Dinde örtünmenin yeri nedir?

İslam dininde örtünme, kapanmanın önemi, kapanmak farz mıdır, İslam dininde örtünmenin yeri nedir, örtünmek niçin önemlidir? Kapanma...

İslam dininde örtünme, kapanmanın önemi, kapanmak farz mıdır, İslam dininde örtünmenin yeri nedir, örtünmek niçin önemlidir?

Kapanmanın hayatımızdaki önemi nedir, kapanmak mecburi mudur, Kur'an-ı Kerim'de örtünmenin yeri ve önemi nedir, kapanmayıp yalnız öteki ibadetlerimizi yapsak kabul olur mu?
Sevgili kardeşim "Kur'an'da başörtüsü yoktur"deyipte ayetleri kendine nazaran uyduran ve çarpıtan sapıkları kendimize örnek edinmeyelim.Takmayanın kendi bileceği iş fakat sırf kendilerini haklı çıkarmak için Tanrı'ın ayetlerini çarpıtanlara uymayalım.


Tanrı rızası için bir düşünün; Arapça bilmeyen bir insan ne meydana getirecek?





Kur'an'ı mealen çeviren kişinin mealini okuyacak ve meali tefsir ederek genişleten alimlerin yorumlarına bakacak.Şundan dolayı bu alimlerde, Kur'an-ı Kerim'deki ayetler ve Peygamber Efendimizin sünneti doğrultusunda giden insanoğlu.Kur'an-ı Kerim tüm insanlık için inmiştir.Fakat Peygamberimiz (s.a.v.) başta olmak suretiyle ilmen kendisini Tanrı yoluna adamış insanların yaptıklarını, gittikleri yolu hiçe saymamalıyız.Kısaca demem o ki onların Kur'an'dan anladığı daha nettir.Lütfen aşağıdaki yazıyı okuyun.

Daha çok bilgi;


Alıntı

Köşe yazarı bazı ehliyetsiz müftüler (bunların içinde bir kadın da var) ısrarla Kur'an'da başörtüsünün olmadığını, bunu geleneğe bağlı olarak yorumcuların uydurduklarını ve Kur'an'a mal ettiklerini, Kur'an'da (dolayısıyla İslam'da) bulunmayan, farz olmayan başörtüsünü kullanmakta ısrar edenlerin bunu politika gereği yaptıklarını… iddia ediyor ve bu iddialarını meydan okuyan bir üslup içinde yeniden edip duruyorlar. Oysa çok değil, birkaç ay ilkin bu mevzuyu tekrar yazmıştım; işte size o yazıdan bir parça:

"Fazlaca vakit ilkin bir ilahiyatçı ile İslam'da başörtüsünün hükmü konusunu yazışarak tartışmıştık. Bu tartışmayı olduğu benzer biçimde "İslam'da hanım ve Aile" adlı (Ensar Yayınları'ndan) kitabıma aldım. Geniş bilgi almak isteyenlere tavsiye ederim. Burada, sayın Ö. İnce'nin yazısı sebebiyle, Kur'an'da başörtüsü'ne ilişkin kısa bir özet yapacağım:

"Kur'an-ı Kerim'de başörtüsü 24 sıra numaralı Nur suresinin 31. âyetinde geçmektedir. "Bayanlar, başörtülerini, göğüslerinin üstünden bağlasınlar; kısaca başörtüleriyle göğüslerini de örtsünler" mealindeki bu âyette geçen "humur" kelimesi, başörtüsü manasına gelen "hımâr" kelimesinin çoğuludur. “Kur'an'da geçen hımar kelimesi yalnızca örtü manasına gelir, başörtüsü manasına gelmez" diyenler kesinlikle yanılıyorlar. Şundan dolayı bu kelimenin kökünde "örtme, karışma, yaklaşma" benzer biçimde manalar var ise da, kökten alınmış değişik kelimelerin (şekillerin) değişik manaları vardır. Örneğin aynı kökten gelen "hamr", şarap, "hamîr", hamur harcı mayası, "humâr" akşamdan kalma hali manalarına gelir. Münakaşa mevzumuz olan "hımâr" da başörtüsü ve vücudun bütününü örten örtü manalarında kullanılmıştır. Bu mananın delillerine ulaşınca:

Hz. Peygamber zamanından bu güne kadar "hımâr"a bu mana verilmiş ve uygulama da bu manaya nazaran olmuştur.

2. İbn Manzûr, Fîrûzâbâdî benzer biçimde luğatçıların eserlerinde kelimeye "başörtüsü" manası verilmiştir.

3. Taberî, Zemahşerî benzer biçimde tefsirlerin tamamında hımâr kelimesinin manasının başörtüsü olduğu kaydedilmiştir.

4. M. Esed'in İngilizce ve M. Hamidullah'ın Fransızca çevirilerinde de kelimeye verilen mana "başörtüsü"dür.

Hasılı Kur'an'da başörtüsünün bulunduğuna dair deliller kuvvetli ve çok, bulunmadığına dair kanıt ise yoktur."

Bu vesile ile mahut bayanın programında dostum M. Saim Yeprem'in beğendiğim bir yanıtını da nakletmek isterim. Kadın gene "Kur'an'da başı örtmek yok, gerdanı örtmek var" demiş. Saim Bey de "Kur'an'da başörtüsü var, evet 'saçınızı örtün' denmiyor, fakat 'başörtünüzle gerdanınızı kapatın" deniyor, örneğin "Etekliklerinizle diz kapağınızdan aşağısını örtün" denseydi, aşağı çekerek aşağıyı örtün, üst tarafını açın manası verilir miydi?" demiş.
Ben dinleyemedim, dinleyenler naklettiler, pek beğendim, ağzına sıhhat.



Ömer Nasuhi Bilmen Efendi Hazretleri (Rahmetullahi Aleyh)
(NUR SURESİ 31.AYET MEALİ: (Ve) Ey yüce Peygamber!. ümmetinden olan (mümin bayanlara da söyle) ilâhi emri bildiri et ki, onlar da (gözlerini sakınsınlar) kendilerine bakmaları helâl olmayan şeylere bakmaktan geri dursunlar, gözlerini men eylesinler (ve avret mahallerini muhafaza etsinler) açmayıp örtsünler, gayri meşru eğilimlere meydan vermesinler (ve ziynetlerini açmasınlar) ziynet yerlerini namahrem olanlara göstermesinler, ziynet yenlerindeki küpe, gerdanlık, bilezik benzer biçimde şeyleri de ecnebilere karşı açık bulundurmaktan sakınsınlar.

Şundan dolayı bunlara bakmak, bir fitneye sebep olabilir, (onlardan) o ziynetlerden (zahir olanı müstesna) onların kendilerini örtmek mümkün olamayacak bir vaziyette görülmeleri, bir mazerete dayanmış olduğundan caiz bulunmuştur. Parmaktaki yüzüğün, eldeki kınanın, boyanın görünmesi benzer biçimde. Bu tarz şeyleri saklamak, güç olduğundan bunların görünmesi herhalde memnu değildir. Bununla birlikte mümkün olmasıyla birlikte örtülmesi daha iyidir, (ve) İslâm hanımefendileri (başörtülerini yakalarının üstüne sarkıtsınlar) çarşaflarını başları üstüne örtsünler.

Cahiliyet zamanında bayanlar, başörtülerini arkalarına salıvererek gerdanlıklarını öteki ziynetlerini ona buna gösterirlerdi, bu şekilde bir durum ise Islâmi terbiyeye aykırı olduğundan yasaklanmıştır, (ve ziynetlerini açıvermesinler) kısaca: Yüzlerinden ve ellerinden başka gerek namazda ve gerek yabancılara karşı açık bulundurulması caiz olmayan azalarını ziynet mahallerini başkalarına göstermesinler (sadece) bunların kendilerine gösterilmesi caiz olan kimseler vardır. Onlara gösterilebilir.

İşte onlar şöylece beyan buyuruluyor: (kocalarına veyahut kendi babalarına) babalarının ve analarının babaları, dedeleri de bu cümledendir, (ya da kocalarının babalarına) gösterebilirler, (ya da kendi oğullarına) torunlarına (ya da kocalarının oğullarına) ya da torunlarına, kısaca üvey evlât ve torunlara (ya da kendi kardeşlerine ya da kardeşlerinin oğullarına ya da kız kardeşlerinin oğullarına) bunların da oğullarına gösterebilirler. Bunların içinde zaruri olarak görüşme bulunmuş olduğu, fitne korkusu pek azca olduğundan aralarında bu şekilde bir müsaade geçerlidir. Amcalara, dayılara karşı görünmek de caizdir. Bununla birlikte ziynet mahallerini bunlara karşı açık bulundurmamak daha iyidir. Tâ ki, kendi oğullarına tanıtmalarına bir sebebiyet verilmiş olmasın, (veyahut) bu ziynetleri (kendi hanımlarına) kısaca: Kendilerine söyleşi ve hizmette bulunan hür, mümin bayanlara (ya da kendi ellerinin haiz olduğu cariyelerine) göstermeleri de caizdir.

Kâfir olan bayanlar, manen adam mesabesindedirler, binaenaleyh onların yanlarında müslüman hanımefendilerin elbiselerini soyunarak tüm ziynetlerini onlara göstermeleri uygun değildir. Şundan dolayı bu tarz şeyleri kendi erkekleri yanında söylemekten çekinmezler. Bir kadının adam olan kölesi ise bir ecnebi adam hükmünde olduğundan ona karşı ziynet mahallerini açık bulundurmaması lâzımdır. Kendisiyle fetva verilmiş olan görüş budur. Meğer ki, o köle, çok yaşlı biri olsun, (veyahut) o ziynet mahalleri (erkeklikten kesilmiş) bayanlara gereksinimleri kalmamış, yaşlanmış (hizmetçilerine) gösterilsin (ya da hanımefendilerin avret mahallerine muttali olmayan) kösnü çağına ulaşmamış bulunan (küçüklere) karşı açıverilsin, bunlar da müstesnadır, bunlara karşı açıverilmesi caizdir.

Sadece göbekten diz kapaklarına kadar olan mahallerini kocalarından başka hiçbir hiç kimseye açıvermemeleri lâzımdır, (ve) müslüman hanımefendileri (ziynetlerinden gizledikleri) şeyler (bilinsin diye ayaklarını birbirine vurmasınlar) kısaca: Ayaklarında halhallar bulunduğunu başkalarına bildirmek için ayaklarını birbirine çarpıp durmasınlar, zira bu, adamların nazarı dikkatini çeker, kendilerine karşı gayrı meşru bir arzu uyandırır.

Cahiliyet zamanında bu şekilde meydana getiren bayanlar bulunmakta idi. İslâmiyet ise bunu yasaklamıştır. Bu şekilde şüpheleri çağrı eden İslâm temizliğine aykırı olan hareketlerden kaçınmak lâzımdır. Ahlâki erdem bu şekilde tecelli eder. Bir yoksulluk hali de müstesnadır. Meselâ: Kati bir zarurete binaen bu yasak azalara doktorun tedavi için bakması, ya da bir boğulmakta ya da yanmakta olan bir hanımı kurtarmak için yasak azalarına bakılması, ya da zina hâdisesine şahitlik edilebilmesi için bakılmış olması caizdir. Bu, bir hayata maddî ve manevî hizmet anlamına gelir, (ve) ey müslümanlar zümresi!, (toptan Tanrı'a tövbe ediniz) daima Cenab-ı Hakk'tan af ve mağfiret talebinde bulununuz. Şundan dolayı insanlardan insanlık hali bazı kusurların, caiz olmayan temayüllerin, bakışların vukuu mümkündür, vâkidir. Artık daima uyanık bulunmalıdır, kusurlardan dolayı tövbe istiğfar etmelidir.

(Ey müminleri.) Bu şekilde Cenab-ı Hakk'ın emrettiği şekilde hareket ediniz (tâki) bununla (kurtuluşa erebilesiniz) sizin dünyada da, ahirette de selâmet ve saadetiniz sadece bu sayede temin edilmiş olur. Evet.. Bir insan cemiyyetinin güzelce devamı, yaşam intizamı, hakiki bir özgürlük içinde yaşaması, bir ekip ahlâki olmayan temayüllerden, lakırdılardan, töhmetlerden korunması ve saadeti uhrevîyeye ulaşması sadece bu benzer biçimde pek önemli ve hikmet ve menfaatin kendisi olan dinî emirlere, yasaklara riayet yardımıyla tecelli eder. İnsanlık için bu riayetten başka kurtuluş çaresi yoktur. Cenab-ı Hak, cümlemizi bu mukaddes ahkâma riayete muvaffak buyursun Amin.. Bu kutsal âyetler de bu suredeki yedinci nevi seri hükmü kapsamış bulunmaktadır.





Bu biçim delillere de karşıcılık edecek sapkınlar vardır. Size tavsiyem Kur'an-ı Kerim ile ilgili lara ve hadislere ulaşmaya çalışın ve eğer yukarıda verilen bilgiler sizin için kafi olmadıysa iyice araştırmasını yapın ve anlamaya çalışın.Tesettürün bilgileri için tesettür mevzusuna bakmanızı tavsiye ederim. Fakat bunlar kesinlikle doğru bilgilerdir. Güvenilir olmanızı isterim. Tanrı yardımcınız olsun ve Tanrı dosdoğru yolundan ayırmasın bizleri.



Sebep: İç başlık ve sual düzeni!!






  • Dinde İhlas Nedir?


  • Dinde Vera Nedir?


  • Dinde Riya Nedir?




Bu ileti 'en iyi çözüm' seçilmiştir.


Sevgili kardeşim "Kur'an'da başörtüsü yoktur"deyipte ayetleri kendine nazaran uyduran ve çarpıtan sapıkları kendimize örnek edinmeyelim.Takmayanın kendi bileceği iş fakat sırf kendilerini haklı çıkarmak için Tanrı'ın ayetlerini çarpıtanlara uymayalım.


Tanrı rızası için bir düşünün; Arapça bilmeyen bir insan ne meydana getirecek?





Kur'an'ı mealen çeviren kişinin mealini okuyacak ve meali tefsir ederek genişleten alimlerin yorumlarına bakacak.Şundan dolayı bu alimlerde, Kur'an-ı Kerim'deki ayetler ve Peygamber Efendimizin sünneti doğrultusunda giden insanoğlu.Kur'an-ı Kerim tüm insanlık için inmiştir.Fakat Peygamberimiz (s.a.v.) başta olmak suretiyle ilmen kendisini Tanrı yoluna adamış insanların yaptıklarını, gittikleri yolu hiçe saymamalıyız.Kısaca demem o ki onların Kur'an'dan anladığı daha nettir.Lütfen aşağıdaki yazıyı okuyun.

Daha çok bilgi;


Alıntı

Köşe yazarı bazı ehliyetsiz müftüler (bunların içinde bir kadın da var) ısrarla Kur'an'da başörtüsünün olmadığını, bunu geleneğe bağlı olarak yorumcuların uydurduklarını ve Kur'an'a mal ettiklerini, Kur'an'da (dolayısıyla İslam'da) bulunmayan, farz olmayan başörtüsünü kullanmakta ısrar edenlerin bunu politika gereği yaptıklarını… iddia ediyor ve bu iddialarını meydan okuyan bir üslup içinde yeniden edip duruyorlar. Oysa çok değil, birkaç ay ilkin bu mevzuyu tekrar yazmıştım; işte size o yazıdan bir parça:

"Fazlaca vakit ilkin bir ilahiyatçı ile İslam'da başörtüsünün hükmü konusunu yazışarak tartışmıştık. Bu tartışmayı olduğu benzer biçimde "İslam'da hanım ve Aile" adlı (Ensar Yayınları'ndan) kitabıma aldım. Geniş bilgi almak isteyenlere tavsiye ederim. Burada, sayın Ö. İnce'nin yazısı sebebiyle, Kur'an'da başörtüsü'ne ilişkin kısa bir özet yapacağım:

"Kur'an-ı Kerim'de başörtüsü 24 sıra numaralı Nur suresinin 31. âyetinde geçmektedir. "Bayanlar, başörtülerini, göğüslerinin üstünden bağlasınlar; kısaca başörtüleriyle göğüslerini de örtsünler" mealindeki bu âyette geçen "humur" kelimesi, başörtüsü manasına gelen "hımâr" kelimesinin çoğuludur. “Kur'an'da geçen hımar kelimesi yalnızca örtü manasına gelir, başörtüsü manasına gelmez" diyenler kesinlikle yanılıyorlar. Şundan dolayı bu kelimenin kökünde "örtme, karışma, yaklaşma" benzer biçimde manalar var ise da, kökten alınmış değişik kelimelerin (şekillerin) değişik manaları vardır. Örneğin aynı kökten gelen "hamr", şarap, "hamîr", hamur harcı mayası, "humâr" akşamdan kalma hali manalarına gelir. Münakaşa mevzumuz olan "hımâr" da başörtüsü ve vücudun bütününü örten örtü manalarında kullanılmıştır. Bu mananın delillerine ulaşınca:

Hz. Peygamber zamanından bu güne kadar "hımâr"a bu mana verilmiş ve uygulama da bu manaya nazaran olmuştur.

2. İbn Manzûr, Fîrûzâbâdî benzer biçimde luğatçıların eserlerinde kelimeye "başörtüsü" manası verilmiştir.

3. Taberî, Zemahşerî benzer biçimde tefsirlerin tamamında hımâr kelimesinin manasının başörtüsü olduğu kaydedilmiştir.

4. M. Esed'in İngilizce ve M. Hamidullah'ın Fransızca çevirilerinde de kelimeye verilen mana "başörtüsü"dür.

Hasılı Kur'an'da başörtüsünün bulunduğuna dair deliller kuvvetli ve çok, bulunmadığına dair kanıt ise yoktur."

Bu vesile ile mahut bayanın programında dostum M. Saim Yeprem'in beğendiğim bir yanıtını da nakletmek isterim. Kadın gene "Kur'an'da başı örtmek yok, gerdanı örtmek var" demiş. Saim Bey de "Kur'an'da başörtüsü var, evet 'saçınızı örtün' denmiyor, fakat 'başörtünüzle gerdanınızı kapatın" deniyor, örneğin "Etekliklerinizle diz kapağınızdan aşağısını örtün" denseydi, aşağı çekerek aşağıyı örtün, üst tarafını açın manası verilir miydi?" demiş.
Ben dinleyemedim, dinleyenler naklettiler, pek beğendim, ağzına sıhhat.



Ömer Nasuhi Bilmen Efendi Hazretleri (Rahmetullahi Aleyh)
(NUR SURESİ 31.AYET MEALİ: (Ve) Ey yüce Peygamber!. ümmetinden olan (mümin bayanlara da söyle) ilâhi emri bildiri et ki, onlar da (gözlerini sakınsınlar) kendilerine bakmaları helâl olmayan şeylere bakmaktan geri dursunlar, gözlerini men eylesinler (ve avret mahallerini muhafaza etsinler) açmayıp örtsünler, gayri meşru eğilimlere meydan vermesinler (ve ziynetlerini açmasınlar) ziynet yerlerini namahrem olanlara göstermesinler, ziynet yenlerindeki küpe, gerdanlık, bilezik benzer biçimde şeyleri de ecnebilere karşı açık bulundurmaktan sakınsınlar.

Şundan dolayı bunlara bakmak, bir fitneye sebep olabilir, (onlardan) o ziynetlerden (zahir olanı müstesna) onların kendilerini örtmek mümkün olamayacak bir vaziyette görülmeleri, bir mazerete dayanmış olduğundan caiz bulunmuştur. Parmaktaki yüzüğün, eldeki kınanın, boyanın görünmesi benzer biçimde. Bu tarz şeyleri saklamak, güç olduğundan bunların görünmesi herhalde memnu değildir. Bununla birlikte mümkün olmasıyla birlikte örtülmesi daha iyidir, (ve) İslâm hanımefendileri (başörtülerini yakalarının üstüne sarkıtsınlar) çarşaflarını başları üstüne örtsünler.

Cahiliyet zamanında bayanlar, başörtülerini arkalarına salıvererek gerdanlıklarını öteki ziynetlerini ona buna gösterirlerdi, bu şekilde bir durum ise Islâmi terbiyeye aykırı olduğundan yasaklanmıştır, (ve ziynetlerini açıvermesinler) kısaca: Yüzlerinden ve ellerinden başka gerek namazda ve gerek yabancılara karşı açık bulundurulması caiz olmayan azalarını ziynet mahallerini başkalarına göstermesinler (sadece) bunların kendilerine gösterilmesi caiz olan kimseler vardır. Onlara gösterilebilir.

İşte onlar şöylece beyan buyuruluyor: (kocalarına veyahut kendi babalarına) babalarının ve analarının babaları, dedeleri de bu cümledendir, (ya da kocalarının babalarına) gösterebilirler, (ya da kendi oğullarına) torunlarına (ya da kocalarının oğullarına) ya da torunlarına, kısaca üvey evlât ve torunlara (ya da kendi kardeşlerine ya da kardeşlerinin oğullarına ya da kız kardeşlerinin oğullarına) bunların da oğullarına gösterebilirler. Bunların içinde zaruri olarak görüşme bulunmuş olduğu, fitne korkusu pek azca olduğundan aralarında bu şekilde bir müsaade geçerlidir. Amcalara, dayılara karşı görünmek de caizdir. Bununla birlikte ziynet mahallerini bunlara karşı açık bulundurmamak daha iyidir. Tâ ki, kendi oğullarına tanıtmalarına bir sebebiyet verilmiş olmasın, (veyahut) bu ziynetleri (kendi hanımlarına) kısaca: Kendilerine söyleşi ve hizmette bulunan hür, mümin bayanlara (ya da kendi ellerinin haiz olduğu cariyelerine) göstermeleri de caizdir.

Kâfir olan bayanlar, manen adam mesabesindedirler, binaenaleyh onların yanlarında müslüman hanımefendilerin elbiselerini soyunarak tüm ziynetlerini onlara göstermeleri uygun değildir. Şundan dolayı bu tarz şeyleri kendi erkekleri yanında söylemekten çekinmezler. Bir kadının adam olan kölesi ise bir ecnebi adam hükmünde olduğundan ona karşı ziynet mahallerini açık bulundurmaması lâzımdır. Kendisiyle fetva verilmiş olan görüş budur. Meğer ki, o köle, çok yaşlı biri olsun, (veyahut) o ziynet mahalleri (erkeklikten kesilmiş) bayanlara gereksinimleri kalmamış, yaşlanmış (hizmetçilerine) gösterilsin (ya da hanımefendilerin avret mahallerine muttali olmayan) kösnü çağına ulaşmamış bulunan (küçüklere) karşı açıverilsin, bunlar da müstesnadır, bunlara karşı açıverilmesi caizdir.

Sadece göbekten diz kapaklarına kadar olan mahallerini kocalarından başka hiçbir hiç kimseye açıvermemeleri lâzımdır, (ve) müslüman hanımefendileri (ziynetlerinden gizledikleri) şeyler (bilinsin diye ayaklarını birbirine vurmasınlar) kısaca: Ayaklarında halhallar bulunduğunu başkalarına bildirmek için ayaklarını birbirine çarpıp durmasınlar, zira bu, adamların nazarı dikkatini çeker, kendilerine karşı gayrı meşru bir arzu uyandırır.

Cahiliyet zamanında bu şekilde meydana getiren bayanlar bulunmakta idi. İslâmiyet ise bunu yasaklamıştır. Bu şekilde şüpheleri çağrı eden İslâm temizliğine aykırı olan hareketlerden kaçınmak lâzımdır. Ahlâki erdem bu şekilde tecelli eder. Bir yoksulluk hali de müstesnadır. Meselâ: Kati bir zarurete binaen bu yasak azalara doktorun tedavi için bakması, ya da bir boğulmakta ya da yanmakta olan bir hanımı kurtarmak için yasak azalarına bakılması, ya da zina hâdisesine şahitlik edilebilmesi için bakılmış olması caizdir. Bu, bir hayata maddî ve manevî hizmet anlamına gelir, (ve) ey müslümanlar zümresi!, (toptan Tanrı'a tövbe ediniz) daima Cenab-ı Hakk'tan af ve mağfiret talebinde bulununuz. Şundan dolayı insanlardan insanlık hali bazı kusurların, caiz olmayan temayüllerin, bakışların vukuu mümkündür, vâkidir. Artık daima uyanık bulunmalıdır, kusurlardan dolayı tövbe istiğfar etmelidir.

(Ey müminleri.) Bu şekilde Cenab-ı Hakk'ın emrettiği şekilde hareket ediniz (tâki) bununla (kurtuluşa erebilesiniz) sizin dünyada da, ahirette de selâmet ve saadetiniz sadece bu sayede temin edilmiş olur. Evet.. Bir insan cemiyyetinin güzelce devamı, yaşam intizamı, hakiki bir özgürlük içinde yaşaması, bir ekip ahlâki olmayan temayüllerden, lakırdılardan, töhmetlerden korunması ve saadeti uhrevîyeye ulaşması sadece bu benzer biçimde pek önemli ve hikmet ve menfaatin kendisi olan dinî emirlere, yasaklara riayet yardımıyla tecelli eder. İnsanlık için bu riayetten başka kurtuluş çaresi yoktur. Cenab-ı Hak, cümlemizi bu mukaddes ahkâma riayete muvaffak buyursun Amin.. Bu kutsal âyetler de bu suredeki yedinci nevi seri hükmü kapsamış bulunmaktadır.





Bu biçim delillere de karşıcılık edecek sapkınlar vardır. Size tavsiyem Kur'an-ı Kerim ile ilgili lara ve hadislere ulaşmaya çalışın ve eğer yukarıda verilen bilgiler sizin için kafi olmadıysa iyice araştırmasını yapın ve anlamaya çalışın.Tesettürün bilgileri için tesettür mevzusuna bakmanızı tavsiye ederim. Fakat bunlar kesinlikle doğru bilgilerdir. Güvenilir olmanızı isterim. Tanrı yardımcınız olsun ve Tanrı dosdoğru yolundan ayırmasın bizleri.



Sebep: Ileti düzeni, bağlantı bilgisi ve boyutu!



Birde şu: var.

Kuran-ı kerim,de Değil; İslamda Zorlama Asla yoktur. !!

Şundan dolayı Sureler,de Ayet olarak Peygamberimize..

Sen Onların üstünde bir zorlayıcı değilsin sadece Bildiri edensin.

Ayeti bir çok yerinde Kuranı kerimde geçmektedir.


Ve yalnız Yüce İslam dinin,de değil; Hristiyanlık Dininde kapanmak Vardır.

Örnek: Rahibeler.

Hristiyanlığında Hz İsa tarafınca.. İncilinde Tanrı tarafınca indirildiğini..

Biliyoruz. Ve Hz İsa Peygamberimizinde Benden sonrasında bir Peygamber gelicek..

Onun,da Adı: Ahmet'tir. Ve Son Peygamberdir Söylediğini.. Kitaplar yazmaktadır.


Bu,da demek oluyorki..Dört Büyük Din Kitapların,da Kapanmayı Ön görmüştür.

Kapanmadan ,İbadet edeyim.. Yok abdest almadan namaz kılınırmı ?

Yada yiyecek yiyip orucum bozulurmu benzer biçimde sorulara,' Evet diyen;

Sözüm Ona bazı Din adamları.. Başkalarına hizmet etmek,ten başka:

Dini yanlış bilgilerle yaymaktan başka; Bir şey yaptıkları yoktur.

En iyi ve kati Yargı Allahındır.

Ve Kuran-ı Kerim,de Belirtmiştir.

İslam,da kapanmak vardır.

Ayak bileği ile; Baş kısmına kadar olan kısım kapanır.









merhaba yazdıklarınızı okudum çok güzel anlatmışsınız..bende kapanmak isterim fakat şeytan herdafasında aklıma gırıyo benimle çok uğraşıyo,kapanamıyorum bir türlü..şimdi işe de başladım çalıştığım yer namaz kılmak için çok uygun,fakat ilerideki ideallerimi düşündükçe ters tepiyo fikirlerim hep sonrasında sonrasında diyorum...biliyorum gün mühim bizim için sonrası bir ihtimal olmayabilir farkındayım fakat kapanamıyorum.namazlarımı herdaim kılıyorum,neyin günah neyin sevap bulunduğunu da azca çok biliyorum fakat işte,bu fakat kelimesi beni bitiriyo...geçenlerde namaz kılarken akrabalardan biri bana dedıkı(kur'an kurslarında okuyan biri)sen namazda kapanıyosun sonrasında açılıyosun senin kıldığın namaz kabul olmaz ki dedi..bu söze o denli çok üzüldüm ki kendi kendimi yedim bitirdim diyebılırım,şok oldum netice itibariyle tanrı'tan başka kim bilebilir,benim niyetim mühim değil mi.her kapanan namaz kılıyomu sanki,her hoca doğru söylüyomu sanki...hepimiz kendine...ben herşeyden önemlisi kendim için size akıl danışmak istedim..bir de şu var sevabı günahı ayırt edemesem her neyse fakat bile bile de yapmamak çok günah...iyi mi olcak bu iş..dertleşecek biri arıyorum o siz olurmusunuzMsn Happy









ßende 14 yaşındayım..Kapanmanın mühim birşey bulunduğunu öğrendim fakat hemen hemen hazır değilim şuan liseyi okuyorum lise bitince kapanmayı düşünüyorum fakat babamda 7 yaşından sonrasında kapanmanın doğru olduğuna inanıyor peki ben ne yapabilirim????



Alıntı
Konuk

ßende 14 yaşındayım..Kapanmanın mühim birşey bulunduğunu öğrendim fakat hemen hemen hazır değilim şuan liseyi okuyorum lise bitince kapanmayı düşünüyorum fakat babamda 7 yaşından sonrasında kapanmanın doğru olduğuna inanıyor peki ben ne yapabilirim????

Genel olarak tavsiye yakarma eğitiminin küçüklere 7 yaşından itibaren verilmesi gerektiği yönündedir. Babanızın ısrarı bu sebepten dolayı olabilir.

Uygulamada tesettüre girme yaşı çocuğun buluğ yaşına erdiği dönemdir.









Ameller niyetlere göredir.Kuran_ı Kerimde hanım surelerinde ne yazıyorsa odur.Başörtülerinizi yaka uçlarına kadar örtün der yorum sizin.



Alıntı
Konuk

merhaba yazdıklarınızı okudum çok güzel anlatmışsınız..bende kapanmak isterim fakat şeytan herdafasında aklıma gırıyo benimle çok uğraşıyo,kapanamıyorum bir türlü..şimdi işe de başladım çalıştığım yer namaz kılmak için çok uygun,fakat ilerideki ideallerimi düşündükçe ters tepiyo fikirlerim hep sonrasında sonrasında diyorum...biliyorum gün mühim bizim için sonrası bir ihtimal olmayabilir farkındayım fakat kapanamıyorum.namazlarımı herdaim kılıyorum,neyin günah neyin sevap bulunduğunu da azca çok biliyorum fakat işte,bu fakat kelimesi beni bitiriyo...geçenlerde namaz kılarken akrabalardan biri bana dedıkı(kur'an kurslarında okuyan biri)sen namazda kapanıyosun sonrasında açılıyosun senin kıldığın namaz kabul olmaz ki dedi..bu söze o denli çok üzüldüm ki kendi kendimi yedim bitirdim diyebılırım,şok oldum netice itibariyle tanrı'tan başka kim bilebilir,benim niyetim mühim değil mi.her kapanan namaz kılıyomu sanki,her hoca doğru söylüyomu sanki...hepimiz kendine...ben herşeyden önemlisi kendim için size akıl danışmak istedim..bir de şu var sevabı günahı ayırt edemesem her neyse fakat bile bile de yapmamak çok günah...iyi mi olcak bu iş..dertleşecek biri arıyorum o siz olurmusunuzMsn Happy


Sayın kardeşim bu mesajı yeni okumak kısmet oldu. İnşaAllah bu yazıyı okuma fırsatı bulursunuz. Yukarıda bulunan mesajlardaki ayet meallerini okumuşsunuzdur. Kur'an-ı Kerim' de; tıpkı namaz benzer biçimde, örtünmek de farzdır. Buluğ çağına ermiş bir insana kapanmak farzdır. Farz demek ; kesinlikle yerine getirilmesi emredilen islam esaslarıdır.[Bu yalnız örtü emri için değil her farz için geçerlidir.] Bu seçimi yapmak da insanoğlunun cüz'i [Hür]iradesine kalmıştır. Dolayısıyla cüz' i irade ile seçim hakkına doğal olarak tutulmuş esasların; seçimler doğrultusunda mükafatı ya da cezası vardır. Çok güzel söylemişsiniz 'Bir sonraki gün olmayabilir' diye. Çok haklısınız kardeşim! Ne vakit öleceğimiz belli değil. Ölüm bizlere her an gelebilir. Ve biz elimizden geldiğince Allaha kulluk etmek yolunda olmalıyız. Evet "Asla ölmeyecekmiş benzer biçimde çalışın, yarın ölecekmiş benzer biçimde de yakarma edin." diye söz vardır. Yanlız bu söz yanlış anlaşılmaktadır. Bizim en mühim gayemiz, yaratılış gayemiz; Tanrı'a hakkıyla kul olmaktır. Dünyada olan öteki meşgaleler [çalışmak, yemek, içmek, gezmek vs.] sadece gereksinim
dahilinde olmalıdır. Genel anlamda yukarıdaki sözü söyleyen ve savunanlar hedeflerini dünyadaki istikballeri için çalışmakla-çabalamakla sınırı olan tutup, ahiret için emek harcamayı boşlamaktadırlar. Oysa sonsuz istikbal için çalışmak çok daha mantıklı ve doğrudur. Geçici bir saltanatın bir anlamı yoktur zira geçicidir... Bu şekilde bir amaç için sonsuz yaşamı da mahvetmek insanı iki cihanda da kayıplara götürebilir. Söylediğim benzer biçimde bizim en mühim gayemiz, yaratılış gayemiz; Allaha hakkıyla kulluk etmek olduğundan; davranışlarımızı, düşüncelerimizi, zevklerimizi, prensiplerimizi ve ideallerimizi, özetlemek gerekirse tüm yaşam biçimimizi Allahın rızası çerçevesinde değerlendirip yaşamamız gerekmektedir. Nefis ve şeytanı da hesaba katarsak bunun için çaba göstermemiz gerekmektedir. Kulluk bunu gerektirir. İslam yalnız namaz için ayrılan 1 saat ya da herhangi birine meydana getirilen bir iyilik ya da bir yakarma değildir. İslam bir bütündür, bir yaşam biçimidir. Yüce Tanrı, kutsal kitabında tüm yaşamımızı şekillendirecek sistemli kurallar koymuştur ve bunların tümü hep beraber ele alınmalıdır. Bu kuralların hepsi ; Nefsin ve şeytanın yoluna sapmayıp, dünyada da ahirette de selamete erişmemiz, birbirimizin haklarını gözetmemiz, refah içinde yaşamamız içindir. Her emirde ve yasakta kulun iyiliği için yaratılış fıtratı için büyük hikmetler - güzellikler vardır. Allahu Tealanın 'Hakîm' isminin tecellisidir bu durum.
Sevgili kardeşim son olarak mevzuya dönmek gerekirse; Bu gerçekleri araştırmanızı ve mühim detaylara dair bilgi sahibi olmanızı rica edeceğim. Bir farzı yerine getirmek, bazı dünyevi fedakarlıklar gerektirebilir. Fakat bu geçici fedakarlıklar sonucunda haiz olacağınız sonsuz mükafatları düşününüz. Ek olarak bizleri yaratan, onca nimet veren yüce yaratanımızın bir emrini, sırf beşeri merciler engel olacak diye terketmek, tağuta tapmaktır. Tağut; Allahı bırakıp, onun yerine başka ilahlar edinmektir. Bunu devamlı dille söylemek lazım gelmez, kimi zaman eylemlerimizle gizli saklı şirke[Allaha ortak koşma] düşeriz[Allahım hepimizi muhafaza etsin.Amin.] Bunlar inanç esasları adına çok mühim ve tehlikeli sonuç konulardır. Sizi temin ederim. Araştırmanızı rica edeceğim. Ben size gerçeklerden birazcık bahsettim. Şimdi hür iradeniz ile; İdeallerinizi Allahın emirlerine nazaran değiştirmek- şekillendirmek- varolan ideallerinizden fedakarlık etmek ya da varolan ideallerinizi gerçekleştirmek için sonsuz saadetten fedakarlık etmek size kalmıştır. Tanrı bu aşamada insanı hür iradesiyle başbaşa bırakmıştır. Bunun anlamı da dinde zorlamanın olmamasıdır. Fakat müslüman isek, bu buyruk ve yasaklar ile mükellefiz. Dünyada her çeşit seçim hakkı var fakat ahirette iyi-kötü amellerimize nazaran değerlendirileceğiz. Orada seçim hakkı yok. Seçimini buradan yapmış olup, ahiretteki neticelerini hesap ederek, ona nazaran çalışmak gerekmektedir. Yüce Tanrı, kitabında bu detaylardan bahsetmiştir. Sevgili kardeşim, bu mevzular çok hassastır. Fakat ilk seçeneği seçmek dahi sizin için bir imtihan aşamasıdır. Bu seçimi gerçekleştirmek, gelişme süreci zarfında bir çok sorun ve zorluğu da bununla beraber getirecektir. Bu da imtihandır. Kolay olmayacak, bir ihtimal çevrenizden bir ihtimal kendi kendinizden tepkiler alacaksınız. Fakat ihmal etmeyin; Nefis hep kötülüğü emreder, bencildir yalnız kendini düşünür, ruhun akıbetini düşünmez... Yüce Tanrı buyuruyorki:''İnsanlar: «İnandık! demeleriyle bırakılıp da sınav edilmeyeceklerini mi sandılar? Andolsun ki, biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Normal olarak Tanrı, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da kesinlikle ortaya koyacaktır." (Ankebut/ 2-3)
Tanrı heralde biz bir eylemi gerçekleştirmeden , ne meydana getirecek olduğumuzu, sonsuz ilmiyle evvelde bilmektedir. Fakat gene de insanlara, kendilerinin yaptıklarını göstermek için dünyaya göndermiştir. Tanrı istediği için yanlış seçimler yapmıyoruz, Tanrı sonsuz ilmiyle yanlış yapacağımızı biliyor. Kısaca hür irademizle yanlış ya da doğru seçimler yapıyoruz. Fakat biz yapmadan Tanrı me karar vereceğimizi biliyor. Evvelde bilmek, malum eylemi gerçekleştirmekle eş anlamda değildir.Mevzu bu! Sakın yanlış anlaşılmasın kardeşimMsn Happy
Bu konuların üstünde durun derim. Tanrı yardımcınız olsun inşaAllah. Selametle kardeşimMsn Happy









dertleşme kapan artık zira tanrı emretmiş bizim bu mevzuda yorum halletmeye hakkımız yok iyi mi bizi yaratmışsa emirlerine uymak zorundayız









günümüzde tüm değerlerin tüketildiği terbiye yapısında deformasyon oluştuğu açık gözler önündedir....yaşamın imtiğan alanı bulunduğunun farkındayızz çoğumuzz..nefisle savaşım ederken birde yıldırıcı çevre faktörlari insanı kimi zaman saçma salak düşüncelere itiyooorr...bundan tam 11 yıl evvel ben kapandımm.bu kendi isteğimle oldu.tanrı o şekilde emrettiği için tabiiki.yoksa ben aptalmıyım zevk yada başka bişeyler için bu yapılırmı?tanrı için yapılır sadece.. son zamanlarda çoğunluğun aile hayatındaki problemlerin benzerlerini bende yaşadımm.. eşim bana ihanet etti..o bunu hala ihanet olarak görmüyoo sanırımki kendini hep haklı buluyooor. beni beğenmediğini söylüyor şeytan buya kimi zaman açılmamak için kendimle savaşıyorum adeta.bilemiyorum. 2çocuğum var. sonzamanlarda çookk boşanma olaylarıı oldu çoğumuz farkındayızz bunun .buyüzden ben çocuklarımı ebeveynden amahrum büyütmek istemiyorum..eğreti psikolojilerle olmamaları onlar için daha sıhhatli.. walla adam milleti tırsa diyorummm.vakalarla baş etmekten kaçıyorlar.bayanlar herşeye karşın dimdik duruş gösteriyorlar..dini yaşamayan insanın yanında iyi mi din yaşanır..bana destek olurmusunuzz????






  • Dinde İhlas Nedir?


  • Dinde Vera Nedir?


  • Dinde Riya Nedir?


 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Dinde örtünmenin yeri nedir?
Dinde örtünmenin yeri nedir?
http://www.muhteva.com/wp-content/uploads/2017/04/msn_happy-208.gif
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/dinde-ortunmenin-yeri-nedir.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/dinde-ortunmenin-yeri-nedir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content