Görünüş - Görünüş Nedir - Görünüş Hakkında İsim Görünüş: Bir yapının tümünün ya da bir parçasının düşey bir düzleme, 2 boyutlu ve ...
Görünüş - Görünüş Nedir - Görünüş Hakkında
İsim
Görünüş: Bir yapının tümünün ya da bir parçasının düşey bir düzleme, 2 boyutlu ve perspektifsiz olarak düşürülmüş şeklinde çizilen şekline denir.
Görünüş 1. Görünme işi.
2. Gözün ilk bakışta ya da zihnin dolaysız olarak algıladığı şey.
3. Gerçeğe uymayan dış görüntü, zevahir: Görünüşe aldanmamalı.
4. Bulunulan bir yerden görülebilen alan, görünüm, görünüm:
Van gölünün görünüşü eşsizdi. -N. Cumalı.
5. db. Fiillerin belirttiği oluşların süresi, gelişmesi ve bitmesiyle ilgili tüm biçimleri kapsayan dil bilgisi kategorisi: Atıldı atılacak, düştü düşecek; gelmiş olmak, gidecek olmak.
Görünüş Tıp; Fr. phase
Görünüş Fr. aspect En fazlaca İslav dillerinde eylemin bitmiş ya da eksikleri olan bulunduğunu göstermek suretiyle fiillerde görülen biçim farkı.
Görünüş İng. aspect Bir fiildeki oluş ve kılışın vakit bakımından konuşan tarafınca öznel halde değerlendirilmesi; fiilde, dil psikolojisine ve konuşanın kendi değerlendirmesine bağlı vakit kayması durumu: Seninle bu mevzu üstünde uzun uzun tartışacağım da bir netice mu alacağım? cümlesindeki tartışacağım ve alacağım fiilleri biçim olarak gelecek vakit gösterdikleri hâlde, kişisel öznel bir değerlendirmenin ifadesi olan görünüş bakımından «seninle bu mevzuda uzun tartışmayacağım ve netice da alamıyacağım» şeklinde negatif bir anlamı yansıtmaktadır. Aşağıdaki örneklerde de kullanılan fiiller parantez içine alınan birer vakit kaymasına uğramış bulunmaktadırlar: André Gide bu şekilde bir zamanda peyzajlarımızı yoksul ve neşesiz, sanatımızı derme çatma, insanımızı çirkin buldu (çirkin bulmuş anlamında). Takma bir insanüstü gözüyle etraftaki ızdıraba tiksine tiksine bakarak geçti (geçmiş anlamında) (A. H. Tanpınar, Beş Kent, s. 157-158). Fatih'in İstanbul'da bina etmiş olduğu ilk sarayın, kitaplarda okuduğumuz satırlardan başka, bir hatırası kalmamış (kalmadı anlamında) ve enkazı kaldı ise toprak altında kalmıştır (kaldı anlamında) (Y. K. Beyatlı, Aziz İstanbul, s. 49). Dün geceki renkli rüyamda geniş bir bahçede dolaşıyordum. Arkamda billûr şeklinde bir pınar var. Yanımdakilerden biri bana gümüş bir tasla su getiriyor. parçasındaki dolaşıyorum, getiriyor fiilleri şekilce şimdiki vakit kipi oldukları hâlde, anlam bakımından geçmiş zamanı, var fiili de gene vardı anlamını vermektedir. Hasta doktora gitmiş (gitse), hekim hastaya getirilmiş (getirilse) ne fark ederdi? (Osman Çeviksoy, Tutuklu Yürek, s. 27). Ekmeklerine o sarı tereyağından sürüp yiyorlar (yediler). Hemen hemen gün ağarmamıştır (ağarmamıştı) (Luk Çokum, Derin Yara, s. 110).
Görünüş Osm. suret-i zahire (astronomi)
Görünüş İng. semblance Bir nesnenin, bir olayın duyu örgenleriyle direkt doğruya algılanan dışsal yönleri.
Görünüş İng. appearance Bir nesnenin öze ilişkin olmayan ikincil özellikleri.
Görünüş Sarayın tören salonu.
İsim
Görünüş 1. Görünme işi.
2. Gözün ilk bakışta ya da zihnin dolaysız olarak algıladığı şey.
3. Gerçeğe uymayan dış görüntü, zevahir: Görünüşe aldanmamalı.
4. Bulunulan bir yerden görülebilen alan, görünüm, görünüm:
Van gölünün görünüşü eşsizdi. -N. Cumalı.
5. db. Fiillerin belirttiği oluşların süresi, gelişmesi ve bitmesiyle ilgili tüm biçimleri kapsayan dil bilgisi kategorisi: Atıldı atılacak, düştü düşecek; gelmiş olmak, gidecek olmak.
Görünüş Tıp; Fr. phase
Görünüş Fr. aspect En fazlaca İslav dillerinde eylemin bitmiş ya da eksikleri olan bulunduğunu göstermek suretiyle fiillerde görülen biçim farkı.
Görünüş İng. aspect Bir fiildeki oluş ve kılışın vakit bakımından konuşan tarafınca öznel halde değerlendirilmesi; fiilde, dil psikolojisine ve konuşanın kendi değerlendirmesine bağlı vakit kayması durumu: Seninle bu mevzu üstünde uzun uzun tartışacağım da bir netice mu alacağım? cümlesindeki tartışacağım ve alacağım fiilleri biçim olarak gelecek vakit gösterdikleri hâlde, kişisel öznel bir değerlendirmenin ifadesi olan görünüş bakımından «seninle bu mevzuda uzun tartışmayacağım ve netice da alamıyacağım» şeklinde negatif bir anlamı yansıtmaktadır. Aşağıdaki örneklerde de kullanılan fiiller parantez içine alınan birer vakit kaymasına uğramış bulunmaktadırlar: André Gide bu şekilde bir zamanda peyzajlarımızı yoksul ve neşesiz, sanatımızı derme çatma, insanımızı çirkin buldu (çirkin bulmuş anlamında). Takma bir insanüstü gözüyle etraftaki ızdıraba tiksine tiksine bakarak geçti (geçmiş anlamında) (A. H. Tanpınar, Beş Kent, s. 157-158). Fatih'in İstanbul'da bina etmiş olduğu ilk sarayın, kitaplarda okuduğumuz satırlardan başka, bir hatırası kalmamış (kalmadı anlamında) ve enkazı kaldı ise toprak altında kalmıştır (kaldı anlamında) (Y. K. Beyatlı, Aziz İstanbul, s. 49). Dün geceki renkli rüyamda geniş bir bahçede dolaşıyordum. Arkamda billûr şeklinde bir pınar var. Yanımdakilerden biri bana gümüş bir tasla su getiriyor. parçasındaki dolaşıyorum, getiriyor fiilleri şekilce şimdiki vakit kipi oldukları hâlde, anlam bakımından geçmiş zamanı, var fiili de gene vardı anlamını vermektedir. Hasta doktora gitmiş (gitse), hekim hastaya getirilmiş (getirilse) ne fark ederdi? (Osman Çeviksoy, Tutuklu Yürek, s. 27). Ekmeklerine o sarı tereyağından sürüp yiyorlar (yediler). Hemen hemen gün ağarmamıştır (ağarmamıştı) (Luk Çokum, Derin Yara, s. 110).
Görünüş Osm. suret-i zahire (astronomi)
Görünüş İng. semblance Bir nesnenin, bir olayın duyu örgenleriyle direkt doğruya algılanan dışsal yönleri.
Görünüş İng. appearance Bir nesnenin öze ilişkin olmayan ikincil özellikleri.
Görünüş Sarayın tören salonu.
YORUMLAR