ÇANAK Gösterim: 26 Boyut: 17.1 KB" style="max-width:100%;margin: 2px;"/> a. (esk türkç. çan, çanak'tan çanak)....
ÇANAK
Gösterim: 26
Boyut: 17.1 KB" style="max-width:100%;margin: 2px;"/>
Boyut: 17.1 KB" style="max-width:100%;margin: 2px;"/>
a. (esk türkç. çan, çanak'tan çanak).
1. Çukur ve yayvan kap; bu kabın içindeki.
2. Kimi arap harflerinin çanağa benzer yuvarlak karınlı kısmı.
3.
Çanak ağızlı, ağzı büyük olan ya da sır saklayamayan, ağzı gevşek kimse için kullanılır: Çanak ağızlının biridir, ona sakın söyleme.
Çanak çömlek, kap olarak kullanılan, topraktan yapılmış mutfak eşyası.
Çanak şeklinde, ağzın ve minik kapların büyüklüğünü belirtmek için kullanılır: Burnu küçücük, fakat çanak şeklinde ağzı var. Çanak şeklinde fincan.(Çanak tutmak, çanak açmak, dilenmek; bir davranış ya da sözle kendisine fena karşılık verilmesine yol açmak: Kabahat sende, söze çanak tutuyor, sonrasında da inciniyorsun.
Çanak yalamak, dalkavukluk etmek.
Çanak yalayıcı, dalkavuk.
—Denizbil. Hususi bir su etkinliğiyle nitelenen kıyı bölgesi. {Yoğunlaşma çanağı ya da aşırı tuzluluk çanağı, herhangi bir denizin bir eşikte diğer kesimlerden ayrılan ve su bilançosu hep eksi olan kısmı. (Hidroloji özellikleri şunlardır: normalin üstünde tuzluluk; yüzeydeki ödünleyici su girişine karşılık, eşik düzeyinde su çıkış; sularda sınırı olan bir tabakalaşma ve mühim düşey karışma [yüzey suyunun alta dalması]; derinlerdeki suyun yenilenmesi.) ll Yoğunluğun azaldığı çanak ya da tuzsuziaşma çanağı, herhangi bir denizin bir eşikle diğer kesimlerden ayrılan ve su bilançosu artı olan kısmı. (Hidroloji hususi likleri şunlardır: normalin altında tuzluluk; yüzeyde hızla suyun çıkışı ve eşik düzeyinde ödünleyici su giriş; sularda belirgin tabakalaşma ve sınırı olan düşey karışmalar; derin sularda durallaşma eğilimi.)
—Folk. Çanak yağması ya da çorba kapma, düğünlerde, bayram ve şenliklerde evlerin, hanların eşya ve yiyeceklerini yağmalamaya dayanan eski bir türk geleneği. (Bk. ansikl. böl.)
—Sonbahar. sant. Ressamların boyalarını yumuşattıkları ya da sulandırdıkları minik kap (cam, fayans, porselen, vb.); palete iliştirilen, içine yağ ya da terebantin konan minik metal kap.
—Jeomorfol. Dışa akışsız çöküntü alanı. ll Uç çanağı, buzultaş yayının içinde, buzultaş yerleştiği sırada, buzul dilinin kapladığı yerde bulunan çöküntü alanı. (Uç çanağında çoğu zaman bir göl ya da bataklık bir ova yer alır.)
—Mad. oc.
Damar grubu çanak, kontak taşlarının içinde damarla beraber bulunan araç-gereç. (Dolgunun kısır ya da mineralleşmiş olmasına nazaran kısır çanak 'tan ve mineralleşmiş çanaktan söz edilir.)
Sivri çanak, yıkama aygıtlarında cevher içeren ve yıkama sularıyla sürüklenen ince parçacıkları toplamaya yarayan kap. (Bk. ansikl. böl.)
—Mim. Dor sütun başlığında, abak altında bir tür yastık oluşturan yuvarlak ve içbükey büyük silme. Bir kubbeyi oluşturan bir kemertaşının karın bölümündeki çift eğrilik. ll Başlık çanağı, bazı sütun başlıklarının devrik çan biçimindeki sepet böbaşfık çanak lümü.
Kaynak: Büyük Larousse
BAKINIZ
BAKINIZ
El Sanatları - Çanak Çömlek
Yeryüzü Şekilleri - Çanak
Rüyada Çanak Görmek
ÇANAK
—Saraç. Çanak üzengi, ayak basacak yeri geniş ve çanak biçimli bir tür üzengi.
—Yerbil. Yatay kesiti bir çember oluşturan ve düşey eksen çevresinde çökmüş bir katmandan lanan çöküntü alanı.
—Zool. Ayaksız kadeh biçimindeki çeşitli organlara verilen ad. (Mesela koloniler oluşturarak yaşayan bazı hidraların iskelet locaları ya da kelebeklerin [yassı solucanlar, yapraksolucanlar] çekmenleri.) ll Böceklerin yumurta kanalının başlangıç kısmı; oviger iğne kılıfını ihtiva eder ve yumurtalığı oluşturur. ll Tutunmuş derisidikenlilerin gövdesinin küremsi kısmı; birbirine eklenen iskelet levhalarından oluşur. ll Bazı bilim adamlarının knidli poliplerin çanağına ya da iskeletsi duvarına verdiği ad. ll Calytoblastea öbeğinden hidra kolonilerinde, hidrantların ve gonoforların dibini örten kalınca periderm.
♦ sıf. Jeomorfol. Çanak platform, çökmüş orta kesimi kalınca çökellerle kaplı olan platform. (Karşt. ani. ANTEKLİZ.)
—Zootekn. Çanak üzengi, ayak basılan kısmı.
—ANSİKL. Bot. Çanak tomurcuğu sarıyor ve korur. Çiçek açıldığında dökülebilir (düşen çanak: gelincik) ya da genel olarak yerinde kalır. Hatta çiçek solduğu vakit bile büyümesini sürdürebilir (yapışık çanak: physalis). Çanak muntazam (aktinomorf) ya da iki yanlı bakışımlı (zigomorf ya da düzensiz), birbirine kaynamış çanak- yapraklı ya da ayrık çanakyapraklı olabilir. Çanakyapraklar taçyapraklar şeklinde renkli olursa (lale) buna taçsı çanak denir. Çanak dıştan bir çanakçık daha alarak katmerli de olabilir (çilek). Çiçek çevremi tek halka halindeyse, bu halka taç görünümünde olsa bile hep “çanak" diye anılır.
—Folk. Orta Asya Türkleri içinde yaygın bir anane olan çanak yağması, düğünlerin, hususi günlerde meydana getirilen şölenlerin olmazsa olmaz öğelerindendi. (TOY.) Düğün ya da şölen sahibi, ne denli çok malı yağmalanırsa o denli şan kazanırdı. (POTLAÇ ya da HANİ YAĞMA.) BU anane hemen sonra Osmanlılar'ın saray töreleri arasına da girdi. Yeniçerilere ulufeleri dağıtılırken, bayram ve düğünler esnasında verilen şölenlerde yiyecek çanakları kapışılırdı. Çanak yağmalamak devlete bağlılığın, hoşnutluğun bir göstergesiydi. Bu yapılmazsa, asker içinde hoşnutsuzluk olduğu biçiminde yorumlandığı ya da bir başkaldırıya işaret sayıldığı için yağma, devletin önde gelenlerince dikkatle izlenirdi. Çanak yağması istenen halde gerçekleşirse padişaha müjde götürülür, kurbanlar kesilirdi. Ek olarak yeniçerilere verilen ulufeler her orta için ayrı ayrı torbalara konup bir odaya dizilirdi. Bu tarz şeyleri almaya gelenler torbaları kapıp kaçarlardı. Böylece devlete bağlılıklarını belirtmiş olurlardı. Kanuni Sultan Süleyman'ın şehzadelerinin sünnet töreni sebebiyle düzenlenen şenlikleri betimleyen Nakkaş Osman'ın Hünername'sinde yer edinen minyatürlerden, yalnız askerlerin değil ilmiye sınıfından olanların da padişaha bağlılıklarını belirtmek için çanak yağması yaptıkları anlaşılmaktadır.
Günümüzde Anadolu'nun bazı yörelerinde sönük bir halde de olsa, düğün evinin eşyalarını yağma etme geleneği sürmektedir. Düğün evinin verdiği yemekte yiyecek kaplarını yağma etme yakın döneme değin görülen bir uygulamaydı. Bazı halkbilimciler günümüzde büyük harcamalar yaparak düğün, nişan töreni düzenlemenin, çanak yağması geleneğinin kalıntıları bulunduğunu öne sürmektedirler.
—Mad. oc. Sivri çanaklar, su akıntısı üzerine seri olarak yerleştirilen ve büyüyen kesitli kaplardan oluşan hidrolik sınıflandırma aygıtlarıdır; dipleri koni ya da piramit biçimindedir. Çanaklardan sıvının geçiş zamanlarının değişik oluşu, birinden diğerine irilik ve yoğunluk bakımından bir sınıflandırma sağlar. Dipte toplanan çökeller alttan alınarak yıkama masalarına yollanır. Günümüzde bu aygıtların yerine daha gelişmiş çiseleme elekleri kullanılır; bu elekler aynı ilkeyle çalışır, fakat daha azca yer meblağ ve daha duyarlı bir sınıflandırma sağlar.
—Saraç. Çanak üzengi, ayak basacak yeri geniş ve çanak biçimli bir tür üzengi.
—Yerbil. Yatay kesiti bir çember oluşturan ve düşey eksen çevresinde çökmüş bir katmandan lanan çöküntü alanı.
—Zool. Ayaksız kadeh biçimindeki çeşitli organlara verilen ad. (Mesela koloniler oluşturarak yaşayan bazı hidraların iskelet locaları ya da kelebeklerin [yassı solucanlar, yapraksolucanlar] çekmenleri.) ll Böceklerin yumurta kanalının başlangıç kısmı; oviger iğne kılıfını ihtiva eder ve yumurtalığı oluşturur. ll Tutunmuş derisidikenlilerin gövdesinin küremsi kısmı; birbirine eklenen iskelet levhalarından oluşur. ll Bazı bilim adamlarının knidli poliplerin çanağına ya da iskeletsi duvarına verdiği ad. ll Calytoblastea öbeğinden hidra kolonilerinde, hidrantların ve gonoforların dibini örten kalınca periderm.
♦ sıf. Jeomorfol. Çanak platform, çökmüş orta kesimi kalınca çökellerle kaplı olan platform. (Karşt. ani. ANTEKLİZ.)
—Zootekn. Çanak üzengi, ayak basılan kısmı.
—ANSİKL. Bot. Çanak tomurcuğu sarıyor ve korur. Çiçek açıldığında dökülebilir (düşen çanak: gelincik) ya da genel olarak yerinde kalır. Hatta çiçek solduğu vakit bile büyümesini sürdürebilir (yapışık çanak: physalis). Çanak muntazam (aktinomorf) ya da iki yanlı bakışımlı (zigomorf ya da düzensiz), birbirine kaynamış çanak- yapraklı ya da ayrık çanakyapraklı olabilir. Çanakyapraklar taçyapraklar şeklinde renkli olursa (lale) buna taçsı çanak denir. Çanak dıştan bir çanakçık daha alarak katmerli de olabilir (çilek). Çiçek çevremi tek halka halindeyse, bu halka taç görünümünde olsa bile hep “çanak" diye anılır.
—Folk. Orta Asya Türkleri içinde yaygın bir anane olan çanak yağması, düğünlerin, hususi günlerde meydana getirilen şölenlerin olmazsa olmaz öğelerindendi. (TOY.) Düğün ya da şölen sahibi, ne denli çok malı yağmalanırsa o denli şan kazanırdı. (POTLAÇ ya da HANİ YAĞMA.) BU anane hemen sonra Osmanlılar'ın saray töreleri arasına da girdi. Yeniçerilere ulufeleri dağıtılırken, bayram ve düğünler esnasında verilen şölenlerde yiyecek çanakları kapışılırdı. Çanak yağmalamak devlete bağlılığın, hoşnutluğun bir göstergesiydi. Bu yapılmazsa, asker içinde hoşnutsuzluk olduğu biçiminde yorumlandığı ya da bir başkaldırıya işaret sayıldığı için yağma, devletin önde gelenlerince dikkatle izlenirdi. Çanak yağması istenen halde gerçekleşirse padişaha müjde götürülür, kurbanlar kesilirdi. Ek olarak yeniçerilere verilen ulufeler her orta için ayrı ayrı torbalara konup bir odaya dizilirdi. Bu tarz şeyleri almaya gelenler torbaları kapıp kaçarlardı. Böylece devlete bağlılıklarını belirtmiş olurlardı. Kanuni Sultan Süleyman'ın şehzadelerinin sünnet töreni sebebiyle düzenlenen şenlikleri betimleyen Nakkaş Osman'ın Hünername'sinde yer edinen minyatürlerden, yalnız askerlerin değil ilmiye sınıfından olanların da padişaha bağlılıklarını belirtmek için çanak yağması yaptıkları anlaşılmaktadır.
Günümüzde Anadolu'nun bazı yörelerinde sönük bir halde de olsa, düğün evinin eşyalarını yağma etme geleneği sürmektedir. Düğün evinin verdiği yemekte yiyecek kaplarını yağma etme yakın döneme değin görülen bir uygulamaydı. Bazı halkbilimciler günümüzde büyük harcamalar yaparak düğün, nişan töreni düzenlemenin, çanak yağması geleneğinin kalıntıları bulunduğunu öne sürmektedirler.
—Mad. oc. Sivri çanaklar, su akıntısı üzerine seri olarak yerleştirilen ve büyüyen kesitli kaplardan oluşan hidrolik sınıflandırma aygıtlarıdır; dipleri koni ya da piramit biçimindedir. Çanaklardan sıvının geçiş zamanlarının değişik oluşu, birinden diğerine irilik ve yoğunluk bakımından bir sınıflandırma sağlar. Dipte toplanan çökeller alttan alınarak yıkama masalarına yollanır. Günümüzde bu aygıtların yerine daha gelişmiş çiseleme elekleri kullanılır; bu elekler aynı ilkeyle çalışır, fakat daha azca yer meblağ ve daha duyarlı bir sınıflandırma sağlar.
Kaynak: Büyük Larousse
Çanak -ğı
isim
1 . (isim) Toprak, metal vb. bir maddeden yapılmış yayvan, çukurca kap:
"Oradaki sigara çanağından bir Gelincik alıp yaktıktan sonrasında söyledi." - B. Felek
2 . Göz çukuru:
"Kanlı çanaklarından fırlayan iri parlak gözleri, pek korkulu bakıyordu." - Ö. Seyfettin
3 . (nebat bilimi) Çiçeğin en haricinde bulunan yeşil yaprakların tümü.
4 . (coğrafya) Çevresine nazaran alçakta bulunan, derinliği genişliğinden azca olan arazi.
5 . (ödat, mecaz) Göstermelik, yalan yanlış, öncesinden belirlenmiş sonucu almaya yönelik:
"O sayfaları hazırlayanlar karşımızdaki cephenin dolduruşuyla bir çanak anket düzenlediler." - R. Erduran.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller:
isim
1 . (isim) Toprak, metal vb. bir maddeden yapılmış yayvan, çukurca kap:
"Oradaki sigara çanağından bir Gelincik alıp yaktıktan sonrasında söyledi." - B. Felek
2 . Göz çukuru:
"Kanlı çanaklarından fırlayan iri parlak gözleri, pek korkulu bakıyordu." - Ö. Seyfettin
3 . (nebat bilimi) Çiçeğin en haricinde bulunan yeşil yaprakların tümü.
4 . (coğrafya) Çevresine nazaran alçakta bulunan, derinliği genişliğinden azca olan arazi.
5 . (ödat, mecaz) Göstermelik, yalan yanlış, öncesinden belirlenmiş sonucu almaya yönelik:
"O sayfaları hazırlayanlar karşımızdaki cephenin dolduruşuyla bir çanak anket düzenlediler." - R. Erduran.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller:
- çanağa ne doğrarsan kaşığında o çıkar
- çanak tutmak (ya da açmak)
- çanak yalamak
- çanak ağızlı
- çanak anten
- çanak çömlek
- çanak yalayıcı
- çanak yaprak
- ayrı çanak yapraklılar
- bitişik çanak yapraklılar
- bülbül çanağı
- çadır çanağı
- çirişçi çanağı
- dilenci çanağı
- ışık çanağı
- şarap çanağı
çanak ingilizcesi
1. bowl (especially an earthen one); mixing bowl.
2. bowl (of a tobacco pipe).
3. biol., anat. calyx.
- ağızlı
1. (someone, an animal) who/which özgü a large mouth, bigmouthed.
2. widemouthed (container).
3. (someone) who özgü a big mouth, who is a blabbermouth, who can´t keep a secret.
- anten satellite dish (for receiving television stations).
- çömlek crockery; pottery.
- şeklinde big (mouth, bowl, cup).
- tutmak/açmak /a/ to invite, ask for (trouble).
- yalamak to lick someone´s boots, kowtow, toady.
- yalayıcı
1. bootlicker, toady.
2. (someone) who is a bootlicker, toadying, fawning."
1. bowl (especially an earthen one); mixing bowl.
2. bowl (of a tobacco pipe).
3. biol., anat. calyx.
- ağızlı
1. (someone, an animal) who/which özgü a large mouth, bigmouthed.
2. widemouthed (container).
3. (someone) who özgü a big mouth, who is a blabbermouth, who can´t keep a secret.
- anten satellite dish (for receiving television stations).
- çömlek crockery; pottery.
- şeklinde big (mouth, bowl, cup).
- tutmak/açmak /a/ to invite, ask for (trouble).
- yalamak to lick someone´s boots, kowtow, toady.
- yalayıcı
1. bootlicker, toady.
2. (someone) who is a bootlicker, toadying, fawning."
El Sanatları - Çanak Çömlek
Yeryüzü Şekilleri - Çanak
Rüyada Çanak Görmek
YORUMLAR