Osmanlı İlmiye Teşkilatı (Sınıfı) ile ilgili olarak maddeler halinde genel özelliklerin ve tanımlamaların yer almış olduğu yazımız. Osmanlıl...
Osmanlı İlmiye Teşkilatı (Sınıfı) ile ilgili olarak maddeler halinde genel özelliklerin ve tanımlamaların yer almış olduğu yazımız.
Osmanlılarda din, eğitim ve hak işlerine bakanlar alim diye adlandırılır; bu gruba girenlere genel olarak ulema denirdi.
Ulemanın belli başlı bir giysisi vardı. Kendilerine idam cezası uygulanmazdı.
Şeyhülislâm
• İlmiye teşkilatının başıydı.
• Sadrazamdan sonrasında gelen görevlidir.
• Din işleri, vakıflar, eğitim ve kültür kurumları mahkemeler şeyhülislamın denetimindeydi.
• En mühim görevi fetva vermekti, (fetva: Müftü ya da şeyhülislâmın belirgin bir mevzuda düşüncesini belirtmesidir).
Kazaskerler
Şeyhülislamın yardımcılarıydı. Anadolu ve Rumeli olmak suretiyle iki kazasker vardı. Rumeli kazaskeri daha önemliydi.
Kadılar
Kendilerine getirilen davalara bakarlardı. Kararlar adli defterlere kaydedilirdi.
Kadının verdiği sonucu ama kazasker ya da divan bozabilirdi.
Kadıların, medresenin yüksek kısmından diplomalı olması şarttı.
Kadıların ticaretle uğraşması yasaktı.
Osmanlı ülkesinde en büyük kadı, Taht Kadısı ya da İstanbul Efendisi diye adlandırılan İstanbul kadısıydı.
Müftü
Müftüler, din temsilcileri ve cami görevlileriydi. XVII. yüzyılda başka kurumlarda olduğu benzer biçimde, ulema tabakası da bozuldu.
Beşik uleması denilen gerçekte ilimle ilgisi olmayan ulemalar türedi.
Kayırma ve rüşvetle ulema olunmaya başlandı.
Bazen ilmiye teşkilâtı içinden bazıları yeniliklere cephe almıştır.
VAKIF SİSTEMİ
Halkın;
– toplumsal ve ekonomik yaşam seviyesini yükseltmek
– sıhhat, eğitim ve kültürel gereksinimlerini karşılamak
açısından Osmanlılarda vakıflar, çok mühim roller üstlenmiştir.
Vakıf; bir insanoğlunun malından bir kısmını, insanların iyiliğine olacak bir iş için tahsis etmesidir.
YORUMLAR