George Berkeley İngiliz felsefecisi (Kilkrin, 1687— Oxford, 1753). Anglikan inancına bağlı zengin bir ailenin evladı olan George Berkeley....
George Berkeley
İngiliz felsefecisi (Kilkrin, 1687— Oxford, 1753).
Anglikan inancına bağlı zengin bir ailenin evladı olan George Berkeley. Dublin’de tahsil görmüş olduğu sırada, felsefenin ve bilimin yanlışlarından arındırılmaları ve kusursuzlaştırılmalarıyla, hıristiyanlığa tıpa tıp uyan bir bilgeliğe ulaşılacağım düşündü ve ömrünü bu amacın gerçekleştirilmesine adadı. Mühim felsefe yazılarını yayımladıktan sonrasında, A.B.D’ne giderek, geziler yapmış oldu. 1731’de yurduna döndü. 1734’te, İrlanda’nın güneyindeki Cioyne kentinin piskoposluğuna atandı. Görevini büyük bir başarıyla yürüterek, bölgesinde halkın altıda beşini oluşturan katoliklere anlayışla davrandı.
İDEALİST KURAM
Varlığın maddesel olmadığım ileri devam eden öğretinin kurucusu olan Berkeley, genç yaşta yazdığı The Theory of Vision (Görüm Kuramı, 1709) adlı kitabında uzam teriminin oluşumunu açıklamaya çalıştı. Ertesi yıl, Treotise Concerning the Principles of Human Knowledge (İnsan Bilgisinin İlkeleri Üzerine İnceleme) adlı yapıtında. felsefesinin özünü geliştirdi. Eski soyutlama kuramlarına çok fazla güvendiğini düşündüğü Locke’un deneyciliğini eleştirdi. Bilhassa, kendi başına mevcud ve algılarımızın gerçeğini temellendiren madde terimini çürütmeye çalıştı. Berkeley’in, açık seçik ve sağlam şekilde ortaya koyduğu idealist kuram, şu ilkeye dayanır: “Nesnelerin aslı, algılanmış olmalarından başka şey değildirâ€. Berkeley’e bakılırsa nesneleri düşünceler olarak tanırız. Nesneler düşünceden başka şey olamazlar, çünkü duyumlar, katışıksız düşüncelerdir. Nesneler kendilerini yaratan Tanrı’da dahi, birer düşüncedirler. Kendisiyle ilgili edindiğimiz düşünceler haricinde, madde diye bir şey yoktur. Genel bir fikir elde etmek için, hususi fikirleri birbiriyle karşılaştırız: Soyutlama. Yanlış soyutlaınalardan arındırılmış bilimin tüm kıymeti, duyumsal kesinliğe dayanır. Duyumsal kesinliğe dayanarak Tanrı’nın varlığına ilişkin emsalsiz bir kanıt ileri devam eden Berkeley, bu mevzuda şunları yazmıştır:“Bence, duyumsal şeylerin, bir anlayışgücünden başka bir mekanda var olamayacakları apaçıktır. Buradan, onların gerçek bir varlıkları olmadığı sonucuna değildir, bana ait düşünceme bağlı değillerse ve bana ait tarafımdan algılanmış olmak nitelliğinden apayrı bir varlıkları var ise, onların, içinde var olmaları ihtiyaç duyulan bir tinsel varlık bulunması gerektiği sonucuna varıyorum. Demek ki, duyumsal dünyanın var olduğu ne seviyede kesinse. onları kapsayan ve destekleyen sonsuz ve her yerde bulunan bir tinsel varlığm var olduğu da o seviyede kesindirâ€. Dolayısıyle Berkeley’e bakılırsa dünya, Tanrı’nın. insanlarda uyandırdığı fikirlerin tümünden başka şey değildir. Ama Tanrı, insanlara. kendi düşüncesini ya da düşüncesinden herhangi bir şeyi böylelikle iletiyorsa, bunun gayesi, insanların gönlünü kendine çekmektir. Öyleyse, dünya aslına bakarsak Tanrı’nın insanlara yönelik dilidir. Tanrı tarafınca düşünülmüş sözdür.
BAŞžLICA YAPITLARI
The Theory of Vision (Görüm Kuramı.1709); Treatise Concerning the Principles of Human Knowled ge (İnsan Bilgisinin İlkeleri Üzerine İnceleme, 1710); Three Dialogues Between Hylas and Philonoüs (Hylas’ la Philonoüs Içinde ÜçKonuşma, 1713); Alciphron (1732); Siris (1744); vb.
YORUMLAR