Haçlılara karşı büyük zaferler kazanmış olan kahraman Türk komutanı olan Hacı İlbeyi yaşamı, savaşları ve periyodu hakkında bilgiler. HACI ...
Haçlılara karşı büyük zaferler kazanmış olan kahraman Türk komutanı olan Hacı İlbeyi yaşamı, savaşları ve periyodu hakkında bilgiler.
HACI İLBEYİ (Ölümü: 1364), Osmanlı devletinin kuruluşunda birinci derecede yararlık gösteren en büyük Türk komutanlarından biridir. Karesi Beyliği komutanlarından iken Orhan Gazi’nin bu beyliği alması üstüne Osmanoğulları hizmetine geçti. Osmanlıların ilk fetihlerinde bulunduktan sonrasında Veliaht Süleyman Paşanın idaresinde Rumeli’nin alınması hareketlerine de katıldı.
Türkler’in Rumeli’yi almakla, Avrupa’da son aşama mühim bir köprübaşı tuttuğunu, Çanakkale Boğazı şeklinde dünya stratejisinin düğüm noktalarından birine hakim bulunduğunu gören Avrupa devletleri Osmanlı Türkleri’ne karşı ilk Haçlı seferini hazırladılar. Papa V. Urbanus’un düzen ve teşvikiyle Avrupa’nın en büyük devletlerinden olan Macaristan, hemen hemen kendisinden bir fazlaca uzakta bulunan Türkler’e karşı Haçlı seferi işini üstüne aldı. Macaristan’ın çevresinde Sırbistan ve Bosna krallıkları, Eflak (Romanya) Prensliği şeklinde Balkan devletleri toplandı. Bağlaşık ordunun başkomutanı Büyük-Macaristan Kralı V. Layoş’tu; yanında Sırbistan Kralı V. Uroş, Bosna Kralı I. Tvrtko ile daha başka Balkanlı prensler de bulunuyordu. Bağlaşıkların kuvveti 100.000 kişiydi; o dönem nazaran pek büyük bir askeri kuvvetti.
Türkler, Edirne’den sonrasında 1363’te Filibe’yi de almışlar, Meriç’in güneyindeki tüm topraklara hakim olmuşlardı. Haçlılar ertesi yıl (1364) Türk topraklarına girdiler, Edirne yakınlarına kadar geldiler. Bu tarihten başlayarak «SırpSındığı» diye anılacak olan yerde karargâh kurdular. Bizans, Haçlılar’ın başarısından emindi, Türk tehlikesinden kurtulacağından dolayı luk duyuyordu. Bu sıralarda Türk kuvvetleri meşguldü, azca çok gafil avlanmıştı. Türk ordusunun toplanmasına kadar düşman Edirne’ye girebilir, hatta daha çok ilerleyebilirdi.
Sınırın korunması ile görevli bulunan Hacı İlbeyi bunu anlamış oldu, başaramadığı takdirde en büyük sorumluluklara maruz kalacağını bilmiş olduğu halde, son aşama cüretkar bir karar verdi. Emrinde 10.000 kişilik bir kuvvet vardı. Bunlar o zamanlar Osmanlılar’ın sonraki askerî teşkilatı olmadığından, bir «gazi-derviş» (gönüllü) ordusu idi. Hepsi atlıydı, Rumeli fetihlerinde pişmiş, tecrübeli askerlerdi. Genişleme zamanlarına mahsus hummalı bir enerji taşıyorlardı. Hacı İlbeyi, pek dahice bir acele kavrama ile, güneş doğmadan birazcık ilkin, üç koldan büyük Haçlı ordusuna saldırma emri verdi. Uyumakta olan Haçlılar, esas Türk ordusunun baskınına uğradıklarını sandılar. Bu şaşkınlık içinde, Hacı İlbeyi, pek başarıya ulaşmış manevralarla, Haçlılar’ı kılıçtan geçirdi. Türk kılıcından kurtulan birkaç perişan birlik Meriç’e can atarken suda boğuldu. Büyük-Macaristan Kralı, birkaç kişiyle ırmağı zor geçip canını kurtardı.
Sırp Sındığı zaferi, Türk devletinin artık tüm Avrupa ölçüsünde bir kuvvet bulunduğunu gösterdi. Bu, Osmanlılar’ın ilk büyük meydan savaşıydı. Muzaffer komutanı Hacı İlbeyi, zaferden birkaç ay sonrasında öldü. Zehirlendiğine dair bir rivayet vardır.
YORUMLAR