KAYIT 163 Aziz cemaat. Bir odunu oyarlar, kurumuş bir et sinirini tel yaparlar, saz olur. Ondan tatlı nağmeler çıkar. Bir kamışı delerler ve...
KAYIT 163
Aziz cemaat.
Bir odunu oyarlar, kurumuş bir et sinirini tel yaparlar, saz olur.
Ondan tatlı nağmeler çıkar.
Bir kamışı delerler ve o kamışa üflerler. Kamış adeta gönülden konuşur.
İnsanda gönül olduğu için ALLAH’ın sevgili mahlûku olmuştur.
Kâinat bunun için yaratıldı.
ALLAH da insan gönlünde, insan sesi şeklinde tecelli eder.
O halde bu vücutta, mukaddeslerin mukaddesi, İlahî bir lem’a, bir nur var.
Vücudun bu nurun muhafazası içindir.
O vücudu temiz tutmak gerek.
Kulak; kirli sözlere, dedikodulara açılırsa kirlilik dolar.
Göz; iğrenç manzaralara dönerse, gördüklerinin içindeki güzellikleri bulamaz.
Burun; güzel kokulardan ayrılırsa vücut taaffün eder, kokar.
Dil; İlahi ve güzelliklerini övmezse, güzellikten nasibi kesilir.
Onunla acıları yemesini bilmezsen lezzet bilemezsin.
Dilin paslı olduğu zaman suyun tadını bile alamazsın.
Dudaktan ALLAH’ı eksik edersen, nereden gelip nereye gittiğini bilemezsin.
Dudakta uçuk olursa; Ananın elini, sevgilinin yüzünü, çocuğunun yanağını öperken bir şey duymazsın. Hepisinde ayrı ayrı zevk ve tatlar var. Böylelikle bütün yolların gittiği ana yol, gönül bomboş kalır. Kafanın içindeki kandil, nur söner. Gönül yurdu viraneye döner.
Kötülüklerin, fenalıkların, günahların bir değeri yok mudur? Vardır. Çirkinlik, gururu kırar. Böylelikle güzellerin başına gelen dertlerden uzak kalırsın.
Bir ağaç kışın kurur, bahar geldiği zaman yapraklarını göğe kaldırır. Bilir ki ışık ve rızık gökten gelir. Sabahları sen de öyle yap.
Ona, Kuluna zaman zaman eziyet yapar.
Sevgiliye cefa olmazsa tadı olmaz.
Kendini daima ALLAH’ın rızasına bırak ve her ne durumda olursan ol ALLAH’tan ayrılma.
Her işinde ALLAH’ı bil ve onun adını an. O işte o işine ALLAH’tan daha iyi yardımcı tanıma.
Kıyamet gününde yüzünü utanç ve pişmanlıktan kızartacak bir şey yapma.
İyi öğüt dinle. İyilikten sana bir kötülük gelirse o zaman benim yakama yapış.
Çok uzun yaşamayı arzu ediyorsan, insanların gönlünü kırma.
Kimseyi incitmeyen, kırmayan daima uzun ömürlü olur.
Varlıklı olan bir kimseyi kıskanma.
Bu sana üzüntü verir, onu da sevinç içinde bırakır.
Güler yüzlü bir adamdan zarar geleceğini sanma.
Güler yüzlü bir kimse cennet ehlindendir.
Akraban da olsa bilgisizle ilgini kes. Çünkü vereceği sıkıntı sağlayacağı huzurdan fazla olur.
Cennet kapısının anahtarının ismi tahammüldür. Merhamet ve lütufla gönülleri kendine bağla.
Kimseyi elinle, dilinle incitme.
İhtiyarlıklarında annene, babana hürmet et.
Bezdiğin zaman bile onları azarlama. Ömrün olursa sen de ihtiyarlayacaksın.
Anan seni kucağında büyüttü. Baban yıllarca seni yetiştirdi.
Güler yüzle ve tatlılıkla onların kalplerini kazan. İşte iyi huylu olmak da budur.
Öğrenici olmaktan zevk alan bir kimse belki bir gün öğretmen olur. Süpürgecide gül suyu satan da insandır. Fakat birinde güzel öbüründe pis koku alırsın.
Düşman, bir samanla bir dağı devirir.
İyi kullar, bir harabede gömülü bulunan bir hazineye benzer. O gizli hazineleri ara.
Ne kadar çok cimri vardır ki, sağlığında padişahlar gibi yaşamış fakat öldükten sonra çocukları dilencilik yapmıştır.
Kıtlığı düşünmeyecek olursa kimse köylünün değerini kavrayamaz. Köylüler Ademden kalma bir yadigardır.
Üzerinden geçilen köprüye ev yapılmaz. İster sevinçli ister kederli olun. Bu ömür daima bir rüzgâr gibi gelip gelecektir.
Bu iğreti saray kimseye kalmaz, herkes ondan eteğini çeker.
İslam’da büyük bir esası manevi vardır. ALLAH mutlaka affeder, ALLAH mutlaka affetmez kanaati ve itikadı dinde en büyük suçlardandır.
Kul en büyük korku ve en büyük ümit arasında olması lazımdır. Sevenin ödü patlar.
Rahman ve Kahhar’ın azametini bir arada bildiren Sure-i Hud indiği zaman Resulullah’ın mübarek saçları beyazlamıştır. Ve buyurmuştur. “Siz benim bildiklerimi bilseydiniz daha az güler, daha çok ağlardınız.”
Hırsızlığı kızım Fatıma yapsaydı onun da kollarını kesmekte tereddüt etmezdim buyuruyor.
ALLAH, kulu gibi değildir. Her nedameti bir ibadet olarak kaydeder. Yalnız senin boynunun büküldüğünü görsün.
Sır gözüyle bakarsan âlemin aslına kavuşmak için çalışmada ve coşmada olduğunu görürsün. ALLAH kendisine isyan edilmesini istemeseydi şeytanı halk etmezdi.
Ruhu sana ALLAH vermiştir. Bu ruh kendisini gönderene hiçbir zaman saldırmaz. Akıl perdesini delip geçene mecnun diyoruz. O halde idrakin yanı başında ondan daha ötelere kadar uzanan, cinnet diye bir şey vardır. Bütün şeriat hükümleri burada mülga olur. Vücudun ölüm ile yıkılması ALLAH’ın kurduğu şeyi mahvetmesi değildir. Bu bir çözülmedir. Ölüm insanın manevi benliğini halktan ALLAH’ın kendine çekmesidir. Çünkü her şey Hakka döner Ayeti inmiştir. Takdir ve yazı dünyaya aittir. Ahiret âlemine ait değildir. Orada ALLAH’ın Rahmet sıfatı tecelli ettiğinden dünyadaki takdir ve kaderi ahiret alemine teşmil edemeyiz.
Dil süpürgesiyle din kardeşine toz kondurma. Zira mümin müminin aynası olunca yüzü buğulanmadan kurtulur. Nice dualar vardır ki ziyan, helak olmanın ta kendisidir. ALLAH kereminden dolayı onları kabul etmez de kul kurtulur.
Aziz cemaat insan bir mekândır. Aslı la mekândır. Bu dükkânı kapat o dükkânı aç. Selamsız sabahsız çağırılmadan yemeğe koşma.
Deniz köpüklenir. Köpükle örtülür. Köpüğü ileri sürer. Sonra da köpüğü çeker, açılır. Kendini gösterir. Deniz kenarına git de bunu seyret.
Aslan gibi avını kendin ara. Lakırdıda arama. Her zaman bir şeyler mırıldanıyoruz. Dedikoduyu bırak. Herkes eline bir asa alır, Musa da alır. Senin elin nerede, Musa’nın eli nerede.
Padişah sabaha kadar musikiâlemi yapar, su kenarında şarap içer, kurbağaların seslerinden haberi bile olmaz. Sözlerimizden mana çıkar. Onları deşen dedikodu için değil, gönlün için deş.
Az çoğa, bir yudum su göle, bir avuç dane büyük bir harmana dalalet eder. Yağmur çemenlere ne yaparsa ben de size onu yapmak istiyorum.
Sözlerimiz kaybolmaz, bu cihan bir dağdır. Bizim yaptıklarımız ses, seslerin aksi yine bizim tarafımıza gelir, kulak bulamazsa. Her iki kamışta bir sulaktan su içti. Biri bomboş kaval olmak için öbürü şekerle doldu.
Geceleyin zindandakilerin zindandan haberleri yoktur.
Kuş havadadır, gölgesi yerde kuş gibi uçar görünür.
Her sır çözülür. Sır zaten tahammül hududuna henüz girmeyen şeydir. O tahammül onu anlayabilmek temizliğine kavuşmak gerek. O zaman sırlar kendiliğinden çözülür.
Yara bile olmadan deşilmez. Taze fidan gitgide çürür. Bunlar kıyas yoluyla öğrenilmez. Kulluk yap. Saçma sapan söyleme.
Katiyken “eğer” illetine kapılma!
“Eğer” söylemek münafıklıktır buyurmuştur Cenabı Peygamber bir Hadisinde.
İslam’da “eğer” söylemek yasaktır.
Eğer şöyle olsaydı. Eğer böyle olsaydı… bunlar yasaktır.
Tamah hırsı, gıybet, dedikodu kalkmazsa sırrı öğrenemezsin.
Hastalığın iyi olmazsa dilinin tadı gelmez.
Âdemoğlu dilinin altında gizlidir.
Dil; can kapısına perdedir.
Koçun gölgesi kurban olmaz aziz cemaat.
Cihan bir cihetten faydasız, başka bir cihetten faydalarla dopdoludur.
Şehitlik Mümin için hayattır, münafık için ölüm ve çürüme.
Şekerden öküze, eşeğe ne fayda var. Her canın başka bir gıdası vardır.
“Onlar rızıklanırlar” Ayeti de şehitler içindir. O gıdalar için ne ağız var ne tabak.
Gönül her dosttan bir gıda alır. Her bilgiden bir lezzet duyar.
Bütün varlıklar bu bahçede yayılır. İster Burak olsun, ister arap atı, ister eşek. Fakat bu hareketlerin bu denizden olduğunu görmeyen her an yeni bir mihraba yüz çevirir.
Nerede bir çıplak bir yoksul sefil görürsen bilki bir kâmilden kaçmıştır.
Buğday ekersen saman da elde edersin.
Saman ekersen buğday elde edemezsin.
Birçok veliler vardır. Kendisine deliliği perde ettiler mi onu anlayamazsın uğraşma.
Rüzgâr esti mi toz görünür, rüzgâr görünmez. Toz, toprak kendini gösterir, rüzgâra perde olur.
Halkın şerrinden bir bucağa sığındık. “Akıllılardan utandık da divane olduk demiş” adam.
Köpeğe insan huyu geçerse köpek çoban olur. Sürüyü korur.
Yaprak üstüne işlenmiş aslanlar vardır. Hareketleri ve hamleleri rüzgârdandır.
Nakış nakkaşla nasıl mücadele eder.
Hintlinin birisi aynaya bakmış da; bu insanı kara gösteriyor diye aynayı yakmış. Ayna şahittir. Şahidi zindana atmak nerede görülmüştür.
Su ile yağ karışırsa kandil ışık vermez.
Irmak içinde kuru kerpiç arayanlardan değilim ben. Sözümü iyi dinle!
Hikmet müminin kaybolmuş malı olduğundan kimden duyarsa inanır, kabul eder.
Her ümmetin gönlünde Haktan bir tat vardır.
Peygamber dıştan seslendi mi ümmetin canı içerden secde ettirir. Çünkü can kulağı, âlemden hiç kimseden o sese benzer bir ses duymamıştır.
Bu sözler ölçeğe benzer. Mana içindeki danelerdir. Akıllı kişi daneyi alır, ölçek var mı yok mu ona bakıp da dedi kodu etmez.
Körlerin taşlık yerde düşmeleri pek tabiidir.
(Devamı sonraki kayıttadır…)
Kaydın metnini hazırlayan Uğur Bey’den Allah razı Olsun, teşekkür ederiz.[fb_vid id="10153656436404751"]
YORUMLAR