KAYIT 124 … Çok iyi dinleyin, bir şeyi anlatacağım size de malzemeyi topluyoruz. Konserve kutusunu daha açmadık içinde bakalım ne var?. İnsa...
KAYIT 124
…
Çok iyi dinleyin, bir şeyi anlatacağım size de malzemeyi topluyoruz. Konserve kutusunu daha açmadık içinde bakalım ne var?.
İnsan bir yemekten oruçludur, bir de bir şeyi öğrenmekten oruçludur.
Hepimiz oruçluyuz işte akşama bir şey yiyeceğiz, dur bakalım.
Bu yukardaki rûha SULTÂNÎ Ruh denilir sultanlara mahsus ruh. ALLAHa mahsus.
Esfeli sâfiline inen Cismânî Ruh, yâni dünyâya inen cesedin içindekinde içindeki ruh aha içimizdeki ruh, “anladın mı?”
İçimizdeki ruh. Aha bir daha bak ellerimizi kaldırıp konuşuyoruz o Cismânî Ruh, Cismânî Ruh.
Sultanî Ruh yukarda.
İşte Cismanî Ruh esfeli safiline geldik aha bu vücudun içine girdik.
Ondan sonra ALLAH rûhundan üfüledi, hani çamurdan halketti de nefhetti ona.
Adam kalktı yukarı aha cesedlerimiz kalktı, Sultanî Ruh yukarda.
Deminki hâfızın okuduğu neydi İslam'lara âitti.
SULTÂNÎ Ruhnan bu esfeli sâfilinde bulunan Cismânî Rûhu birleştirmek için kafanı secdeden kaldırmayacaksın.
Onun için “Ben ALLAHtan diyor, mü’minler de benden” diyor.
Aha onu birleştirdiğin dakîkada “pırrrrrr!” uçtun gittin.
Cismânî Ruhlan Cismânî Ruhu SULTÂNÎ Rûha ordaki rûha kabul ettirmek için temizlenmek lâzım.
Yalan söylememek lâzım. Şunu söylememek lâzım bunu söylememek lâzım.
Söylersen demin dediğim gibi zeytinyağıyla suyu karıştırırsın kandil yanmaz oğlum.
Bu kandili yakabilmek için bu temizliği elde etmek lâzım.
Yandı mı … O halde rûhunu yüzünün nûrundan halkeden Cenâb-ı ALLAH Hazreti Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'i Resûl-u Ekrem de: “Ben ALLAHtan mü’minlerde benden” dedikten sonra Cismânî Ruhtan pisliklerden arınıp da SULTÂNÎ Rûha çengelini taktıktan sonra daha ne korkuyorsun?
Tayyâreden insanı paraşütle atarken bir ip vardır orada tayyâreye bağlı. Herif boşluğa düşer düşmez belki çıldırır diye muayyen bir müddet çıktıktan sonra ipi çekemez diye tayyâreden “rapp!” diye açarlar onu. Sen de son nefesine geldi mi SULTÂNÎ Ruh açtırır “Hele hele dur bakıyım bir!”
Bütün hücrelerin “lâ ilâhe illâllah” demeye başlar.
Bakma efendim,“Son nefeste ALLAH nasib ederse…”
Secdeye nasib etmiş ALLAH seni, bu kadar, 45 sene Secde-i RAHMANa Hulûs-i Kalb ile!... Ama deminki dediğim gibi riyâ yok, yalan yok, gıybet yok, dedikodu yok 40 sene yap ondan sonra son nefeste senin şeytanın rezil etsin seni?
Nasıl edermiş ALLAH yâhu!“Gel bana" diyor "gel bana!” diyor.
Bu indi mi aşağı indik mi, sonra “ulan bunlar şaşırırlar” dedi.
Semâdan kitablar göndermeye başladı.
Kitablarda neler var, yazılar var aha demin bir tânesini okuduk. Namazda okuyoruz.
Bu yukarda Hakîkat-ı Resûlullah dedik değil mi anlattık onu anladınız.
Onu bak şunda bir parıltı var değil mi bak. Şöyle korsan buraya aksediyor.
Aha bu hakîkatte de bir parıltı vardır. O parıltı lafzan Kur'ân-ı Kerim.
O parıltıya dikkat edersen iki türlü rengi vardır.
Birisi şöyle benim bu güzel şeyimi idrak edip bana yanaşması için yapılması lâzım olan harita var elimde.
Düz Dağına gidecektim, harita çizmişler vermişler eline güneye doğru sol taraftan gideceksin şu kadar kilometre, haritayla gidilir.
Pusulanda var elinde değil mi? Yolu bilmek lâzım. haaaah…
İşte o hakîkat-i Resûlullah’a MuhaMMediyye sallallâhu aleyhi ve sellem’e vâsıl olabilmek için harita Kur’ân-ı Kerim’in içinde… “E ben o haritayı göremedim..”
Sen göremezsin haritayı gâyet tabi. Eline versinler de haritayı aha cizildi, git hazîneyi bul! Yağma vardı… Aklına sokacaksın. Bu harita dış âlemimizin düzenini sağlar. O da şeriat işte. Şeriat o!
Bu haritayla hakîkat-ı MuhaMMediyye’ye sallallâhu aleyhi ve sellem vâsıl olabilmek için haritası, şeriat! Bu dış âlemimizin düzenini sağlar. “Sağlarsa ne olur?”
Fazîletli oluruz, yalan söylemeyiz, ahlâklı oluruz, yetim malı yemeyiz, kimsenin ırzında değiliz, kimseye yalan fenâlık yapmayız. Bu, bu düzeni sağlar.
Bir de hani dedim Sultanî Ruh kanca yapar yukarı. Kanca yapar.
Ona da hocalar kitablar hiç kimse bir şey anlamaz. Mârifet mârifet mârifet mârifet hokkabazlıktan başlar teee yukarı kadar gider. Herifin çok mârifeti var bir eliyle 80 türlü iş yapıyor. Anlaşıldı mı, buna mârifet derler.
İşte bu dış düzenle iç düzen, mârifetle şeriat birleşti mi ordaki “Hakîkat-ı MuhaMMediyye” ortaya çıkar.
Oraya vâsıl olabilmek için bunlar şeyler... “Nasıl olur bu?”
Ağaçlan yaprağı misal getirebiliriz, ağaçlan yaprak, her ikisinin birleşmesinden meyva husûle gelir oğlum.
Âyet-i Kerîme’mi istiyorsun?
“İki deniz yürür karşılaşır fakat aralarında bir berzah vardır “Meracel bahreyni yeltekıyân”
Yok mu Âyet-i kerime?
İki tâne bahr’in arasında bir berzah vardır, bir köprü vardır. “Ne o berzah?”
Ulan o berzah, İnsân-ı Kâmil işte!
O halde burdan oraya çıkmak için akıllı, Sultanî Rûha sâhip Cenâb-ı ALLAH’ın sevgilisi Resûlullah’ın nazar-ı akdesine şey olmuş bir İnsân-ı Kâmil bulacaksın. “Merace’l-bahreyni yeltekıyân” işte o!
Ve diyor ki onlar şaşmazlar, Rahman Sûresinde bu Âyet Rahman Sûresinde. Eee şeriatı yap, şeriat… “Efendim nerde şeriat?”
… oldular, ulan o şeriat değil… efendim yüzünü açtılar, o da şeriat değil!
“Efendim erkek bacaklarını açtı geziyor!” şeriat değil o!
Bilmem “efendim oruç tutmuyor!” şeriat değil o! Şeriat, secdeye başını koyana âittir.
“Efendim evde heykel var günah! resim var günah!” …
Ulan ordaki günah değil camie secde ettiğin yerde günah.
Aha buraya resim girmez aha buraya heykel girmez dışardakine karışma sana âit değil. Şeriat bu. Şeriat, kendi içine âit, içine… Kendini temizle dışarda “Vır! Vır!” etme!
“Vır! Vır!” ede ede ede ede üzerimize sinek konmaya başladı, kondu mu, katıra sinek kondu mu, başlar çifte atmaya… İçine çifte at! İçine çifte at! Temizlendi mi gece oldu mu, kimin feneri varsa o yol gösterir.
Çıkar bâzı yobaz: “Din elden gitti!” bilmem ne..Sen kimsin ulan!
“Din elden gitti millet gâvur oldu!” Kim gâvur oldu ulan!
Bunu söylediği dakîkada bir adam şu Âyet-i Kerîme’yi inkar etmiştir,
“Lâ tuharrik bihî lisâneke li ta’cele bihî. İnne aleynâ cem’ahu ve Kur’ânehu. Fe izâ kara’nâhu fettebi’ Kur’ânehu. Summe inne aleynâ beyânehu:”
“Sen üzülme Resûlum ağzını kapa diyor, kıyâmete kadar Kur’ân-ı Kerîm’i biz devâm ettireceğiz” diyor.
Sen ne oluyorsun ALLAH’ın tekellüf ettiği şeyi ALLAH’ın Âyetini inkar etmiş oluyorsun. Onun için edeb bu oğlum aha, aha gıybet bu.
Deminki dediğim gıybet bu, bundan kurtulamazsan hiçbirşey olamazsın.
Cehenneme bile kabul etmez insanı, cehenneme girmek de bir hünerdir. Cehenneme girmek de bir hünerdir.
Demek ki Cenâb-ı ALLAH sana acıyor temizlenmek için sokuyor ki “huzûruma kabul ediyim” diyor.
Bir ihsandır cehennem! Anladın mı gıybeti şimdi?
Hasan efendi’nin aleyhinde değil, ona eşşek gıybeti denir, eşşek gıybeti de denmez lugat çıktı öyle söylüyorum. Eşşek çok güzel hayvandır yâhu.
Bütün vaziyeti 15.000 sene evvelki eşşek aynı eşşekliğine devâm ediyor. Sâhibi vurur vurur vurur, döver, kulağını çeker, keser, birşey demez zavallı. Ne mahkemeye mürâcaat eder, ne birşey eder, ne birşey eder ne birşey eder. Mahkemeye mürâcaat etmeyeceğini bildiği için o eziyeti yapıyor zâten o kul ona. Eziyet yapan da, yârın mahkeme yoktur diye inkâr edemez amma.
Onun için kimseye eziyet etmeyiniz cemâat! Sineği bile öldürmeyin! Fâreyi bile öldürmeyiniz.
“Mecbur kaldı!.”
Efendim hemen atlar o, deminki dediğim herif!
“Kullun muzırrun yuktelun” Her muzur şey et, öldür!
Sana, sinek muzır, çünkü üstünde senin oğlum, yağ var da konuyor, bende yağ yok bana konmuyor, o halde benim için muzır değil, “Hangi muzır?”
ALLAH’ı zikirden, Cenâb-ı sallallâhu aleyhi ve sellem’i tahatturden alabilecek herhangi birşey muzırdur.
Pancar yetiştirecek Mehmet Efendi, neymiş? 30 dönüm pancar 80.000 lira para alacak efendim, köstebekler yiyor, git köstebekleri kütür kütür kütür… Ne yesin bunlar? Babanın tarlası mı orası?
70 ton pancar çıkardın, yese yese bu köstebekler 3 tonunu yer be birâder. Ne yesin onlar, hayvan herif.
Seeeen “Yâ RABBi ben bu tarlayı ekiyorum!”
Bilmem ne oluyor şu oluyor bu oluyor bunların da rızıkları var,
Sen böyle düşünürsen köstebekler utanırlar senin tarlana gelmeye. Aha bu köstebek hikâyesi de gıybettir.
O halde mârifet dediğimiz şey nefsin kara perdesini kalb aynasından açmak ve onu temizlemekle olur.
Bak gözlük. aha! aha böyle olur. Nasıl açıyor bunu? “Hoh! Hoh!” la açılıyor mu? Açılmıyor bak elle açılıyor. Bir yardım lâzım.
O halde senin içini de açmak için bir İnsân-ı Kâmil lâzım. Bak hareket lâzım.
Birisinin eline gireceksin şööööyle ovacak seni, korkma ezilmezsin elinde. Pireyi al ez, ez, ez at yine uçar pire. O zaman insanda gizli hazîneler görünmeye başlar.
Cenâb-ı ALLAH diyor ki bak “Benim yüzümün nûrundan onun rûhunu yarattım!.”
“Ben ALLAH’tan mü’minlerden de benden!” diyor Peygamber.
“Ben bir gizli hazîneydim” diyor ALLAH bir Hadis-i kudsîde.
“Zâtıma irfan duygusunun, zâtımdan irfan duygusunun kaçmasını istedim” diyor.
Bundan anlaşılıyor ki insanı mârifet için yarattı, yâni irfan sâhibi olmak için yarattı. İşte kalbin sırrı dedikleri şey budur, Kalb Sırrı denilen şey budur. İrfan sâhibi olmak için de, ilim tahsil etmek lâzımdır. İlimler, Cenâb-ı Peygamberin buyurduğuna göre ikidir;
Kalbde olan ilim; İlm-i Bâtın; İlm-i Ledün, Bâtın ilmi! İkincisi dilde olan ilim.
Dilde olan ilim ALLAH’ın kulları üzerindeki huccetidir.
O halde buna varabilmek için insan önce şer’î bilgiye muhtactır.
Bu şer’î bilgiyle yâni şeriatteki emirlerle şu şöyle olacak, yalan söylenmeyecek, böyle olucak, işte namaz kılınacak, kimsenin ırzına… yetim malı yenmeyecek bunlar hep şer’î bilgidir.
Bu ilimle, Sıfat Âleminde ALLAH’ın Zâtına âit bilgiler tahsil edilir.
ALLAH’ın huzûruna gideceğiz, buradaki bilgiler nasıl tahsil edilir.
Eğer bu, bu tahsili yaptı mı bundan sonra Bâtın Âlemine sıra gelir bu tahsili yaptı mı cehennem yoktur sana.
Ne diyor Cehennem: “Ya mü’min geç, nurun ateşimi söndürüyor!”
Kâfirler bu ilmi tahsil etmediği için münkirler onun için cehenneme gidecek, cehennemde ateş ilmi tahsil edecekler.
Kendiliğinden okumayana tokatla, zorla okuturlar oğlum!
Aha bu cehennemin esâsı da bu. Sen bu ilmi tahsil edeydin, edebsizlik yapmazdın. Yoksa efendim hırsızlık yapmışsın, bilmem efendim filancanın kolunu kesmişsin, Cenâb-ı ALLAH seni “gel bende senin kolunu..” Yok efendim yok.
Aha bu ilmi tahsil edip de kendi gözlüğüne “Huhhh!” dedirmediğin için, içindeki Cenâb-ı ALLAH sana senden yakın, O’na hurmetsizlik yaptın, ondan ondan ondan ondan…
Kafanı aç kafanı aç… Yobazlığı bırakın ağalar!.
Bundan sonra da Bâtın İlmine gelir.
Bu ilimle de, Mârifet Âleminde HAKK’a irfanın tam kendisi teşekkül eder.
(Devamı sonraki kayıttadır…)[fb_vid id="10152889141054751"]
YORUMLAR