Otistik Spektrum Bozukluğu (OSB)

Otistik Spektrum Bozukluğu Otistik spektrum bozukluğu (OSB), yaygın toplumsal etkileşim ve haberleşme-iletişim anomalileri ile...



Otistik Spektrum Bozukluğu

Otistik spektrum bozukluğu (OSB), yaygın toplumsal etkileşim ve haberleşme-iletişim anomalileri ile şiddetli derecede sınırı olan ilgi ve çok fazla yineleyici davranış olarak görülen bir ruhsal vaziyet spektrumudur.




OSB'nin üç ana türü otizm, Asperger sendromu ve YGB-BTA'dır. Otizm, otistik spektrum bozukluklarının çekirdeğini oluşturur. Emareler ve ihtimaller içinde nedenler açısında otizme en yakın olan Asperger sendromudur. Başka türlü adlandırılmayan yaygın gelişimsel bozukluk (YGB-BTA), ölçütler daha hususi bir sendrom tanısı koymaya kafi olmadığında konulmuş olan tanıdır. Bir takım lar otizm ile türlü emareleri paylaşan ama ilgisiz sebepleri olan Rett sendromu ve çocukluğun dezintegratif bozukluğunu da OSB arasına katar. Otizmin aksine Asperger sendromunda dil becerileri gelişiminde belli başlı bir gecikme görülmez.
Otizmin terminolojisi şaşırtıcı olabilir, otizm, Asperger sendromu ve YGB-BTA , OSB yerine kimi zaman otistik bozukluklar olarak adlandırılabilir, otizmin kendisi de otistik bozukluk, çocukluk otizmi, ya da infantil otizmi olarak da adlandırılabilir. OSB, göz temasından kaçınmak şeklinde otistiğe benzer şahsi özelliklere haiz olan ama OSB'si olduğu kati olmayan geniş otizm fenotipinin bir alt kümesidir.
Bir araştırma otizmin prevalansını 1.000 kişiye 1,3, OSB'nin prevalansını ise 1.000 kişiye 6,0-6,5 olarak tahmin etmiştir; OSB'nin en yaygın türü YGB-BTA'dır, Asperger sendromu ortalama 1.000 kişiye 0,3 olarak tahmin edilmiştir. Atipik OSB türleri olan Rett sendromu ve çocukluğun dezintegratif bozukluğu ise epey nadir görülür.

Otistik özellikler

Bir takım davranışlar otizm spektrumunu tanımlar. Otistik özelliklerin türü, sertliği ya da sayısı kişinin otizminin sertliğini belirler. Bu otistik özellikler, ilim, matematik, mühendislik ve bilgisayar programcılığı şeklinde bir takım disiplinler için yararlı olabilir. Bir takım otistik bireylerin ezber alışkanlığı bu dallarda temel mevzuları öğrenmelerine destek olabilir fakat yüksek işlevli otistiklerin yine eden modelleri rahatlıkla tanımlayıp bu tarz şeyleri bildiklerinin haricinde yeni durumlara rahatlıkla uygulayabilmeleri yardımıyla sözkonusu dallarda istisnai derecede yetenekli oldukları görülebilir. Bu alim becerilerinin otistik bozuklukların çoğunda olduğu yanılgısı yaygındır fakat bu tür durumlar otistik bireylerin çok minik bir kısmında ortaya çıkmaktadır, tahminler %0,5 ile %10 içinde olduğudur.
2007 senesinde meydana getirilen bir araştırmada, popüler görüşün aksine, otizm spektrumunda olanların yüz ifadelerini okuyabildiği, toplumsal durumlar hakkında düşünce yürütebildikleri ve stereotipleri anladıkları ortaya çıkarılmıştır. On ile on dört yaşlarında on sekiz çocuk, dinamik ve statik yüz ifadelerinin türlü ruhsal durumlara karşılık geldiğini belirtebilmiştir ama nörotipik akranları kadar başarıya ulaşmış olamamışlardır. Otistik çocuklar yüz ifadelerini tanımlamada ağız ve gözler bir bilgi verdiğinde, bu tür durumlar hareketsiz olduğundan daha başarılıdır. İkinci bir deneyde ise on bir ile on beş yaşlarında çocuklar, yalnızca göz ifadesi ya da yüz ifadesini tanımlamada nörotipik akranları kadar başarıya ulaşmış olmuşlardır.
Otistik çocuklar çoğu zaman akranlarıyla toplumsal ilişkiler kurmaya isteklidir ve toplumsal beceriler eğitimiyle bunda başarıya ulaşmış olabilmektedirler. Otistiklere toplumun iyi mi davrandığı sanal gerçeklik simülasyonları yardımıyla toplumun karmaşık kuralları gösterilerek öğretilebilir. Otizm spektrumunda olanlar gene de toplumda bulunan toplumsal rolleri ve stereotipleri anlayabilir, bir büyük bölümü niçin fena bir mahallede evin kapısının kilitlenmesi icap ettiğini ya da bir dükkânda kasiyerin ne yaptığını anlayabilir.

Tanı ölçütleri ve teknikleri

1990'ların sonunda otizm spektrum bozukluklarının prevalansının artmasıyla bu mevzuda meydana getirilen araştırmalar da hızla artış gösterdi, ilk başlarda tıp çevreleri bu artışı tanı taramalarının gelişmesine ve otizm tanımının değişmesine bağlamıştır. Otizm ve otistik spektrum bozukları için güncellenmiş tanı ölçütlerini içeren Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Sınıflandırması'nın dördüncü gözden geçirilmiş basımı (DSM-IV), 1994'te yayımlandı. [12] Aralarında Amerikan Pediyatristler Birliğinin de bulunmuş olduğu ustalaşmış tıp birlikleri, otizmin görünen prevalansının artmasında bu gözden geçirmenin mühim bir unsur bulunduğunu belirtmektedir ve Mayo Clinic araştırmacılarının 2005 senesinde yapmış olduğu bir araştırmada otistik spektrum bozukluğu tanılarının DSM ölçütlerinin değişmesinden ve hususi eğitim programlarının fonlarının artmasından sonrasında artış gösterdiği bulunmuştur.
Ebeveynler ve pediyatristlerin otizm spektrum bozukluğu üstüne bilinçliliklerinin artması sonucunda, bir süre önce başka bozukluk tanısı konmuş çocuklarda otizm tanısının konmasında artış olduğu da bulunmuştur. Yanlış tanı konmasının sebepleri otistik evlatların bakımı için hükümet fonlarının artışı ama benzer düzeyde eksikliği ve gereksinim duyan küçüklere aynı fonların sağlanmaması olabilir. Eğer böylelikle bir artış var ise, geçmişte öğrenme eksikliği ya da psikiyatrik bozukluk tanısı konabilecek olan, ya da hiçbir tanı belirlenemeyecek olan küçüklere otistik spektrum bozukluğu tanısı konmuş olabilir.
Yale üniversitesinden Dr. Fred Volkmar, otizm için daha iyi hizmet verilmesinin "tanı değişikliği"ne yol açmış olabileceğini anlatmaktadır.
Otizmin ana semptomlarını tedavi etmek için pek çok terapi ortaya çıkmıştır. Simpson, otizm spektrum bozukluğu olanlar için bilimsel destekli dört tedavi şeklini tanımlamıştır. Bu tür durumlar uygulamalı davranış analizi, ayrık tecrübe etme eğitimi, eksenel tepki terapisi ve Strain Hoyson'un "Öğrenme Deneyimleri: Okulöncesi çocuklar ve ebeveynleri için seçenek bir program"dır.

Bununla birlikte bakınız:









  • Otistik çocuklar neler yemelidir?


  • EMS - Elektromanyetik Spektrum (Elektromanyetik Tayf)


  • Otistik hastalığı nedir ve emareleri nedir?





Otizm emareleri


Çocuk dendiğinde aklımıza sevinç, canlılık, bitmek ve tükenmek bilmeyen bir enerji gelir. Çoğu zaman etrafımızda bu tip çocuklarla karşılaşır ve onların oyun ve hayal dünyalarını şaşkınlıklar içinde seyrederiz. Aslen, evlatları sempatik ve cana yakın kılan da bu özellikleridir. Fakat, çevresinde olup bitenlere karşı ilgisiz, dış dünya ile sanki bağını koparmış, kendi dünyasında yaşamaya çalışan çocuklar da vardır. Bu evlatların en belirgin özellikleri toplumsal ilişki kurmada yaşadıkları güçlüklerdir. Bu yüzden, bebeklik süreci sonrasında bu evlatları cemiyet içinde derhal fark edebilirsiniz. Etraflarında örülü o kalınca duvarı aşmak, ya da deyim yerindeyse içinde yaşamakta oldukları örülü hayatlarına küçücük bir pencere açabilmek için fazlaca zorlanacağınız bu küçüklere OTİSTİK ÇOCUKLAR denmektedir



.
“Otizm†terimini ilk kez Leo Kanner (1943) Tıp literatürüne kazandırmıştır. 1944 yılından itibaren bütün ülkelerde değişik bir engel grubu olarak vasıflandırılan Otizm, haliyle Otistik bireylerin mevcut eğitim öğretim ortamlarından yararlanmalarına engel olan bir hastalık türüdür.
Genel olarak bireylerde toplumsal etkileşim ve iletişimin mühim seviyede bozuk ve anormal gelişimi ile ilgi ve etkinliklerin belirgin sınırlılığı şeklinde özelliklerle kendini gösteren ve üç yaşından ilkin:
Toplumsal etkileşim,
Toplumsal iletişimde kullanılan dil,
Simgesel ya da imgesel oyun, vb.
şeklinde alanlardan minimum birinde kafa gösteren gecikme ya da anormal işlevlere haiz yaygın gelişimsel bozukluğa “Otizm†denmektedir.

Otizm, çocuklarda beynimiz sistemindeki fizyolojik fonksiyonların ve kimyasal dengenin bozulmasıyla, üç yaşından ilkin ortaya çıkan yaygın gelişimsel bir bozukluktur. Bu bozukluk, büyük bölümü kez genetik nedenlere bağlı olarak da ortaya çıkabilmektedir.

A- “OTİZMâ€İN BELİRTİLERİ

Otizmin emarelerini özetlemek gerekirse:
Dil gelişimi bakımından,
İletişim bakımından,
Toplumsal beceriler bakımından,
Davranış ve aktiviteler bakımından
olmak suretiyle 4 ana grupta incelemek mümkündür.

Otistik bir çocukta yukarıdaki temel belirtilerin tümü aniden oluşmayabilir. Çoğu zaman erken tanı ve disiplinli bir tedaviyle otistik evlatların düzgüsel bir okula devam edebilmeleri devamlı mümkün olabilmektedir. Bunun haricinde, otizm tanısı konmasa dahi, kısmen otizmin belirgin semptomlarını gösteren küçüklere da rastlanabilmektedir. Bu semptomları yansıtan evlatların da belirgin gelişim alanlarında ister istemez bir takım problemlerin var olduğu/olabileceği düşünülmelidir. Söz mevzusu gelişim alanlarının ilk olarak eğitimciler ya da aileler tarafınca uygulanabilen eğitim programlarıyla desteklenmesi gerekir. Bu tip problemi olan evlatların aileleri, belli başlı aralıklarla gelişim kontrolleri yaptırarak, sorunlu alanlardaki geriliği ve gelişmeyi izlemeli ve bu alanları iyi mi destekleyebilecekleri mevzusunda ustalaşmış yardım almalıdırlar.

1- Bebeklerde Otistik Emareler Ne Vakit başlar?

Çoğu zaman bebekliğin ilk iki yılı içinde otizme ait belirtilerin başlaması beklenir. Bu emareler nadiren daha geç yaşta da başlayabilir. Otizm emareleri çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine bakılırsa çok farklılıklar izah edebilir. Bebekliğin ilk dönemlerinde annelerin bebeklerinde ilk fark ettikleri emare; evlatlarının başka küçüklere nazaran daha az güldükleridir. Annenin bedensel teması, çocuğunu kucaklaması ve öpmesi her çocuğun arzuladığı bir işlev olmasına rağmen, bu yaklaşım Otistik evlatları rahatsız eder. Çünkü bu çocuklar sevilmekten hoşlanmazlar ve büyük bölümü kez tepki gösterirler. Anne ve babanın seslenmesine rağmen çözüm vermeyerek tepkisiz kalmaları ister istemez büyük bölümü aileye “çocuklarının sağır olduğunu†dahi düşündürtmektedir. Çevredeki insanların görünümleri, hareket ve davranışları onların dikkatlerini çekmez. Dışarıdan izlendiklerinde, sanki çevrelerinde kimse yokmuş şeklinde davranırlar. İnsanlarla göz göze gelmekten kaçınırlar. Yalnızlığı severler ve yalnız bırakılmaya tepki göstermezler.
Düzgüsel çocuklar, uyumadıkları dönemlerde yatakta kalmak istemez ve annelerinden ilgi beklerler. Fakat otistik çocuklar uyumadıkları halde saatlerce yataklarında sükunet içinde kalabilirler. İlk dönemlerde anne ve babayı başka insanlardan ayırmakta güçlük çekmelerine rağmen, yaşları ilerledikçe anne ve babalarına bağlılıkları çok fazla derecede artabilir ve ayrıldıklarında yoğun sorun yaşayabilirler.

Otistik çocuklar daha çok konuşma gecikmesi şikayeti ile hekime getirilirler. Bedensel gelişimi yaşına uygun olan otistik evlatların hitabı yaşıtlarına bakılırsa oldukça geridir. Beş yaşına geldiklerinde % 50'si fakat tek kelimelerle konuşabilmektedir. Konuşmayı, ilişki kurmaktan çok ihtiyaçlarının giderilmesi için kullanırlar. Bir bölümü ise, ileri yaşlarda dahi konuşamaz ya da konuştukları asla anlaşılmaz. Otistiklerde konuşma geriliğinin yanı sıra, söylenen sözcükleri tekrarlama ve kelime uydurma şeklinde konuşma bozuklukları da çoğunlukla görülmektedir. Konuşmalarındaki bu gerilik ve bozukluklar onların ilişki kurmadaki zorluklarını bir kat daha artırır.

Her yaş evladı kendi yaşıtlarıyla oynamaktan hoşlanır. Yaşıtlarıyla bir araya vardığında onlarla ilgilenir ve oyun kurmaya çalışır. Otistik çocuklar ise, hep yalnız olmayı tercih eder, kalabalığa karışmaz ve hep bir köşede tek başlarına oynarlar. Kendilerine hususi davranış şekilleri (kendi etraflarında bir çok kez dönme, tek ayak üstünde zıplama ve odanın içinde bir köşeden diğerine koşma şeklinde amaçsızca tekrarlanan hareketler, vb.) ile başka çocuklardan derhal ayırt edilebilirler. El çırpma, tüm vücutları sallama şeklinde olağan dışı gövde hareketleri dikkat çekicidir. İlgi alanlarının kısıtlılığı sebebiyle belli başlı oyuncaklarıyla hep aynı şekilde ve yine yine oynarlar. Evde bulunan bir takım nesnelere çok fazla ilgi gösterebilirler. Mekanik aletlere ve dönen nesnelere ilgileri büyüktür. Bir takım nesnelere karşı duygusal olmayan ve bizlere bakılırsa anlam ifade etmeyen çok fazla bağlılıkları mevcuttur. Kimi zaman bir parça ip ya da gazoz kapağı onlar için olmazsa olmaz birer nesneye dönüşmektedir. Yaşam içinde ihtimaller içinde değişimlere karşı direnç gösterirler. Ev içinde bir eşyanın yerinin değişmesine izin vermez, eve alınan yeni bir eşyayı kullanmak istemezler. Farklılıklara karşı gösterdikleri bu direnç, ailelerinin hayatında kısıtlamalara niçin olabilecek derecede hastalık verici olabilir. Tepkileri birdenbire ve yersiz olabilir. Hiddet patlamaları, kendine zarar verici davranışlar ya da uygunsuz luk nöbetleri gözlenebilir. Yaş ilerledikçe çocuğun çevresiyle etken ilişkiye girmesi artabilir fakat bu kez belirtilen ilişkilere sınır koyamama şeklinde “uygunsuz davranışlar†söz mevzusu olabilmektedir. Zekası düzgüsel olan otistik çocuklarda -daha ileri yaşlarda- evvelde olan vakaları ayrıntılı anımsama ve akılda tutmalar görülebilir.
Yukarıda da belirtildiği şeklinde, otistik evlatların aileleri tarafınca hekime ilk götürülme sebepleri çoğu zaman konuşmalarındaki gecikmedir. Oysa, “çocuğun dış dünyaya kapalılığı†daha ilk bebeklik yılı içinde ilgili bir anne tarafınca fark edilebilir. Kendisi ile dış dünya içinde kalınca bir duvar bulunan otistik çocuklar annelerinin gösterdiği sevgi ve ilgiye büyük seviyede kayıtsız bırakılırlar. Bir annenin bu durumu fark etmemesi mümkün değildir. Fakat, çocuğuna karşı ilgisiz ve sevgisini gösteremeyen anneler ile sıhhatli gözlem, idrak etme ve muhakemeden yoksun anneler bu bozuk gidişi anlamayabilirler.
Otistik evlatların tamamında olmamakla beraber bir çoğunda zeka düzeyleri normalin altındadır. Bu vaziyet, onların genel olarak işlevselliğini azaltan bir faktördür. Meydana getirilen araştırmalar, otizmin toplumda ortalama 10.000 çocuktan 4'ünde (onbinde dört) görüldüğünü göstermiştir. Otizm, adam çocuklarda kızlara oranla dört-beş kat daha çok sıklıkta görülür. Otistik evlatların kardeşlerinde bu hastalığın görülme sıklığı düzgüsel küçüklere oranla daha fazladır. Özetlemek gerekirse, otizmin genetik bir karaktere de haiz olduğu uzmanlarca dile getirilmektedir.

OTİZMİN NEDENLERİ

Otizmin gelişimsel bir hastalık olduğu düşünülmekte ve sebebi mevzusunda araştırmalar hâlâ devam etmektedir. Bununla beraber zeka geriliği ve epilepsi nöbetlerinin de sık bulunması biyolojik sebeplerin daha ön planda bulunduğunu işaret etmektedir. Kardeşler ve ikizler üstünde meydana getirilen araştırmalar genetik faktörlerin mühim olduğu hususunu düşündürmektedir.

Uzun seneler otizmin sebebi olarak anne ve bebek arasındaki iletişimsizlik mevzu edilmiş ve bu evlatların annelerine “çocuklarıyla duygusal ilişki kurmadaki yetersizliklerinden ötürü†Buzdolabı Anne yakıştırması yapılmıştır. Fakat, daha sonrasında aynı ebeveynden doğma başka çocuklarda benzer sorunların olmaması ve tüm Otistik evlatların annelerinin Buzdolabı Anne modeline uymaması bu görüşü destekleyen verilerin yetersiz kalmış olduğu fikrini doğurmuştur. Otistik evlatların/bireylerin ortalama % 25'inde (her dört kişiden birinde) epilepsi nöbetlerinin de bulunması ister istemez uzmanların dikkatlerini Nörobiyolojik alandaki aramalara yönlendirmiş mevcuttur.

Otizmin, genel olarak genetik faktörlerin yanında doğum öncesi ve sonrası bir takım çevresel etkenlerden landığı da çoğunlukla ifade edilmektedir. Son yıllarda ağırlık kazanan başka bir görüş ise, “genlere bağlı olarak beynimiz gelişiminde meydana gelen sorunlarâ€ın da otizme yol açabildiği/açabileceği hususudur.


Alıntı





Otizm

Yaşamın ilk üç senesinde ortaya çıkan ve yaşam boyu tesiri devam nöröpsikiyatrik bir sendrom olan otizm ilk kez Amerikalı psikiyatrist Leo Kanner tarafınca 1943 senesinde tanımlanmıştır.Uzun seneler ruhsal kökenli olduğu düşünüldükten sonrasında,ilk olarak 1966 senesinde Rimland'ın emek harcamaları ile otizmin nörobiyolojik doğasına dikkat çekilmiştir.

Otistik bozukluk toplumsal ve duygusal etkileşimde ve iletişimde bozulma,sınırı olan,tekrarlayıcı bir şekilde genellikle cansız nesnelere karşı ilgi artışı ve ritüelistik davranış paterniyle karakterize,hafiften ağıra klinik tipleri olan bir gelişim bozukluğudur.

Otistik bozukluğu tanımlamak için tanımlanan bir sürü davranış özelliği vardır.Fakat hiçbir otistikte bu özelliklerin tümü bulunmaz ve çoğunlukla hepsi aynı anda görülmez.Zaman içinde emareler farklı olabilir.

“Aşırı Otistik Yalnızlık†otizmin en temel özelliğidir. Otistikler başka insanlarla etkileşim kurma mevzusunda doğdukları günden itibaren yetersizdirler.Otistik bebekler büyük bölümü kez anne-babaları tarafınca uslu ve sorunsuz olarak değerlendirilirler.Bu çocuklar kendi dünyalarında yaşar gibidirler.Göz göze gelmekten kaçınır,isimleri söylendiğinde duymuyor şeklinde davranır,bedensel yaklaşım ve okşamaya karşı tepkisel davranabilirler.Yaşıtlarıyla ilgilenmezler ve oyuncaklarla ilgilenmeleri de olağan dışı olur.Başka insanların varlığına ,talep ve gereksinimlerine karşı bir tür kayıtsızlık gösterdikleri için otizm bir tür empati bozukluğu olarak da tanımlanabilir.

Otistik çocuklarda sözel ve sözel olmayan iletişimde samimi güçlükler söz mevzusudur.Düzgüsel çocuklarda averaj 5-6 aylıkken ağulama,8-9 aylıkken heceleme,1 yaşlarında anlamlı tek kelimelik ,2 yaşlarında averaj 2-3 kelimelik konuşma başlarken,otistik evlatların bir çoğunda bu özelliklerin neredeyse hepsi zamanında gelişmez.Otistik evlatların ortalama %50 si konuşmayı hiçbir süre öğrenemez.Öğrendiklerinde ise anlamlı bir haberleşme-iletişim aracı olarak konuşmayı kullanmazlar.Konuşmaları genellikle acayip bir tarzda ve yankılıdır.Başka bir kişinin söylediğini aslına tam uygun bir biçimde tekrarlıya bilirler.Konuşmadaki başka bir farklılıkta adılların ters çevrilmesidir.Genellikle kendilerinden “senâ€,â€o†şeklinde bahsederler.Kullanılan tonlamada mekaniklik ,inişli çıkışlı,sertliği ayarlayamama,duygudan yoksunluk gözlenebilir.

Konuşmaya başlamış olan otistiklerde tipik olarak konuşmayı başlatma,bir vaka anlatma ya da karşılıklı konuşma yürütememe görülür.söyleşi etmek olanaksızdır.Otizmi olan çocuklar mecaz anlamları,yüz mimiklerini,yüz ifadelerini,konuşanın his ifadelerini anlamada güçlük yaşarlar.

Otizmin başka bir özelliği kompulsif törensel faaliyetlerdir.Günlük yaşam içinde rutinlerin bozulması,eksikler olması durumunda fazlasıyla etkilenip tepkisel davranabilirler.


Otistik Bozukluk

Toplumsal ilişki, haberleşme-iletişim kurma ve davranış seçimi anormalliklerinin 3 yaş öncesinde başlamış olması gerekmektedir.

Toplumdaki Yaygınlığı

On bin kişide 4 oranında görülmektedir. Erkeklerde kızlara oranla 4 kat daha çok rastlanmaktadır.Hastalık kızlarda erkeklere bakılırsa daha ağır seyretmekte, zeka testleri daha az bir kıymeti göstermektedir.

Otistik Bozukluk Ölçütleri

A-Alt taraftaki dört emareden minimum ikisinin varolması gerekmektedir

1- Konuşma dışı haberleşme-iletişim (göz göze gelme, yüz ifadesi ile ifade, mimikler ve vücut dili ile kendini ifade şeklinde ) ile karşılıklı ilişkiyi sağlamada belirgin bozukluğun olması.

2- Kendi yaş süreci ile uyumlu olacak şekilde, yaşıtları ile arkadaşlık ilişkisi kuramamak.

3- Başka insanlarla beraber kendiliğinden , tabii bir biçimde hoşlanılabilecek, ilgi alanları ya da beceri ve başarıları paylaşamama şartları ( ilgisini çeken nesneleri başkalarına gösterememe, onları işaret edememe , onları çevresindekilere verememe şeklinde davranışlar) .

4- Toplumsal ya da duygusal cevap vermede eksiklik.

B-Aşağıdakilerden minimum birinin varolması gerekmektedir

1- Konuşulan anadilin ya asla becerilememesi ya da bunun gecikmesi şartları.

2- Kafi konuşmanın varolduğu durumlarda, başkaları ile konuşmayı başlatmak ya da sürdürmekte belirgin bozukluk.

3- Sözcük ya da cümleleri arka arkaya tekrarlayarak ya da anlam ifade etmeyen şekilde kullanarak konuşma şartları.

4- Doğaçlama bir biçimde , yaş ve gelişim düzeyine uyan evcilik, hırsız-polis, doktor-hasta vb. oyunları oynayamama şartları.

C- Alt taraftaki tekrarlayıcı ilgi, aktivite ve davranışlardan minimum birinin varolması şartları:

1- Hem miktar olarak sıklık, hem de yoğunluk açısından belirgin bir nesne ya da mevzu ile tekrarlayıcı bir biçimde uğraşarak, kısıtlı kalmış ilgi odaklarının bulunması.

2- İşlevsel olmayıp, belirgin bir amaca hizmet etmeyen birbirini izleyen , bayağı belirgin bir aktiviteyle durdurulamaz derecede uğraşı şartları.

3- Herhangi bir hareketi tekrarlayıcı ya da başkasının yapmış olduğu bir hareketin aynısını yapar bir biçimde vücut hareketleri ( parmak şıklatma , parmakları açıp-kapama, omuz oynatma ya da tüm gövdeyi bükme, yumak şeklinde olma seklinde davranışlar).

4- Tekrarlayıcı bir biçimde bir takım nesnelerin belli başlı parçaları ile çok fazla uğraşı şartları.

Bu yukarıdaki yazılmış olan tüm maddelerden toplam olarak minimum altı adedinin varolması gerekmektedir.

Toplumsal ilişki ya da dil becerisi mevzularından minimum birisinin, çocuğun 3 yaş başlangıcına dek gecikmesi ya da düzgüsel dışı bir biçimde olması şartları.

Rahatsızlığın başka bir hastalığa bağlı olmaması gerekmektedir.






Kaynak: Psychology


Otistik Evlatların Özellikleri


Otistik çocuklar yaşıtlarından ve kardeşlerinden daha kısa boylu olup, çok sempatik bir görünüme sahiptirler.

Bu evlatların bebekliklerinde bakımı kolay , bırakıldıklarında yerinde duran, oldukça fazla ağlamayan çocuklar oldukları gözlenmiştir. Bir takım hallerde evlatların konuşma ve davranışları normalken, bunların aniden sonradan toplumsal ilişkiden kopup, dil becerilerini kaybettikleri gözlenmiştir. Aileler evlatlarının seslenince cevap vermemeleri sebebiyle, sağır olduklarını düşünebilmektedirler. Çocuklar gelişimleri esnasında belli başlı davranış ya da sesleri öykünmek edemez, nesneleri başkalarına gösteremez, kucaklanmak istendiklerinde kollarını kucaklamayı karşılamak için kaldıramazlar. Tek başlarına oynamayı yeğlerler.

Bu çocuklar insanlara cansız varlıklar şeklinde tepki verirler. Toplumsal durumlarda acayip yüz ifadeleri ve uygun olmayan hareketlerle karşılık verebilirler. Toplumsal ilişkilerden çok memnun olmazlar. Dost edinemezler.Dil gelişimlerinde gecikme olabilir. Konuşabiliyorlarsa konuşmaları tekrarlamalar ya da ses melodisindeki bozukluklar ( tekdüze , mekanik tonlama bozuklukları şeklinde) ile birliktedir. Uygunsuz eylem ya da sözcük kullanımları olabilir. Olmayan sözcükleri uydurabilirler, kendi kendilerine konuşabilir, kendilerinden kendi isimlerini söyleyerek ya da başkası şeklinde bahsedebilirler. Belli başlı davranış ( el çırpma, dönen nesneler şeklinde)ya da bilgilere (çok lüzumlu olmasa da) eğilimleri vardır ( hava şartları, tv. Program zamanları ve reklamlar şeklinde). Yeni oyuncakları kolay kabul edip, oynayamazlar, ortam değişikliklerine çok fazla duyarlıdırlar, değişikliklerde çok fazla tepkisel olabilirler. Bir takım nesnelere çok fazla bağımlı olup, onları kullanmasalar da onlar olmadan dışarı çıkamayabilirler. Sese çok fazla tepki vererek, kulaklarını kaparlar. Ağrıya karşı duyarsız olabilirlerken dokunmaya karşı çok fazla tepki gösterebilirler. Bazen çok fazla hareketli bazen da çok fazla hareketsiz olabilirler. Sebepsiz gülme ve ağlamaları olabilmektedir. Ailelerinin yanlarından uzaklaşmalarına çok fazla tepki gösterebilmektedirler. Bir tek belli başlı gıdaları yemeye eğilimlidirler. Kendi ellerini ısırabilir, başlarını duvara vurabilir, saçlarını çekebilir ve kendilerine zarar verebilirler.

Oluş Sebepleri

Otistik evlatların % 75'inde zekada gerilik gözlenmektedir. % 25 kadar bir kısmında ileri dönemlerde havaleler görülmektedir. Otizm ile beraber görülebilen nörolojik bozukluklar içinde tuberoz skleroz, frajil X sendromu, doğumsal kızamıktır.

-Duygusal açıdan çocuğa uzak duran ya da obsesif kişilik yapıları sebebiyle çok fazla titiz ve kısıtlayıcı bir biçimde eğitim veren ailelerin çocuklarında bu durumun varolduğu ileri sürülmektedir.

- Rahatsızlığın genetik temeline yönelik emekler devam etmektedir.Bir takım kişilerde bu rahatsızlıkla beraber epileptik bozukluklar, doğumsal rubella ve fenilketonüri şeklinde hastalıkların bulunması bu olasılığı düşündürmektedir. Rahatsızlığın X kromozomuna bağlı olarak ya da otozomal resesif geçiş ile aktarıldığı düşünülmektedir. Etkilenen çocuğun kardeşlerinde de rahatsızlığın görülme riski cemiyet averajına bakılırsa epey yüksek olup, % 3 e dek çıkabilmektedir. Bu kişilerin ailelerinde his vaziyet ve kaygı bozuklukları daha yüksek oranda saptanmış olup, toplumsal ilişki sorunlarının daha yüksek olduğu gözlenmiştir.

Doğum öncesi ya da doğum esnasında yaşanmış olan tıbbi problemler ihtimaller içinde nedenler arasındadır. Bilhassa annenin hamileliğinin ilk üç ayında genital kanama yaşaması, bebeğin içinde bulunmuş olduğu amnios sıvısının çocuk dışkısı ile boyanması, annenin hamileliğinde bir takım ilaçları kullanımı mühim sebepler içinde sayılmaktadır.

Beynimiz yapısında türlü bozukluklar mevcuttur. Serotonin düzeyleri hastaların 1/3 ünde gözlenmektedir. Otistik evlatların çoğunda gözlenen bahar aylarındaki doğum oranları, annenin kış aylarında doğum öncesi kızamık geçirmesi ile bağlantılı bulunmuştur.

Tedavi

Tedavide ailenin eğitimi önemlidir. Saldırgan ve kendine zarar verme davranışlarına karşı ilaç tedavisi kullanılabilir. Davranış tedavisi kullanılmaktadır.


Otistik Çocuklarda Davranış Sorunları


Temper Tantrum(Hiddet nöbetleri): Hiddet nöbetleri minik yaşlarda çok sık gözlenebilir.Bir isteğinin yapılmaması ve ya rutinlerin bozulması sonucunda ortaya çıkabilir.Ebeveyne çok önemsiz gelen bir vaka ya da nedensiz olarak da hiddet nöbetleri gözlenebilir.Bir oyuncağın minik bir parçasının yitik olması, masada değişik yere oturmak..vs. şeklinde.Bu nöbetler bazen çevreye zarar verici kalite taşıyabilir.

Agresyon(Saldırganlık):Bir takım otistik çocuklarda saldırganlık ,belli başlı bir davranış şekli olabilir.Bu saldırgan davranışlar çoğu zaman bir diğerine vurma ,saç çekme şeklindedir.Belli başlı anlaşılır bir nedene bağlı olarak gelişebileceği şeklinde nedensiz olarakta ortaya çıkabilir.Saldırgan diye nitelenen davranışların bir bölümü tekrarlayıcı hareketlerle karışabilir.Yada yakınlaşma ve ilgilenmenin yanlış ifadesi olarak gelişebilir.

Oto-mültilasyon(Kendine zarar verme): Çoğu zaman ağır zeka problemi olan ya da az işlevli otistiklerde görülür.Saç çekme,hafifçe başını vurma,parmağını ısırma ve başını devamlı olarak bir yere çarpma şeklinde görülebilir.

Stereotipi(Tekrarlayıcı hareketler): Zeka düzeyi az otistiklerde daha sık görülür. Sağa sola ya da öne arkaya doğru sallanma , çevresinde dönme ,kanat çırpma,cisimleri çevirme,parmaklarına garip şekiller verme…şeklinde.Bu hareketler içinde bulunulan durumla gelişmez ve başkalarına ait varlığı hareketi sona erdirmez.Fakat sıkıntının arttığı durumlarda artmakta,kimi zaman de sevinç ve sevincin ifadesi olarak yorumlanabilir .

Duyu Sorunları: Otistik olan çocuklar gelen bir uyarıya karşı çok fazla tepki verebilir ya da tepkisiz kalabilirler.Ağrıya karşı ileri derecede duyarsız doğrusu acıya karşı çok dayanıklı olabilirler.Çok güçlü bir ışığa saatlerce bakabilir yada hafifçe bir sese karşı kulaklarını kapatabilirler.

Yeme Sorunları:Katı yiyecekleri rededebilir,çiğnemezler,çok seçici yiyebilirler,nadirende çok iştahlı olabilirler.Otizmin temel emaresi olan yeniye direnç, yiyeceklerde de kendini izah edebilir.Tat mevzusunda ki hassasiyetleri de fazla olabilir.







Kaynak: Psychology






  • Otistik çocuklar neler yemelidir?


  • EMS - Elektromanyetik Spektrum (Elektromanyetik Tayf)


  • Otistik hastalığı nedir ve emareleri nedir?



Kaynak:msxlabs.org

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Otistik Spektrum Bozukluğu (OSB)
Otistik Spektrum Bozukluğu (OSB)
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/08/otistik-spektrum-bozuklugu-osb.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/08/otistik-spektrum-bozuklugu-osb.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content