Düşkün ödat 1 . Bir şeye kendini aşırı vermiş olan, çok bağlı, meraklı, tutkun: "Onlar kadar birbirine düşkün, birbirine uym...
Düşkün
ödat
1 . Bir şeye kendini aşırı vermiş olan, çok bağlı, meraklı, tutkun:
2 . Geçim sıkıntısına düşmüş:
3 . Yoksulluk sebebiyle mutluluk ve refahını yitirmiş:
4 . Yaşlılık, hastalık vb. sebeplerle emek verme enerjisini yitirmiş:
5 . mecaz Kıymet ve onurunu yitirmiş.
6 . mecaz Fena yola düşmüş, ahlaksız:
ödat
1 . Bir şeye kendini aşırı vermiş olan, çok bağlı, meraklı, tutkun:
"Onlar kadar birbirine düşkün, birbirine uymuş bir çift daha ömrümde görmedim desem yeri vardır."- H. E. Adıvar.
2 . Geçim sıkıntısına düşmüş:
"Eski arkadaşının düşkün bulunmuş olduğu hâlinden anlaşılıyordu."- R. H. Karay.
3 . Yoksulluk sebebiyle mutluluk ve refahını yitirmiş:
"Zavallı, otomobilini satmış, düşkün bir hâldeydi."- Y. K. Beyatlı.
4 . Yaşlılık, hastalık vb. sebeplerle emek verme enerjisini yitirmiş:
"Artık şimdi o şekilde düşkün bir babayım ki / Yüreğim hun, sayhalarım boğuk boğuktur"- E. B. Koryürek.
5 . mecaz Kıymet ve onurunu yitirmiş.
6 . mecaz Fena yola düşmüş, ahlaksız:
"Güvenlik memurları Beyoğlu'nun çalgılı bahçelerinden yüz yirmi düşkün kız derleyip toplamış."- Y. Z. Ortaç.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- (bir şeye) düşkün olmak
- ... düşkünü
Birleşik Sözler
- düşkünlerevi
- düşkünler yurdu
- boğazına düşkün
- canına düşkün
- gırtlağına düşkün
- nefsine düşkün
- dayak düşkünü
- devlet düşkünü
- duvak düşkünü
- fırsat düşkünü
- ikbal düşkünü
- kılık giyim düşkünü
- giyim düşkünü
- kibar düşkünü
- kibarlık düşkünü
- kitap düşkünü
- koltuk düşkünü
- çıkar düşkünü
- çehre düşkünü
YORUMLAR