Fransa ve Almanya'nın tam aksine İtalya'da nehir yatakları yeterince büyük ve derin değildir. Po Nehri bu kuralın dışında ka...
Fransa ve Almanya'nın tam aksine İtalya'da nehir yatakları yeterince büyük ve derin değildir. Po Nehri bu kuralın dışında kalmakla birlikte ülkenin sadece Kuzey bölümünü sulamakta diger nehirler ise su debisi bakımından çok zayıf ve oldukça kısadır.
Alplerden aşağıya inen ve yıl boyunca durgun bir debiye sahip olan Kuzey İtalya nehirleri İlkbahar ve Sonbaharda bölgedeki yağışların artmasıyla sel felaketlerine sebep olmaktadır.
İtalyan'nın geriye kalan diğer nehirleri Apenin Sıradağlarından doğmakta olup fazla uzun değillerdir. Ayrıca kışın don olaylarına rastlanmamaktadır. Su kapasileri, bölgeye yağan yağışla orantılı olduğundan, düzensizdir. İlk ve Sonbaharda belirli büyüklüğe ulaşmasına rağmen yazın kurumaya yüz tutan nehirlere rastlanmaktadır.
Liguria Bölgesindeki bazı küçük akarsularun dışındaki Alp Daglarından doğarak Adriyatik Denizine akan nehirlerin en önemlisi 652 km uzunluğuna ve 74.970 km2 lik kapasiteye sahip olan Po nehridir. Diğer uzun akarsular; l'Adda, l'Oglio, il Ticino ve 8324 km2'lik kapasitesiyle Tanaro'dur.
Alpler'in en önemli ikinci akarsuyu aynı zamanda İtalya'nin ikinci büyük nehri 410 km uzunlugundaki l'Adige'dir. Piave, Tagliamento, Brenta ve Isonzo Alplerin önemli diğer akarsularıdır.
İtalya'nın diğer önemli nehirlerinin uzunluklaru ve kapasiteleri aşağudaki gibidir;
l'Aterno-Pescara (Emilia-Romagna) (145 km; 3188 km2)
l'Ofanto (Emilia-Romagna) (134 km; 2764 km2)
Tevere (Umbria,Lazio) (405 km; 17.169 km2)
l'Arno (Toscana)
il Volturno (Toscana)
il Garigliano
il Bradano
il Basento
Tirso (Sardenya)
Sayısız göllere sahip olan İtalya'da çoğunluğu Alplerde bulunan ve özellikleri birbirinden farklı olan binden fazla göl sayılmıştır. Alp Dağlarında bulunan ve 'Çember Göl' diye adlandırılan Brais ve Carezza Gölleri Trentino - Alto Adige Bölgesinde bulunmaktadır.
İtalya'nin en büyük gölleri Lago di Garda (Garda Gölü) (alan: 370 km2) (derinlik: 346m), Lago Maggiore (Büyük Göl) ve Lago di Como (Como Gölü) (Derinlik: 410m) Kuzey İtalya'da bulunmaktadır. Lago di Lugano (Lugano Gölü), Lago d'Orta (Orta Gölü) ve Lago d'Iseo (Iseo Gölü) yine Alplerde bulunan göllerdendir.
Diger önemli göllerinin çoğu volkanik olmakla birlikte derinlikleri ve çevreleri oldukça dikkat çekici derecede büyüktür. Bu volkanik göllerin çoğunluğu Lazio Bölgesinde bulunmaktadır. En önemlileri; 114.5 km2 alanı ile İtalya'nin dördüncü büyük gölü olan Lago di Bolsena (Bolsena Gölü), Lago di Vico (Vico Göli) ve Lago d'Albano. (Albano Gölü)'dür.
Umbria Bölgesinde ise İtalya'nın en önemli göllerinden birisi olan Lago Trasimeno (Trasimeno Gölü) (alan: 128 km2) bulunmaktadır.
İtalya'nın büyük göllerinden bir tanesi de Puglia Bölgesinde bulunan Lago di Varano (Varano Gölü)'dür.
.
Uzay Coğrafyası
Dinler Coğrafyası
Yerleşme Coğrafyası
GÖLLERİMİZ GÖLLER OLUŞUMLARI AÇISINDAN İKİYE AYRILIRLAR
2. Baraj gölleri:Elektrik enerjisi elde etmek, sulama yapmak ve içme suyu sağlamak için, bazı akarsuların önü bentlerle kesilir. Böylece biriken sular baraj gölünü oluşturmaktadır. ülkemizde çok sayıda baraj gölü vardır. Keban, Sarıyar ve Atatürk baraj gölleri bu tür göllerimizin en önemlileridir.
AKARSU VE GÖLLERİMİZDEN NASIL YARARLANIRIZ?
1. Türkiyede bulunan akarsular, akışı düzgün olmayan akarsulardır.
2. Yaz ve ilkbahar aylarında taşıdıkları su miktarı oldukça farklıdır.
3. Onun için taşımacılık alanında akarsularımızdan yararlanma olanağı oldukça azdır.
AKARSU VE GÖLLERİMİZDEN ŞU ALANLARDA YARARLANIRIZ?
1. Su ürünleri elde ederiz. ( Balıkçılık vs. )
2. Taşımacılık alanında akarsu ve göllerimizden yararlanırız.
3. Sulama alanında kullanırız.
4. Elektrik enerjisi elde ederiz.
5. İçme suyu elde ederiz.
6. Tuz ve soda sağlarız.
7. Su sporları yaparız.
ATATüRK BARAJININ 7 BİN YIL ÖMRü VAR DSİnin baraj yapımındaki hesapların güvenilirlik katsayısının çok yüksek olduğunu belirten Mümtaz Turfan, bunun en güzel kanıtının resmi rakamlara göre 20 bin kişinin öldüğü Marmara Depreminde de tek bir barajın bile hasar görmemesi olduğu kaydetti. Özellikle Yalova-Gökçe barajının tam deprem noktasının üzerinde olduğunu vurgulayan Turfan, 53 barajımızın bir tekin bile çizik kalmadı dedi. DSİ Genel Müdürü Keban Barajının 625, Atatürk Barajının ise tam 7 bin yıl ömürlü olduğunu açıkladı. Atatürk Barajına başlandığı 1935ten bu yana görev yapan bütün hükümetlerin emeği olduğunun altını çizen Turfan, Bir ara orada 10 bin kişi çalışıyordu. Öyle ki, seçim zamanı partiler orada propaganda yapıyordu dedi.
BARAJLARIMIZ
Türkiyede bugüne kadar uluslararası kriterlere göre baraj niteliğinde olan 504 adet depolama tesisinin yapımı gerçekleştirilmiştir. Burada özellikleri verilen (497 adedi DSİ tarafından yapılmıştır) 504 adet barajın bir kısmının (202 adedi) yapımı DSİ Büyük Su İşleri programından gerçekleştirilmiş, bir kısmının yapımı ise (302 adet) DSİ yatırım programının Küçük Su İşleri bölümünden Göletler (Alçak Barajlar) programından gerçekleştirilmiştir.
Ancak uluslararası baraj kriterlerine (özellikle Uluslararası Büyük Barajlar Komisyonu ICOLDun kriterlerine) göre tamamı baraj olarak kabul edilen yapılardır. (Yüksekliği 15mden fazla ya da depolama hacmi 2 milyon m3den fazla) Baraj kriterlerine uymayan, yüksekliği 15 mden az ve depolama hacmi 2 hm3den az olan yaklaşık 50 adet depolama tesisi burada yer almamıştır.
1. Çubuk I 2. Gölbaşı 3. Gebere 4. Elmalı II 5. Sarıyar 6. Seyhan 7. Ayrancı 8. Kemer 9. Hirfanlı 10. Demirköprü 11. Sille 12. May 13. Mamaşin 14. Apa 15. Seyitler 16. Çubuk II 17. Selevir 18. Bayındır 19. Çip 20. Kızılsu 21. Almus 22. Kesikköprü 23. Gülüç 24. Tatların 25. Buldan 26. Altınapa 27. Kurtboğazı 28. Akkaya 29. Gümüşler 30. Onaç I 31. Altınyazı 32. Akköy 33. Sarımsaklı 34. Sürgü 35. Musaözü 36. Gölköy 37. Çaygören 38. Damsa 39. Kesiksuyu 40. Alakır 41. Kadıköy 42. Kozan 43. Kartalkaya 44. Porsuk 45. Enne 46. Ömerli 47. Devegeçidi 48. Hasanlar 49. Gökçekaya 50. Atıkhisar 51. Yalvaç 52. Karamanlı 53. Karaçomak 54. K. Kalecik 55. Tahtaköprü 56. Medik 57. Çoğun 58. Keban 59. Korkuteli 60. Dodurga 61. Çorum 62. Yapıaltın 63. Maksutlu 64. Kaymaz 65. Afşar 66. Ataköy 67. Balçova 68. Süloğlu 69. Asartepe 70. Karademir 71. Hasanuğurlu 72. Bozkır 73. Sevişler 74. Güzelhisar 75. Suatuğurlu 76. Kunduzlar 77. Uluköy 78. Alibey 79. Doğancı 80. Kultepe 81. Demirtaş 82. Gökçeada 83. Arpaçay 84. Boztepe 85. Söğüt 86. Topcam 87. Aslantaş 88. Berdan 89. Alaca 90. Belpınar 91. Oymapınar 92. Uluborlu 93. Hasanağa 94. Çamlıdere 95. İvriz 96. Yedikır 97. Germeçtepe 98. Kalecik 99. Kozağacı 100. Sarıbeyler 101. Tayfur
- 1. Doğal göller.
- 2. Baraj gölleri.
2. Baraj gölleri:Elektrik enerjisi elde etmek, sulama yapmak ve içme suyu sağlamak için, bazı akarsuların önü bentlerle kesilir. Böylece biriken sular baraj gölünü oluşturmaktadır. ülkemizde çok sayıda baraj gölü vardır. Keban, Sarıyar ve Atatürk baraj gölleri bu tür göllerimizin en önemlileridir.
AKARSU VE GÖLLERİMİZDEN NASIL YARARLANIRIZ?
1. Türkiyede bulunan akarsular, akışı düzgün olmayan akarsulardır.
2. Yaz ve ilkbahar aylarında taşıdıkları su miktarı oldukça farklıdır.
3. Onun için taşımacılık alanında akarsularımızdan yararlanma olanağı oldukça azdır.
AKARSU VE GÖLLERİMİZDEN ŞU ALANLARDA YARARLANIRIZ?
1. Su ürünleri elde ederiz. ( Balıkçılık vs. )
2. Taşımacılık alanında akarsu ve göllerimizden yararlanırız.
3. Sulama alanında kullanırız.
4. Elektrik enerjisi elde ederiz.
5. İçme suyu elde ederiz.
6. Tuz ve soda sağlarız.
7. Su sporları yaparız.
ATATüRK BARAJININ 7 BİN YIL ÖMRü VAR DSİnin baraj yapımındaki hesapların güvenilirlik katsayısının çok yüksek olduğunu belirten Mümtaz Turfan, bunun en güzel kanıtının resmi rakamlara göre 20 bin kişinin öldüğü Marmara Depreminde de tek bir barajın bile hasar görmemesi olduğu kaydetti. Özellikle Yalova-Gökçe barajının tam deprem noktasının üzerinde olduğunu vurgulayan Turfan, 53 barajımızın bir tekin bile çizik kalmadı dedi. DSİ Genel Müdürü Keban Barajının 625, Atatürk Barajının ise tam 7 bin yıl ömürlü olduğunu açıkladı. Atatürk Barajına başlandığı 1935ten bu yana görev yapan bütün hükümetlerin emeği olduğunun altını çizen Turfan, Bir ara orada 10 bin kişi çalışıyordu. Öyle ki, seçim zamanı partiler orada propaganda yapıyordu dedi.
BARAJLARIMIZ
Türkiyede bugüne kadar uluslararası kriterlere göre baraj niteliğinde olan 504 adet depolama tesisinin yapımı gerçekleştirilmiştir. Burada özellikleri verilen (497 adedi DSİ tarafından yapılmıştır) 504 adet barajın bir kısmının (202 adedi) yapımı DSİ Büyük Su İşleri programından gerçekleştirilmiş, bir kısmının yapımı ise (302 adet) DSİ yatırım programının Küçük Su İşleri bölümünden Göletler (Alçak Barajlar) programından gerçekleştirilmiştir.
Ancak uluslararası baraj kriterlerine (özellikle Uluslararası Büyük Barajlar Komisyonu ICOLDun kriterlerine) göre tamamı baraj olarak kabul edilen yapılardır. (Yüksekliği 15mden fazla ya da depolama hacmi 2 milyon m3den fazla) Baraj kriterlerine uymayan, yüksekliği 15 mden az ve depolama hacmi 2 hm3den az olan yaklaşık 50 adet depolama tesisi burada yer almamıştır.
1. Çubuk I 2. Gölbaşı 3. Gebere 4. Elmalı II 5. Sarıyar 6. Seyhan 7. Ayrancı 8. Kemer 9. Hirfanlı 10. Demirköprü 11. Sille 12. May 13. Mamaşin 14. Apa 15. Seyitler 16. Çubuk II 17. Selevir 18. Bayındır 19. Çip 20. Kızılsu 21. Almus 22. Kesikköprü 23. Gülüç 24. Tatların 25. Buldan 26. Altınapa 27. Kurtboğazı 28. Akkaya 29. Gümüşler 30. Onaç I 31. Altınyazı 32. Akköy 33. Sarımsaklı 34. Sürgü 35. Musaözü 36. Gölköy 37. Çaygören 38. Damsa 39. Kesiksuyu 40. Alakır 41. Kadıköy 42. Kozan 43. Kartalkaya 44. Porsuk 45. Enne 46. Ömerli 47. Devegeçidi 48. Hasanlar 49. Gökçekaya 50. Atıkhisar 51. Yalvaç 52. Karamanlı 53. Karaçomak 54. K. Kalecik 55. Tahtaköprü 56. Medik 57. Çoğun 58. Keban 59. Korkuteli 60. Dodurga 61. Çorum 62. Yapıaltın 63. Maksutlu 64. Kaymaz 65. Afşar 66. Ataköy 67. Balçova 68. Süloğlu 69. Asartepe 70. Karademir 71. Hasanuğurlu 72. Bozkır 73. Sevişler 74. Güzelhisar 75. Suatuğurlu 76. Kunduzlar 77. Uluköy 78. Alibey 79. Doğancı 80. Kultepe 81. Demirtaş 82. Gökçeada 83. Arpaçay 84. Boztepe 85. Söğüt 86. Topcam 87. Aslantaş 88. Berdan 89. Alaca 90. Belpınar 91. Oymapınar 92. Uluborlu 93. Hasanağa 94. Çamlıdere 95. İvriz 96. Yedikır 97. Germeçtepe 98. Kalecik 99. Kozağacı 100. Sarıbeyler 101. Tayfur
Sebep: Sayda düzeni
Akarsu bilimi
Akarsu bilimi (veya ırmak bilimi, potamoloji), yeryüzündeki akarsuları inceleyen bilim dalıdır. Karalardaki akarsular ve bunların çeşitli özellikleri ile etkilerini inceleyen bilim dalına potamoloji veya akarsu hidrolojisi (akarsu bilimi) adı verilir. Bu bilim dalı, akarsuların rejimi, beslenmeleri, akım değişmeleri, su taşkınları, sulama ve ulaştırmaya yarama dereceleri, enerji sağlama imkânları ve akarsu süprüntüsü gibi konuları inceler.
Akarsu bilimi (veya ırmak bilimi, potamoloji), yeryüzündeki akarsuları inceleyen bilim dalıdır. Karalardaki akarsular ve bunların çeşitli özellikleri ile etkilerini inceleyen bilim dalına potamoloji veya akarsu hidrolojisi (akarsu bilimi) adı verilir. Bu bilim dalı, akarsuların rejimi, beslenmeleri, akım değişmeleri, su taşkınları, sulama ve ulaştırmaya yarama dereceleri, enerji sağlama imkânları ve akarsu süprüntüsü gibi konuları inceler.
Potamoloji
Potamoloji, Coğrafya biliminin alt dallarından biri, ırmakbilim olarakta bilinir, yeryüzündeki akarsuları inceleyen bilim dalına verilen isimdir. Potamoloji'nın alanı büyük ırÂmakların incelenmesinden, derelerin ve geÂçici su akıntılarının incelenmesine kadar uzanır. Bu incelemeler iki büyük kısma ayÂrılır: ırmakların rejimlerini, debilerini ve bunların değişimlerini inceleyen ırmak hidÂrolojisi; ırmak akıntılarını, özelliklerini, çeÂkici ve aşındırıcı güçlerini, derelerin ve ırÂmak yataklarının katı cisim taşımalarını (şeÂkilleri ve değişmeleri akıntıların gücünün başlıca sebebidir) inceleyen ırmak dinamiği.
Irmak hidrolojisinin sayısal temelleri
Su yükseklikleri bir istasyondaki kabarmaÂlar üstüne mukayese bilgileri verir, fakat rejimlerin temel unsuru debilerdir. Motor gücü imkânları, sulama imkânları, kabarÂmaların yüksekliği bu niceliklere bağlıdır; nehir hidrolojisinin kanunları, yağış mikÂtarları arasındaki ilişkiler ve rejimin çeşitli özellikleri de debiyle ilişkilidir. Debiler ölÂçeklerle veya doğrudan doğruya Ölçme yoluyle elde edilir. Bu ölçmelerin en çok kulÂlanılanı, her su kesitinin bir noktasıyle başÂka bir noktası arasında değişebilen akış hızÂlarını belirlemektir: elden geldiğince çok ortalama mevzii hız Vm, bu akışların geçÂtiği kısmî su kesitleri ile çarpılır; bulunan sonuçların toplamı bütün enine profilin Q debisini verir; toplam ortalama hız, S topÂlam su kesiti olmak üzere Vm = Q/S'dir. ölçme sonuçlarına bağlı olarak çizilen yükseklik-debi eğrileri üzerinden ölçeğin herhanÂgi bir yüksekliğine tekabül eden debi okuÂnur. Mahallî akış şartlan (derinlikler, geÂnişlikler, eğintiler) değişmediği sürece eğri geçerlidir.
Irmak rejimleri bazen, yıllık veya aylık deÂbiler, maksimum ve minimumların ortalamaÂsı, bilinen veya mümkün olan uç sayılar, bir yıl içinde veya uzun bir süre boyunca değişik frekanslı debiler şeklinde ayırt edilir, ölçÂmeler ya saniyede metre küp cinsinden brüt debiler olarak veya alıcı alanların kilometÂre karesi başına saniyede litre cinsinden özÂgül debiler olarak yapılır. Meselâ, KızılırÂmak üzerinde Ankara doğusundaki Yahşihan'da ölçülen en yüksek debi 924 m3, en düşük debi ise 12 m3′tür. Fırat ırmağının Birecik'teki ortalama debisi ise 648 m3′tür.
Irmak debilerinin tayini, yıllık gözlemler ne kadar çoksa o kadar değerlidir. Olağanüstü kabarmalar veya etiyajlar için elli veya yüz yılla sınırlı gözlemler büyük ölçüde yanıltaÂbilir. Fakat eldeki veriler üstüne ihtimal hesapları, akıllıca ve ustaca yapılırsa, deÂğerli bilgiler sağlar.
İzafî modül veya özgül modül. Bu moÂdül kilometre kare başına litre saniye olaÂrak hesaplanır; uzun yıllar için 31,557 ile çarpılan bu değer milimetre cinsinden bütün alıcı yüzeye tekabül eden akıtılan yağış miktarını verir.
Yıllık yağışlar ve debiler bilançosu. Akış açığı. Akıtılan P yağmurunu düşen P' yağmuruyle karşılaştıralım. P7P oranı yılÂlık akış katsayısını veya bölümünü gösteÂrir. Bu sayı dünyada, O'dan yüzde 95′e veÂya biraz daha fazlasına kadar değişir. Büyük bir bölgede yıllık akış açıkları D veya düÂşen yağmur P ile akan yağmur P' arasınÂdaki farklar daha azdır, özel bir yılda topÂrak altında, göllerde veya kar şeklinde, geÂlecek yıl lehine birikmeler dolayısıyle D artmış görünür. Çok sayıda yıl, bütünüyle ele alınınca, D önemsiz sayılacak kadar azaÂlır ve açık toplamı, başlıca sebebi olan buÂharlaşma ile eşitleşir. Uzun yıllar boyunca toplam akış açığı, dünyada yaklaşık olaÂrak 1 400 mm'yi bulur; Sibirya'daki büÂyük ırmaklarda 175-200 mm'yi geçmez. Fransa'daki dört büyük ırmak (Ren dışınÂda) için 475-510 mm'dir.
Irmak akışı açığı, fizikî coğrafyada çok önemli bir veridir. Açık önce yıllık yağış miktarıyle artar ve her şeyden önce sıcakÂlıkların düzenlediği bölgesel tavanlara ulaÂşır: Sibirya'nın, Rusya'nın ve Finlandiya'nın kuzeyinde kayıp 100 mm'nin altına düşebiÂlir. Eşit olan yıllık yağış ve sıcaklık ortalamalarında yazlar ne kadar sıcak ve yağışlı olursa açık da o kadar çoktur. Dağ havzaÂlarında sıcaklıkların düşük olması açığı azaltır.
Kalkerli topraklarda yağışan hızla deÂrinlere sızması, buharlaşarak terlemeleri ve yıllık akış açığını önemli ölçüde düşürür (maksimum için yüzde 20-30 arası). Bataklıklardaki durgunluk, hattâ geçirgen olmaÂyan arazilerde akışın sadece yavaş yavaş olması, kayıpları artırır. Kayıplar havanın nemliliğiyle ters orantılı olarak değişir: kuÂru rüzgârlar kayıpları çoğaltır. Genellikle bitki örtüsünün zenginliği de kayıpları arÂtırır.
Dünyada özgül modüller. Yağış ortalamaÂlarının ve akış açıklarının çok büyük ölçüÂde değişmesi bölgelere göre ırmakların özÂgül modüllerindeki farklılıkları açıklar: Fransa'da Sen ırmağının ağzındaki debisi kilometre başına saniyede 5,75 litredir; Loire'ınki 7′den çok, Garonne'unki (Dordogne hariç) 11, Rhöne'unki 18,5 litredir. Fakat Alpler'deki ve Pireneler'deki bazı küçük ırmakların debisi saniyede kilometre kare başına 65 litreyi bulur; eşit yüzeyler için Şili'nin güneyinde veya Yeni Zelanda Alpleri'nin kuzeybatısında saniyede kiloÂmetre kareye 250 litre kaydedilebilir. Buna karşılık toplam olarak az sulanan ve sıcak olan bölgelerde özellikle yazın, özgül modül 1,5 litreyi (Missouri) geçmez: A.B.D.'de büyük ovaların batısındaki bazı ırmaklarda, Kuzey Afrika'daki birçok ırmakta 0,5′i bulÂmaz. Nil'de 1′den az, Avustralyanın başlıca ırmağı olan Murray'de 1 milyon kilometre kare için yalnız 0,4, Çin'deki Sarınehir ve Kuzey Vietnam'daki Kırmızınehir'de en çok 2′dir. Akış açığının düşüklüğü sayesinde SiÂbirya'daki iki büyük ırmak yıllık yağış orÂtalamasının azlığına rağmen (40 mm'den az) nispeten iyi beslenir: Yenisey'de 6,5; Lena'da 6,3.
Brüt bolluk. Brüt bolluk, alıcı yüzeyleÂrin özgül modüllerle çarpımıdır. Bazı değerÂlendirmeleri sıralayalım: Amazon için 90 000-110 000 m3, Kongo için 40 000, Yangdzı Kiang için 30 000, Mississippi için 18 000, Yenisey için 17 000, Orinoco ve belki Brahmaputra için 15 000, Ganj için 14 000, Nijer için ancak 6 000, Nil için 300 m3. Avrupa'Âda brüt bolluk, Volga için Volgagrad'da anÂcak 8 000 m3, Tuna için 6 300, Ren için 2 200, Rhöne için 1 800, Vistül için 1 450, Duero için 630, Odra için 600, Garonne için 630, Sen ve Taio için 450 m3′tür. Küçük ırmakÂlar ve ağızlarından uzak ırmaklar inceleÂnince şu değerlendirmeler elde edilir: Madeira için 16 000-18 000 m3, Rio Negro için 10 000-11 000, Kasai için 18 000, Ohio için 7 000, Missouri için 2 000, Tuna için Viyana'da ve Belgrad'da 1 900, Rhöne için Lyon'Âda 375, İşere için 350, Yon ve Marn için 95 m3.
Kabarmalar
Kabarmaların sebepleri
Debiler çok yükÂsek değilse bile, engellerden önceki kısımÂlarda ırmak sularının birikmesi çok tehliÂkeli kabarmalara yol açabilir; bu engeller dağlarda toprak kaymalarıdır. Ovalarda, bazı ırmaklarda her kış (Doğu Avrupa, KaÂnada), bazılarında (Tuna, Ren) ise az çok düzenli olarak buzların yüzeydeki kabuğun parçalamasından sonra harekete geçerek dar yerlerde üst üste yığılması su baskınlaÂrına yol açar (1784 şubat-martında Ren'in Köln ve Koblenz'i basması, 1838′de Tuna'nın Budapeşte'yi basması). Tabiî veya sunî yüksek barajların yıkılması, debileri, akışÂlarının dayanılmaz şiddeti ve gelişleri bakımından çok daha tehlikeli kabarmalara yol açabilir. 1950 Yılında Porsuk ırmağının taşması sonucunda Eskişehir'in uğradığı sel felâketi buna misal olarak verilebilir. Aşırı su gelişlerinin yol açtığı kabarmalar çok daha sıktır: kalın kar tabakalarının hızla eriÂmesi veya aşırı sağnaklar. Yüksek dağlarÂdan çıkan akarsularda kış taşkınları veya yaz kabarmalarının başlıca sebebi genellikÂle karların erimesine mal edilir: oysa bu görüş çoğunlukla yanlıştır veya tehlikeli bir mübalâğadır. Gerçekten, Rusya ve Kanada ovalarındaki veya Alpler'deki karla ilgili yıllık kabarmalar birçok bölgeyi tehdit eden yağmurlara bağlı kabarmalarla mukayese edilemez; Rusya'da ve Sibirya'da yüz binÂlerce veya milyonlarca kilometre kareyi kaplayan ırmak kabarmalarının eşine dünÂyanın başka yerinde rastlanmaz. Aşın olmaÂyan erime suları taşkın sırasında akış mikÂtarını dörtte bir, üçte bir, hattâ yarı yarıya çoğaltabilir; bu çoğalma özel bir tehlike göstermeyen ırmak kabarmalarını felâkete dönüştürmeğe yeter (1930′da New England ırmaklarının taşması).
Yağmurlar ve kabarmalar
Hemen büÂtün bölgelerde küçük ve orta büyüklükte havzalar için en şiddetli ve yıkıcı kabarmaÂlar aşırı yağmurların yol açtıklarıdır. FaÂkat bunların, söz konusu bölgelerde ve havÂzalarda yol açabileceği felâketlerin kısaca tanımlanması imkânsızdır. Paris'in yukarıÂsında bütün Sen havzasında iki üç günde düşen 72 mm'lik yağmur (ocak 1910) ilgi çeÂkicidir; buna karşılık, aynı dönemde Ardeche havzasına (2 230 km2) düşen 250 mm'Âlik yağış hiç önemli değildir. Orta Teksas'ta «Thrall» adı verilen korkunç sağnak (9-10 eylül 1921) 18 saatte 25 900 km2′ye 250 mm su bırakmıştı. Fransa'da bazı noktalarda bir günde 720 mm'ye kadar (Ardeche'te ekim 1827′de), Reunion adasındaki bazı isÂtasyonlarda ise 1 000 ve 1 500 mm'den çok yağışlar kaydedilmişti; ekim 1951′de Calabria'da bir istasyonun 1 495 mm yağış aldıÂğı bilinir, En yüksek kabarmalar çok şidÂdetli olmayan fakat uzun süren veya art arda birçok gün (Sen, Rhöne havzası) veya birkaç hafta (Mississippi) tekrarlanan yağışÂların sonucudur. Arızalı bölgelerdeki küçük havzalar için azamî debiler, bazı denklemÂlerle birkaç saat içindeki yağışların şiddeÂtine bağlıdır. Hemen her yerde olayların önemli bir unsuru kabarma katsayısı, yani kabarma süresince akan yağmur suyu ile bu kabarmaya yol açan yağmur veya erime suyu miktarı arasındaki orandır; bu katsayı kışın tamamıyle sıvı haldeki çok büyük yağışlar için yüzde 80′e yükselir veya bu oranı aşar. Yaz ortasında, buharlaşmalar ve yer altına sızmalar büyük su miktarlarının etÂkisini yok eder ve kabarma katsayısı ancak olağanüstü sağnaklarda çok yüksek sayılara ulaşır. Çoğunlukla kabarmaların katsayısı yazın (büyük zararlara yol açsa da) yüzde 40-50′yi geçmez: sonbahardaki ilk kabarmaÂlar çoğunlukla yüksek değildir. Daha önceÂki doymuşluktan başka, yoğunluk sonra da yağışların toplamı ve süresi kesin rol oyÂnar: belirli yağmur toplamlarından sonra sızma durur veya çok büyük ölçüde azaÂlır ve buharlaşma daha fazla artmaz.
Kabarmaların yayılması ve çoğalması
Kabarmaların debisi sular taşmadığı zaman akış hızına yakın bir hızla aşağı kesime doğru yayılır, takat geniş su baskınlarında çok azalır. Eğimi yüksek olan ırmakların yayılma hızı saatte 12 veya 15 km'yi, hatÂtâ taşma yapmayan büyük su kabarmalaÂrında saatte 15 ve 20 km'yi bulur. Düşük eğimli ova ırmaklarında, su altında kalmaÂyan yüksek yamaçlar arasında su 5 km'den az hızla, çok büyük su baskınlarında ise saatte 2 km hızla ilerler. Belirli bir yerde, kabarmaların çeşitli ilerleme tipleri akış hıÂzı, su mecrasının uzunluğu ve yağmurun süresine bağlıdır: kabarma bazı sel sularınÂda fırtınalı havalarda on beş dakikada, Cevennes'lerdeki ırmakların yukarı çığırlarınÂda birkaç saat içinde, Aşağı Ardeche'te sekız-on iki saatte, Grenoble'da, İşere üzeÂrinde yirmi dört-otuz altı saatta yükselir. Bu yükselme Lyon'da Rhone üzerinde iki veya üç gün, aynı yerde Saöne üzerinde ve Paris'te Sen üzerinde dokuz veya on gün, Aşağı Mississippi ve Yangdzı-Kiang üzerinÂde birkaç hafta sürer. Yükselmeyi büyük debili bir kol çok artırabilir. Ayrıca bazı küçük ırmaklarda, şiddetli sağnakların yol açtığı kabarmalar sırasında sular özellikle başlangıçta, yıldırım hızıyle yükselebilir; hattâ buzların parçalanması sonucu meydaÂna gelen dalga cephelerini hatırlatan gerÂçek «su duvarı» baskınları meydana gelebiÂlir.
Kabarmaların maksimal gücü
Belirli bir kabarma sırasında azamî debiler alıcı yüzeyÂlerin artmasına bağlı olarak azalır. New Mexico'da 1945 haziranında rio Pecos'un 9 100 km2 için saniyede ve kilometre kare başına 2-25 m3′ten çok; 1915′te arızalı havÂzada Pears River'ın 325 000 km2′si için saÂniyede ve kilometre kareye 200 litre. Brüt maksimum debiler için şu değerler sayılabilir: Po için, Piacenza'da 1951′de 12 800 m3; Ren için Almanya-Hollanda sınırında 12-500 m3; Volga için 1926′da 61 000 m3. Brüt debi rekorları Yenisey (120 000 m3), Lena (110 000 m3) ve özellikle Amazon'dadır (160 000 m3 kadar).
Kabarmaların yükseklikleri, belirli bir debi için genişliklere, derinliklere ve hızlara göÂre değişir. Yangdzı-Kiang boğazlarında YiÇang'dan önce bazı kabarmalar alçak suÂlarda 60-70 m'yi bulur. Aralık 1909′da, Aşağı Duero'da etiyaj'ın 24-34 m üstünde yükseklikler kaydedilmiştir. Loire ırmağı yaklaşık olarak 1 500 km2′yi tehdit eder. Rhöne, Fransa'da 1 600′ü Tarascon ve Beaucaire'den sonra olmak üzere 2 400 km2′yi basabilir. Mississippi, Cairo'dan sonra 1882′de 90 000 km2 (Belçika ile Hollanda'nın toplam yüzölçümüne eşit) kadar yeri su altında bırakmıştır. Yangdzı-Kiang da 1931 ve 1954′te buna eşit bir araziyi su altında bıraktı. Bu iki baskınla sular 20 milyondan çok insanın evini yıktı ve 1931′de baskın yüz binlerce insanın ölümüne sebep oldu. Hou-ang-ho'nun baskınları daha büyük felâketÂlere yol açar: tabiî yatağı ve dış su bentÂleri arasındaki sunî su basma alanı 600 km'Âden uzun bir delta üstündedir. Bazı kabarÂmalarda ırmak yatak değiştirerek Şandung yarımadasının kuzey ve güneyinde önceki ağzından yüzlerce kilometre ötede denize dökülür. 1887′de sular güneye yönelerek Yangdzı-Kiang'ın yatağını geçici olarak deÂğiştirdi ve bir milyon kişiyi çamurlu suları altında bıraktı. 1935′te bir süre için buna benzer bir yatakta aktı. Bu ölçüsüz genişÂliğe ulaşmasa da büyük su baskınları çoÂğunlukla millî âfetlerdir. Temmuz 1951′de Kansas ırmaklarının taşması bir milyar doÂlarlık zarara yol açtı: Japonya'nın aşırı kaÂlabalık topraklarında anî ve şiddetli su basÂkınları felâketleri daha da artırır.
Potamoloji, Coğrafya biliminin alt dallarından biri, ırmakbilim olarakta bilinir, yeryüzündeki akarsuları inceleyen bilim dalına verilen isimdir. Potamoloji'nın alanı büyük ırÂmakların incelenmesinden, derelerin ve geÂçici su akıntılarının incelenmesine kadar uzanır. Bu incelemeler iki büyük kısma ayÂrılır: ırmakların rejimlerini, debilerini ve bunların değişimlerini inceleyen ırmak hidÂrolojisi; ırmak akıntılarını, özelliklerini, çeÂkici ve aşındırıcı güçlerini, derelerin ve ırÂmak yataklarının katı cisim taşımalarını (şeÂkilleri ve değişmeleri akıntıların gücünün başlıca sebebidir) inceleyen ırmak dinamiği.
Irmak hidrolojisinin sayısal temelleri
Su yükseklikleri bir istasyondaki kabarmaÂlar üstüne mukayese bilgileri verir, fakat rejimlerin temel unsuru debilerdir. Motor gücü imkânları, sulama imkânları, kabarÂmaların yüksekliği bu niceliklere bağlıdır; nehir hidrolojisinin kanunları, yağış mikÂtarları arasındaki ilişkiler ve rejimin çeşitli özellikleri de debiyle ilişkilidir. Debiler ölÂçeklerle veya doğrudan doğruya Ölçme yoluyle elde edilir. Bu ölçmelerin en çok kulÂlanılanı, her su kesitinin bir noktasıyle başÂka bir noktası arasında değişebilen akış hızÂlarını belirlemektir: elden geldiğince çok ortalama mevzii hız Vm, bu akışların geçÂtiği kısmî su kesitleri ile çarpılır; bulunan sonuçların toplamı bütün enine profilin Q debisini verir; toplam ortalama hız, S topÂlam su kesiti olmak üzere Vm = Q/S'dir. ölçme sonuçlarına bağlı olarak çizilen yükseklik-debi eğrileri üzerinden ölçeğin herhanÂgi bir yüksekliğine tekabül eden debi okuÂnur. Mahallî akış şartlan (derinlikler, geÂnişlikler, eğintiler) değişmediği sürece eğri geçerlidir.
Irmak rejimleri bazen, yıllık veya aylık deÂbiler, maksimum ve minimumların ortalamaÂsı, bilinen veya mümkün olan uç sayılar, bir yıl içinde veya uzun bir süre boyunca değişik frekanslı debiler şeklinde ayırt edilir, ölçÂmeler ya saniyede metre küp cinsinden brüt debiler olarak veya alıcı alanların kilometÂre karesi başına saniyede litre cinsinden özÂgül debiler olarak yapılır. Meselâ, KızılırÂmak üzerinde Ankara doğusundaki Yahşihan'da ölçülen en yüksek debi 924 m3, en düşük debi ise 12 m3′tür. Fırat ırmağının Birecik'teki ortalama debisi ise 648 m3′tür.
Irmak debilerinin tayini, yıllık gözlemler ne kadar çoksa o kadar değerlidir. Olağanüstü kabarmalar veya etiyajlar için elli veya yüz yılla sınırlı gözlemler büyük ölçüde yanıltaÂbilir. Fakat eldeki veriler üstüne ihtimal hesapları, akıllıca ve ustaca yapılırsa, deÂğerli bilgiler sağlar.
İzafî modül veya özgül modül. Bu moÂdül kilometre kare başına litre saniye olaÂrak hesaplanır; uzun yıllar için 31,557 ile çarpılan bu değer milimetre cinsinden bütün alıcı yüzeye tekabül eden akıtılan yağış miktarını verir.
Yıllık yağışlar ve debiler bilançosu. Akış açığı. Akıtılan P yağmurunu düşen P' yağmuruyle karşılaştıralım. P7P oranı yılÂlık akış katsayısını veya bölümünü gösteÂrir. Bu sayı dünyada, O'dan yüzde 95′e veÂya biraz daha fazlasına kadar değişir. Büyük bir bölgede yıllık akış açıkları D veya düÂşen yağmur P ile akan yağmur P' arasınÂdaki farklar daha azdır, özel bir yılda topÂrak altında, göllerde veya kar şeklinde, geÂlecek yıl lehine birikmeler dolayısıyle D artmış görünür. Çok sayıda yıl, bütünüyle ele alınınca, D önemsiz sayılacak kadar azaÂlır ve açık toplamı, başlıca sebebi olan buÂharlaşma ile eşitleşir. Uzun yıllar boyunca toplam akış açığı, dünyada yaklaşık olaÂrak 1 400 mm'yi bulur; Sibirya'daki büÂyük ırmaklarda 175-200 mm'yi geçmez. Fransa'daki dört büyük ırmak (Ren dışınÂda) için 475-510 mm'dir.
Irmak akışı açığı, fizikî coğrafyada çok önemli bir veridir. Açık önce yıllık yağış miktarıyle artar ve her şeyden önce sıcakÂlıkların düzenlediği bölgesel tavanlara ulaÂşır: Sibirya'nın, Rusya'nın ve Finlandiya'nın kuzeyinde kayıp 100 mm'nin altına düşebiÂlir. Eşit olan yıllık yağış ve sıcaklık ortalamalarında yazlar ne kadar sıcak ve yağışlı olursa açık da o kadar çoktur. Dağ havzaÂlarında sıcaklıkların düşük olması açığı azaltır.
Kalkerli topraklarda yağışan hızla deÂrinlere sızması, buharlaşarak terlemeleri ve yıllık akış açığını önemli ölçüde düşürür (maksimum için yüzde 20-30 arası). Bataklıklardaki durgunluk, hattâ geçirgen olmaÂyan arazilerde akışın sadece yavaş yavaş olması, kayıpları artırır. Kayıplar havanın nemliliğiyle ters orantılı olarak değişir: kuÂru rüzgârlar kayıpları çoğaltır. Genellikle bitki örtüsünün zenginliği de kayıpları arÂtırır.
Dünyada özgül modüller. Yağış ortalamaÂlarının ve akış açıklarının çok büyük ölçüÂde değişmesi bölgelere göre ırmakların özÂgül modüllerindeki farklılıkları açıklar: Fransa'da Sen ırmağının ağzındaki debisi kilometre başına saniyede 5,75 litredir; Loire'ınki 7′den çok, Garonne'unki (Dordogne hariç) 11, Rhöne'unki 18,5 litredir. Fakat Alpler'deki ve Pireneler'deki bazı küçük ırmakların debisi saniyede kilometre kare başına 65 litreyi bulur; eşit yüzeyler için Şili'nin güneyinde veya Yeni Zelanda Alpleri'nin kuzeybatısında saniyede kiloÂmetre kareye 250 litre kaydedilebilir. Buna karşılık toplam olarak az sulanan ve sıcak olan bölgelerde özellikle yazın, özgül modül 1,5 litreyi (Missouri) geçmez: A.B.D.'de büyük ovaların batısındaki bazı ırmaklarda, Kuzey Afrika'daki birçok ırmakta 0,5′i bulÂmaz. Nil'de 1′den az, Avustralyanın başlıca ırmağı olan Murray'de 1 milyon kilometre kare için yalnız 0,4, Çin'deki Sarınehir ve Kuzey Vietnam'daki Kırmızınehir'de en çok 2′dir. Akış açığının düşüklüğü sayesinde SiÂbirya'daki iki büyük ırmak yıllık yağış orÂtalamasının azlığına rağmen (40 mm'den az) nispeten iyi beslenir: Yenisey'de 6,5; Lena'da 6,3.
Brüt bolluk. Brüt bolluk, alıcı yüzeyleÂrin özgül modüllerle çarpımıdır. Bazı değerÂlendirmeleri sıralayalım: Amazon için 90 000-110 000 m3, Kongo için 40 000, Yangdzı Kiang için 30 000, Mississippi için 18 000, Yenisey için 17 000, Orinoco ve belki Brahmaputra için 15 000, Ganj için 14 000, Nijer için ancak 6 000, Nil için 300 m3. Avrupa'Âda brüt bolluk, Volga için Volgagrad'da anÂcak 8 000 m3, Tuna için 6 300, Ren için 2 200, Rhöne için 1 800, Vistül için 1 450, Duero için 630, Odra için 600, Garonne için 630, Sen ve Taio için 450 m3′tür. Küçük ırmakÂlar ve ağızlarından uzak ırmaklar inceleÂnince şu değerlendirmeler elde edilir: Madeira için 16 000-18 000 m3, Rio Negro için 10 000-11 000, Kasai için 18 000, Ohio için 7 000, Missouri için 2 000, Tuna için Viyana'da ve Belgrad'da 1 900, Rhöne için Lyon'Âda 375, İşere için 350, Yon ve Marn için 95 m3.
Kabarmalar
Kabarmaların sebepleri
Debiler çok yükÂsek değilse bile, engellerden önceki kısımÂlarda ırmak sularının birikmesi çok tehliÂkeli kabarmalara yol açabilir; bu engeller dağlarda toprak kaymalarıdır. Ovalarda, bazı ırmaklarda her kış (Doğu Avrupa, KaÂnada), bazılarında (Tuna, Ren) ise az çok düzenli olarak buzların yüzeydeki kabuğun parçalamasından sonra harekete geçerek dar yerlerde üst üste yığılması su baskınlaÂrına yol açar (1784 şubat-martında Ren'in Köln ve Koblenz'i basması, 1838′de Tuna'nın Budapeşte'yi basması). Tabiî veya sunî yüksek barajların yıkılması, debileri, akışÂlarının dayanılmaz şiddeti ve gelişleri bakımından çok daha tehlikeli kabarmalara yol açabilir. 1950 Yılında Porsuk ırmağının taşması sonucunda Eskişehir'in uğradığı sel felâketi buna misal olarak verilebilir. Aşırı su gelişlerinin yol açtığı kabarmalar çok daha sıktır: kalın kar tabakalarının hızla eriÂmesi veya aşırı sağnaklar. Yüksek dağlarÂdan çıkan akarsularda kış taşkınları veya yaz kabarmalarının başlıca sebebi genellikÂle karların erimesine mal edilir: oysa bu görüş çoğunlukla yanlıştır veya tehlikeli bir mübalâğadır. Gerçekten, Rusya ve Kanada ovalarındaki veya Alpler'deki karla ilgili yıllık kabarmalar birçok bölgeyi tehdit eden yağmurlara bağlı kabarmalarla mukayese edilemez; Rusya'da ve Sibirya'da yüz binÂlerce veya milyonlarca kilometre kareyi kaplayan ırmak kabarmalarının eşine dünÂyanın başka yerinde rastlanmaz. Aşın olmaÂyan erime suları taşkın sırasında akış mikÂtarını dörtte bir, üçte bir, hattâ yarı yarıya çoğaltabilir; bu çoğalma özel bir tehlike göstermeyen ırmak kabarmalarını felâkete dönüştürmeğe yeter (1930′da New England ırmaklarının taşması).
Yağmurlar ve kabarmalar
Hemen büÂtün bölgelerde küçük ve orta büyüklükte havzalar için en şiddetli ve yıkıcı kabarmaÂlar aşırı yağmurların yol açtıklarıdır. FaÂkat bunların, söz konusu bölgelerde ve havÂzalarda yol açabileceği felâketlerin kısaca tanımlanması imkânsızdır. Paris'in yukarıÂsında bütün Sen havzasında iki üç günde düşen 72 mm'lik yağmur (ocak 1910) ilgi çeÂkicidir; buna karşılık, aynı dönemde Ardeche havzasına (2 230 km2) düşen 250 mm'Âlik yağış hiç önemli değildir. Orta Teksas'ta «Thrall» adı verilen korkunç sağnak (9-10 eylül 1921) 18 saatte 25 900 km2′ye 250 mm su bırakmıştı. Fransa'da bazı noktalarda bir günde 720 mm'ye kadar (Ardeche'te ekim 1827′de), Reunion adasındaki bazı isÂtasyonlarda ise 1 000 ve 1 500 mm'den çok yağışlar kaydedilmişti; ekim 1951′de Calabria'da bir istasyonun 1 495 mm yağış aldıÂğı bilinir, En yüksek kabarmalar çok şidÂdetli olmayan fakat uzun süren veya art arda birçok gün (Sen, Rhöne havzası) veya birkaç hafta (Mississippi) tekrarlanan yağışÂların sonucudur. Arızalı bölgelerdeki küçük havzalar için azamî debiler, bazı denklemÂlerle birkaç saat içindeki yağışların şiddeÂtine bağlıdır. Hemen her yerde olayların önemli bir unsuru kabarma katsayısı, yani kabarma süresince akan yağmur suyu ile bu kabarmaya yol açan yağmur veya erime suyu miktarı arasındaki orandır; bu katsayı kışın tamamıyle sıvı haldeki çok büyük yağışlar için yüzde 80′e yükselir veya bu oranı aşar. Yaz ortasında, buharlaşmalar ve yer altına sızmalar büyük su miktarlarının etÂkisini yok eder ve kabarma katsayısı ancak olağanüstü sağnaklarda çok yüksek sayılara ulaşır. Çoğunlukla kabarmaların katsayısı yazın (büyük zararlara yol açsa da) yüzde 40-50′yi geçmez: sonbahardaki ilk kabarmaÂlar çoğunlukla yüksek değildir. Daha önceÂki doymuşluktan başka, yoğunluk sonra da yağışların toplamı ve süresi kesin rol oyÂnar: belirli yağmur toplamlarından sonra sızma durur veya çok büyük ölçüde azaÂlır ve buharlaşma daha fazla artmaz.
Kabarmaların yayılması ve çoğalması
Kabarmaların debisi sular taşmadığı zaman akış hızına yakın bir hızla aşağı kesime doğru yayılır, takat geniş su baskınlarında çok azalır. Eğimi yüksek olan ırmakların yayılma hızı saatte 12 veya 15 km'yi, hatÂtâ taşma yapmayan büyük su kabarmalaÂrında saatte 15 ve 20 km'yi bulur. Düşük eğimli ova ırmaklarında, su altında kalmaÂyan yüksek yamaçlar arasında su 5 km'den az hızla, çok büyük su baskınlarında ise saatte 2 km hızla ilerler. Belirli bir yerde, kabarmaların çeşitli ilerleme tipleri akış hıÂzı, su mecrasının uzunluğu ve yağmurun süresine bağlıdır: kabarma bazı sel sularınÂda fırtınalı havalarda on beş dakikada, Cevennes'lerdeki ırmakların yukarı çığırlarınÂda birkaç saat içinde, Aşağı Ardeche'te sekız-on iki saatte, Grenoble'da, İşere üzeÂrinde yirmi dört-otuz altı saatta yükselir. Bu yükselme Lyon'da Rhone üzerinde iki veya üç gün, aynı yerde Saöne üzerinde ve Paris'te Sen üzerinde dokuz veya on gün, Aşağı Mississippi ve Yangdzı-Kiang üzerinÂde birkaç hafta sürer. Yükselmeyi büyük debili bir kol çok artırabilir. Ayrıca bazı küçük ırmaklarda, şiddetli sağnakların yol açtığı kabarmalar sırasında sular özellikle başlangıçta, yıldırım hızıyle yükselebilir; hattâ buzların parçalanması sonucu meydaÂna gelen dalga cephelerini hatırlatan gerÂçek «su duvarı» baskınları meydana gelebiÂlir.
Kabarmaların maksimal gücü
Belirli bir kabarma sırasında azamî debiler alıcı yüzeyÂlerin artmasına bağlı olarak azalır. New Mexico'da 1945 haziranında rio Pecos'un 9 100 km2 için saniyede ve kilometre kare başına 2-25 m3′ten çok; 1915′te arızalı havÂzada Pears River'ın 325 000 km2′si için saÂniyede ve kilometre kareye 200 litre. Brüt maksimum debiler için şu değerler sayılabilir: Po için, Piacenza'da 1951′de 12 800 m3; Ren için Almanya-Hollanda sınırında 12-500 m3; Volga için 1926′da 61 000 m3. Brüt debi rekorları Yenisey (120 000 m3), Lena (110 000 m3) ve özellikle Amazon'dadır (160 000 m3 kadar).
Kabarmaların yükseklikleri, belirli bir debi için genişliklere, derinliklere ve hızlara göÂre değişir. Yangdzı-Kiang boğazlarında YiÇang'dan önce bazı kabarmalar alçak suÂlarda 60-70 m'yi bulur. Aralık 1909′da, Aşağı Duero'da etiyaj'ın 24-34 m üstünde yükseklikler kaydedilmiştir. Loire ırmağı yaklaşık olarak 1 500 km2′yi tehdit eder. Rhöne, Fransa'da 1 600′ü Tarascon ve Beaucaire'den sonra olmak üzere 2 400 km2′yi basabilir. Mississippi, Cairo'dan sonra 1882′de 90 000 km2 (Belçika ile Hollanda'nın toplam yüzölçümüne eşit) kadar yeri su altında bırakmıştır. Yangdzı-Kiang da 1931 ve 1954′te buna eşit bir araziyi su altında bıraktı. Bu iki baskınla sular 20 milyondan çok insanın evini yıktı ve 1931′de baskın yüz binlerce insanın ölümüne sebep oldu. Hou-ang-ho'nun baskınları daha büyük felâketÂlere yol açar: tabiî yatağı ve dış su bentÂleri arasındaki sunî su basma alanı 600 km'Âden uzun bir delta üstündedir. Bazı kabarÂmalarda ırmak yatak değiştirerek Şandung yarımadasının kuzey ve güneyinde önceki ağzından yüzlerce kilometre ötede denize dökülür. 1887′de sular güneye yönelerek Yangdzı-Kiang'ın yatağını geçici olarak deÂğiştirdi ve bir milyon kişiyi çamurlu suları altında bıraktı. 1935′te bir süre için buna benzer bir yatakta aktı. Bu ölçüsüz genişÂliğe ulaşmasa da büyük su baskınları çoÂğunlukla millî âfetlerdir. Temmuz 1951′de Kansas ırmaklarının taşması bir milyar doÂlarlık zarara yol açtı: Japonya'nın aşırı kaÂlabalık topraklarında anî ve şiddetli su basÂkınları felâketleri daha da artırır.
Uzay Coğrafyası
Dinler Coğrafyası
Yerleşme Coğrafyası
Kaynak:msxlabs.org
YORUMLAR