Betimleme Nedir? (Özet) : Betimleme bir ortamı, olayı, varlığı, imgeyi ve kavramı özel niteliklerini canlandıracak biçimde yazı ya da sözle...
Betimleme Nedir? (Özet) : Betimleme bir ortamı, olayı, varlığı, imgeyi ve kavramı özel niteliklerini canlandıracak biçimde yazı ya da sözle anlatmaktır.
Betimleme/Tasvir etme (Detay)
Betimleme bir varlığın ya da manzaranın göz önünde canlanacak biçimde kendine özgü yönlerini belirterek söz ya da yazıyla anlatılmasıdır. Neler betimlenir, tasvir edilir? Gözle görebildiğimiz ya da hayalimizde canlandırabileceğimiz her şey... Elimize aldığımız bir kitap ya da kalem, oturduğumuz oda, pencereden bakınca dışarıda gördüklerimiz, bulunduğumuz semt, yaşaÂdığımız kent, gökyüzü, bulutlar, dünya, evren... betimÂlenebilir.Betimleme görülenlerin, gözlemlerin sözcüklerle anlatılmasıdır bir bakıma. Betimlemede mutlaka görsellik vardır. Varlığı gözle algılanan ayrıntılardan söz edilebilir. Yani betimleme gözleme dayanır. Yazar bir varlığı ya da manzarayı betimlerken niteleyici sözcüklerden yararlanır:
"Son derece sakin, sinek uçsa sesi duyulacak kadar sessiz bir odadayız."
"Gözümüzün önünde uzayıp giden uçsuz bucaksız masmavi deniz ve çam ağaçlarına şarkı söyleten rüzgâr insana yaşama sevinci veriyordu."
Betimleme bir anın, bir durumun bir grup insanın fotoğrafının çekilmesidir. "Fotoğraf" betimlemeyi başÂka tekniklerden -özellikle öykülemeden- ayırmak için anahtar kavramdır. Bir sınıf düşünelim, o sınıfın bütün sınıfa hâkim bir noktadan fotoğrafını çekelim. FotoğÂrafta görünenlerin anlatılması betimlemedir. Bir öğrenÂci defterine bir şeyler yazıyor, biri arkasına dönmüş, bir başkası dışarı bakıyor olabilir. Bunları anlatan cümÂleler betimlemeyi oluşturur.
Betimleme tekniğinde sanatlı anlatım söz konusudur. Yazar sözcükleri mecaz anlamda kullanabilir. BetimÂlediği durumla ilgili duygularını, beğenisini ortaya koyaÂbilir. Yazar, anlatım sırasında değişik söz sanatlarınÂdan yararlanabilir.
Örnek: "Bulunduğumuz yer denizden bin beş yüz metre kadar yüksekte idi. Akcedil; ay iskelesinin önünde duÂran kayıklar, ağaçların arasındaki seyrek binalar iğne topuzu kadar ufaktı. Karşıda Burhaniye'nin arkasında yatan Madra dağları şekilsiz bir yığından ibaretti. Güneşin altında göz kamaştırıcı pırıltılarla yanan deniz, ta uzaklarda açıklı koyulu gölgelere bürünen Midilli Adası'na kadar uzanıyor, bunun sağ yanından geçerek, ufukta sisler içinde gökle birleşiyordu. Kazdağı'nın körfeze kadar yaklaşan eteklerini sayılamayacak kadar çok, her biri başka renk ve biçimde, irili ufaklı dağlar ve tepeler çeviÂriyordu. Arkamızda Sarıkız, bu dağların en yüksek tepesi, ağaçsız başını beyaz bulutlara uzatıyordu." (Sabahattin Ali)
Yazar bulunduğu yüksek yerden bakınca gördüklerini betimlemiş. Eğer aynı yeri bir başka yazar betimleseydi farklı bir betimleme ortaya çıkardı. Yazar gözlemleÂrine duygularını katarak betimleme yapıyor. Söz sanatlarından (benzetme, kişileştirme, abartma) yararÂlanıyor. Anlattıklarının okurun gözünde canlanmasın sağlamaya çalışıyor.
Betimleme, yazarın anlatımına ve duygularını katıp katmamasına göre ikiye ayrılır:
a) İzlenimsel Betimleme
Duyguların, öznelliğin ağır bastığı betimleme türüdür. Anlatılanlar kişiye göre değişen nitelikler ve ayrınÂtılardır. "Sınıfın insanın içini karartan bir havası vardı." cümlesinde kişiden kişiye değişen bir yargı söz konusudur. Aynı sınıfı bir başkası farklı biçimde algılayabilir. Yukarıda S. Ali'den alınan parça da bir izlenimsel betimleme örneğidir.Edebi yazılardaki betimlemeler genellikle izlenimsel betimleme örneğidir. Çünkü yazar gördüklerini duyguÂlarına bağlı olarak anlatır, anlatıma duygularını da katar.
Aşağıdaki paragrafı okuyalım:
"Yeşil, yumuşak çimenlerin üzerine oturmuş, gözÂlerinden birbiri ardı sıra yuvarlanan gözyaşları arasından bana bakıyor. Oturduğu yerdeki çimenÂlerin sarı, yeşil parıltısı gözlerimi kamaştırdı. Gerideki bahçe duvarını gözden saklayan mor leyÂlaklardan etrafa hafif, serin bir koku yayılıyordu." (Tektaş AÄžAOÄžLU)
Yazar, karşısındaki kişiyi ve oturduğu yeri kendi bakış açısı ile anlatıyor. Bu paragraf duyguların ön plana çıkÂtığı bir öznel betimleme örneğidir. .
ÖRNEK SORU:
Kenar mahalleler... Birbirine geçmiş, yaslanmış tahta evler... Kiminin kaplamaları biraz daha kararmış, kiminin balkonu biraz daha öne eğilmiş, kimi biraz daha çömelmiştir. Hepsi hastadır; onları seviyorum; çünkü onlarda kendimi buluyorum.
Bu parçanın anlatım biçimi, aşağıdakilerden hangiÂsine bir örnektir?
A) Betimleme (tasvir) B) Tartışma
C) Açıklama D) Öyküleme (hikâye etme)
E) Örnekleme(1987/ÖYS)
ÇÖZÜM:Yazar bu kısa parçada kendisine yakın bulduğu kenar semtlerin evlerini tasvir ediyor. Evler için "çömelmiş" demesi, evlerin hasta olduğunu söylemesi duyguların etkisiyle söylenen ayrıntılardır. Kısacası bu kısa paraÂgraf güzel bir öznel (izlenimsel) betimleme örneğidir.(Cevap A)
b) Açıklayıcı Betimleme
Yazarın, anlatıma duygularını katmadan gözlemlerini nesnel biçimde anlattığı betimleme türüdür. Açıklayıcı betimlemenin örneği olan yazılarda yazar, alabildiğine nesnel davranır, gözlemlerini anlatırken kendinden bir şeyler katmamaya özen gösterir.Aşağıdaki paragrafı gözden geçirelim:
"Bu küçük yerleşim merkezindeki tüm caddeler, merkezinde hükümet konağının bulunduğu meyÂdana çıkıyordu. Hükümet konağı en azından yüz yıllık bir taş yapı idi. Onun tam karşısında, hükümet konağına göre çok yeni sayılabilecek belediye binası yer alıyordu. Belediye binası ile Şžehir Parkı birbirine bitişikti. Parkın içinde, yaz - kış yeşilliğini koruyan elliye yakın büyük çam ağacı vardı. İlçedeÂki iki bankanın reklam amaçlı koyduğu banklar bu ağaçların altında duruyordu..."
Bu parçada öznel olarak nitelendirilecek hiçbir ayrıntı yok. Anlatımda kesin, objektif bilgilere yer verilmiş. Anlatılanların kişiye göre değişen bir yanı yok.
Şžimdi de bir coğrafya kitabından alınan aşağıdaki parçayı inceleyelim:
"İstanbul'da beklenmeyen bir şekilde nüfusun artÂması ve buna bağlı olarak gecekonduların çoğalÂması altyapının kurulmasını zorlaştırmakta, su, yol gibi sorunlar çözümsüz kalmaktadır. Kentlerin dokusunda önemli değişmeler görülmektedir. İstanÂbul'un eski semtleri olan Beyoğlu, Sirkeci, EmiÂnönü ve Beyazıt'ta taş ve ara sokaklarda ahşap binalar, birbirlerini kesen dar sokak ve caddeler yer almaktadır. Bakırköy, Caddebostan, Etiler, Nişantaşı, Levent gibi yeni semtlerde çoğu kez doğrusal uzanış gösteren ve birbirlerini dik olarak kesen cadde ve sokaklar vardır. Ataköy, Bahçeşehir gibi planlı olarak kurulan semtlerde daha düzenli caddeler yer almakta, çok katlı binalar yaÂpılmaktadır." (Prof. Dr. ibrahim ATALAY)
Yazar, istanbul'la ilgili gözlemlerini kendi alanı açısınÂdan duygusallıktan uzak bir anlatımla ortaya koymuşÂtur. Yazar, kendi bakış açısı ile ama öznel olmayan bir üslupla betimleme yapıyor. Oldukça yalın, gerçeğe uygun, sanatl söyleyişlere başvurulmayan bir anlatım söz konusu.
İnsanla, kişi tasvirleri ile ilgili betimlemelere "portre" denir. Portre, fiziksel (tensel) portre ve ruhsal (tinsel) portre olarak ikiye ayrılır. Fiziksel portrede kişinin görünümü boyu, yüzü, saçı, giyimi anlatılır. Ruhsal portrede ise kişilik özellikleri; karakteri, içtenliği, zevkÂleri anlatılır. Ruhsal portrede, varlığı göz ile anlaşılan görsel ayrıntılar bulunmayabilir.
"Cana yakın biri olduğu, sıcacık ses tonundan anlaşılırdı." cümlesi ruhsal portre ile ilgili bir ayrıntıdır, bu ayrıntıda gözlem söz konusu değildir.
ÖRNEK SORU:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde betimleme yoktur?
A)Söylenenleri hiç duymuyormuşçasına dalgın,düşünceli bir tavırla işini yapmayı sürdürdü.
B)Artık bahar geldi derken birdenbire hava bozmuş;damlar, sokaklar, kırlar, karla örtülmüştü.
C)Az konuşan, doğruyu söyleyen, söylediğini tartan bir insandı.
D)İçli, çok duygulu bir adamdı, konuşurken hem ağlar hem ağlatırdı.
E)Benim gibi babamın da dedemin de çocukluk ve ilk gençlik günleri bu konakta geçmişti.(1993/ÖYS)
ÇÖZÜM:
B seçeneğindeki cümlede dış dünya betimlenmiştir. A, C ve D'deki cümleler kişi betimlemesi (portre) ile ilgilidir. C ve D seçeneklerindeki cümleler özellikle ruhÂsal portre ile ilgilidir. Bu seçeneklerde yer alan ayrınÂtılar görsel değildir. A'da görsellik vardır; dalgın ve düşünceli olması görerek fark edilir. E seçeneğindeki cümlede betimleme yoktur. Betimleme olması için sözü edilen kişilerin ya da konağın niteliklerinin sıraÂlanması gerekir.(Cevap E)
YORUMLAR