Dil sevgisi ile ilgili atasözü ve özdeyiş var mı? Dil İle İlgili Atasözleri Bana benden her ne olursa, başım rahat bulur dilim su...
Dil sevgisi ile ilgili atasözü ve özdeyiş var mı?
Dil İle İlgili Atasözleri
Bana benden her ne olursa, başım rahat bulur dilim susarsa
Ne söylediğini bilmeyen, sözlerinin onu nereye ulaştıracağını hesap etmeyen, lüzumsuz ve çok konuşan kimse, dili yüzünden çeşitli zararlara uğrar. Aksine diline bir çeki düzen veren, susmasını bilen ve ancak gerektiği yerde konuşan kimseler bu belâlardan uzak olur.
Bıçak yarası geçer (onulur), dil yarası geçmez (onulmaz).
Bıçak ya da herhangi bir silâhın açtığı yara bir süre sonra iyileşir, vücutça onulur. Ama dilden çıkan kötü ve acı sözlerin gönülde açtığı yara, bıraktığı izi kolay kolay kapanmaz; her hatırlamada yeniden açılır, insana üzüntü verir.
Bülbülün çektiği dil (i) belâsıdır.
Bir karganın kafese konup beslendiği pek görülmemiştir. Ama bülbül için kafesler sürekli yapılır durur. Bunun tek sebebi, sesinin güzelliğidir. O oldukça güzel öter ve bunun için yakalanıp kafese konur. İnsanlar bundan ders almalıdır. Çünkü düşünüp taşınmadan, sonunun nereye varacağını hesaplamadan sarf edilen sözler, insanın başına dert açabilir. Dili yüzünden belâya saplanıp zarar görebilir.
Dilin kemiği yok
Dil kolayca her yana dönebilir. Bu özelliğe sahip olan dilde, her türlü kelimeler de kolayca çıkar; insan doğru olmayan, birbiriyle çelişkili sözleri söyleyebilir; önce söylediğini sonra inkâr edip başka şekle çevirebilir.
Dilin cismi küçük, cürmü büyük
Konuşma organımız olan dil, küçük hacimli bir nesnedir. Küçük olmasına küçüktür ama büyük suçlar onunla işlenir. Kimi zaman sarf ettiği kötü sözler insanın başını belâya sokup felâketini hazırlayabilir.
Tatlı ye, tatlı söyle (konuş)
Kırıcı, üzücü, incitici konuşmalardan sakın; güzel, hoşa giden bir dil kullan; yerinde ve inandırıcı konuş ki karşındaki memnun olsun; sen de sevil ve sayıl.
Dilim seni dilim dilim dileyim, başıma geleni senden bileyim
İnsanların başına kimi felâketler, sıkıntılar da çok kez dilleri yüzünden gelir. dilini tutmayan, ne zaman ve nasıl konuşacağını bilmeyen insanların başlarına belâ geldiği ve bu yüzden pişmanlık duydukları çok görülmüştür.
Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır
Sert ve kırıcı olmayan, yumuşak, hoşa giden, gönül alıcı, okşayıcı, etkileyici, inandırıcı ve yerinde söylenmiş söz insanın hoşuna gider; bu söz en azgın kişinin bile inadını kırar, onu yumuşatır ve yola getirir.
Olumsuz düşünce ve davranışlarında anlamsız biçimde inatla direnenleri, öfke ile sertlikle değil; gönül okşayıcı tatlı sözlerle yola getirmeye çalışmak, yumuşatmak en doğru yoldur.
Acı (kötü) söz insanı (adamı) dininden (çıkarır), tatlı söz (dil) yılanı deliğinden (ininden) çıkarır
Onur kırıcı, sert, kötü sözler insanı öfkelendirir; sabrını taşırır, çileden çıkarır, hoş olmayan davranışlara sürükler. Bunun aksine yumuşak, tatlı, hoş sözler de öfkeli, geçimsiz, saldırgan insanları yatıştırabilir; zarar vermelerinin önüne geçip onları doğru yola sokabilir.
DİL İLE İLGİLİ DEYİMLER
Ağız dil vermemek
Konuşmamak, susmak.
*Ağzı dili (ağzı) kurumak
konuşamaz duruma gelmek: “Ağzım dilim kurudu, kız yalvara yalvara†-Halk türküsü.
*Ağzı dili bağlanmak
Herhangi bir sebeple konuşamaz olmak.
*Dilinin ucuyla
İçten, yürekten olmayarak, laf olsun diye.
*Dilinin ucuna gelmek
Söyleyecek duruma gelmek: “İsmi dilimin ucuna gelir gelmez kalbimden hafif bir cereyanın kopup damarlarıma aktığını duyuyorum.†-E. İ. Benice.
*Dilinin altında bir şey olmak
Bir kimsenin sözlerinden, açıkça söylemediği bir şeyler anlaşılmak: “Günlerdir doktorun dilinin altında bir şeyler olduğunun farkındaydı.†-Y. Kemal.
*Dillere destan olmak
Herkes tarafından konuşulur olmak: “Dillere destan İstanbul nezaketini o evde gördüm, ağzım açık kaldı.†-A. Kutlu.
*Dili sürçmek
1) konuşma sırasında kelimeleri yanlış söylemek: “Bir dil sürçmesi sonucu, bu tartışmayı yarım saat kadar yürütmüşüm.†-S. İleri. 2) istenmeyen bir konudan söz etmek.
*Küçük dilini yutmak
Şaşırmak, donakalmak: “Kadıncağız beni bu hâlde görünce az kalsın küçük dilini yutacaktı.†-Y. K. Karaosmanoğlu.
*Dili uzamak
Haddini bilmeden konuşmak.
*Dili varmak
Bir sözü söylemeye gönlü razı olmak: “Süleyman Kâhyaya söylemeye kimsenin dili varmıyor, gücü yetmiyordu.†-Y. Kemal.
*Dili yanmak
1) üzüntü ve eziyet çekmek, zarara uğramak: “Otobüs yolculuğundan bir hayli dilim yandı.†-B. R. Eyuboğlu. 2) bıkmak, nefret etmek: “Şair neslinin şarkıdan o kadar dili yandı ki şarkı kelimesini nerede görse silip üstüne türkü diyecek.†-B. R. Eyuboğlu.
*Dilinde tüy bitmek
Tekrar tekrar söylemekten usanmak, bıkmak: “Hep de aynı tipler. Laftan da anlamıyorlar. Dilimde tüy bitti.†-E. Şafak.
*Dilinden anlamak
1) bir canlının çıkardığı seslerden veya onun davranışlarından ne anlatmak istediğini anlamak; 2) mec. söz konusu olan şeyin özelliğini bilmek: “Bunda yenilmiş, içilmiş bir şey yok ya! Sen onun dilini de anlarsın.†-M. Ş. Esendal.
*Dilinden kurtulamamak
Sürekli olarak bir kimsenin sitem, eleştiri ve sataşmalarına uğramak.
*Diline sağlam olmak
1) saklanacak konuları açığa vurmamak; 2) kötü söz söylemekten kaçınmak.
*Diline sağlık
Ağzına sağlık.
*Dili açılmak
Herhangi bir sebeple konuşmayan kimse konuşmaya başlamak.
*Dili ağırlaşmak
Hastalık sebebiyle güçlükle söz söyleyebilmek, güçlükle konuşmak: “Hastaya bazı şeyler soruyor. Fakat anlaşılır cevaplar alamıyordu. Birkaç saatin içinde kaynımın dili ağırlaştı.†-H. R. Gürpınar.
*Ellenmiş dillenmiş
İffetsizliği yayılmış (kadın).
*Dili alışmak
Çok kullandığı bir söze alışmak: “Bizim moruk ertesi güne devrisi der de ondan dilim alışmış.†-S. F. Abasıyanık.
*Dili (başka bir dile) çalmak
Bir kimsenin konuşması başka bir dile benzemek.
*Dili bir karış dışarı çıkmak (sarkmak)
Koşmaktan, yürümekten ve yorulmaktan çok susamak: “Koştu koştu da dili bir karış sarktı.†-S. F. Abasıyanık.
*Dili bir karış (olmak)
Fazla konuşan, her söze karşılık veren.
*Dili boğazına akmak
Konuşamaz olmak, sesi soluğu çıkmamak: “Kılıcı görünce dili boğazına aktı hayranlığından.†-Y. Kemal.
*Dili çözülmek
Konuşamayan veya susan kişi konuşmaya başlamak: “Aslında ben çok az konuşan biriyim. Dilimin böyle birdenbire çözülmesi çok garip.†-İ. Aral.
*Sili damağına yapışmak (dili damağı kurumak)
Susuzluktan ağzı kurumak, çok susamak: “Kupkuru dili damağına yapışıyor, boğazından midesine doğru…†-E. E. Talu.
*Dili (dilinin) döndüğü kadar
Söyleyebildiği kadar, anlatma gücünün elverdiği ölçüde: “Mademki çocuk terbiyesi hakkında konuşmak istiyorsunuz, dilimin döndüğü kadar söyleyeyim.†-S. Ayverdi.
*Dili dolaşmak
Korku, heyecan, hastalık, utangaçlık, sarhoşluk gibi sebeplerle şaşırarak söyleyeceğini karıştırmak: “Vehbi Dedenin kendini dinlediğinin farkına varır varmaz dili dolaştı.†-H. E. Adıvar.
Deyim
*Dili dönmemek
1) bir sözü doğru, düzgün söylemeyi becerememek: “üstelik ben dilim dönmezken armağan ettiğim çiçeklerle konuşmuyor muyum?†-R. Mağden. 2) amacını iyi anlatamamak.
*Dili durmamak
1) sürekli konuşmak; 2) söylenemeyecek şeyleri de söylemek.
*Dili ensesinden çekilsin!
Bıktıracak kadar çok konuşan veya kötü sözler söyleyenler için kullanılan bir ilenme sözü.
*Dili kılıçtan keskin
Kırıcı ve ağır konuşan.
*Dilini tutamamak
Sonunu düşünmeden gelişigüzel konuşmak.
*Dili pabuç kadar
Saygısızca ve gönül kırıcı bir biçimde konuşan.
*Ağzı dili tutulmak
1) konuşamamak; 2) beklenmedik bir durum karşısında heyecanlanmak, hayranlık duymak: “Kızları gördün, ağzın dilin tutuldu gayri.†-N. Cumalı.
*Ağzı var dili yok
1) “pek sessiz, kendi hâlinde†anlamında kullanılan bir söz: “Benim gibi ağzı var dili yok bir kadınla ne zevkleniyorsunuz?†-B. Felek. 2) “konuşamayan, derdini anlatamayan†anlamında kullanılan bir söz: “Hey zavallı balık, diyor, ağzın var dilin yok.†-S. F. Abasıyanık.
*(birinde) dil bir karış
Saygısızca karşılık verenler için kullanılan bir söz.
*(birine) dil çıkarmak
Alay etmek, eğlenmek.
*(birinin) ağzını dilini bağlamak
Birini konuşamaz duruma getirmek: “O basmış büyüyü, adamcağızın ağzını dilini bağlamıştı.†-R. N. Güntekin.
*(birinin) diline düşmek
Yermek veya alay etmek amacıyla birinin kötü veya yanlış davranışını sürekli söylemek: “Mahallede acubelerin diline düşmekten korkuyorum.†-P. Safa.
*Dil ağız vermemek
Ağız dil vermemek: “Çocuk, hâlâ dil ağız vermeden yatıyordu.†-R. N. Güntekin.
*Dil (diller) dökmek
Kandırmak, inandırmak veya yararlanmak için tatlı sözler söylemek: “Ninniyi mutlaka söylemesi için ona bir sürü dil döktü.†-O. C. Kaygılı.
*Dil otu yemek
Çok konuşmak: “Mütemadiyen gülüp söylüyordum. Hacı Kalfanın ellerini dizlerine vurarak: -Dil otu mu yedin be kızım? diye bir gülmesi var ki…†-R. N. Güntekin.
*Dil tutmak
esk. sorguya çekmek için düşman askeri yakalamak.
*Dil uzatmak
Bir kimse veya bir şey için kötü söylemek: “Başka ulusların kabahatleri ne olursa olsun, dost ve düşman bize nasıl dil uzatırlarsa uzatsın…†-T. Halman.
*Dilden düşmez olmak
Herkes tarafından sürekli tekrar edilir olmak: “Kapsamı iyice belirtilmeyen, gerektiği gibi tanımlanmayan sanat sözü, dillerden düşmez oldu.†-S. Hilav.
*Dilden düşürmemek
Sürekli tekrar etmek.
*Dile (dillere) düşmek
Hakkında dedikodu yapılmak: “Yâr adını desem olmaz / Düşer dillere dillere†-Erzurumlu Emrah.
*Dile dolamak
Bir şeyi veya konuyu sık sık tekrar etmek.
*Dile gelmek
1) dile düşmek; 2) konuşma kudreti, yeteneği, olmayan varlık konuşmak, dillenmek, lisana gelmek: “Günlerce elin, dile gelmeyen çocuğunu bağrına basan fabrika sahibine acındı.†-L. Tekin.
*Dile getirmek
1) konuşturmak: “Yıllar yılı, bu amaçları devlet adamlarımız, basınımız, sanat âlemimiz dile getirip durmuştur.†-T. Halman. 2) belirtmek, anlatmak, açıklamak, ifade etmek: “Kendi kendime, adlı şiirinde bunu şöyle dile getirir.†-S. Birsel.
*Dile vermek
Gizli tutulması gereken bir şeyi açığa vurmak, duyurmak, yaymak.
Sebep: adımı silmem gerek
Dil sevgisi ile ilgili şiir var mı?
Tatlı dil ile ilgili özdeyiş ve güzel söz örnekleri verir misiniz?
Öğrenmek ve öğretim ile ilgili deyim, atasözü, özdeyiş var mı?
İnceleyiniz
Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki, bu dil şuurla işlensin. ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.
Mustafa Kemal Atatürk
Türk demek dil demektir. Millet olmanın en önemli özelliklerinden birisi de dildir. Türk Milleti'ndenim diyen insanlar her şeyden önce ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk Kültüründen ve Türk Toplumundan olduğunu ileri sürerse buna inanmak doğru olmaz."
" Millî duygu ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin millî ve zengin olması, millî duygunun gelişmesinde başlıca etkendir. Türk Dili dillerin en zenginlerindendir... Yeter ki bu dil, bilinçle işlensin."
" Türk Dilinin kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğine kavuşması için bütün devlet kuruluşlarımızın özenle ilgili olmasını isteriz."
" Türkiye Cumhuriyeti'nin Resmî Dili Türkçe'dir. Resmî işlerde Türk Dilinin kullanılması gerektiğini herkes bilmelidir."
MUSTAFA KEMAL ATATüRK
Mustafa Kemal Atatürk
Türk demek dil demektir. Millet olmanın en önemli özelliklerinden birisi de dildir. Türk Milleti'ndenim diyen insanlar her şeyden önce ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk Kültüründen ve Türk Toplumundan olduğunu ileri sürerse buna inanmak doğru olmaz."
" Millî duygu ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin millî ve zengin olması, millî duygunun gelişmesinde başlıca etkendir. Türk Dili dillerin en zenginlerindendir... Yeter ki bu dil, bilinçle işlensin."
" Türk Dilinin kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğine kavuşması için bütün devlet kuruluşlarımızın özenle ilgili olmasını isteriz."
" Türkiye Cumhuriyeti'nin Resmî Dili Türkçe'dir. Resmî işlerde Türk Dilinin kullanılması gerektiğini herkes bilmelidir."
MUSTAFA KEMAL ATATüRK
» Laf ile karın doymaz.
» Laf ile peynir gemisi yürümez.
» Laf lafı açar.
» Laf torbaya girmez.
» Lafın azı uzu, çobana verme kızı, ya koyun güttürür ya kuzu.
» Lakırdı lakırdıyı açar, lakırdı bilmeyen meclisten kaçar.
» Latife latif gerek.
- bilgisiz insan meyvesiz agaca benzer
- bilmemek ayıp degil ögrenmemek ayıptır
- akıl yaşta değil baştadır
- bilinmedik iş ya karın agrıtır ya baş
- bir işe başlamak bitirmenin yarısıdır
- bin bilsende bir bilene danış
- bin ölçüp bin biçmeli
- dereyi görmeden paçayı sıvama
- türk demek dil demektir
- Ağız ve Dil ile ilgili deyimler
- Dili şişmek
- Dilinde tüy bitmek
- Yüreği ağzına gelmek
- Ağzı kulaklarına varmak
- Dilini eşek arısı sokmak
- Dilinin ucuna gelmek
- Ağzından yel almak
- Eli ayağına dolaşmak
- İki ayağı bir pabuca girmek
- Dili sürçmek
- Şom ağızlı olmak
- Dili dönmemek
- Dile gelmek
- Ağzından bal damlamak
- Ağzına bal çalmak
- Diş bilemek
- Dişinden tırnağından artırmak
- Dil otu yemek
- Dişinin kovuğunu doldurmamak
- Dişe gelmek (büyümek)
- Boğazı düğümlenmek
- Diş geçirmek
- Dilini yutmak
- Dudak bükmek
- Dili damağı kurumak
- Ağzıyla kuş tutmak
- Tatlı dilli olmak
- Ağzı sulanmak
- Ağzı yanmak (pişman olmak)
- Dili damağına yapışmak
- Ağzından burnundan gelmek
- Pis boğazlı olmak
- Boş boğaz olmak
- Boğazını el demiriyle delmek(sesi çok çıkmak)
- Bunlar Deyimler Yardımım Dokundaysa Ne Mutlu Bana
ürk dilinin korunmasında Türk kültürünün önemi nedir?
"Türk dilinin korunmasında Türk Kültürünün Önemi.!!"
Türk Milli Kültürünün Önemli
Bir Unsuru: Türk Dili
Öncelikle, Türk Milli Kültürü
denilince neleri anlıyoruz, kısaca bunlardan söz edelim. Türk Milli Kültürü,
Türklerin, tarihi süreç içerisindeki toplumsal yapılarını, dini, iktisadi hayatlarını, edebi
kültür, dil ve sanatlarını, düşünce ve ahlak özelliklerini içerisine alan
geniş bir konudur. Bu kadar geniş bir konuyu, tüm ayrıntılarıyla
ele almak oldukça zor bir iştir. Bu sebeple, yazımızda, Türk
Milli Kültür'ünün önemli bir unsuru olarak, Türk Dili üzerinde durulacaktır.
Türk Dili'nin tercih edilişinin bir diğer sebebi ise, dilin, bir
toplum için, son derece önemli ve etkili bir araç olduğu
gerçeğidir. Bize göre, dilini kaybetmiş bir millet, milli benliğini, değerlerini,
özünü, daha doğrusu, her şeyini kaybetmiştir. Peki, bir dil nasıl
olur da kaybedilir? Bu sorunun cevabını vermek bizler için pek
de zor bir durum değildir. Bugün, şehir merkezlerine gittiğimiz zaman,
etrafımızdaki alış-veriş yerlerine, dükkanlara dikkatlice bakarsak, gördüğümüz tablo karşısında şunu
söyleyebiliriz: Bir dil işte böyle kaybolur! Evet, ne yazık ki,
güzel Türkçemiz tehlikeli bir durumla karşı karşıyadır: Yok olma tehlikesi!
Bir dil, kullanılmazsa ortadan kalkar. Konuşulmayan, yazılmayan bir dilin devam
etmesi, kuşaklar boyunca var olması, söz konusu değildir.
Konuya, Türk
Dili'nin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunu belirterek başladık. Buraya
tekrar döneceğiz; ancak, öncelikle, dilin bir toplum için ne kadar
önemli olduğuna değinelim. Dil, düşünmenin aracıdır. Düşünemeyen insanların fikir üretme
gibi bir şansları yoktur. Dil ile düşünme arasındaki bu sıkı
bağ, milli hissin oluşmasında da etkilidir. Milli bir his, ancak,
o milletin dili ile oluşturulabilir. Şöyle diyelim, İngilizce konuşup, fikirler
ortaya koyarak bir Fransız milliyetçiliğinden söz edebilir misiniz? Tabi ki,
bu gülünç bir durum olur. Demek ki, dil, bir milletin
milli duygularının oluşmasında, bu duyguların geniş kitlelere yayılmasında birinci derecede
önemlidir. Her millet, ancak, kendine özgü bir dil ile milli
hislerini kuvvetlendirip yayabilir. Bu gerçeği gören büyük önderimiz ATATüRK, Türk
Dili'ne son derece önem vermiş, birçok yabancı kelimenin Türkçe karşılığını
aramış, Türkçe'ye hak ettiği değeri göstermiştir. Bugün, matematikte kullandığımız birçok
terim ATATüRK'ün bizzat kendisinin ortaya koyduğu Türkçe kelimelerdir (örneğin; artı,
açı, üçgen). Bu konuda ATATüRK ve ona destek verenlerin yaptıkları
tüm çalışmalar, hep bir düşüncenin ürünüdür: Milli bilinci canlandırmak. Milli
bilinç, her şeyden önce, dilin ayakta durması, gelişmesi, yabancı kelimelerden
arındırılması ile mümkün olabilir. Tabi ki böyle bir milli bilinç
sahibi olunabilmesi için de, ortada, bir milletin bulunması gerekir. Atatürkçülükte,
milletin tanımında dahi "dil birliği" esastır. Millet, dil, kültür ve
ülkü birliği ile birbirine bağlı vatandaşların oluşturduğu siyasi ve toplumsal
bir heyettir. Bu sebeple, tüm Atatürkçülerin (tabi ki gerçek Atatürkçülerin!)
Türkçe'ye önem vermeleri, bu konuya duyarlı olmaları gerekmektedir.
Tarih bize
göstermiştir ki, milli kültürünü kaybeden milletler, daima "güçlü milli duygu"lara
sahip olan milletlerin egemenliğine girmişlerdir. Başlangıçta da belirttiğimiz gibi, madem
ki dil, milli kültürün ve milli kültür de bağımsızlığın temeli,
öyleyse, bize düşen görev, Türkçe'ye gereken önemi vermek; Türkçe konuşmaktan,
Türkçe yazmaktan gurur duymaktır. Bugün, ABD ve Batılı ülkelere olan
hayranlıkları ile İngilizce'ye duydukları özenti birçok insanı ve özellikle "sözde
aydınlar"ımızı Türkçe konuşmaktan alıkoymuş, bu durumdan utanır hale getirmiştir. Böyle,
aşağılık duygusuna sahip insanların, bir de, büyük önderimizi ağızlarına almaları
yok mu, işte bu durum işin en ilginç, en düşündürücü
ve korkutucu tarafıdır. Bu zihniyete sahip kişilerin, kurtuluş savaşı sonrası
ikinci bir kurtuluş savaşı başlatıp, ilk işi Türkçe ‘yi korumak,
geliştirmek olan bu büyük insanı ağızlarına almaları, akıl sır erdirilebilir
bir durum değildir. Şöyle ki, bu eşsiz insan, dili, milli
kurumların en başta geleni sayıyor, milli duygu, düşünce ve yönelişin,
milli benlik ve şuurun milli dile bağlı olduğu üzerinde önemle
duruyor, uzun vadeli düşünülürse, milli bağımsızlığın, ancak, Türk dili varoldukça,
dil bağımsız oldukça mümkün olacağı temelinden yürüyordu. Nasıl olabilir de,
Batılılaşmak uğruna güzel Türkçe'den vazgeçilebilir. Böyle bir Batılılaşmayı ne Mustafa
Kemal ATATüRK kabul ederdi, ne de günümüzde herhangi bir Türk
vatanseveri kabul edebilir. Türkiye, eğer ki, AB ya da benzeri
birtakım örgütlerin içerisinde yer alacaksa, böyle bir durum ancak, Türk
Milli Kültürü ‘nün tam anlamıyla korunacağı bir ortamda gerçekleşmelidir (Böyle
bir durum Batılı ülkeler ve ABD'nin asla kabul etmeyeceği açıktır.
Ne acıdır ki, bu devletlerin, Türk Milli Kültürü'nü, hatta, Türkleri
dünya üzerinde görmeye tahammülleri yoktur.)
Türk Dili'nin ne kadar önemli
olduğunu kısaca anlattıktan sonra, yazının başında, tekrar döneceğimizi belirttiğimiz konuya
gelelim: "Türkçe'nin yok oluşu sorunu." Evet, Türkçe yok olmaya yüz
tutmuştur; gerek içte, gerek dışta bu yok oluşa destek verilmekte,
adeta seferberlik içine girilmektedir. Bu tehlikeli durum, kem}isini en açık
şekli ile sokaklarımızda, iş yerlerimizde göstermektedir. Bu yerlerin isimlerine bakıldığında,
Türkçe bir kelime görmek neredeyse imkansızdır. Ayrıca, kendisini aydın sanan
kişiler arasında da, her geçen gün, Türkçe'den kopuş söz konusudur.
Ne kadar üzücü bir durum! Bunun için mi verildi onca
mücadele? Şurası bilinmeli ki, bu topraklar, yalnızca İngilizlerden, Fransızlardan kurtarılmadı,
aynı zamanda İngilizce'nin, Fransızca'nın egemenliğinden de kurtarıldı, bu uğurda savaşıldı.
Tüm bunları görmezlikten gelerek, birtakım ülkelere yaranmak, özenmek ve bu
doğrultuda hareket etmek cidden içler acısı bir durumdur.
Konumuzla ilgili
olduğu için, "Eurovision Şarkı Yarışması"na değinmek istiyoruz. Bu yarışmadaki birinciliğimiz
ve bir sonraki yarışmanın Türkiye'de yapılacak olması, cidden, bizleri gururlandırdı.
Ancak, bu sevincimizin içerisine hüzün de karıştı. Birinciliği elde ettiğimiz
parça, ne yazık ki, İngilizce. Peki, bu parça Türkçe olsaydı
daha iyi olmaz mıydı? Hem de, öyle iyi olurdu ki,
kendimizi bize özgü değerlerden birisiyle ( Türkçe ) ifade etmiş
olurduk.
Buraya kadar söylediklerimizden, Türkçe dışında herhangi bir dili bilmeyelim,
öğrenmeyelim anlaşılmasın. Tabi ki birçok dil öğrenip, kendimizi her alanda
geliştirmek durumundayız. Bizim isteğimiz, Türkçe'nin konuşulduğu bir Türkiye olarak kalmaktır.
Bu doğrultuda hareket etmeyen her kişiye, kuruma karşı ise mücadelemiz
sürecektir. Bu mücadele, her şeyden önce, tepki ile başlamalıdır. Örneğin;
İngilizce eğitim yapan okullara, sırf bu sebeple çocuklarımızı yollamayarak ya
da ismi Türkçe olmayan yerlerden alışveriş yapmayarak, yemek yemeyerek tepkimizi
gösterebiliriz. Bizim düşüncemizde, Türk demek Türkçe demektir! Bu sebeple, ne
uluslar arası yarışmalarda, toplantılarda, ne de ülke içerisindeki etkinliklerde, Türkçe'
den asla vazgeçmeyeceğiz.
SONUÇ
Dil, milli kültürün ilerlemesi ve yayılmasında
önemli bir araç olduğu gibi, milli duygunun gelişmesinde ve bağımsızlığın
korunmasında da önemli bir etkendir. Bu sebeple, Atatürkçülükte, milli kültürün,
bağımsızlığın, milli bütünlük ve toplumsal barışın korunması, sürdürülmesi için, milleti
oluşturan kişiler arasında konuşulan dilin, birbirinden farklı olmaması, sade, anlaşılır
ve zengin olması gereklidir. Türk'üm diyen herkesin Türk Dili'ni bilmesi
ve kullanması şarttır. Türkçe'nin en büyük koruyucusu, geliştiricisi eşsiz liderimiz
ATATüRK'ün dediği gibi" ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk Milleti,
dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır." Bu uğurda mücadeleye devam…
"Türk dilinin korunmasında Türk Kültürünün Önemi.!!"
Türk Milli Kültürünün Önemli
Bir Unsuru: Türk Dili
Öncelikle, Türk Milli Kültürü
denilince neleri anlıyoruz, kısaca bunlardan söz edelim. Türk Milli Kültürü,
Türklerin, tarihi süreç içerisindeki toplumsal yapılarını, dini, iktisadi hayatlarını, edebi
kültür, dil ve sanatlarını, düşünce ve ahlak özelliklerini içerisine alan
geniş bir konudur. Bu kadar geniş bir konuyu, tüm ayrıntılarıyla
ele almak oldukça zor bir iştir. Bu sebeple, yazımızda, Türk
Milli Kültür'ünün önemli bir unsuru olarak, Türk Dili üzerinde durulacaktır.
Türk Dili'nin tercih edilişinin bir diğer sebebi ise, dilin, bir
toplum için, son derece önemli ve etkili bir araç olduğu
gerçeğidir. Bize göre, dilini kaybetmiş bir millet, milli benliğini, değerlerini,
özünü, daha doğrusu, her şeyini kaybetmiştir. Peki, bir dil nasıl
olur da kaybedilir? Bu sorunun cevabını vermek bizler için pek
de zor bir durum değildir. Bugün, şehir merkezlerine gittiğimiz zaman,
etrafımızdaki alış-veriş yerlerine, dükkanlara dikkatlice bakarsak, gördüğümüz tablo karşısında şunu
söyleyebiliriz: Bir dil işte böyle kaybolur! Evet, ne yazık ki,
güzel Türkçemiz tehlikeli bir durumla karşı karşıyadır: Yok olma tehlikesi!
Bir dil, kullanılmazsa ortadan kalkar. Konuşulmayan, yazılmayan bir dilin devam
etmesi, kuşaklar boyunca var olması, söz konusu değildir.
Konuya, Türk
Dili'nin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunu belirterek başladık. Buraya
tekrar döneceğiz; ancak, öncelikle, dilin bir toplum için ne kadar
önemli olduğuna değinelim. Dil, düşünmenin aracıdır. Düşünemeyen insanların fikir üretme
gibi bir şansları yoktur. Dil ile düşünme arasındaki bu sıkı
bağ, milli hissin oluşmasında da etkilidir. Milli bir his, ancak,
o milletin dili ile oluşturulabilir. Şöyle diyelim, İngilizce konuşup, fikirler
ortaya koyarak bir Fransız milliyetçiliğinden söz edebilir misiniz? Tabi ki,
bu gülünç bir durum olur. Demek ki, dil, bir milletin
milli duygularının oluşmasında, bu duyguların geniş kitlelere yayılmasında birinci derecede
önemlidir. Her millet, ancak, kendine özgü bir dil ile milli
hislerini kuvvetlendirip yayabilir. Bu gerçeği gören büyük önderimiz ATATüRK, Türk
Dili'ne son derece önem vermiş, birçok yabancı kelimenin Türkçe karşılığını
aramış, Türkçe'ye hak ettiği değeri göstermiştir. Bugün, matematikte kullandığımız birçok
terim ATATüRK'ün bizzat kendisinin ortaya koyduğu Türkçe kelimelerdir (örneğin; artı,
açı, üçgen). Bu konuda ATATüRK ve ona destek verenlerin yaptıkları
tüm çalışmalar, hep bir düşüncenin ürünüdür: Milli bilinci canlandırmak. Milli
bilinç, her şeyden önce, dilin ayakta durması, gelişmesi, yabancı kelimelerden
arındırılması ile mümkün olabilir. Tabi ki böyle bir milli bilinç
sahibi olunabilmesi için de, ortada, bir milletin bulunması gerekir. Atatürkçülükte,
milletin tanımında dahi "dil birliği" esastır. Millet, dil, kültür ve
ülkü birliği ile birbirine bağlı vatandaşların oluşturduğu siyasi ve toplumsal
bir heyettir. Bu sebeple, tüm Atatürkçülerin (tabi ki gerçek Atatürkçülerin!)
Türkçe'ye önem vermeleri, bu konuya duyarlı olmaları gerekmektedir.
Tarih bize
göstermiştir ki, milli kültürünü kaybeden milletler, daima "güçlü milli duygu"lara
sahip olan milletlerin egemenliğine girmişlerdir. Başlangıçta da belirttiğimiz gibi, madem
ki dil, milli kültürün ve milli kültür de bağımsızlığın temeli,
öyleyse, bize düşen görev, Türkçe'ye gereken önemi vermek; Türkçe konuşmaktan,
Türkçe yazmaktan gurur duymaktır. Bugün, ABD ve Batılı ülkelere olan
hayranlıkları ile İngilizce'ye duydukları özenti birçok insanı ve özellikle "sözde
aydınlar"ımızı Türkçe konuşmaktan alıkoymuş, bu durumdan utanır hale getirmiştir. Böyle,
aşağılık duygusuna sahip insanların, bir de, büyük önderimizi ağızlarına almaları
yok mu, işte bu durum işin en ilginç, en düşündürücü
ve korkutucu tarafıdır. Bu zihniyete sahip kişilerin, kurtuluş savaşı sonrası
ikinci bir kurtuluş savaşı başlatıp, ilk işi Türkçe ‘yi korumak,
geliştirmek olan bu büyük insanı ağızlarına almaları, akıl sır erdirilebilir
bir durum değildir. Şöyle ki, bu eşsiz insan, dili, milli
kurumların en başta geleni sayıyor, milli duygu, düşünce ve yönelişin,
milli benlik ve şuurun milli dile bağlı olduğu üzerinde önemle
duruyor, uzun vadeli düşünülürse, milli bağımsızlığın, ancak, Türk dili varoldukça,
dil bağımsız oldukça mümkün olacağı temelinden yürüyordu. Nasıl olabilir de,
Batılılaşmak uğruna güzel Türkçe'den vazgeçilebilir. Böyle bir Batılılaşmayı ne Mustafa
Kemal ATATüRK kabul ederdi, ne de günümüzde herhangi bir Türk
vatanseveri kabul edebilir. Türkiye, eğer ki, AB ya da benzeri
birtakım örgütlerin içerisinde yer alacaksa, böyle bir durum ancak, Türk
Milli Kültürü ‘nün tam anlamıyla korunacağı bir ortamda gerçekleşmelidir (Böyle
bir durum Batılı ülkeler ve ABD'nin asla kabul etmeyeceği açıktır.
Ne acıdır ki, bu devletlerin, Türk Milli Kültürü'nü, hatta, Türkleri
dünya üzerinde görmeye tahammülleri yoktur.)
Türk Dili'nin ne kadar önemli
olduğunu kısaca anlattıktan sonra, yazının başında, tekrar döneceğimizi belirttiğimiz konuya
gelelim: "Türkçe'nin yok oluşu sorunu." Evet, Türkçe yok olmaya yüz
tutmuştur; gerek içte, gerek dışta bu yok oluşa destek verilmekte,
adeta seferberlik içine girilmektedir. Bu tehlikeli durum, kem}isini en açık
şekli ile sokaklarımızda, iş yerlerimizde göstermektedir. Bu yerlerin isimlerine bakıldığında,
Türkçe bir kelime görmek neredeyse imkansızdır. Ayrıca, kendisini aydın sanan
kişiler arasında da, her geçen gün, Türkçe'den kopuş söz konusudur.
Ne kadar üzücü bir durum! Bunun için mi verildi onca
mücadele? Şurası bilinmeli ki, bu topraklar, yalnızca İngilizlerden, Fransızlardan kurtarılmadı,
aynı zamanda İngilizce'nin, Fransızca'nın egemenliğinden de kurtarıldı, bu uğurda savaşıldı.
Tüm bunları görmezlikten gelerek, birtakım ülkelere yaranmak, özenmek ve bu
doğrultuda hareket etmek cidden içler acısı bir durumdur.
Konumuzla ilgili
olduğu için, "Eurovision Şarkı Yarışması"na değinmek istiyoruz. Bu yarışmadaki birinciliğimiz
ve bir sonraki yarışmanın Türkiye'de yapılacak olması, cidden, bizleri gururlandırdı.
Ancak, bu sevincimizin içerisine hüzün de karıştı. Birinciliği elde ettiğimiz
parça, ne yazık ki, İngilizce. Peki, bu parça Türkçe olsaydı
daha iyi olmaz mıydı? Hem de, öyle iyi olurdu ki,
kendimizi bize özgü değerlerden birisiyle ( Türkçe ) ifade etmiş
olurduk.
Buraya kadar söylediklerimizden, Türkçe dışında herhangi bir dili bilmeyelim,
öğrenmeyelim anlaşılmasın. Tabi ki birçok dil öğrenip, kendimizi her alanda
geliştirmek durumundayız. Bizim isteğimiz, Türkçe'nin konuşulduğu bir Türkiye olarak kalmaktır.
Bu doğrultuda hareket etmeyen her kişiye, kuruma karşı ise mücadelemiz
sürecektir. Bu mücadele, her şeyden önce, tepki ile başlamalıdır. Örneğin;
İngilizce eğitim yapan okullara, sırf bu sebeple çocuklarımızı yollamayarak ya
da ismi Türkçe olmayan yerlerden alışveriş yapmayarak, yemek yemeyerek tepkimizi
gösterebiliriz. Bizim düşüncemizde, Türk demek Türkçe demektir! Bu sebeple, ne
uluslar arası yarışmalarda, toplantılarda, ne de ülke içerisindeki etkinliklerde, Türkçe'
den asla vazgeçmeyeceğiz.
SONUÇ
Dil, milli kültürün ilerlemesi ve yayılmasında
önemli bir araç olduğu gibi, milli duygunun gelişmesinde ve bağımsızlığın
korunmasında da önemli bir etkendir. Bu sebeple, Atatürkçülükte, milli kültürün,
bağımsızlığın, milli bütünlük ve toplumsal barışın korunması, sürdürülmesi için, milleti
oluşturan kişiler arasında konuşulan dilin, birbirinden farklı olmaması, sade, anlaşılır
ve zengin olması gereklidir. Türk'üm diyen herkesin Türk Dili'ni bilmesi
ve kullanması şarttır. Türkçe'nin en büyük koruyucusu, geliştiricisi eşsiz liderimiz
ATATüRK'ün dediği gibi" ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk Milleti,
dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır." Bu uğurda mücadeleye devam…
Dil sevgisini ve dilin önemini vurgulayan özlü sözler ve yazılar
DİLİN ÖNEMİ
- Bil ki, lehine söz taşıyan kimse aleyhine de taşır; sana nakleden, senden de nakleder Imam-ı Şafii
- * Dediklerine bakılırsa yeryüzünde aramışlar aramışlar, bir tek dilsiz kadın bulamamışlar Plautus
- * Dil ile düğümlenen, diş ile çözülmez Kaşgarlı Mahmut
- * İnsan dilinin altında gizlidir (Hadis-i Şerif
- * Kullanıldıkça keskinlşen tek alet dildir Washington Irwing
- * Söz ok gibidir Senden çıktı mı, artık sen ona değil, o sana hakim olur Imam-ı Şafii
- * Dil ile düğümlenen diş ile çözülmez. ( Kaşgarlı Mahmut )
- * Kalbi ile sözü bir olmayan kimsenin yüz dili bile olsa, o yine dilsiz sayılır. ( Mevlana )
- * Başların belası, dillerden gelir. ( Nizami )
- * Dizginsiz dil bela getirir. ( Aiskbylos )
- * Tatlı dilli olanların dostları her gün biraz daha artar. ( Hz. Ali r.a. )
- * Tatlı dil, her kapıyı açan sihirli bir anahtardır. ( Montaigne )
- * Kötü bir adamın dökeceği tatlı dil, tilkinin kargaya döktüğü tatlı dil gibidir. ( Montaigne )
- * Kullanıldıkça keskinleşen tek alet dildir. ( Washington Irwing )
- * İnsan toplulukların gelişmesi, herşeyden önce dil ve edebiyatlarının ilerlemesine bağlıdır. ( Namık Kemal )
DİLİN ÖNEMİ
- Dil, gelişmiş bir iletişim aracıdır.
- Dilin varlığı, ancak insanın varlığıyla mümkündür.
- Dil, seslerden oluşmuş bir anlaşma sistemidir.
- Tam anlamıyla anlatma ve anlaşma; seslerden örülü kurallar bütünü olan “dil†ile sağlanır.
- Dil, düşünce ve zekânın bir göstergesidir.
- Dil, canlı bir varlıktır. (adak, ayıg, sarıg, edgü, gök [kök], uçmak, yanıt, yabız vb.)
- Dil, sosyal bir varlıktır.
- Dil, bir ortaklıktır.
- Dil, sadece iletişim kurmakla kalmaz, aynı zamanda bu iletişim sonucu doğan kültür unsurlarının da nesilden nesle aktarılmasını sağlar.
Dil ile ilgili Söylenmiş Güzel Sözler
Dil, insanlığın kendisidir ve zihin hayatımız onunla vardır.
Ahmet Hamdi Tanpınar
Kendi dilini bilmeyen, başka dil öğrenemez.
Bernard Shaw
Her insanın terbiye ve tahsilinde, kazanması icap eden bir meziyet ana dilini dosdoğru öğrenmek ve söylemektir.
Charles Eliot
Dil, insanın fikirlerini tam olarak başkasına iletmeye araç olihalıdır; fakat o kadar daha fazla değil.
Confucius
Düşünce dilden, dil düşünceden doğar.
Eflatun
Dil, bir ulusun aynasıdır, bu aynaya baktığımız zaman, orada kendimizin en gerçek yankısını buluruz.
Friedrich Schiller
Düşünce dili çürütürse, dil de düşünceyi çürütebilir.
George Orwell
Dili gereksiz yabancı sözcüklerden uzaklaştırıp temiz tutmak; tıpkı vücudunu, vicdanını, evini, köyünü ve şehrini temiz tutmak gibi ahlâki bir ödevdir.
Gerhard Kessler
Dilinizi daima iyi kullanınız o, sizi saadete götürdüğü gibi, felakete de götürebilir.
Hz. Ali (r.a.)
Dil araçların aracıdır, dil olmadan hiçbir bilgiyi kullanmak, onu başkaları için faydalı kılmak mümkün değildir.
John Dewey
Dil ile düğümlenen, diş ile çözülmez.
Kaşgarlı Mahmud
Dil, düşüncenin evidir.
Martin Heidegger
Düşünce ve sanat adamları, sözleri ve yazılarıyla dile değer kazandırırlar.
Montaigne
ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.
Mustafa Kemal Atatürk
Milliyetin çok belirgin niteliklerinden biri de dildir. Türk milletindenim diyen insan, her şeyden evvel ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır.
Mustafa Kemal Atatürk
Dil, yapılması için herkesin, bir taş koyduğu şehirdir.
Ralph Waldo Emerson
Bir lisan ne kadar kolay olursa, onunla konuşanlar için o kadar büyük bir nimettir, çünkü o kadar kolay öğrenilip çeşitli ilimler ve fenlerle, diğer dillerin tahsiline vakit kalmış olur.
Şemseddin Sami
Bir ulusun gerçek yurdu onun dilidir, dil ulusal dileği belirten güçlü bir varlıktır. Ulusal dil yok olunca, ulusal duygu da çok geçmeden kaybedilebilir.
Wilhelm Humboldt
Bir dilin kuvveti, yabancı olanı itmesi değil onu yutmasıdır.
Wolfgang Van Goethe
Anlayış ve bilgiye tercüman olan dildir, insanı aydınlatan dilin kıymetini bil.
Yusuf Has Hacib
Başka dile uymaz ananın sesi,
Her sözü ararsan vardır Türkçesi.
Ziya Gökalp
Dil, insanlığın kendisidir ve zihin hayatımız onunla vardır.
Ahmet Hamdi Tanpınar
Kendi dilini bilmeyen, başka dil öğrenemez.
Bernard Shaw
Her insanın terbiye ve tahsilinde, kazanması icap eden bir meziyet ana dilini dosdoğru öğrenmek ve söylemektir.
Charles Eliot
Dil, insanın fikirlerini tam olarak başkasına iletmeye araç olihalıdır; fakat o kadar daha fazla değil.
Confucius
Düşünce dilden, dil düşünceden doğar.
Eflatun
Dil, bir ulusun aynasıdır, bu aynaya baktığımız zaman, orada kendimizin en gerçek yankısını buluruz.
Friedrich Schiller
Düşünce dili çürütürse, dil de düşünceyi çürütebilir.
George Orwell
Dili gereksiz yabancı sözcüklerden uzaklaştırıp temiz tutmak; tıpkı vücudunu, vicdanını, evini, köyünü ve şehrini temiz tutmak gibi ahlâki bir ödevdir.
Gerhard Kessler
Dilinizi daima iyi kullanınız o, sizi saadete götürdüğü gibi, felakete de götürebilir.
Hz. Ali (r.a.)
Dil araçların aracıdır, dil olmadan hiçbir bilgiyi kullanmak, onu başkaları için faydalı kılmak mümkün değildir.
John Dewey
Dil ile düğümlenen, diş ile çözülmez.
Kaşgarlı Mahmud
Dil, düşüncenin evidir.
Martin Heidegger
Düşünce ve sanat adamları, sözleri ve yazılarıyla dile değer kazandırırlar.
Montaigne
ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.
Mustafa Kemal Atatürk
Milliyetin çok belirgin niteliklerinden biri de dildir. Türk milletindenim diyen insan, her şeyden evvel ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır.
Mustafa Kemal Atatürk
Dil, yapılması için herkesin, bir taş koyduğu şehirdir.
Ralph Waldo Emerson
Bir lisan ne kadar kolay olursa, onunla konuşanlar için o kadar büyük bir nimettir, çünkü o kadar kolay öğrenilip çeşitli ilimler ve fenlerle, diğer dillerin tahsiline vakit kalmış olur.
Şemseddin Sami
Bir ulusun gerçek yurdu onun dilidir, dil ulusal dileği belirten güçlü bir varlıktır. Ulusal dil yok olunca, ulusal duygu da çok geçmeden kaybedilebilir.
Wilhelm Humboldt
Bir dilin kuvveti, yabancı olanı itmesi değil onu yutmasıdır.
Wolfgang Van Goethe
Anlayış ve bilgiye tercüman olan dildir, insanı aydınlatan dilin kıymetini bil.
Yusuf Has Hacib
Başka dile uymaz ananın sesi,
Her sözü ararsan vardır Türkçesi.
Ziya Gökalp
Boyut: 113.4 KB" style="max-width:100%;margin: 2px;"/>
Dil sevgisi ile ilgili şiir var mı?
Tatlı dil ile ilgili özdeyiş ve güzel söz örnekleri verir misiniz?
Öğrenmek ve öğretim ile ilgili deyim, atasözü, özdeyiş var mı?
YORUMLAR