KAYIT 211 … “Ve ilâ rabbikefergab.” Cenabı Peygambere nasıl sadrı yarıldı ondan sonra yanaş. O ayet kullarına ait. O halde namazı, abdesti, ...
KAYIT 211
…
“Ve ilâ rabbikefergab.” Cenabı Peygambere nasıl sadrı yarıldı ondan sonra yanaş. O ayet kullarına ait. O halde namazı, abdesti, şunu bunu falan hepsini adam akıllı öğreneceksin ondan sonra kendi kendine şakk-ı sadr hadisesi hasılolmuştur. Ondan sonra ALLAH’u Ekber dedi mi.. Aziz Müslüman iş değişir.
Hazreti Fatih İstanbul’u fethettiği zaman ikinci senesinde Fatih camisini yaptırdı. Bildiğiniz Fatih Camii’si. Cami’nin sağ tarafında da türbeleri var biliyorsunuz. Gitmiş bir Cuma günü resmi kitabe yapılacak. Fatih de geliyor oraya…
Kılıç belinde, 24-25 yaşlarında. Padişah olduğu için hutbeye çıkıyor. Camii dolu. Dışarılar dolu. Ses yok. Arkasında bütün zahir uleması, batın uleması, vezirleri, şunları bunları.. Akşemseddin Hazretleri de yanında. Akşemseddin Hazretleri biliyorsunuz; Hacı Bayram’ı Veli’nin müridiydi. Hutbe veriliyor. Şeye geçiyorlar.
“Efendi bunu nerde okudun” diyeceksiniz bana. Eski Osmanlı İmparatorlarının “Tomar-ı Hümâyûnu” vardır. Tomar-ı Hümâyûn içinizde tarihçi öğretmen vardır. Tomar-ı Hümâyûn; yani Padişahın, Osmanlı Devleti’nin arşividir. Bunlar 185 tanedir. Şu pencere kadar büyüklükte, kalınlığı bu kadar. Hacı Pehlivan kağıdı üzerine yazılmıştır. Kabında deriden kapakları vardır. Hazine müzesindedir bu. Her Padişah devrine muhtelif bunlardan ayrılmış orda yazar bunlar.
Çünkü bu kürsüden yalan atılmaz oğlum. Resulullah’ın kürsüsü burası. Burda vırvırvır edilmez. Burdan ancak camiden dışarı çıkmayacak, dininin kalbine Resulullah’ın ve Ayeti Kerime’de yazılı olan şeyler söylenir. Burdan ötekinin berinin aleyhinde söylenmez. Burdan inerken insan felç olur. Tesadüfen yoklukta bizim gibi garibe de ALLAH nasip etti de şu yakışmadığımız yere çıktık.
Fatih geçmiş orda yazar. Hammer tarihinde yazar. Atâ Bey’in tercüme ettiği İtalyanca’dan Hammer tarihinde de vardır. Fatih geçiyor şeye.
Bir rivayete göre Elham’dan sonra “İzâ câe nasrullâhi vel feth. Ve ra eyten nâse yedhulûne fî dinillâhi efvâcâ. Fesebbih bihamdi rabbike vestağfirh. İnnehü kânet tevvâbâ”yı okumuş.
İkinci rekatta da içinde “mim” olmayan bir Ayet-i Kerime “İnna atayna” . Doğrudan doğruya Resulullah’a aittir bu Ayet-i Kerime. “Mim” yoktur içinde. “Mim” harfi yoktur bunun içinde. Bu doğrudan doğruya Hazret-i Resul-ü Ekrem için inmiştir bu ayet. Ötekiler hep ümmet için. O Cenab-ı Peygamber için indi o Ayeti Kerime. Bir de Kuran-ı Kerim’de daha iki tane daha vardır. 5 tane “mim” vardır. “Alâ ume min mim men meâke” . Ordaki “Mim”lerde Kuran’ın içindeki bütün güzelliklerdir o. Fahreddin er-Râzî; orada bir daha vardır “er-râsîhüne fil-ilm.”Rasihune kelimesini bilsek Kuran’ı Kerim çarşaf gibi önümüze açılırdı. Bunu biz bilmeyiz. Veliyullah’lar bunları bilir ancak.
ALLAHH! dönmüş etrafına bakmış. Hep cemaat saflar dizilmiş.. Niyet eyledim Cuma namazının 2 rekât farzını kılmaya. Döndüm Kâbe’ye, durdum Huzur-u İlahi’ye. Arkamdaki cemaate de imam demiş. “ALLAH’u Ekber” demiş.
Kaydın devamı en yakın zamanda eklenecektir…[fb_vid id="10155163511569751"]
YORUMLAR