Herbert Spencer Kimdir? Herbert Spencer yaşamı, biyografisi, eserleri, felsefesi, kitapları hakkında bilgi. Herbert Spencer; İngiliz filoz...
Herbert Spencer Kimdir? Herbert Spencer yaşamı, biyografisi, eserleri, felsefesi, kitapları hakkında bilgi.
Herbert Spencer; İngiliz filozofu ve toplumbilimcisidir (Derby 1820 -Brighton 1903).
17 yaşlarındayken Londra Birmingham arasındaki demiryolu yapımında işçi olarak çalıştı. 22 yaşlarındayken ilk yazılarını yayımlattı, makalelerinde devletin ekonomik ve toplumsal yaşama müdahalesini eleştirdi. 1848’de The Economist dergisinin gösterim yönetmen yardımcısı oldu. 1850’de Social Staties (Toplumsal Statik) adlı ilk eserin, 1855’te ikinci kitabı olan The Principles of Psychology’yi (Psikolojinin İlkeleri) yayımladı. 1852’den sonrasında kendini tümüyle kitaplarına verdi. 1853’te amcasından bir miras kalınca The Economist’ten ayrıldı. Felsefesinin temellerini oluşturan yazılarının bir çok Westmister Review’de, çıktı.
1859’da Darwin’in Türlerin Kökeni-adlı kitabını büyük bir ilgiyle karşıladı ve çeşitli eleştirilere karşı savunduğu bu kitabın verdiği şevkle doğa ötesi, biyoloji, psikoloji, sosyoloji ve terbiye mevzularını evrimci bir bakış açısıyla incelemeye karar verdi. Bilimsel verilere ve bilimsel metodolojiye dayandırarak her şeyi kapsayacak bir felsefe kuramı ortaya koymak amacıyla 1860’ta, Bir Bileşik Felsefe Sistemi adlı kitabına başladı, felsefesini sistemli bir şekilde deklare etti.
Kitap, başladıktan 33 yıl sonrasında 10 cilt olarak tamamlandı. İlk cildi First Principles (İlk Prensipler), 2,3. ciltleri Principles of Biology (Biyolojinin İlkeleri), 4-5. ciltler Principles of Pyschology (Psikolojinin İlkeleri), 6,7,8. ciltler Principles of Sociology (Toplumbilimin İlkeleri), 9, 10. ciltler Principles of Ethic (Terbiye Biliminin İlkeleri) olarak adlandırılan bu yapıt Spencer’i ününün doruğuna ulaştırdı. Spencer, ilk Prensipler’de bileşik bir felsefenin esaslarını, dinle bilimin ilişkisini, bilimin sınırlarını söyledi. Ona gore dinle bilimin karşıtlığı, birbirlerinin alanına girmelerinden ötürüdür. Başka bir söyleyişle, din bilimin, bilim de dinin alanına girmek istemekle, aralarında karşıtlık doğar. Sınırları iç içe giren din ile bilim günün birinde ayrılacaklar ve karşılıklı olarak birbirlerini tanıyacaklardır. Spencer’e gore her bilim, kendi fenomenlerinin tarihini anlatır. Zira bir nesneyi tam olarak bilmek gerekir. Her fenomenin bir zamanı vardır. Yapılması ihtiyaç duyulan, var ise fenomenlerin zamanı süreçlerinin ortaklıklarını bulmak, bunlardan genel bir gelişme yasası çıkarmaktır.
Herbert Spencer, Bir Bileşik Felsefe Sistemi’nin diğer ciltlerinde, ilk Prensipler’deki bu gelişme ilkelerini vasıta olarak kullanmak yöntemiyle, yaşam, ruh, cemiyet, insan eylemlerini ve fenomenleri irdeler. Onun, olayların daha karmaşıktan daha yalına “fark edilmez derecelerle” geçerek ortaya çıktığını ileri devam eden birci ve süreklilikçi felsefesi, doğalcı ve ruhbilimci görüşten meydana gelen bir toplumbilimde doruğuna ulaşır. Bundan dolayı Spencer’e gore, siyasal kurumların kökeninde canlılarda duyulan korku, dinlerin kökenindeyse ölülerden duyulan korku vardır. Spencer’e gore, (Auguste Comte’tan değişik olarak) toplumsal gelişmenin değişik aşamaları, pozitif düşüncenin ortaya çıkışından değil, toplumların boyutundan ve karmaşıklığından kaynaklanıyordu. Hakkaten modern toplumun ayırt edici özelliği, özgür girişim rejiminde aranmalıydı.
Herbert Spencer, bireyciliğin ve bireysel özgürlükle temsili hükümetin membaı bulunduğunu düşündüğü özgür rekabetin emin bir savunucusuydu. Ona gore, fenalık, düzenleyici ilkesini kendi içine taşıyan rekabetin tehlikelerinden değil, devletin müdahale edebilirliğinden doğuyordu. Spencer, çağının ilerlemiş toplumlarının, tarihsel evrimin son aşamasını temsil ettiklerini düşünüyordu. Bu toplumlar, sadece gerilemek koşuluyla değişikliğe uğrayabilirler ya da dengelerini yitirebilirlerdi.
YORUMLAR