KAYIT 125 … Bundan sonra da Bâtın İlmine gelir. Bu ilimle de, Mârifet Âl...

KAYIT 125 … Bundan sonra da Bâtın İlmine gelir. Bu ilimle de, Mârifet Âleminde HAKK’a irfanın tam kendisi teşekkül eder. Yâni Mârifet Âlemi,...


KAYIT 125



Bundan sonra da Bâtın İlmine gelir.
Bu ilimle de, Mârifet Âleminde HAKK’a irfanın tam kendisi teşekkül eder. Yâni Mârifet Âlemi, Lâhut Âlemi dedikleridir.
Asıl vatanımız asıl doğduğumuz geldiğimiz vatan. Yâni Kudsî Rûh’un yaratıldığı vatan. Hakîki İnsan orada, Hakîkat-ı MuhaMMediyye orada.
“Ben ALLAH’tan” diyor değil mi?
“Mü’min de benden!” Hakîki İnsan, oradadır o halde.
O ruh, kalbe emânet olarak kondu. emânet olarak kondu.
Peki bu emâneti nasıl çıkaracağız?.
O hudud da Lâhut Âleminin hudûdunda bir kapı levhası vardır. Mevlûd’de de işitmişsinizdir..
“Lâ ilâhe illâ ALLAH!” o kapının levhası budur.
Bu kelimeyi onun için evvelâ diline bulaştıracaksın.
Lâ ilâhe illâ ALLAH!
Lâ ilâhe illâ ALLAH!
Lâ ilâhe illâ ALLAH!

Kalbin, hayat buluncaya kadar dil ile bunu söyleyeceksin senelerce.
Dille söylendikten sonra kalble söylenmeye başlar.
“Dille nasıl söylenir? Kalble nasıl söylenir?”
“Nasıl söylenir Hoca Efendi bize öğret de söyleyelim. Biz de “lâ ilâhe illâ ALLAH” diyoruz.”
Ee ben de diyorum: “Lâ ilâhe illâ ALLAH.”
Hepimiz, aha: “Lâ ilâhe illâ ALLAH.”
Nasıl söylenilir, kalble dille nasıl söylenir onun öğretilmesi burada vaaz kürsüsü değil oğlum burada olmaz.

Onu hakîki söyledi mi işte perde açılmaya başlar.
Onu söylediğin dakîkada “ Ben ALLAH’tanım mü’min de Ben’dendir” diyen hadisini düşün.
Onu söyleyen Resûlullah Efendimiz diyor ki: “ALLAH ile öyle bir zamânım olur ki o anda araya ne bir Meleki Mukarreb ne de bir nebîi mürsel girebilir diyor. Benim ALLAH ilen öyle ânım olur ki diyor, araya ne bir peygamber ne de bir melek giremez diyor, ne demek bu?
Nebiyyi Mürsel, Efendimizin sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin beşerî yönü beşerî tarafı, insânî tarafı.
Yakın melek de, Efendimizin rûhânî durumudur.
Şimdi şöyle düşünürken, bakıyorsun birini seyrederken aklına birşey geldi araya birşey girdi bir de şööööyle bir bakarken dalar gidersin, aha ne Nebiy-yi Mürsel vaaaar ne mukarreb melek var.
İnsanın kendi kendisine sana senden yakın olan ALLAH’la bir an içinde kaybolması demektir. Aha Nebiy-yi Mürsel o. Havada arama bunu!
Zâtı beşeriyyet havada araya araya araya araya araya aha şu beşeriyeti hayvanlaştırdılar bu hâle getirdiler.
Hâlâ da arıyoruz, ayda adam arıyoruz!? Dedeleri orda heriflerin…

Ceberût Nûrundan yaratılmıştır dedik. Oraya melek için giriş yok…
Meleki Mukarreb giremez, Lâhut Nûru da oraya giremez.
Burayı anlatırken Resûlu sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz diyor ki: “ALLAH’ın bir cenneti vardır ki orada köşkler yoktur diyor, bal lafı edilmez diyor süt de bulunmaz. Orada yalnız ilâhi yüze nazar vardır.
“Vucûhun yevme izin nâdıretin. İlâ rabbihâ nâzıreh”

Meleki Mukarreb, bilmem ne gidiyor hem-bezm oluyorsun yok oluyorsun.
“Mûtu kable en temûtu!”
Onun için: “Men arefe nefseh fekad arefe rabbeh!"
Nefsini bildiğin dakîkada ALLAH’ı da bilirsin aha bu dediklerimin hepsini kaldırdın mı ortaya kendiliğinden çıktı.
Orada, o ana geldiği zaman ayın ondördü gibi mehtabı nasıl seyrediyorsunuz cemâlullah öyle görülmeye başlar.
Sallallâhu aleyhi ve sellem söylüyor.
“Orada öyle bir âlemdir ki, orada melek veya cismiyet uğrarsa derhal yanar” diyor Resûlullah Efendimiz.
Cebrâil Sidretu’l- Munteha’ya gittiği zaman: “Merace’l-bahreyni yeltekıyân” a gittiği zaman:
“Bir karınca boyu öteye gidersem, geçecek olursam ya Resûlullah derhal yanarım!” demiş.
Resûlullah geçmiş ordan, İNSAN geçiyor oğlum.
“Neden?”
Ben size doktor olarak da misal getireyim, insan sıhhatte oldukça hastalıktan korkar.
Şimdi sizden çıkalım şurdan terli, amuca gel şurdan sana bir dondurma…
“Aman üşütürüm korkarım!”
Mîdesi rahatsızdır.
"Ya, gel! şurdan birşey ye, iç! oğlum pastırmalı sucuk ye!”
“Aman aman efendim aman mîdem, var sancısı!”
“Amuca şurdan iç!”
“Sen şerbet getir!”
Ulan çay içeceksen iç, içmeyeceksen şerbet ne?
“Çok açık olsun!”
O çay değil o kant suyudur o.
Çay içersen koyu içeceksin! Eee ne olur?
“Tansiyonum var!”
Sıhhatteyken hastalıktan korkar.
Çok dikkat buyur, ümîdi azalır, aha demin dediğim gibi tansiyonu..
“Ne olacak acaba tehlikeli midir?”
Ümîdi yok!
Hasta olunca da sıhhat ümîdi çoğalır.
Sıhhatteyken sıhhatini düşünmez hastalıktan korkar.
Hasta oldu mu bu sefer sıhhat ümidi çoğalır, korkusu kalmaz artık hastalık oldu mu korkusu kalmaz.

Onun için hafif hastayken
“Şunu aman yemeyecem!”
Hasta olup ta ameliyat oldu mu: “Ne olursam oluyum bana su verin!” der herif.
Öyle çok mîdesini patlatanlar olmuştur.

Onun için bu işlerde de böyledir.
Bir Hadis-i Peygamberîde buyuruyor ki demin o Âyetteki îman,
“Hakîki îman sâhibinin korku ve ümîdini tartarsanız” diyor Cenâb-ı Peygamber “eşit gelir” diyor.
“Öleceksin yok şöyle olacaksın!”
Ölümden korku, yapılan edebsizliklerin defterleri ortaya çıkacak diye senin Sultanî Rûhunun Cismânî Rûha ihtârıyla duyulan endişeden çıkar.
Edebsizlikler ortaya çıkacak, rezil olacak ondan korkuyor.

Onun için aziz cemâat!
İslâm gıybet etmez, İslâm yalan söylemez. Ama dediğim gıybet değil.
“Efendim falan vâiz efendi şöyle söyledi hoca efendi sen böyle…”
Geçen gün sabah namazına kalktım evimde, 3 gün evvel, pencereyi açtım, biraz hava alayım diye. Kıldım namazı, açık duruyor pencere.
Hoca kılıklı bir adam bizim evin altından geliyor. Câmiden çıkma sırası.
Öteden de bir genç geliyor: “Merhaba, merhaba merhabaaa…”
“Nasılsınız efendi” falan durdular şöyle karşı karşıya.
Ama uzaktan o kadar da .. o genç adam var yine 30 40 yaşında.
“Efendi dedi sana bir şey soracam” “nedir?” dedi aha bunu işittim “Abdullah Efendi dedi vaazda şöyle dedi bu nedir?” dedi.
“Hop!” dedi. “Yâhu Abdullah Efendi mubârek bir zât temiz insan ilim sâhibi adam, sen nesin ki onu sokakta şey ediyorsun?”
“Yok şöyle söyledi…”
Aha bu gıybet.. Bunun ne namazı kabuldur, hiçbir şeysi kabul değildir. Vallâhi de değildir Billâhi de değildir oğlum. İslâm’da gıybet yoktur İslâm’da yalan yoktur İslâm’da fenâlık huyu yoktur. İslâm nur gibidir nur nur nur…

Güneş ışığı pisliğe de vuruuuur güzele de vuruuur baklavaya da vurur.
“Vurdu mu güneş ışığı pislenir mi?” “Pislenmez!”
Onun için Cenâb-ı sallallâhu aleyhi ve sellem’in bir hadisi var diyor ki;
“Ene medîne, ene medinetu” ben şehirim “Ali babuhâ, Ali de kapısıdır! diyor. Ne demek bu?.
Ben medîne’yim Ali de kapısı, evin kapısı.
Ötekiler almışlar efendim çıkmışlar bir kısım guruh demişler ki:
"Cenâb-ı peygambere peygamberlik gelmeyecekti, Ali’nindi, o çaldı bundan” haydi bir gürültü. Aha bu Hadisten.
Ötekisi hep birbirine girdi. Ne o anlamış bu hadisi, ne bu anlamış.
“Ene medînetun Ali bâbuhâ” Ben medineyim Ali de kapısı", şu demektir:
İlk islâm olan erkek Ali’dir. Kaç yaşındaydı biliyor musun?
7 yaşındaydı İslâm’a girdiğinde, 7 yaşındaydı.
İslâmiyet daha Resûlullah’a bildirilip de tebliğ edilmeden evvel Resûlullah’ın namazı yoktu, başka bir ibâdeti vardı, öyle 5 vakit namazı yoktu. Çünkü namaz farz değildi o zaman.
İslâmiyeti, İslâmiyete da’vet etmeye başladı mı ilk Ebû Bekir oldu.
Hazreti Hatîce Vâlidemiz oldu.
ALLAH o kadının yüzü hürmetine bütün seyyiâtımızı afv u mağfiret eylesin!.
Fakat oldu Ebû Bekir ama 40 küsür yaşında! Buluğdan beriki namazlar ne oldu?
Hazreti Ali namaz farz olduğu zaman 7 yaşındaydı, daha buluğdan evvel namaz kılmaya başladı.
Onun için dünyaaaa insanlarına Cenâb-ı ALLAH tarafından namaz farz emri geldikten sonra buluğdan evvel hiç namazı kaçmamış insan yegâne Ali’dir. “Ben Medîneyim!”
Mü’minlerin mi’racı da namazdır değil mi?
Benim Medînemden ALLAH’a vasıl olmak için Ali gibi yapmak lâzımdır diyor namazlarının hepsini ödeyeceksin, o demek o.
“Ali babuha bu hâ..” anladın mı ağam!
Millet birbirini “Hav! Hav! Hav!” yiyor. “Ali şöyledi, Ali böyleydi…”
Onun için sahâbe-i kiram içinde hiçbirinden kerâmet sudur etmemiştir.
Çünkü bir insandan kerâmet zuhur edebilmek için buluğdan îtibâren bütün namazlarını edâ etmesi lâzımdır.
Bütün veliyyullahlar namazlarının hepsini buluğdan beri kılarlar.
Kılmayan varsa buluğa kadar hepsini kazâ etmiştirler.
O halde kalb perdeni mi açacaksın aha bunları yapacaksın oğlum..

Bunlar,… bir gün büyük velîlerden Abdurrahman isminde bir zâtı muhterem Abdulkâdiri Geylânî devrinde yaşamıştır.
Büyük velîlerden çok büyük velîlerden.
Abdulkâdiri Geylâni için demiş ki bu büyük velî Abdulkâdiri Geylâni Bağdat’ta, bu Horasan da!
Demiş ki, Abdulkadir Geylâni için
“40 yıldır, Abdurrahman söylüyor, velî, 40 yıldır Kudret Kapısı’nın eşiğindeyim diyor, ben oturuyorum diyor, 40 yıldır kudret kapısının eşiğinde oturuyorum, ben hiç Abdulkâdiri orda görmedim!” demiş. “görmedim.”
Bir heyet göndermiş, veliyullah bu, şaka değil, Bağdat’a:
“Gidin söyleyin demiş, orda büyük bir zât var Abdulkadir Geylânî”
Konuşuyorlar zâten telsizle konuşuyorlar telefonla!
“Ben 40 yıldır Kudret Kapısı’nın eşiğindeyim Abdulkadiri görmedim!” demiş. “Nedir bu gidin sorun” demiş.
Gelmişler Abdulkadir’e söylemişler.
Abdulkadiri Geylânî gülmüş demiş ki:
“Gidin şeyhinize söyleyin selâm ederim ona” demiş,
“Eşikte oturanlar demiş, Hazrette olanı göremezler” demiş.
“Hazrette olanlar da, Sırda olanı göremezler” demiş.
“Ben Sır’dayım, Sır kapısından girer çıkarım içeri” demiş.
“Beni gâyet tabi göremez” demiş.
“Gidin ona söyleyin demiş falan vakitte falan saatte sana ind-i ilâhiden çıkan rızâ hil’atını ben elimle gönderdim, sana giydirdim” demiş.
“Falan zaman falan şeyhliğe nâil oldun benim elimle oldun” demiş.
“Sana 12.000 velînin huzûrunda demiş yeşil pelerini ben elimle giydirdim” demiş.
Bunu Abdurrahman’a anlatmışlar: “Abdulkadir doğru söylüyor” demiş. “Vaktin Sultânı O’dur!”

Onun için hiç kimse birbirinden ne olduğu belli olmaz oğlum.
Belli olmadığı için kimseyi gıybet etme!
Kimsenin arkasından “Vır! Vır!” etme!.
Büyük insanların peşinden “Vır! Vır!” edersin söylersin o gücenmez.
Amma gökte uçan kuşun gölgesi yere akseder, kuş onun farkında değildir, değil mi?
Tepelenirsin, gıybet yasak, bu yolda gideceksen gıybeti bırak!.
Gıybet yapmayan nelere mazhar olur.

(Devamı sonraki kayıttadır…)[fb_vid id="10152889225809751"]

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: KAYIT 125 … Bundan sonra da Bâtın İlmine gelir. Bu ilimle de, Mârifet Âl...
KAYIT 125 … Bundan sonra da Bâtın İlmine gelir. Bu ilimle de, Mârifet Âl...
https://scontent.xx.fbcdn.net/v/t15.0-10/p180x540/245594_10152889234689751_1640490890_n.jpg?oh=53b3fe0676c589dd3d905ff2063382a3&oe=5A43C444
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/09/kayit-125-bundan-sonra-da-batn-ilmine.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/09/kayit-125-bundan-sonra-da-batn-ilmine.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content