KAYIT 101 Bir gün bakmış ki Eba Eyyubel Ensarî çocuklarıyla bahçede yatıyor. “...

KAYIT 101 Bir gün bakmış ki Eba Eyyubel Ensarî çocuklarıyla bahçede yatıyor. “Ya Eba Eyyup niye burada yatıyorsun?.” “Ya Rasûlullah demiş se...


KAYIT 101

Bir gün bakmış ki Eba Eyyubel Ensarî çocuklarıyla bahçede yatıyor.
“Ya Eba Eyyup niye burada yatıyorsun?.”
“Ya Rasûlullah demiş sen alt katta yatarsan ben edeben üstünde nasıl yatabilirim?” demiş.
Şimdi babasının yanında bacaklarını uzatıyor çocuk. Edebe bak edebe edebe.
Ondan sonra “Ve ilâ rabbike fergab.”
Cebinde de demin dediğim maymuncuk var.
Maymuncuk var ama o maymunculuğu kullanacak temiz el lâzım.
O maymuncuk kızgındır oğlum.
Yüz dereceden fazladır.
Temiz olursan elini yakmaz.

“Ama diyeceksin Hoca Efendi. Bir alıyorsun bir veriyorsun. Bir sevindiriyorsun bir bozuyorsun.”

Oğlum tabak gibi, bak deminki halıları vurarak tozluyorlar aldığı vakit.

Zâtı öyle olsa çeker gidersin.


Aradan seneler geçmiş.

Bir gün Eba Eyyubi Ensarî Hazretlerine demiş Rasûlullah Efendimiz...
“Ben birinin demiş bir bahir kenarında şehid olduğunu görüyorum” demiş.

“Ya Rasûlullah ben oluyum o demiş. Dua et de.”

Aradan yıllar geçiyor. Rasûlullah dâr-i illiyyin ediyor.
Halifeler gelip geçiyor. Osmanlar, Hüseyinler. Ali'ler. Hepsi.
Bunlar hep ahirete intikal ediyorlar.

Emevîler zamanında, İstanbul muhtelif defa muhasara edilmiştir. 462 defa muhasere edilmiştir.

Rasûlullah’tan bu tarafa. Hülafâ-yi Râşidinden sonra.
462 defa 63 cüsü Hz. Fatih’e nasib olmuştur.

Bütün İslam orduları şu hadis için Cenâb-ı Peygamber Efendimize Sebe Sûresi indiği zaman.
İçinizde hafız vardır muhakkak seba şeyinin sonunda son sayfasında, yukarda.
“Beldetun tayyibetun ve rabbun gafûr” diye bir Âyet-i kerime.

Ben senin ümmetine bir belde, tayyib bir belde nasib ettim.
O belde iki tarafı kara ortasından su geçer.
Suyun içinde senekler cennet taamı balıklar vardır demiştir.

“Bu belde Tayyibe neresidir?” demişler Rasûlullah’a.
“El Kostantiniye” demiş.
“Ya Rasûlullah bu Kostantiniye nasib olacak mı?”
“Gâyet tabi nasib olacak” demiş.

“Kime?”

Şu hadisi buyurmuş:

“Fetetahhanenel Kostantiniya vele ni’mel emiru emiruha, vel veleni’mel ceyşe zalikel ceyş.”

Fetettehânnel Feteha Sûresinden gelir Arapçada. Fethetmek.
Fetettehânnel muhakkak fethedilecektir demektir. Edilecektir değil.
İstikbal sıgasıdır. Fakat şartlı istikbal sigasıdır.
Yalnız Arapçada vardır bu siga.
Fetettehânnel muhakkak fethedilecektir.
Fetettehânnel Kostantiniye, Kostantiniye muhakkak fethedilecektir.
“Vele ni’mel emiru emiruha, veleni’mel ceyşe zalikel ceyş.”
Onu fetheden, onu zapeden ne mübârek emirdir. Ne mubârek askerdir demiş.
Dua etti yahu Rasûlullah.

“Vele ni’mel emiru emiruha” yı halledersiniz ağalar “Mehmed” ismi çıkar.
Hz. Fatih’in ismi bile söylenmiş orada.

Bu Hadis üzerine İstanbul Muhasara ediliyor fakat zabtı muvaffak olamadı. İşte Emevîler zamanında, Muaviye zamanında, Ebu Müslime kumandasında bir ordu gönderiliyor.

Üçyüzbin kişilik bir ordu. İstanbul’un fethi için. Ebû Müslim'e geliyor.
O zaman Battal Gazi felan da onlara katılıyor. Erzak getiriyor.
Hatta Ebu Müslime der ki Battal Gazi için, Peygamberden bir Hadis vardır. “Arap olmayan birisi zorla, kendi kılıcının zoruyla cennete girecektir” demiş. “Sen O'sun” demiştir Battal Gaziye.

Battal Gazi bir kumandan, Velî değil oğlum.
Orda kavuklar mavuklar herif gidersin: “Efendim burası Ravza kokuyor.”
İçine, kavuğun içine döküyor çoban kolonyasını, millete şey ediyor.

Bu da başka hikaye. Bu da başka hikaye.

Ne dersem oğlum “doğrudur” benim.
Yalan söylemem. Bakma zırıltılara.
Büyük bir adam yatıyor. O başka, git oku.
Fakat göklere çıkma.

Battal Gâzi Hazretleri için de böyle şey etmiş.
O Ebû Müslim olarak şey Ebâ Müslim.
Gidiyor iki ay muhasara ediyorlar İstanbul’u.
Bunlar muhasara ede dursun.
Muvaviye Medine’den geçiyor. Emir ya, Emîre'l-Mü’minin.
Kızın birisi yeni doğmuş çocuğuna ninni söylüyor.

Diyor ki: “Emevîler saraylarında zevk u sefa ediyorlar. Bizim erlerimiz Kostantiniyyede harb ediyorlar.”

Muaviye’ye dokunuyor bu. Oğlu Yezid Mekke Vâlisi.
Onu çağırıttırıyor, iki yüz bin kişi de bunun kumandasına veriyor Emevîlerden asker gönderiyor.

Bu sırada Eba Eyyûbe'l-Ensarî Hazretleri yetmiş üç yaşında. Pir-i fâni olmuş.
Hanı Rasûlullah’ın evinde misâfir kaldığı Eba Eyyub.
Muaviye'ye diyor ki “bende gideceğim bu cenge” diyor.

“Siz diyor peygamberin gazvelerine girdiniz, yaşlandınız.”
“Yo diyor, gideceğim” diyor.
Sahâbe, durabilir misin karşısında, peki. O da onlarla gidiyor.
Geliyorlar İstanbul’a Topkapı Sarayı'nın dış tarafına.
Gidiyorlar sallarla karşıya.
Yezid prens olduğu için Muaviye'nin oğlu, baş kumandan o oluyor o zamanki.
Muhasara devam ediyor.

Geldiklerinin üçüncü dördüncü günü Eba Eyyubi Ensarî Hazretleri hastalanıyor. Dizanteri oluyor.
Yani kanlı basur oluyor. Sıcak iklimden soğuk iklime gelince.
Artık şeye edecek bakıyor ki buraya gel.

O Topkapının dışında bu günkü Eyüp (İstanbul) var ya: “Beni diyor bir bahir kenarıdır. Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellem benim evime teşrif ettikleri zaman bir bahir kenarında benim şehid olacağımı işaret buyurdular. Oraya beni defnedin!” diyor mübârek ruhunu teslim ediyorlar.

Tabii şehid olduğu için harbde bütün elbisesiyle beraber...
Alıyorlar akşam üzeri götürüyorlar oraya defnediyorlar.

Bizanslılar surlardan görüyorlar bunu.
Bir iki gün sonra mütareke oluyor. Kış yanaşacak.
Yezid geliyor, Kostantin geliyor o zamanın imparatoru.
Diyor ki: “Mütareke yapacağız” diyor.

“Biz muhasarayı şey ediyoruz ama bazı şeyler istiyoruz. Yoksa devam ederiz haa burayı alırız” diyor.
Onlar da korkuyorlar tabii.

Diyor ki Kostantin: “Siz oraya bir şey gömdünüz, büyü mü yaptınız bize?” diyor
O zaman hiristiyan âleminde büyüler almış yürümüş.
“Yok!” diyor. “Büyüler bizim dinimizde haramdır” diyor.
“Böyle şey yapmayız biz” diyor.
“Peygamberimizin Sahabesinden birisi vefat etti. Oraya vasiyeti mücibi defnettik” diyor.

Diyor o: “büyü yaptınız biz açacağız onu” diyor.

“Yooo!” diyor Yezid.

“Birinci madde diyor. Ben her sene buraya ziyarete geleceğim onu!” diyor. “Üzerine de diyor işaret koyacağım senin bilmeyeceğin bir işaret!” diyor.
“O işaret bozuldu mu bizim tarafta senin tabandan diyor üç yüz bin kişi var hepisini kılıçtan geçiririm” diyor. Birinci madde.

Eba Eyyubu Ensari Hazretlerinin kabri ordadır.

Seneler geçiyor. Üç yüz dört yüz. Üç yüz yetmiş senelerinde İbni Hallegan meşhur (dört yüz yetmişte) ibni Hallegan meşhur Arab müellifi.
Bunun gibi müellif yoktur. İstanbul’a gidiyor.

Gezerler ya eski şeyleri. Turist olarak.
O kitabında der ki: “İstanbul’a gitiğim zaman Eba Eyyubel Ensarînin kabrini ziyaret ettim. Mükemmel bir türbe. Türbenin altın yaldızlarla tavanından asılan altın çerçevelere girmiş kandilleri her gece papazlar yakarlardı” diyor.

Onlar da hürmet etmeğe başlamışlar.
Aradan seneler geçiyor. Beşyüz küsür senesine geldiği zaman.
Diğer Kostantinler Bizans Şarkî(Doğu) Roma imrapatorluğu mahvoluyor.
Garbî(Batı) Roma İmparatorluğu hep sefahat halinde.
Konstantinler bu türbeyi hâk ile yeksan ediyorlar, dümdüz ediyorlar.

Hz. Fatih İstanbul’a girdiği zaman yüz sene evvel türbe mürbe yok. Meydan orası. Aha bu vaziyette.

Akşemseddin’e demiş ki: “Hoca ben demiş. Eba Eyyubu Ensarî’nin mezarını isterim!” demiş.

Gel de bul!.
Gitmişler oraya Eba Eyyubel Ensarî (Akşemseddin Hz.) görünmeyen antenlerini çıkarmış. Televizyonlarını açmış.

Bir deynek almış dikmiş oraya.
Bir deynek almış aha buraya dikmiş: “Şevketlüm burası ayağı, burası başıdır” demiş “burda yatıyor.”

Hemen Padişah Hocasının biliyor Velî olduğunu: “Buraya büyük bir türbe yapılsın!” diyor.

Akşemseddin: “Yoooo şevketlüm” diyor. “Yarın sen büyük bir padişahsın.
Tarih geçtikçe diyecekler ki bir dervişin sözüne baktı da aha buraya türbe yaptı. Bak senin etrafında ülemâlar var.”
O zamanın da yobazları varımış haaa!.
“Bunlar derler, böyle böyle (söylerler) emredin de eşsinler ayak ucunu.”
Yaaaa Allah’ın Velîsi böyle.

“Bunu nerde okudun?” diyeceksin.
Eyup Sultan’a şimdi gittiğiniz zaman kapıdan girdin mi sağda şu pencerenin yarısı kadar çerçeveli ceylan derisi üzerine Hz. Fatih zamanında yazılmış Arapça bir şey vardır.
Aha ordan tercüme ederek söylüyorum orada vardır.

Başlamışlar eşmeğe ağam.
Böyle ulemâ da bakıyor böyle: “Ulan kitapta yok. Bu nasıl buldu bunu?” Telsizi de bilmiyorlar herifler.
İşte o öyle ray üstünde gidiyorlar.

“Tren şöyle geçerken şeye de uğra desek ya şöyle bi gezi uğrayalım di bir yoğurt yiyelim!” desek
O raydan çıkamaz oğlum: “Ben beş kilometre uzaktan geçerim!” der.

Onları düzeltemezsin, çünkü kafası o kadar.

Başlamışlar eşmeğe eş babam eş. Eş babam eş.
Akşemsettin “durun” demiş, “ayağı incitirsin” demiş.
Sanki billurdan görüyor mübârek: “Elinizlen” demiş.
Oradaki şeyden tercüme ediyorum, aha yine orda yazıyor.
Biraz sonra iki tane sandallı ayak çıkmış.
O zamanın ayakkabısına sandal derler.
Ayaklar yep yeni sıcaklığı üzerinde. Aradan beş yüz sene geçmiş.
Çukurun içine şey iniyor, Akşemseddin Hazretleri.
Ordan okuyorum, o yazıdan.

Eğilmiş bakmış, (ayağını öpmüş Eba Eyyüp Hazretlerinin) çıkmış dışarı Hz. Fatih belinden kılıcını çıkarmış sadrazama vermiş o da inmiş.

Ayaklara elini uzattığı zaman ayaklar çekilmiş ağam!.
Ayaklar çekilmiş. Orda yazıyor ordan tercüme ediyorum.

Hz. Fatih ağlayarak yukarı çıktı, 23 yaşında.

Hocasına böyle başını dayamış, Akşemseddin’e: “Hoca demiş sana ayağını verdi de bana niye vermedi!” demiş. “Bir hata mı işledim?” demiş.

“Şevketlüm demiş üzülme üzülme. O Rasûlullah’ın sahabesidir” demiş.
“Ulu’l- emre itaatın farz olduğunu bilir” demiş.

“Sen ulu’l- emir (devletin başı) vaziyetindesin” demiş.
“Edeben ayaklarını çekti. Utandı da senden çekti” demiş.
“Ben bir basit dervişim bana ayağını öptürür” demiş.

Sahabesi böyle olursa oğlum.
O halde Rasûlullah’ın sahabesi Ehl-i Beyti bunların hala sülaleleri dünyada devam ediyor.

Ne korkuyorsun secdeden başını kaldırma.

Allah bu secdede bizim ruhumuzu alsın aha o.

Âmin.

Elhamdulillahi Rabbül âlemin.

Yâ ilahi! Yâ Rabbi Rasûlullah’ın mübârek nuru hürmetine, sahabelerin hürmetine, Ehl-i Beyt hürmetine memleketimizi her türlü düşman istilâsından, âfat-ı belaiyeden âfat-ı semaviye, sel, zel zele yangın âfatından her türlü belâdan sen masun kıl Yâ Rabbi!

Midemize çoluğumuza çocuğumuza memleketimize helal lokma nasib eyle Yâ Rabbi!

Yarın âhirete intikal ettiğimiz zaman Rasul-i Kibriyâ’nın elinden öpmek, mübârek yüzünü görmek nasib-i müyesser eyle Yâ Rabbi!

Son nefesimizdeki bu günden itibaren bunun yetmiş binine çıkarmağa savaşacağız peşinen son nefesimizde şunu nasib eyle!

“Eşhedü enLâ İlâhe illallah Ve eşhedu enne Muhammeden abduhu ve Rasuluhu” kelimesiyle çene kapamak nasib eyle Yâ Rabbi!

Kadınlarımıza çocuklarımıza kız çocuklarımıza Hz. Aişe’nin mübârek yüzünü ve ahlâkını nasib eyle!

Erkeklerimize Ehl-i Beytin ahlâkını nasib-i müyesser eyle.
Bizi cehennem azabından Rasûlullah hürmetine koru Yâ Rabbi!

Lillahi’l- Fâtiha.[fb_vid id="10152535249499751"]

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: KAYIT 101 Bir gün bakmış ki Eba Eyyubel Ensarî çocuklarıyla bahçede yatıyor. “...
KAYIT 101 Bir gün bakmış ki Eba Eyyubel Ensarî çocuklarıyla bahçede yatıyor. “...
https://scontent.xx.fbcdn.net/v/t15.0-10/p180x540/10442637_10152535303319751_10152535249499751_42798_444_b.jpg?oh=271ffa159df8c107ff2211bc2b61e4c0&oe=5A4E5EF6
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/09/kayit-101-bir-gun-bakms-ki-eba-eyyubel.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/09/kayit-101-bir-gun-bakms-ki-eba-eyyubel.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content