Geleneksel Türk el sanatları nedir, özellikleri nedir? Türk el sanatları hakkında bilgi. Geleneksel Türk el sanatları binlerce senelik tari...
Geleneksel Türk el sanatları nedir, özellikleri nedir? Türk el sanatları hakkında bilgi.
Geleneksel Türk el sanatları binlerce senelik tarihimizden gelen çeşitli uygarlıkların kültür mirasıyla, kendi öz değerlerini birleştirerek varlıklı bir mozaik oluşturmuştur. Geleneksel el sanatları halıcılık, kilimcilik, çinicilik, seramik – çömlek yapımcılığı, deri işçiliği, taş işçiliği, bakırcılık, ebru sanatı, maden işçiliği, ahşap ve ağaç işçiliği vb. şekillerde sıralanabilir.
TÜRKLERDE HALI SANATI
Geleneksel Türk el sanatlarımızdan biri de şüphesiz ki halıcılıktır. Halıcılık sanatının ilk doğuşu, insanoğlunun ısınma problemi ile ortaya çıkmış, günümüze kadar gelmiştir.
İlk insanoğlu, ısınma sorununu hallettikten sonrasında bölgelere hayvan postlarını sermiş ve hemen sonra hayvan postlarını öykünmek ederek halı halletmeye ilkel anlamda adım atmıştır. Sadece bunlarla ilgili hiçbir örnek günümüze kadar gelmemiştir. Şundan dolayı dayanıklı olmadığı için süre içinde yok olmuşlardır. Günümüzde ilk halı parçası olarak bulunan tek örnek Rus kazıbilimci Rudenko tarafınca Altay dağlarının eteklerinde bir kurgan (gömüt) içinde bulunan PAZIRIK halısıdır. Halıda Türk düğümünün bulunması ise bu halının Orta Asya’daki Türkler tarafınca yapılmış olma olasılığını ortaya koyar. Bu halı günümüzde bile ulaşılamayan kaliteye haiz olması ile de tektir.
Türklerle özdeşleşen halı sanatı Orta Asya’dan sonrasında Selçuklularda hak etmiş olduğu yeri bulmuştur. Halı artık gereksinim olmuş ve evlerde, saraylarda, dini mekan olan camilerde kullanılmaya başlanmıştır. Selçuklu halılarında genel anlamda motif olarak geometrik desenler kullanılmış ve açık renkler tercih edilmiştir. Selçuklu halılarından günümüze kadar gelen örnekler çok azca olmakla birlikte Türk-İslam Eserleri Müzesi’nde (İstanbul) sergilenmektedir. Bu halıların bazıları Fustat’ta (Mısır’da) bulunarak ülkemize getirilmiştir. Bir kısmı ise Konya’daki bazı camilerde bulunmuştur.
Osmanlılarda ise halı sanatında gerek renk, gerek desen ve araç-gereç olarak bir ekol yaratılmıştır. Osmanlılarda sarayın halı gereksinimini karşılamak amacıyla Hereke halı fabrikası kurulmuştur. Osmanlılar, Selçuklu ve Orta Asya’daki yün halıların yanı sıra ipekten halılar yaptırmışlardır. Motiflerde ise daha ağır desenler ve bitkisel tasarımlar kullanılmıştır. Ek olarak padişah portrelerine de yer verilmiştir.
Cumhuriyet döneminde halı sanatımız artık yavaş yavaş ticari bir boyut kazanmıştır. Köy ve kasabalarda dokunan halılar, dokunduğu bölgenin kültürel izlerine ayna tutan güzellikleriyle birçok pazara ulaşmıştır.
AHŞAP İŞÇİLİĞİ
Ahşap işçiliği, Anadolu’da Selçuklular döneminde gelişip, kendine özgü bir niteliğe ulaşmıştır. Selçuklular ve Beylikler süreci ağaç eserleri daha çok mihrap, cami kapısı, dolap kapakları şeklinde mimari öğeler olup, üstün işçilik içermişlerdir. Osmanlı döneminde ise sadeleşerek daha çok sehpa, kavukluk, yazı ekibi, çekmece, sandık, kaşık, taht, kayık, Kur’an muhafazası şeklinde gündelik kullanım eşyalarının yanısıra, pencere, konsol, minber, sandıka şeklinde alanlarda da uygulanmıştır.
Ağaç işçiliğinde kullanılan araç-gereç daha çok ceviz, elma, armut, sedir, abanoz ve gül ağacı olmuştur. Kakma, boyama, kürdekariz, kabartma – oyma, kafes, kaplama ve yıkama şeklinde tekniklerle işlenen ahşaplar günümüzde de kullanılmaktadır. Bu teknikler Zonguldak, Bitlis, Gaziantep, Bursa, İstanbul, Beykoz, Ordu şeklinde illerde halen devam eden, hammaddesine bakılırsa kıymet kazanan baston ve asaların yapımında uygulanmıştır.
ÇİNİCİLİK
Mimariye bağlı olarak gelişen bir sanat koludur. Anadolu’ya Selçuklularla gelmiştir. Figürlü sanat eserini kullanmaktan çekinmeyen Selçuklu sanatkarları bilhassa hayvan tasvirlerinde çok başarıya ulaşmış olmuşlardır. 14. yüzyılda iznik, 15. yüzılda Kütahya, 17. yüzyılda Çanakkale’de beslenen seramik sanatı bu yörelerde kendilerine özgü renk, desen ve biçim özellikleriyle Osmanlı süreci seramik ve çini sanatına yeni yorumlar getirmiştir. 14. ve 19. yüzyıllar içinde Türk çini ve seramik sanatı fevkalede yaratıcı işçiliği ile dünya genelinde üne kavuşmuştur.
TAŞ İŞÇİLİĞİ
Geleneksel mimaride dış cephe ve iç mekan süslemesinde taş işçiliği de mühim bir yer tutmaktadır. Taş işçiliğinin mimari haricinde en fazla kullanım alanı gömüt taşlarıdır. Oyma, kabartma, kazıma şeklinde teknikler uygulanmaktadır. Kullanılan süsleme öğeleri, bitkisel geometrik motifler ile yazı ve figürlerdir.
Hayvansal figürlere azca rastlanılmıştır, insan figürlerine ise daha çok Selçuklu süreci eserlerinde rastlanmaktadır.
HAT SANATI
Hat sanatı, Arap harfleri çerçevesinde oluşmuş güzel yazı sanatıdır. Bu sanat Arap harflerinin 6. ve 10. yüzyıllar içinde geçirdiği bir gelişme döneminden sonrasında ortaya çıkmıştır. Hat, Arapça’da çizgi anlama gelir.
Türkler hat sanatıyla, Anadolu’ya ulaştıktan sonra ilgilenmeye başlamışlardır. Bu zamanda Hafız Osman Arap yazısına güzel duyu açıdan en olgun biçimini kazandırmıştır. Türkler altı tür yazı haricinde, İranlılar’ın bulmuş olduğu italik yazıda da yeni bir üslup yaratmışlardır.
Hat sanatının doğduğu dönemde ortaya çıkan altı tür yazı vardır: Bunlar Kufi, Tevki, Sülüs, Reyhani, Nesih ve Rika’dır. Bunların hatlarının bir kısmı yuvarlak, bir kısmı ise köşelidir.
YORUMLAR