gelir. Kırıkların iki yanındaki kısım birbirine göre yer değiştirirse, bu özellikteki kırığa fay denir. Kırılma sonucunda yüksekte kalan kesimlere horst, alçakta kalan kesimlere de graben denir.
Türkiye’de, en yaygın horst ve graben sistemi Ege Bölgesi’nde bulunmaktadır. Kırık Dağları:
Kıvrılma özelliğini kaybetmiş olan tabakalar kırılmaya uğrarlar. Böylece fay hatları oluşur. Fay hatları boyunca, bazı kısımlar çökerken, bazı kısımlarda, yüksekte kalırlar. Çöken kısımlara GRABEN, yükselen kısımlara HORST denir.
Bunlara örnek: Ege’deki Horst-Graben hattı verilebilir. Kazdağı, Kozak D. Yunt Buzdağlar, Aydın D., Menteşe D. horstlara örnektir. Türkiyedeki Fay Hatları
a. Kuzey Anadolu Fay Hattı (KAF): Saroz Körfezi’nden başlar, Marmara Denizi, Sapanca Gölü, Adapazarı, Tosya ve Erzincan üzerinden Van Gölü kuzeyine kadar uzanır.
b. Doğu Anadolu Fay Hattı (DAF): Hatay grabeninden başlar, K. Maraş, Adıyaman, Malatya ve Elazığ ovalarından geçerek Bingöl’e kadar sokulur.
c. Batı Anadolu Fay Hattı (BAF): Ege Bölgesi’nde, kuzeyden güneye doğru uzanan çok sayıdaki fay hatlarından oluşur.
Fay hatları, yer kabuğunun zayıf ve hareket halindeki bölgeleridir. Volkanik sahalar, genç kıvrım dağları ve deprem alanlarının uzanışı fay hatlarıyla paralellik gösterir.Türkiyedeki Dağların Oluşumu
Bu hareketler dar zamanda, dar olaylar olarak belirir ve tabakaların duruşunu bozarlar. Hareketler yatay ve dikey olmak üzere iki yönde gelişir. Genellikle, yatay (tanjansiyal) hareketler kıvrılma ve kıvrım dağlarına, dikey hareketler de (radial) kıvrılma ve kırık dağlarına yer verirler. Bununla birlikte, bu iki gurup arasında kesin bir sınır çizmek olanaksızdır. Çünkü, sert tabakalarda kırılma olurken, hemen yanındaki yumuşak tortullar kıvrılabilir. Bu nedenle kıvrım ve kırık dağları birbirinin içine girmiş olarak da uzanırlar. Diğer bir özellik de, yatay ve dikey hareketlerin aynı anda oluşmaları ya da birbiri ardınca gelmeleridir.
Yatay ve dikey hareketler sonucunda oluşan, kıvrılma ve kırık dağları yeryüzünün âÖz Yapıâ yüzeyini oluştururlar. Aşağıda işleyeceğimiz yerkabuğu yaylanmaları (epirojenik hareketler) ile dağ oluşumu (orojenik) hareketinin ikisine birden yer kabuğunun yer sanatı (tektonik) öz yapı yüzeyini (strüktür) oluşturur. Dış güçler bu yüzeyi işler, değiştirir ve kendine özgü yer şekilleri doğururlar. Dağ oluşumu hareketleri iki yapı biçimi oluştururlar: Kıvrılma ve Kırılma.1.Kıvrılma Ve Kırılma Dağları
Jeolojik devirler boyunca iç güçlerin oluşturdukları kabarıklar, yine jeolojik devirler boyunca yine dış güçler boyunca aşındırılırlar. Kabarıklıklar aşındırıla aşındırıla dalgalı bir düzlük durumuna gelir. Bu dalgalı düzlüğe, âYontukdüz (Peneplen)â adı verilir. Yontula yontula düzleşmiş arazi demektir. Tortullar derin deniz diplerindeki tortulanma alanlarına (jeosenklinallerde) biriktirilirler. Bazen de yeryüzündeki çukurluklarda ve Göl çanaklarında tortulanırlar. Yeniden aşındırma, taşıma ve biriktirmelerle çanaklar dolar.Yer yüzü çukurluğu düzleşir, deniz ya da gölün derinliği azalır. Kimi zaman deniz ya da gölün o bölümü, bütünü ile dolarak karalaşır.
Tortullarla dolu olan bir tortulanma çanağı, dengesini yitirmiş ve birbirine yaklaşan iki yer kabuğu bölümü (şole) arasında kalacak olursa; sıkışır. Başka bir sözle, yan Basınçlara uğrayınca Hacmi daralır. İçindeki yumuşak tortullar daralan bu yere sığmayarak kıvrılır ve Su yüzüne çıkar. Bu olaya kıvrılma, oluşan dağlara da kıvrım dağları denir.
Tortulanma çanaklarının su altında ya da yer yüzünde olma özelliğine göre, kıvrılma iki biçimde gerçekleşir. Gerçek kıvrılma ve bükülme. Su altı tortulanma çanaklarında da yan Basınçların özelliğine göre, çeşitli kıvrılma biçimleri oluşur. Bunlar da genel olarak düzgün kıvrılma ve düzensiz kıvrılma diye iki grupta toplanır.
a-Düzgün Kıvrılma: Tortulanma çanağının kenarlarına yapılan Basınç eşit değerlerde ise, tabakalar düzgün olarak kıvrılır. Tabaka ya da kıvrım dağı kabarıklığı ve çukurluğu oluşur. Kıvrım dağı ya da kıvrılmış tabakadaki kabarıklığa (kemerleşmeye) âAntiklinalâ, çukurluğa (oluklaşmış) da âSenklinalâ adları verilir.
b-Düzensiz Kıvrılmalar: Tortulanma çanağının kenarlarına yapılan Basınçlar eşit değerlerde değil ise, âDüzesizâ kıvrılma olur. Basıncın çok olduğu yandaki tortullar, basıncın az olduğu yandaki tortulların üzerine eğilir, devrilir, biner ya da o tabakaların üzerine aşar. Basınç değerleri ayrıcalık çok değilse, basıncın çok geldiği yandaki tabakalar az geldiği yandaki tabakalara doğru eğilir ki, buna âEğri Kıvrımâ denir. Basınç ayrıcalığı çoğaldıkça, tabalar devrilir âDevrik Kıvrımâ, birbiri üzerine biner âBinmiş Kıvrımâ, biri diğeri üzerine aşar âAşmış Kıvrım (Şaryajlı Kıvrılma)â biçimleri oluşur.
c-Bükülme (Fleksür): Katı yer kabuğunun çukurluklarında birikmiş olan tortullar yan basınçlarla etkilenirse, Herhangi bir yerinden bükülür. Bu olaya bükülme, oluşan şekle bükülmüş tabakalar (fleksür) ve bükülme sonucu oluşan basamağa bükülme basmağı denir. Bükülmede tabakalar süreklidir. Tabakalarda kırılma yırtılma olmamıştır. Basınç etkisi ile tabakaların bir bölümü aşağıda kalmış ve aralarındaki bir bölüm bükülmüştür. Bir yörede büküklü yapı çok yer tutarsa, buraya büküklü yöre adı verilir.
Kıvrım bölgelerinde ve kıvrım dağlarında kıvrılma biçimlerinin hepsi bir arada ve birbirinin içine girmiş olarak bulunur. l. Jeolojik Devirde oluşan Kaledoniyen, Hersiniyen ve lll. Jeolojik Devirde oluşan Alp-Himalaya sistemlerine bağlı dağlar, kıvrım dağları olarak oluşmuşlardır. Ancak, zamanımız kıvrım dağları yalnız Alpin (Alp-Himalaya) oluşumlarına bağlıdır. İleride görülebileceği gibi, Kaledoniyen ve Hersiniyen oluşumları kıvrım dağları özelliğini yitirerek, zamanımızın kırık dağları özelliğini kazanmışlardır. Genç kıvrım dağları olan Alpin sistem oluşumları, yeryüzünde Büyük Okyanus’u çevreleyecek biçimde ve büyük bir âHâ harfi çizerek uzanır.2.Kırılma Ve Kırık Dağları
Kıvrılma olayı yatay yönde yerkabuğu hareketleri sonucu oluşurken, kırılma olayı dikey yönlü hareketler sonucu oluşur. Ancak, kırılmanın olabilmesi için dikey yöndeki hareket yeterli değildir. Bu hareketle etkilenen tabakaların kıvrılamayacak kadar sert (berk, rijit) olması gereklidir. Eski yerkabuğu oluşumları bir yandan dış güçlerle aşındırılıp yontukdüz durumuna getirilirken, bir yandan da tabakaları oluşturan taşlar, başkalaşma gibi etkenlerle, sertleşir. İşte, yontukdüz durumuna gelmiş ve sertleşmiş tabakalar dikey yönlü basınçların etkisinde kalınca, daha önce kıvrılıp sertleşerek kıvrılma özelliğini yitirdiği için, yer yer kırılır, çöker ve yükselir. Bu olaya kırılma ve kırılma sonucu oluşan dağlara da âKırık Dağlarıâ denir. Kırılmalarla oluşan yeryüzü çatlaklarına da âFayâ adı verilir.
Kırılmalarla kırık basamaklarında oluşur. Kırık basamakları da tabakaların bir bölümü kırık çizgisi boyunca yüksekte kalırken bir bölümü alçakta kalır. Kırk çizgisi boyunca kayan tabaka bölümlerinin her birine âkırığın kanadıâ denir. Yüksekte kalana âyukarı gidenâ, alçakta kalana âalta gidenâ kanat adı verilir. Kırığın kanatları arasındaki basamak, âkırık basamağıdırâ. İki kanat arasındaki yükseklik ayrıcalığı bir kaç metreden, binlerce metreye kadar olabilir. Kırılmalara uğramış bir bölgede, kırık çizgileri ya birbirlerine paralel olarak ya da birbirlerini belirli açılarla kesecek biçimde uzanırlar ve kırık ağları oluştururlar. Kırık basamaklarında, tabakalar süreksizdir. Kırılma ve yırtılmalara uğramışlardır. Basamağın yukarı giden yüzeyi, sürtünme etkisi ile, parlar. Buraya fay aynası denir.
Sertleşmiş yontukdüzler basınçlarla etkilenince, yeryüzü çatlakları boyunca üç durum oluşur:
a-Basınç etkisinde kalan tabakalar bütünü ile yükselir. Ancak, kimi yari çok, kimi yeri az yükselir. Kırılma ve kırık basamakları oluşur.
b-Basınç etkisi ile sert tabakalar bütünü ile alçalır. Ancak, kimi yeri çok, kimi yeri az çöker. Kırılma ve kırık basamakları oluşur.
c-Basınç etkisinde kalan sert tabakaların kimi teri yükselirken, kimi yeri çöker. Kırılma ve kırık basamakları oluşur.
Her üç durumda da kırıklarla çevrili yükseklikler ve çukurluklar doğar. Yerkabuğu çatlakları ile çevrili yüksekliklere âHorstâ, çukurluklara âGraben (Çöküntü Hendeği)â adı verilir. Bir kırık bölgesinde ya da kırık dağlarında horst ve gabenler birbirini izler. Ancak, horst ve grabenler birbirine eşit genişlikte olabileceği gibi, geniş horstlar dar grabenler ve dar horstlar geniş grabenler de oluşabilir.
Kırılma olayları genellikle sertleşmiş eski kütleler basınçlara uğrayınca oluşur. Zamanımızda, yeryüzünün ilk karaları olan kıta çekirdekleri l. Jeolojik Devrin kaledoniyen ve hersiniyen oluşumları kırılmalara ve kırık dağlarına yer verirler. Çünkü bu oluşumlar önce kıvrılmışlar, aşınmışlar ve sertleşmişlerdir. Alpin hareketleri ve tektonik hareketler sırasında yeniden basınç etkisinde kalınca, yer yer kırılmışlar, yükselmişler ve çökmüşlerdir. Kırk bölgeleri ve kırılma dağları günümüzde Atlas Okyanusu’nu çevreleyecek biçimde uzanırlar. Basınç etkisinin çok yeğin olması durumunda genç ve serleşmemiş oluşumlar da kırılmalara yer verilebilir. Türkiye’nin batısındaki kırık bölgeleri ve Kuzey Anadolu Çöküntü Hendeği gibi.
YORUMLAR