ALAVERE a. (türk. almak, vermek'ten -a bağf. eki ile al-a-ver-e). 1. Bir şeyi elden ele geçirme yoluyla aktarma: Karpuzları alav...
ALAVERE a. (türk. almak, vermek'ten -a bağf. eki ile al-a-ver-e). 1. Bir şeyi elden ele geçirme yoluyla aktarma: Karpuzları alavere İle kamyondan dükkâna taşıdılar. *2. Karışıklık, kargaşa, şamata. *3. Alavere dalavere, yalan dolan. Alavere dalavere yapmak, çevirmek. Alavere dalavereye başvurmak. || Alavere dalavere Mehmet aga nöbete, sessizliğinden, saflığından yararlanılarak bütün yük ve sorumluluğun tek bir kimseye, özellikle de kendisine yüklendiğini düşünen kimse tarafından sitem yollu kullanılır.
*Denize, iskopamar yelkeninin amora yakasını istinga eden selviçe. *Yük kancasının, kıyı bumbasından ambar ağzı bumbasına yükü geçirerek yaptığı yükleme. *Küçük yüklerin taşınmasında, bir yükün elden ele aktarımı. Alavere donanımı. bir yükün bumbadan bumbaya aktarılarak yüklenmesine yarayan makara donanımı. || Alavere paleti, sabit armaların yelkene sürtünmesini önlemek için belli yerlerine sarılan havlı palet.
*Kim. müh. Alavere kabı, akışkan kaçaklarını sınırlayarak bir aygıtın beslenme ve boşaltımını sağlayan bir çeşit kap.
Büyük L.
*Denize, iskopamar yelkeninin amora yakasını istinga eden selviçe. *Yük kancasının, kıyı bumbasından ambar ağzı bumbasına yükü geçirerek yaptığı yükleme. *Küçük yüklerin taşınmasında, bir yükün elden ele aktarımı. Alavere donanımı. bir yükün bumbadan bumbaya aktarılarak yüklenmesine yarayan makara donanımı. || Alavere paleti, sabit armaların yelkene sürtünmesini önlemek için belli yerlerine sarılan havlı palet.
*Kim. müh. Alavere kabı, akışkan kaçaklarını sınırlayarak bir aygıtın beslenme ve boşaltımını sağlayan bir çeşit kap.
Büyük L.
YORUMLAR