Hz. Muhammed'e verilmiş en büyük mucize nedir?

Hz. Muhammed (s.a.v.)'in olağanüstü şeyleri nedir, Peygamber Efendimize verilen en büyük mucize nedir? Hz. Muhammed Mustafa (...

Hz. Muhammed (s.a.v.)'in olağanüstü şeyleri nedir, Peygamber Efendimize verilen en büyük mucize nedir?

Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) / Peygamberlerin En üstünü

Peygamber efendimiz, Peygamberlerin en üstünü ve sonuncusudur. Allahü teâlânın yarattığı varlıkların en şereflisi Muhammed aleyhisselâmdır. Her şey O'nun hürmetine yaratıldı. O, Allahü teâlânın resûlü, son peygamberidir. Allahü teâlâ tüm peygamberlerine ismiyle hitâb etmiş olduğu hâlde, O'na “Habîbim†(sevgilim) diyerek hitâb etmiştir. Nitekim Allahü teâlâ bir hadîs-i kudsîde: “Sen olmasaydın, hiçbir şeyi yaratmazdım!†buyurdu. Tüm mahlûkâtı O'nun şerefine yaratmıştır. Allahü teâlâ kullarına râzı olduğu ve beğenmiş olduğu yolu göstermek için türlü kavimlere ara sıra peygamberler göndermiştir. Muhammed aleyhisselâmı ise son Peygamber olarak tüm insanlara ve cinlere gönderdi. Bundan ötürü Peygamberimize “Hâtem-ün-nebiyyîn†ve “Hâtem-ül-Enbiyâ†denilmiştir.




Her peygamber, kendi zamânında, kendi mekânında, kendi kavminin hepsinden her bakımdan üstündür. Muhammed aleyhisselâm ise, her zamanda, her memlekette, yâni dünyâ yaratıldığı günden kıyâmet kopuncaya kadar, gelmiş ve gelecek tüm varlıkların, her bakımdan en üstünüdür. Hiçbir kimse hiçbir bakımdan O'nun üstünde değildir. Allahü teâlâ her şeyden ilkin Muhammed aleyhisselâmın nûrunu yaratmıştır.


Kaynak : Dinimizislam



Alıntı

Hz.Muhammed'e (S.A.V.) verilmiş en büyük mucize nedir?

Peygamber Efendimize (S.A.V.) verilmiş olan en büyük mucize Kur'an-ı Kerim dir.Hemen aşağıdaki bağlantıyı inceleyin.




Alıntı
Konuk

merhaba. Hz.Muhammed'e (S.A.V.) güzel ahlakından dolayı ona verilen isim nedir ?? lütfen cevaplayın çok onemlı

Peygamber Efendimiz (S.A.V) Güzel ahlakı,zekiliği,insanlara karşı tutumu,hoşgörülülüğü,ticaretteki dürüstlüğü,doğruluğu,işbilirliği,güler yüzlü oluşu...benzer biçimde daha pek çok güzel hasletleri kendinde bulundurduğu için Mekkeliler tarafınca ''Muhammedül Güvenilir'' olarak anılmıştır.





  • Büyük Türk Devletleri - Büyük Selçuklular (Büyük Selçuklu Devleti)


  • Mucize Nedir?


  • Kar Tanesindeki Büyük Mucize










Peygamber Allah ile kulları içinde elçilik icra eden, Allah'ın buyruk ve yasaklarını, razı olup olmadığı şeyleri din esaslarını insanlara bildiren, onlara mutluluk yollarını gösteren Allah tarafınca göreve getirilmiş seçkin kuldur. Bu fonksiyonları icrâ etmek suretiyle gönderilen son olarak seçkin kul ise Hz. Muhammed (sas)'dir Bu yazıda Hz. Muhammed'in son peygamber bulunduğunu kanıtlama eden delillerden bir bölümü üstünde genel olarak durulacaktır.Hz. Muhammed'in son peygamber olduğu bizzat Kur'ân-ı Kerim tarafınca bildirilmiştir Buna nazaran Hz. Muhammed'den sonrasında geriye kalan peygamber gelmeyecektir


Fakat tarih süresince ve günümüzde bir takım kişiler bu hak inanca ters bağzı iddialar serdetmişler ve peygamberlik iddiasında bulunmuşlardır; geçmişte bunların en meşhurları içinde Esvedü'l-Ansi (v.11/632), Tuleyha b. Huveylid (v.24/644) ve Müseylime-i Kezzâb (v.12/683), benzer biçimde adlar sayılabilir.




1 Bir süre sonra gelen bağzı sapık fırkalar içinde de Hz. Muhammed (s.a.v.) ile peygamberliğin son bulmadığını ileri sürenler olmuştur Hatta ekranda görülen pencereden Sebeîler, Beyânîler Harbîler, Muğîrîler benzer biçimde fırkalar yalnız peygemberlik iddiasıyla yetinmeyip Hz. Ali (r.a.), imamlar ya da kendi liderleri hakkında ilâhlık iddiasında dahi bulunmuşlardır.
2.Bu fırkalardan Cenâhîler Ğurâbîler, Bâbekîler Yezîdîler, Bezîğîler Şeyhîler, Bâtınîler Bahâîler ve Kâdiyânîler ise ulûhiyyet iddiasında bulunmasalar da peygamberliğin Hz. Ali'nin soyundan ya da başka kişiler kanalıyla devam etmiş olduğu inancındadırlar
3.Günümüz Türkiye'sinde ve dünya coğrafyasında da Peygamberlerin kesintisiz olarak gelmesi gerektiği bundan dolayı Hz. Muhammed (sas)'den sonrasında da gelebileceği fikrini taşıyan bağzı kimseler mevcuttur. Bu ön bilgiyi müteakiben aslolan mevzumuz olan Hz. Muhammed'in son peygamber oluşunu işlemeye geçebiliriz Fakat bundan ilkin O'nun niçin dolayı en faziletli bir peygamber olduğuna özetlemek gerekirse değinmek istiyoruz Hz. Muhammed şu özellikleri sebebiyle en üstün peygamber kabul edilmiştir.

1.ümmetinin en hayırlı ümmet olması

2.Risâletinin tüm insanları hatta cinleri dahi kapsaması

3.Bildiri etmiş olduğu esasların akıl, his ve fiil yönleriyle insanları doyum edecek özellikte makul uygun ve tutarlı olması.

4.Peygamberlerin sonuncusu olması.

5.En büyük mucizesi olan Kur'ân'ın sağlam bir biçimde elde korunur olması

6.Getirmiş olduğu dinî ahkamın önceki dinî ahkamı neshetmesi

7.Kıyamet Günü tüm insanlara şahitlik etmesi



Hz. Muhammed (s.a.v.)'in peygamberlerin sonuncusu (hâtemü'l-enbiyâ) oluşunun, Kur'ân-ı Kerim'in bir takım âyetleri ve bir takım hadisler temel alınarak, müslüman âlimler tarafınca naklî ve aklî gerekçelere dayandırılmak suretiyle açıklandığını görmekteyiz Bunların ikna edici olabilmesi için ilk etapta Hz.Muhammed'i peygamber olarak kabul etmek gerekmektedir İslâm inancına nazaran Hz. Muhammed'in peygamber bulunduğunu kabul etmek onun son peygamber bulunduğunu, şeriatının evrensel ve ebedî bulunduğunu, onun nesh edilmeyeceğini de kabul etmek anlamına gelir.
4. Çünkü ilâhî vahyin kendisine indirilenle son bulduğunu, dinin tamamlandığını peygamberliğin kendisiyle beraber hitama erdirildiğini bizlere söyleyen O'dur. Hz. Muhammed (s.a.v.) bir peygamber olduğuna ve peygamberler de yalan söylemeyeceğine nazaran, haber verdiği şeyler haktır ve doğrudur Binâenaleyh Hz. Muhammed'i hem gerçek peygamber kabul edip, hem de ondan sonrasında peygamber geleceğine inanmak birbiriyle te'lifi kabul edilemeyecek tutarsız şeylerdir.


Kendinden önceki bir takım peygamberlerin ve mukaddes kitapların geleceğini öncesinden haber vermesi, büyük mucizeler göstermesi söyledikleri ve ortaya koyduklarıyla kendisini kabul ettirmiş olması, Hz. Muhammed'in peygamberliğinin dellilerinden bazılarıdır. Bu deliller genel olarak hissî, naklî ve aklî olarak üç grupta incelenmiştir. Bununla birlikte bu tür durumlar İslâm Kültür Dünyasında, Hz. Muhammed'le ilgili olmak suretiyle, şemâil (dış görünüş vasıfları), hasâis (belirgin özellikleri) fazâil (üstün yönleri) ve delâil (peygamberliğinin açık delilleri) ismi altında genişce işlenen konulardır. Ilkin O'nun peygamberliğinin ispatı için getirilen olağanüstü özelliklerine bir göz atalım:

1. Hissî/Kevnî Olağanüstü nimetleri

Bu tür şeyler Hz. Peygamber'in zâtı ile ilgili ve zatının haricinde olmak suretiyle genel anlamda iki bölümde incelenir.
a.Zâtı ile ilgili olanlar: Hz.Muhammed (s.a.v.)'in gerek fizyolojik özellikleri, gerek rûhî ve ahlâkî şartları onun bir peygamber bulunduğunu ilk bakışta hissettirmiştir. Kendisine intikal eden nübüvvet nuru, boyu, endamı birbiriyle uyum içinde olan uzuvları güzel ve cezbedici hitabı vakur yürüyüşü, itimat telkin eden duruşu, sempatik çehresi; yeme, içme, konuşma, uyuma ve beşeri ilişkilerindeki itidalliği, onun maddi vechesiyle ilgili olan mucizevî yönlerinden bir bölümüne örnektir. Hz.Resûl'ün doğruluğu edebi hayası, cömertliği hilmi cesareti, fedâkarlığı sabrı kanaati, dirayeti zekası ve başka pozitif özellikleri mevzusunda insanların ittifak etmeleri de onun ahlâkî hissî ya da manevî yönüyle ilgili mucizevî kişiliğine delildir

Zatının haricinde olanlar

Bunlardan biride bir bölümü, larda yer edinen, az yemeğin çoğalması, Ağaç kütüğünde inleme sesinin duyulması Ayın ikiye bölünmesi muharebede görünmeyen güçlerin desteğe gelmesi benzer biçimde olağanüstü şeyleri bir bölümü de geçmiş peygamberlerin kendisini müjdelemesidir ki Yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları o elçiye uyanlar (A'râf 7/157, Bakara 2/146, Âli İmrân, 3/81) âyeti bu hususa işaret eder

2.Aklî Olağanüstü nimetleri

Hz. Muhammed (s.a.v.)'den önceki peygamberlere verilen mucizeler daha ziyade, insanlığın gelişimine parelel olarak hissî ya da kevnî mucizeler olmuştur. Mesela Hz. İbrahim (a.s.)'ın olağanüstü şeyleri doğa ilimleri Hz. Süleyman (a.s.) 'ınki gene doğa ve teknoloji ile ilgili Hz. Musa (a.s.) 'nınki sihir, Hz. İsa (a.s.) 'nınki ise tıp ağırlıklıdır. Bu mucizeler fakat sınırı olan bir süre diliminde etkili olabilmiş çoğu zaman, peygamberlerin vefat etmesiyle beraber tesirini yitirmiştir Fakat burada aklî mucizeye örnek olarak göstereceğimiz Kur'ân mucizesi ise asırlar geçse de canlılığını asla yitirmemiş devamlı tesirini sürdüregelmiştir.


Hz. Muhammed'in insanlara bildiri etmiş olduğu Kur'ân'ın, tespit ve muhafazası edebî yönden kuvvetli bir topluma gelmesi ve onlara meydan okuması, okuma-yazması olmayan ve geçmiş kitapları bilmeyen ümmî bir peygamberin elinde zuhur etmesi, mana yönünden sağlamlığı ihtiva ettiği hükümleri hükümleri arasındaki tutarlılığı uygulanabilirliği okunuşu, ezberlenebilirliği üslûbunun veciz ve çarpıcı/etkisinde bırakan oluşu benzer biçimde hususlar onun mucizeliğini ispatlamaktadır.Hz. Peygamber'in, halkı dine davet etmeden evvelki, davet esnasındaki ve daveti tamamladıktan sonraki halleri, yüce ahlâkı, verdiği hikmet dolu ve isabetli hükümler cengâverlere saldırı etmesi sırasındaki kesin yürekli ve sarsılmaz tutumu her hal ü kârda Allah'ın kendisini koruduğuna dair beslediği itimat duygusu, korkulu durumlarda dahi vaziyetini değiştirmemesi... benzer biçimde hususların peygamberlerden başkasında toplanmasının imkânsız olduğuna akıl kesinlikle hükmeder.


Allah'ın bu şekilde kemâl ve üstün halleri, kendisine karacılık edeceğini bilmiş olduğu bir zatta bulundurması, sonrasında bu şahsı (kendisine karacılık etmiş olduğu için cezalandırmadan) 23 yıl dikkatsizlik etmesi, sonrasında onun dinini başka dinler ve düşmanlarına karşı üstün kılması bıraktığı eseri (ve açmış olduğu çığırı) ölümünden sonrasında kıyamete kadar payidar kılması olacak şey değildir! Kısacası bir yalancı peygamber bu kadar muhteşem bir karaktere haiz olması imkansız, bu kadar başarıya ulaşmış olması imkansız bu seviyede büyük bir hareketi başlatamaz ve yürütemez O, bu büyük davayı semavî bir kitap sahibi olmayan ve hikmetten anlamış olmayan bir kavim içinde ortaya atmış, (Bakara 2/151) onlara kitabı/Kur'ân'ı ve hikmeti açıklamış, hukukî ve şer'i işleri öğretmiş ahlâklarını mükemmelleştirmiş halkının pek çoğunu hem ilmî, hem de amelî erdem bakımından kemâle erdirmiş tüm âlemi inanç ve iyi amelle nurlandırmış ve Allah'ın va'dettiği benzer biçimde onun dinini diğer dinlerin tümüne üstün kılmıştır (Tevbe 9/33 Feth 48/28; Sâf 61/9) Esasen resûllüğün ve nebiliğin bundan başka bir manası (ve gâyesi) de yoktur
5. Burada şu iki noktayı mühim vurgulamak gerekmektedir Bunlardan biride birincisi Hz. Muhammed (s.a.v.) 'in hal hareket ve sözleriyle ilgilidir Bu kadar üstün vasıflara haiz olan sağlam karakterli bir insanoğlunun, Ben peygamberim şeklindeki beyanını kabul edip kendisine uymak için mucize göstermesini beklemeye dahi gerek kalmamıştır Esasen onun şahsiyetini yakından tanıyan ve çok iyi bilen Hz. Ebu Bekir (r.a.) benzer biçimde basiretli dürüst ve hakperest insanoğlu mucize göstermesini istemeden ona inanç etmişlerdi. Hz. Peygamber'den mucize göstermesini isteyenlerin pek pek çok da inanç etmişlerdi Şu halde Hz. Peygamberin her insana güven ve itimad veren kuvvetli şahsiyeti ve sağlam seciyesi gösterdiği mucizelerden daha beliğ ve veciz bir biçimde O'nun Allah Resûlü olduğuna delâlet etmekteydi


Vefatından sonrasında geriye bıraktığı yakın arkadaşları, İslâm devletinin sınırlarını doğuda Hindistan'a, avrupada Pasifik Okyanusuna kadar genişletecek derecede akıllı basiretli istekli meharetli ve hamleci insanlardı Hz. Peygamber'in bu kuvvetli şahsiyet sahibi parlak zeka insanları kendisinin peygamber olduğuna (Allah'ın izniyle) inandırmış olması, onların kayıtsız şartsız güvenlerini kazanması ve mutlak şekilde kendisine bağlaması bu benzer biçimde işlerin zorluğunu bilen her aklı başlangıcında insan için mucizelerin en büyüğüdür. Asırlarca başka milletlerin hakimiyeti altında yaşaya yaşaya müzminleşmiş bir aşağılık duygusuna haiz olan bilgisiz ve bedevi bir kavmi uzun ve şanlı bir mazisi olan İran Sasani Devletine ve Bizans İmporatorluğu'na kafa tutacak hale getirmesi o dönemin dünyasının en kuvvetli iki devleti ile başarıya ulaşmış savaşlar meydana getirecek bir seviyeye yükseltmesi bu iki devletten birisini kökünden, ötekini ise büyük seviyede yıkacak bir bilinç ve aksiyon seviyesine çıkarması, detaylı bilgileri insan aklının idraktan güçsüz kalmış olduğu en çok büyük mucizelerdir.


Allah, bu kadar artam, erdem ve kemâle haiz kıldığı bir hiç kimseye Zat'ı aleyhinde bulunma ve yalan isnad etme imkânını vermez Onu bir süre başarıya ulaşmış kılsa dahi sonuçta rezil eder. Gerçi bir takım fatihler ve cihangirler Makedonyalı İskender ve Cengiz Han örneginde olduğu benzer biçimde yaşadıkları süre içinde Hz. Peygamber'in kurduğu ve halifelerinin genişlettiği devletten daha geniş sınırları olan büyük devletler kurmuşlardır Fakat bu devletlerin ömrü kurucularının ömrü kadar olmuş onlardan sonrasında parçalanmışlardı Bununla birlikte

Hz. Peygamber için sözkonusu olan başarı yalnız devlet kurma ve fetih yapma hareketi değildir Bundan daha önemlisi gidilebilen ülkelerde yaşayan halk yığınlarının manen ve kalben fethedilerek yeni bir inanç sisteminin şuurlu taraftarları ve savunucuları haline getirilebilmiş olmasıdır ki başka fatihlerde ve cihangirlerde bu şekilde köklü bir başarı yoktur Önemle belirtilecek ikinci nokta ise Hz. Peygamber'in uygarlık âlemine kazandırdığı içsel değerlerdir Pek çok bilgisiz ve bedevi olan toplulukları eğitmek onlara edep ve ahlâk öğretmek, dünyanın en büyük medeniyetlerinden birinin kurulmasına uygun olan zemini hazırlamak ayrı bir mucizedir

Resulüllah'ın hayatında kendisinden zuhûr eden “ellerinden Su akması, az yemekle çok kişinin karnını doyuması†benzer biçimde mucizeler, yalnız o zamanda yaşamış olan insanoğlu için kanıt olması durumunda, bu şekilde mucizeler ise devamlı kanıt olma niteliğini korumaktadır. İslâmın ilim, irfan, edep, ahlâk, terbiye inanç çabalama, doğrultu, uygarlık ve kültür benzer biçimde büyük ehemmiyet atfettiği manevî değerleri görmezlikten gelmiş olarak ya da bunlara lâyık oldukları büyük önemi vermeyerek, bir takım hârikulâde hadiseler üstünde daha çok durmak, mühimle meşgul olurken ehemmin faydasından (lüzumlu ile ilgilenirken daha çok lüzumlunun verilerinden) yoksun kalmak benzer biçimde bir netice meydana getirmiştir. Bu yargı en azından, bir takım çevreler için doğrudur

3.Haberî Olağanüstü nimetleri

Hz. Muhammed (s.a.v.), herhangi bir kitap okumamış 7 eliyle yazı yazmamış,8 kimseden tarih dersi almamış olması durumunda kavmine çok hikmetli açıklamalarda bulunmuş hayatî ehemmiyet arzeden prensipler vaz etmiş, geçmiş kavimlerin yaşam hikâyelerinden bilgiler aktarmıştır Bu vaziyet, onun Allah katından bilgilendirildiğini gösterir Gelecekte vuku bulacak bağzı işleri haber vermesi de Hz. Muhammed'in haberî mucizelerindendir. Onun bu şekilde haberleri, hem sunuş gâyesi bakımından hem nitelikleri hem de neticeleri bakımından kâhinlerin, müneccimlerin, falcıların haberlerinden farlıdır O, bu şekilde detayları öğrenmek için herhangi bir uğraşa girişmemiş yıldızlara bakmaya ve usturlap benzer biçimde aletlere gereksinim duymamış bu tür durumlar, hemen aşağıdaki âyet örneklerinde görüleceği benzer biçimde, Allah

tarafınca kendisine öğretilmiştir


Elif Lâm, Mîm. Rumlar (Arapların bulunmuş olduğu) en yakın bir mekanda yenilgiye uğradılar onlar bu yenilgilerinden kısa bir süre sonrasında gâlip geleceklerdir Rûm 30/13) Ey Muhammed Yoksa Bizler intikam almaya gücü yeten bir topluluğuz' mu diyorlar O topluluk yakında bozulacak ve onlar arkalarını dönerek kaçacaklardır (Kamer, 54/44-45). (Ey Muhammed!) Bedevilerden (seferden) geri kalmış olanlara de ki Siz yakında çok güçlü bir kavme karşı sefere çağırılacaksınız Onlarla teslim oluncaya kadar savaşacaksınız (Fetih, 48/16) Hatırlayın ki Allah size iki taifeden (kervan ya da Kureyş ordusundan) birinin sizin bulunduğunu vadediyordu (Enfâl, 8/7 16) Hz. Muhammed'in hak ve son peygamber bulunduğunu gösteren bir gerekçe de, kendilerine peygamber olarak gönderilen insanların ya da toplumun hakkaten bir gereksinim içinde onu beklemesidir


Onun gelişi kavminin bu şekilde bir isteği duymasının ve açığa vurmasının akabinde vuku bulmuştur Tüm güçleriyle yemin ederek eğer kendilerine bir uyarıcı gelirse herhangi bir milletten daha çok doğru yolda olacaklarına dair Allah'a yemin etmişlerdi Fâtır 35/42) Ey Ehl-i Kitap Peygamberlerin arası kesildiği bir sırada size elçimiz geldi Gerçekleri size açıklıyor ki Bizler bir müjdeci ve uyarıcı gelmedi demeyesiniz Mâide 5/19) ümmîler içinde kendilerine âyetlerini okuyan onları temizleyen, onlara Kitab'ı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderen O'dur Cum'a, 62/2) Son Peygamber Hz. Muhammed'in mucizelerinin ve ortaya koymuş olduğu delillerinin selâmeti kendi risâletini inkâr edenlere karşı meydan okumuş olduğu halde kendisine bir türlü yanıt verilememesiyle; iddiasının selâmeti de kendisinden önceki peygamberleri onay etmesi peygamber olmayanları da yalanlamasıyla sabittir Bu detayları sunduktan sonrasında şimdi Hz. Muhammed'in son peygamber oluşunun daha hususi delillerine geçebiliriz

Naklî Deliller: Tüm semavî dinlerde Peygamberlik müessesesi mühim bir inanç esasıdır. Bundan dolayı ilâhî dinlerin mukaddes metinlerinde peygamberlerin gelmesi, misyonları, mücadeleleri ve nitelikleri benzer biçimde mevzular yanında son Peygamber (sas) ile ilgili ifadeler de yer almıştır Şu âyetlerde Hz. Muhammed'in Yahudi ve Hıristiyanların mukaddes kitaplarında geçmiş olduğu belirtilir Yanlarında Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları o elçiye, o ümmî peygambere uyanlar (var ya) işte o peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder (A'râf 7/157) Muhammed Allah'ın Rasûlüdür. Bunun beraberindeki mü'minler de kâfirlere karşı şiddetli olup kendi aralarında şefkatlidirler. Sen onları rukû ederken secde ederken, Allah'tan lütûf ve rıza ararken görürsün Onların alameti yüzlerindeki secde izi secde aydınlığıdır Bu tür şeyler onların Tevrat'taki sıfatları olup İncil'deki meselleri ise şöyledir;


O şekilde bir ekin ki filizini çıkarmış sonrada onu kuvvetlendirmiş derken kalınlaşmış da geriye kalan gövdeki üstünde doğrulmuş Öyleki ekicilerin hoşuna gider kâfirleri de öfkelendirir İşte böylelikle Allah, onlar benzer biçimde inanç edip makbul ve gözel işler yapanlara bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır (Fetih, 48/29) Hatırla ki Meryem oğlu İsa Ey İsrailoğulları Ben size (gönderilmiş) Allah'ın elçisiyim benden ilkin gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonrasında gelecek Ahmed isminde bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim.' demişti Sâff 61/6 22) âyetlerinde Hz. Muhammed'in adının ve bir takım sıfatlarının Yahudi ve Hıristiyanların mukaddes kitaplarında geçmiş olduğu açıkça ifade edilmiştir Hatta şu âyette beyan edildiği benzer biçimde, onlar Hz.Muhammed'in bağzı özelliklerini dahi yakinen bilmekteydiler.

'Kendilerine Kitap verdiklerimiz o Muhammed'i oğullarını tanıdıkları benzer biçimde tanırlar Buna karşın onlardan bir bölümü doğrusu dahi dahi, hakkı gizlerler' (Bakara, 2/146)


İslâm bilginleri yukarıdaki âyetlerden ve ilgili hadislerden hareketle Tevrat ve İncil'i tedkik etmişler ve onlarda Hz. Muhammed'i gösteren açık kapalı pek çok ifadeler bulmuşlardır.Fakat Tevrat'ta geçen söz mevzusu ifadeler Yahudiler tarafınca beklenen Mesih ile ilgili olduğu iddia edilmiş Hıristiyanlar ise bunların Hz.İsa'ya işaret ettiğini ileri sürmüşlerdir İncil'de geçen kısımların da Hz. Muhammed'e değildir Mukaddes Ruh a işaret ettiğini savunmuşlardır.


Rahmetullah Delhî'nin belirttiğine nazaran Hıristiyanlar Matta İncili'nin Yalancı Peygamberlerden sakının onlar koyun postuna bürünerek size gelirler fakat iç yüzleri yırtıcı kurtlardır mealindeki 15.âyetine dayanarak Hz. İsa'dan sonrasında peygamber gelmeyeceğini öne sürmüşlerdir Oysa buradan bu şekilde bir mana çıkarılamaz Sözonusu âyetten kastedilen Allah tarafınca gönderilmeyip kendi kendilerini peygamber diye açıklayan yalancı peygamberlerden sakınmanın gereğidir Yoksa Hz. Muhammed'in gelmeyeceği yolunda bir ibare mevcut değildir 11 Kur'ân-ı Kerim'de Hz. Muhammed'le ilgili Muhammed Allah'ın elçisidir (Fetih 48/29) Muhammed fakat bir peygamberdir Ondan ilkin de bir çok peygamberler gelip geçmiştir (Âli İmrân, 3/144) ve benzeri pek çok âyette12 Hz. Muhammed'den ilkin bir çok peygamber gelip geçmiş olduğu halde ondan sonrasında yeni her hangibir peygamberin gelceğinden bahsedilmemektedir Bunun aksine doğrusu Hz. Muhammed'den sonrasında peygamber geleyeceği ile ilgili Kur'ân-ı Kerim'de bir çok âyet mevcuttur Bu âyetlerden bazıları şunlardır:


Muhammed içinizden harhangi birinizin babası değildir. O, Allah'ın elçisi ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi bilendir (Ahzab 33/40)13 Bugün size dininizi bütünledim, üzerinize olan nimetimi tamamladım (Mâide 5/5). Bu âyetler Peygamberlik müessesesinin Hz. Muhammed ile mühür (hâtem)lendiğini doğrusu ondan sonrasında peygamber gelmeyeceğini vahiy vb nimetlerin yüce Nebi ile beraber son bulduğunu ve dinin onun getirmiş olduğu İslâm dini ile kemâle erdiğini açıklamaktadırBuna nazaran, geriye kalan Hz. Muhammed'den sonrasında yeni bir peygamber gelmesine gerek kalmadığı anlaşılmaktadır. Allah, Hz. Muhammed (sas)

hakkında şu şekilde buyurmuştur:


De ki Ey insanoğlu! Doğrusu ben, göklerin ve yerin hükümranı, kendisinden başka ilâh bulunmayan, dirilten ve öldüren Allah'ın, hepiniz için gönderilmiş olduğu peygamberiyim (A'raf 7/158) Bizler seni tüm insanlara fakat müjdeci ve uyarıcı olarak göndermişizdir (Sebe 34/28) Bu iki âyetten de anlaşılacağı benzer biçimde Hz. Muhammed'in tüm insanlığa elçi olarak göndermiş olduğu belirtilmiştir Son âyetten, Hz. Muhammed'in yalnız kendi devrindeki insanlara değildir tersine kıyamete kadar gelecek olan tüm nesillere peygamber olarak göndermiş olduğu anlaşılmaktadır Âyette geçen tüm insanoğlu (cemi'an kâffe) ibaresinde kastedilen yalnızca ashap değildir, onlardan sonrasında gelecek tüm nesiller dirAyrıca Kur'ân'daki Bizler seni fakat âlemlere rahmet olarak yolladık (Enbiya, 21/107) âyetinin anlamı Hz.Muhammed'in insanlarla beraber âlemdeki tüm yaratıklar için rahmet membaı olmasıdır.Bu vaziyet ise fakat onun elçilik ve peygamberliğinin evrensel olduğu ve ondan sonrasında başka bir peygamber göndermeye gerek duyulmadığı takdirde mümkündür Hz. Muhammed'in son peygamber bulunduğunu gösteren başka bir âyet de şudur Hem Allah, vaktiyle peygamberlerden size Kitap ve hikmet vermemden sonrasında sizin yanınızda bulunan kitabı onay edici bir peygamber ulaştığında, ne olursa olsun ona inanıp destek olacaksınız diye söz almıştır Allah Bu durumu kabul ettiniz bu ağır yükümü sırtınıza aldınız mı? söylediğinde onlar Kabul ettik diye kati söz verince Allah Teala Siz de tanık olun aslına bakarsanız Ben de sizinle birlikte şahitlik edeceğim buyurdu (Âl-i İmran, 3/81) Bu âyetten anlaşıldığına nazaran Allah tüm ruhları yarattığı süre onlardan ahit almıştır


Bu ahid içinde insanlardan, Hz. Muhammed kendi hayatları zamanında zuhur ederse ona inanmaları ve ona yardım etmeleri mevzusunda söz aldı.Hz. Muhammed'in peygamberlerin sonuncusu oluşunun, Kur'ân-ı Kerim'in bir takım âyetleri ve bir takım hadîsler temel alınarak, Müslüman âlimler tarafınca naklî ve aklî gerekçelere dayandırılmak suretiyle açıklandığını görmekteyiz Fakat Allah Hz. Muhammed'in büyüklüğünü yalnız bir şartlı cümleye bağlı kılmamış rivâyetlerin bildirdiğine nazaran değişik zamanlarda bu konuyu değişik şekillerde de göstermiştir Mesela Mî'rac gecesinde peygemberleri Beytü'l-Makdis (Kudüs)'e topladığında Hz. Muhammed hepsine imam olmuş namaz kıldırmıştır ve kıyamet gününde tüm peygamberler onun sancağı (liva-i hamd) altında toplanacaklardır 14


Bununla beraber Hz. Muhammed'in üstünlüğüne ve son peygamber olduğuna delalet eden başka ayetler de şünlardır De ki Ey insanoğlu ben Allah'ın size hepinize gönderilmiş olduğu peygamberiyim (A'râf, 7/158) âlemleri uyarmak suretiyle kulu Muhammed'e hakkı bâtıldan ayırt eden Kur'ân'ı gönderen Allah yücelerin yücesidir (Furkan 25/1) Seni insanlara peygamber yolladık (Nisa, 4/79) Ey insanoğlu Peygamber Rabbinizden size gerçekle geldi emin olun bu sizin hayrınızadır (Nisa, 4/170)


Doğru yol apaçık kendisine belirgin olduktan sonrasında Peygamberden ayrılıp inananlardan başkasının yoluna uyan kimseyi döndüğü yöne döndürür ve onu cehenneme sokarız Orası ne fena bir dönüş yeridir (Nisa, 4/115) dinini tüm dinlerden üstün kılmak suretiyle, peygamberini doğru yol ve hak dinle gönderen Allah'tır (Tevbe 9/13).15Hz. Muhammedin son peygamber olduğuna direkt delâlet eden âyetlerin en meşhuru Ahzap sûresinin 40.âyetidir Bu âyette Hz. Muhammed nebilerin hâtemi olarak zikredilmektedir Arap dilindeki lügatlara ve tefsir kitaplarına baktığımızda buradaki hâtem kelimesinin sonuncu mânasında bulunduğunu görürüz


Buradaki Hâtem†kelimesi ile Hz.Muhammed'in son peygamber olduğu belirtilmiştir fakat Kadiyânîlik mezhebi ve Behâîlik dini mensûpları Hâtem kelimesini değişik şekilde yorumlayarak Hz. Muhammed'in son peygamber olmadığı benzer biçimde bir iddia ile bağzı hatalı isabetsiz yorumlar yapmışlardır 16Hâtem sözcüğü Arapça'de mücevher üstüne isim kazınmış mühür, yüzük herşeyin sonu bir şeyi bitiren ya da kapatan şahıs mânâlarına gelmektedir.17 Bu sözcük bir kavimle ya da bir toplulukla beraber kullanıldığında sonuncu anlamına gelir 18 Haliyle Ahzâb sûresindeki âyette geçen Hâteme'n-Nebiyyîn tabiri Hz. Muhammed'in nebilerin peygamberlerin sonuncusu bulunduğunu gösterir Arapça'da hâtim sözcüğü adı fâil olup bitiren sona erdiren ya da mühürleyen anlamına gelir.


Hâtem ise adı âlettir ve mühür anlamına gelir. Mühür ise bir şeyin tevsîk (vesikalandırılması sağlam bir biçimde belgelendirilmesi) ve tasdîki (doğrulanması onaylanması) için metnin sonuna basıldığından hem âhir (son) hem de onay mânâsını ihtiva eder Bu durumda her iki okunuş da (Hâteme'n-Nebiyyîn ya da Hâtimi'n-Nebiyyîn) Hz. Muhammed'in ayrı iki hususi durumunu vurgulamış olur. O hem peygamberlerin gelişini sona erdiren âhir'ul-enbiyâ dır hem de tüm peygamberleri onay eden hâtemu'n-nebiyyîn ilâhî bir damgadır.19 Hadis literatüründe de hâtim kelimesinin son anlamında kullanıldığı Bu kelimenin kullanıldığı pek çok hadîsten yalnız ikisini örnek olarak vermemiz kafi olacaktır


Şüphesiz benimle benden öneceki peygamberlerin şartları şu temsile benzer Bir adam bir ev yaptırmış, onu güzel bir biçimde tamamlamış, süslemiştir Yalnız evin bir küşesinde bir kerpiçlik yer boş kalmıştır Bu vaziyette insanoğlu binaya girip gezmeye başlarlar ve o noksan yeri görüp şaşkınlık ederek Keşke şu tek kerpiç de yerine konsaydı derler İşte ben o boş bırakılan yeri dolduran kerpiç gibiyim ben peygamberlerin sonuncusuyum 20 İkinci hadis de şudur Altı haslet ile başka peygamberlerden üstün kılındım Cevâmiu'l-kelim (çok mânâ taşıyan sözcükler) bana verildi (düşmanın yüreğine atılan) korkuyla bana yardım edildi ganimet malları bana helal kılındı.Yeryüzü bana ait için mescid ve tahûr (temiz) kılındı yaratılmışların hepsine gönderildim ve peygamberler benimle son buldular (Hatemu'n-Nebiyyîn) İlâhi bir damgadır 21 Hz. Muhammed'in son peygamber oluşuna dair de bir çok hadisi şerif mevcuttur Bu husustaki haberler tevâtüren sâbittir. Tevâtür ise yalan söylemek suretiyle birleşmelerini aklın kabul edemeyeceği kadar çok sayıda bir topluluğun her devir ve her nesilde, arada kesinti olmaksızın nakledegeldikleri haberdir

II.Başka DelillerHz. Muhammed'in son peygamber bulunduğunu rasyonel bir biçimde izah etmek ve bu konuyu aklî kanıtlarını göstermek devamlı mümkündür Bu deliller Maddeler halinde şu şekilde sıralanabilir.

1.Hz.Muhammed'in getirmiş olduğu Kur'ân, önceki peygamberlere gelen mukaddes kitaplar ve sahifeler benzer biçimde tahrif edilmiş değildir. Gerek nüzûlü esnasında yazı ile tespiti ve gerekse daha sonraki nesillere aktarılması esnasında hiçbir değişikliğe uğramadığı tüm İslam araştırmacıları ve hatta bir takım insaflı oryantalistler tarafınca dahi kabul edilmiştir Gene Hz. Muhammed vasıtasıyla insanlara iletilen kur'ân'ın tüm meydan okumalara karşın23 benzer sağlamlıkta, vecizlikte ve varlıklı içerikte seçenek ya da rakip bir karşı koyuşa muhatap olmaması da Hz. Peygamber'in getirdiğinin eşsizliğine ve bu konuyu getirenin son peygamber olduğuna delildir
2.Kur'ân ile beraber Hz. Muhammed'in örnek yaşamının da sağlam bir biçimde tespit edilmesi tahrif edilmemiş olması ve yaygın ve saygı duyulan bir biçimde izlenir olması onun son peygamber bulunduğunu göstermektedir.
3.Peygamber efendimizin sünnetinin günümüze kadar kesintisiz olarak büyük bir nesil tarafınca kavlî ve fiilî planda aktarılmış olması da bir başka kanıt olarak karşımıza çıkmaktadır.
4.Mücâdele yöntemi kişiliği getirmiş olduğu prensiplerin evrenselliği ve uygulanabilirliği açısından da bakıldığında Hz. Muhammed'in son peygamber olduğu gerçeği ni gösteren delillerdendir.
5.Hz. Muhammed'in hem olağanüstü şeyleri, hem de üstün nitelikleri bakımından başka peygamberlerde olmayan hususiyetlere haiz olması ve cami şahsiyeti de bir başka delildir.
6.Başka peygamberlere nazaran da onlara verilmemiş mucizelerin ona verilmesi, miraca yükselmesi, Allah'ın kendisini arkadaş (halil) edinmesi ümmetini orta ümmet ve en hayırlı ümmet24 kılması onun yaşamı üstüne yemin etmesi, (Hicr, 15/72) davasında ona başarı imkânları açması(A'lâ, 86/8) melekleri başka peygamberlere vahiy için gönderilmiş olduğu halde Hz.Muhammed'e vahyin yanı sıra ona yardım için de göndermesi,(Enfâl 8/26) nefsini yanlışa düşmekten ve unutmaktan koruması (A'lâ, 86/6) benzer biçimde bazı hususi imkânların fiili olarak Hz. Muhammed'e verilmesi/açılması da onun peygamberlerin en üstünü ve sonuncusu olduğuna delildir.
7.Tarihsel açıdan da Hz. Muhammed'in başka peygamberlerle karşılaştırıldığında, son Peygamber bulunduğunu haklı kılacak gerekçeler vardır Sözgelimi Hz. Musa'nın şeriatı İsrailoğullarına mahsus kalmıştır Hz. İsa'nın ki ise hayatta olan çok az şahıs tarafınca kabul görmüştür 25 Hz. İsa'nın tebliği o hayatta iken geniş kitlelere ulaşamamış ve davetinin tesiri oldukça sınırı olan kalmıştır Hz. Muhammed'e ulaşınca onun daveti o daha hayatta iken geniş halk kitlelerine ulaşmış ve çağrısına yüzbinin üstünde kişinin icabet ettiğini görmüştür.


Makaleyi sonlandırırken Hz. Muhammed'in son peygamber olmasının bununla beraber toplumsal piskoloji açısından bağzı pozitif sonuçlar doğurduğu görülmüştür. Toplumsal psikoloji açısından bakıldığında da Hz. Muhammed ile peygamberliğin sona erdiği inancı makul ve pozitif sonuçlar doğurmakta İnsanlığın tekâmülü beşer aklının gelişmesi insan cehdinin artması ve problemlere cevap üretmesi açısından akla geldiğinde peygamberliğin son bulmuş olduğu fikri akla daha yatkındır Zira Bundan sonra bundan sonrasında yeni bir peygamber gelmeyecek inancı insanların peygamber kanalıyla kendilerine verileni ucuzca harcamamaları onu işleyip geliştirmeleri o emânetin ışığında her çağda kendi problemlerine cevap üretmeleri zihinlerini atâletten korumaları Nasıl olsa peygamber gelip düzeltir düşüncesiyle fikri zihni ve ameli rehâvete düşmemeleri açısından önemlidir Şurasını da unutmamak gerekir ki peygamberliğin


Hz. Muhammed ile son bulması ilâhî inâyet ve rahmetin kesildiği anlamına gelmemelidir Aksine yukarıda da gösterdiğimiz benzer biçimde, peygamberin bıraktığı emanete sarılarak ortaya koyduğu ölçülere yapışarak cevap yolları geliştirmek mümkün ve bu uğurda cehd gösterme imkanları daima açıktır.Hz. Peygamber'in mirası (Kur'ân ve Sünnet) insanlığın asrı saadetten bu yana tüm problemleri çözdüğü benzer biçimde bundan sonrasında kıyamete kadarda ortaya çıkması olası dinî ve dünyevî problemleri çözmeye kafi olacaktır



Sebep: Ileti düzeni!




Bu bildiri 'en iyi yanıt' seçilmiştir.
Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) / Peygamberlerin En üstünü

Peygamber efendimiz, Peygamberlerin en üstünü ve sonuncusudur. Allahü teâlânın yarattığı varlıkların en şereflisi Muhammed aleyhisselâmdır. Her şey O'nun hürmetine yaratıldı. O, Allahü teâlânın resûlü, son peygamberidir. Allahü teâlâ tüm peygamberlerine ismiyle hitâb etmiş olduğu hâlde, O'na “Habîbim†(sevgilim) diyerek hitâb etmiştir. Nitekim Allahü teâlâ bir hadîs-i kudsîde: “Sen olmasaydın, hiçbir şeyi yaratmazdım!†buyurdu. Tüm mahlûkâtı O'nun şerefine yaratmıştır. Allahü teâlâ kullarına râzı olduğu ve beğenmiş olduğu yolu göstermek için türlü kavimlere ara sıra peygamberler göndermiştir. Muhammed aleyhisselâmı ise son Peygamber olarak tüm insanlara ve cinlere gönderdi. Bundan ötürü Peygamberimize “Hâtem-ün-nebiyyîn†ve “Hâtem-ül-Enbiyâ†denilmiştir.

Her peygamber, kendi zamânında, kendi mekânında, kendi kavminin hepsinden her bakımdan üstündür. Muhammed aleyhisselâm ise, her zamanda, her memlekette, yâni dünyâ yaratıldığı günden kıyâmet kopuncaya kadar, gelmiş ve gelecek tüm varlıkların, her bakımdan en üstünüdür. Hiçbir kimse hiçbir bakımdan O'nun üstünde değildir. Allahü teâlâ her şeyden ilkin Muhammed aleyhisselâmın nûrunu yaratmıştır.


Kaynak : Dinimizislam



Alıntı

Hz.Muhammed'e (S.A.V.) verilmiş en büyük mucize nedir?

Peygamber Efendimize (S.A.V.) verilmiş olan en büyük mucize Kur'an-ı Kerim dir.Hemen aşağıdaki bağlantıyı inceleyin.




Alıntı
Konuk

merhaba. Hz.Muhammed'e (S.A.V.) güzel ahlakından dolayı ona verilen isim nedir ?? lütfen cevaplayın çok onemlı

Peygamber Efendimiz (S.A.V) Güzel ahlakı,zekiliği,insanlara karşı tutumu,hoşgörülülüğü,ticaretteki dürüstlüğü,doğruluğu,işbilirliği,güler yüzlü oluşu...benzer biçimde daha pek çok güzel hasletleri kendinde bulundurduğu için Mekkeliler tarafınca ''Muhammedül Güvenilir'' olarak anılmıştır.



En büyük Mucize'mi Mucize'lermi ?

ÖnceLikle Salat slm olsun derim SeyyiduL murseLin'e...


1- Muhammed Aleyhisselamın mucizelerinin en büyüğü Kur'an-ı Kerim'dir.

2-Muhammed Aleyhisselamın meşhur mucizelerinin en büyüklerinden biri de, ayın ikiye yarılmasıdır.Bu mucize, başka hiçbir peygambere nasip olmamıştır.

3-Muhammed Aleyhissselam, bir takım gazalrında, susuz kalındığı süre, elini suya sokmuş, parmakları arasından su akarak, bulunmuş olduğu kap sürekli taşmıştır. Bazan seksem bazan üçyüz, bazan binbeşyüz, Tebük gazasında ise yetmiş bin kimsenin hepsi ve hayvanları, bu sudan içmişler ve kullanmışlardır. Kutsal elini sudan çıkarınca akması durmuştur.


4- Bigün amcası Abbas'ın evine gidip, onu ve evladını yanına oturtup üstüne ihramı ile örterek "Ya Rabbi! Bu amcamı ve ehlibeytini örttüğm benzer biçimde, sen de, cehennem ateşinden kendilerini koru." Dedi. Duvardab üç kere amin sesi işitildi.


5-Bigün, kendisinden mucize isteyenlere karşı, uzaktaki bir ağacı çağırdı. Ağaç köklerini sürüyerek gelip sselam verip, "Eşhedü en lailahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve resuluh" dedi. Sonrasında gdip yerine dikildi


6- Hayber gazasında önüne zehirlenmiş koyun kebabı koyduklarında, "Ya Resulallah beni yeme, ben zehirliyim" sesi işitildi.


7-Bigün, elindeput bulunan hiç kimseye "Put bana söylerse inanç eder misin?" dedi. Adam, "ben buna elli senedir yakarma ediyorum. Bana hiçbirşey söylemedi. Sana nasıl söyler?"dedi. Muhammed Aleyhisselam "Ey put ben kimim" diyince, sen Allahın Peygamberisin sesi işitildi. Putun sahibi, derhal imana geldi.


8. Medinede mescidde dikili bir odun vardı. Hutbe okurken bu direğe dayanırdı. Mimber yapılınca, direğin yanına gitmedi. Odundan ağlama seslerini, tüm cemaat işittiler. Mimberdeb inip direğe sarıldı. Sesi kesildi. "Eğer sarılmasaydım, bana ait ayrılığımdan kıyamete kadar alayacaktı." Dedi.

9. Eline almış olduğu çakıl taşlarının ve tuutğu yiyecek parçalrının arısesi benzer biçimde tesbih ettikleri çok görülmüştür.

10. Bir kafir gelip, mucize göstermesini isteyince, duvarda asılı hurma salkımına "yanıma gel" demiş. Salkım yere inip Resulullahın yanına gelmiştir. Sonrasında "yerine git" demiştir. Duvara kadar gidip, yerine çıkıp asılmıştır. Köylü bu konuyu görünce, derhal imana gelmiştir.

11. Mekke'de bir kaç kurt, bir sürüden koyun kapıp götürdüler. Çobanlar hcum edip, kurtardıklarında, kurtlaın biri (rızkımızı elimizden alırken, allahtan korkmadın mı?) dedi. Çoban (çok şaşırdım, kurt konuşur mu) diyince, kurt (aslolan şaşılacak şey, Allah'ın Peygamberi olan hazret-i Muhammed mucizeler gösteriyor.) dedi.

12. Hazreti Muhammed bir çayırda giderken, üç kere, ya resullalllah ssesini işitti. O tarafa bakıp, bağlı bir geyik görmüş oldu. Yanında bir adam uyuyordu. Geyiğe ne istediğini sordu. O da (bu avcı beni elde etti. Karşı ki tepede iki yavrum var. Beni salıver. Gidip onları doyurup geleyim) dedi. Resul aleyhisselam "sözünü meblağ mısın?" dedi. (Allah için söz veriyorum, gelmezsem Allahü Teala'nın azabı üzerime olsun) dedi. Resul aleyhisselam geyiğ bıraktı. Küçük çapta sonrasında geldi. Adam uyanıp, ya Resulallah, bir emrin mi var dedi. "Bu geyiği azad et." buyurdu. Adam geyiğin ipini çözdü. Geyik "Eşhedü en lailahe illallah ve eşhedü enne Muahammeden Abduhu ve resulullah" dedi ve gitti.

13. Bigün, bir köylüyü imana davet etti.(Vefat etmiş kızımı diriltirsen, inanç ederim) dedi. Mezarına gittiler. İsmini söyleyerek kızı çağırdı. Mezar içinden ses işitildi. "Dünyaya gelmek ister misin?" buyurdu.(Ya Resulullah! Dünyaya gelmek istemem. Burada babamın evindekinden daha rahatım. Ahiret, dünyadan daha iyi sesi işitildi.) Köylü bu konuyu duyunca derhal imana geldi.

14. Cabir bin Abdullah bir koyun pişirdi. Resulullah Eshabı ile yediler. "Kemiklerini kırmayınız" dedi. Kemikleri toplayıp, mübarekellerini üzerine koyup dua etti. Allahu Teala koyunu diriltti.

15. Resulullah'a, söylemez bir çocuk getirdiler. "Ben kimim" dedi. Sen Resulullahsın dedi. Ölünceye kadar konuştu.

16. Bir kimse, yılan yumurtasına basarak iki gözü görmez oldu. Resululllaha getirip yalvardılar. Kutsal tükürüğünden gözlerine sürmekle gözleri görmeye başladı.

17. Muhammed bin hatip diyor ki: " Küçüktüm. üstüme kaynar su döküldü. Gözlerim yandı. Görmez oldum. Babam Resulullaha götürdü. Kutsal tükürüğünden gözlerime sürdü. Gözlerim açıldı.

18. Bir karı, bir kel oğlunu getirdi. Resulullah, kutsal elleri ile başını sıvadı. Şifa buldu. Saçları uzamağa başladı.

19. Tirmızi ve Nesainin (Sünen) kitaplarında diyor ki, iki gözü a'ma bir kimse gelip, (ya Resulullah! Dua et gözlerim açılsın) dedi. "Kusursuz bir abdest al, sonrasında Ya Rabbi! Sana yalvarıyorum. Sevgili peygamberin Muhammed aleyhisselamı araya koyarak, senden isterim. Ey çok sevdiğim peygamberim Hazreti Muhammed! Senin hatırın için kabul etmesini isterim. Ya Rabbi! Bu yüce peygamberi bana şefaatçi eyle! Onun hurmetine duamı kabul et." duasını okumasını söylemiş oldu. Adam, bdest alıp dua etti. Derhal gözleri açıldı.

20. Amcası Ebu Talip ile bir çölde gidiyrdu. Ebu Talip, çok susadığını söylemiş oldu. Resulallah, hayvandan yere inip mübaek ayaklarının ökçesini yere vurdu. Su çıktı. "Amcam bu sudan iç" buyurdu.

21. Hudeybiye gazasında susuz bir kuyunun yanına kondular. Asker susuzluktan yakınma ettiler. Bir kova su istedi., içinde abdest alıp ve tükürüp, bu konuyu kuyuya döktürdü. Bir ok verip, kuyuya atmalarını buyurdu. Kuyunun su ile dolduğunu gördüler.

22. Bir gazada, asker susuzluktan yakınma etdi. Resul aleyhisselam, iki askeri su aramağa gönderdi. Deve üstünde bir hanımı gördüler ve getirdiler. Resul aleyhisselam, hanımdan bir miktar su istedi. Bir kap içine döktürdü. Tüm asker gelip, sıra ile kaplarını tulumlarını doldurdular. Hanıma bir miktar hurma verip su tulumlarını doldurdular. Hanıma birmiktar hurma verip su tulumunu da doldurdular. "Senin suyundan eksilmedi. Bizlere suyu Allah verdi." buyurdu.

23. Medinede, minberde hutbe okurken, bir kimse ya Resullullah! (Susuzluktan çocuklarımız, hayvanlarımız, tarlalarımız helak oluyor. İmdadımıza yetiş dedi. Ellerini kaldırıp dua etti. Gökte asla bulut yokken, kutsal ellerini yüzüne sürmeden, bulutlar toplandı. Derhal yağmur başladı. Bir kaç gün devam etti. Gene mimberde okurken, o kimse (Ya Resullullah, yağmurdan helak olacağız) diyince, Resul aleyhisselam, tebessüm etti. Ve "Ya Rabbi, rahmetini başka kullarına da kayra eyle" dedi. Bulutlar açılıp güneş göründü.

24. Cabir Bin Abdullah diyor ki; Çok borcum vardı. Ağaçlarımdan aldığım hurmalar bu konuyu yüzde birisini karşılamayacak kadar azdı. Resullullaha haber verdim. Bahçeme gelip hurma yığınının çevresinde üç kere dolaştı. "Alacaklılarını çağır gelsinler" buyurdu. Her herhangi birine hakları verildi.Yığından bir şey azalmadı.

25. Bir karı armağan olarak bal gönderdi. Balı kabul edip boş kabı geri gönderdi. Allahu Teala'nın kudreti ile kap bal ile dolu olarak geri geldi. Hanım gelmiş olarak, (Ya Resullullah hediyemi niçin kabul etmediniz? Acaba günahım nedir?) dedi. "Senin hediyeni kabul ettik. Gördüğün bal Allahu Teala'nın hediyene verdiği berekettir." dedi. Hanım sevinerek balı evine götürdü. Çoluk cocuğuyla aylarca yediler. Asla eksilmedi. Bigün yanılarak başka kaba koydular. Ordan yiyerek bitirdiler. Bu durumu Resullulaha haber verdiler. Gönderdiğim kapta kalsaydı, dünya durdukça yerlerdi, asla eksilmezdi" buyurdu.

26. Ebu Hüreyre diyor ki; Resullullaha bir kaç hurma getirdim. Bunlara bolluk verilmesi için dua etmesini söyledim. Verimli olmaları için dua buyurdu. Hurmalrın bulunmuş olduğu çantaların gece gündüz yanımdan ayırmayıp, Hazreti Osman zamanına kadar hep yedim. Yanımdakilere de yedirdim. Ve avuç dolusu sadaka verdim.

27. Resullullah Süleyman Peygamber benzer biçimde tüm hayvanların dilinden anlardı. Gelmiş olarak sahibinden ya da başkalarından yakınma eden hayvanlar çok görüldü. Huneyn gazasında binmiş olduğu Düldül ismindeki ak katıra yere çök dedi. Düldül derhal çökünce yerden bir avu kum alıp, kafirlerin üstüne saçtı. Düşmandan bu topraktan gözüne isabet etmeyen asla kimse kalmadı. Cenabı Hakkaın yadımıyla düşman hezimete uğradı.

28. Resulullahın gaybdan haber verdiği çok görüldü. Bu mucizesiüç kısımdır. Birinci kısmı kendi zamanından evvel olan ve kandisine sorulam şeylerdir ki, bunlara verdiği yanıtlar, çok kafirleri, katı kalpli düşmanlarının imana gelmelerine sebep olmuşthur. İkinci kısmı, kendi zamanında olmuş ve olacak şeyleri haber vermesidir. üçüncü kısmı kendisinden sonrasında kıyamete kadar bütün ülkelerde ve ahirette olacak şeyleri bildirmesidir. Acem padişahı Hüsrevden Medineye elçiler geldi, bu tarz şeyleri çağırıp "bu gece kisranızı kendi oğlu öldürdü" dedi. gün sonrasında oğlunun babasını öldürmüş olduğu haberi geldi.

29. Bigün zevcesi Havsa'ya "Ebu Bekir ile baban ümmetimin idaresini eline alacaklar" buyurdu. Bu sözle, Ebu Bekir'in ve Havsanın babası olan Ömer'in halife olacaklarını müjdeledi.

30. Ebu Hüreyre'yi Medine'de zekat olarak gelmiş olan hurmaları muhafazasına işyar etmişlerdi. Bir kimseyi hurma çalarken elde etti. (Seni Resulullaha götüreceğim) dedi.Hırsız fakirim çoluğum cocuğum çoktur diyerek yalvarınca bıraktı. Ertesi gün Resulullah Ebu Hüreyreyi çağırıp, "Dün gece bıraktığın adam ne yapmıştı?" dedi. Ebu Hüreyre anlatınca "Seni aldatmış, gene gelecektir." Buyurdu. Ertesi gece gene geldi ve yakalandı. Yine yalvarıp Allah aşkına dedi ve kurtuldu. üçüncü gece yeniden gelip yakalanınca yalvarmaları yarar vermedi. (Beni bırakırsan sana bir kaç şey çğretirim, çok işine yarar) dedi. Ebu Hüreyre kabul etti. (Gece yatarken ayetel kürsi'yi okursan Allahü Teala seni korur. Yanına şeytan yaklaşamaz) dedi ve gitti. Ertesi gün Resulullah Ebu Hüreyre'ye yeniden sorup yanıt alınca "Şimdi doğru söylemiş, halbu ki kendisi çok yalancıdır. üç gecedir kiminle konuştuğunu biliyor musun?" dedi. (Hayır bilmiyorum) diyince, "O kimse şeytan idi" buyurdu.

31. Rum İmparatorunun orduları ile harp için Mute denilen yere asker gönderilmiş olduğu süre, sahabelerden dört emirin arka arkaya şehit olduklarını kendisi Medine'de mimber üstünde iken Allahü Teala'nın göstermesiyle görerek yanındakilere haber verdi.

32. Muaz Bin Cebel'I vali olarak Yemen'e gönderirken Medine'nin dışına kadar uğurlayıp ona çok tembihler verdi. "Seninle kıyamete kadar geriye kalan buluşamayız" dedi. Muaz Yemen'de iken Resulullah Medine'de vefat etti.

33. Vefat ederken kızı Fatıma'ya "Akrabam içinde bana ilk olarak kavuşan sen olacaksın" dedi. Altı ay sonrasında Hz. Fatıma vefat etti. Akrabasından O'ndan evvel kimse vefat etmedi.

34. Kays Bin Şemmaz ismindeki hiç kimseye "güzel olarak yaşarsın ve şehit olarak ölürsün" dedi. Hazreti Ebu Bekir halife iken Yemame'de Müseylemetül Kezzap ile meydana getirilen muharebede şehit oldu. Hazreti Ömer ve Ali'nin şehit olacaklarını dahi haber verdi.

35. Acem Padişahı Kisranın ve Rum Padişahı Kayser'in memleketlerinin müslümanların eline geçeceğini ve hazinelerinin Allah yolunda dağıtılacaklarını müjdeledi.

36. ümmetinden çok kimsenin denizden gazaya gidecelerini ve sahabeden olan ümmi Hirem ismindeki kadının o gazada bulunacağını haber verdi. Hazreti Osman halife iken, müslümanlar gemiler ile Kıbrıs adasına gidip harb ettiler. Bu hanım da beraberdi.

37. Resul Aleyhisselam bigün, yüksek bir mekanda oturuyordu. Yanındakilere dönerek "Bana ait gördüğümü siz de görüyor musunuz? Vallahi billahi ki evlerinizin içinde sokaklarda meydana gelecek fitneleri görüyorum." Dedi. Hazreti Osman'ın şehit edildiiği günlerde ve sonrasında Yezid zamanında Medine'de büyük fitneler meydana geldi. Sokaklarda çok kimsenin kanı döküldü.

38. Bigün, kendi zevcelerinden birinin halifeye karşı isyan edeceğini haber verdi. Hazreti Aişe bu söze gülünce, "Ya Hümeyra, bu sözümü unutma! Bu hanım sen olmayasın" buyurdu. Sonrasında Hazreti Ali'ye dönerek "bunun işi senin eline düşerse kendisine yumuşak davran" dedi. 30 yıl sonrasında Hz. Aişe, Hz. Ali ile harp etti. Ve O'na tutsak düştü. Hazreti Ali O'nu ikram ve ihtiram ile Basra'dan Medine'ye gönderdi.

39. Hazreti Muaviye'ye "bigün ümmetimin üstüne hakim olursan iyilik yapanlara armağan et, fenalık edenleri de affeyle" dedi. Hazreti Muaviye, Hazreti Osman zamanında Şam'da yirmi yıl valilik, sonrasında yirmi yıl de halifelik yapmış oldu.

40. Bigün "Muaviye asla yenik olmaz" buyurdu. Nice süre sonrasında meydana gelen muharebelerin hiçbirinde yenik olmadı. Hatta Hz. Ali Sıffın muharebesinde, bu hadisi işitince, "Eğer öncesinden işitseydim, Muaviye ile harp etmezdim" dedi.

41. Ammar Bin Yasere "Seni bagi ola kimseler öldürecektir." dedi. Hazret-I Ali ile beraber, Hazreti Muaviye'ye karşı savaşırken şehid oldu.

42. Kızı Fatıma'nın oğlu olan Hasan için "Bu oğlum çok hayırlıdır. Allahü Teala, müslümanlardan iki büyük ordunun barış etmesine bu konuyu sebep yapmış olacaktır" buyurdu. Büyük ordu ile haret-I muaviye'ye karşı harp edeceği süre, fitneyi önlemek, müslümanların kanının dökülmemesi için hakkı olan halifeliği Hazret-I Muaviye'ye teslim etti.

43. Abdullah bin Zübeyr, Resulullah'ın hacamat edilirken çıkan kanını içti. Bu durumu görünce, "İnsanlardan senin başına neler gelecek biliyor musun? Senden de insanlara çok şey gelecek. Cehennem ateşi seni yakmaz" buyurdu. Abdullah bin Zübeyr Mekke'de halifeliğini duyuru edince, Abdülmelik bin Mervan Şamdan Haccacı büyük bir askerle Mekke'ye gönderdiç Abdullah'ı yakalayıp öldürdü.

44. Abdullah İbn-i Abbas'ın annesine bakı, "senin bir oğlun olacak. Dğoduğu süre bana getir!" dedi. Evladı getirdiklerinde, kulağına ezan ve ikamet okuyup, kutsal tükürüğünden ağzına sürdü. İsmini Abdullah koyup annesinin kucağına verdi. "Halifelerin babasını al, götür." dedi. Çocuğun babası olan hazreti Abbas, bu konuyu işitip, gelip sorunca "evet, bu şekilde söyledim. Bu çocuk halifelerin babasıdır. Onalar içinde seffaf, mehdi ve İsa Aleyhisselamla namaz kılan bir kimse bulunacaktır." Dedi. Abbasi Devletinin başına başına çok halifeler geldi. Bunların hepsi, Abdullah bin abbas'ın soyundan oldu.

45. Bigün "ümmetim içinde, şii denilen çok kimseler meydana gelecekdir. Bu tür şeyler, İslam dininden ayrılacaklardır." Buyurdu.

46. Eshabından çok hiç kimseye hayr dualar etmiş, hepsi kabul olunarak faydalarını görmüşlerdir. Hazret-I Ali diyor ki; "Resulallah beni Yemen'e kadı olarak göndermek istedi. Ya Resulallah! Ben kadılık yapmasını, mahkemede hükm vermesini bilmiyorum dedim. Kutsal elini göğsüme koyup "Ya Rabbi! Bunun kalbine doğru şeyleri bildir. Hep doğru söylemek nasip eyle!" buyurdu. Allaha vallahi billahi ki, bana gelen şikayetçilerden doğru olanı derhal anlamış olur, hak suretiyle hükm ederdim.

47. Resulallah'ın Cennete gideceklerini müjdelediği on hiç kimseye 'Aşere-I Mübeşşere' denir. Bunlardan biride Sa'd bin Ebi Vakkas'a Uhud gazasında éYa Rabbi! Bunun oklarını hedeflerine ulaştır ve dualarını kabul eyle!" dedi. Bundan sonrasında Sa'dın her duası kabul oldu ve her attığı ok düşmana rastladı.

48. Amcasının oğlu Abdullah bin Abbasın alnına kutsal ellerini koyup "Ya Rabbi! Bu durumu dinde derin alim yap, hakmet sahibi eyle! Kur'an-ı Kerimin bilgilerini kendisine kayra eyle! Dedi. Bundan sonrasında, tüm ilimlerde ve özellikle tefsir, hadis ve fıkıh bilgilerinde dönemin bir tanesi oldu. Sahabe ve doğal olarak'in herşeyi bundan öğrenirlerdi. İslam memleketleri bunun talebeleri ile doldu.

49. Hizmetçilerinden Enes bin Malike "Ya Rabbi, bunun malını ve çocuklarını çok eyle. Ömrünü uzun eyle. Günahlarını af eyle!" duasını yapmış oldu. Süre geçtikçe, malları, mülkleri çoğaldı. Yüz on yıl yaşadı. Ömrünün sonunda, 'Ya Rabbi, Habibinin bana ait için yapmış olduğu dualardan üçünü kabul ettin, kayra ettin! Dördüncüsü olan günahların affedilmesi acaba nasıl olacak' diyince "Dördüncüsünü de kabul ettim. Hatırını hoş tut!" sesini işitti.

50. Malik bin Rebiaya "Evladın verimli olsun!" diyerek dua etti. Seksen oğlu oldu.

51. Nabiga ismindeki meşhur ozan şiirleinden bir kaçını okuyunca, araplar içinde meşhur olan "Allahü Teala dişlerini dökmesin" duasını söylemiş oldu. Nabiga yüz yaşına gelmişti. Dişleri ak ve duru, inci benzer biçimde dizilmiştir dururdu.

52. Urve bin Cu'd için "Ya Rabbi! Bunun ticaretine bolluk ver!" dedi. Urve diyor ki, bundan sonrasında yaptığım ticaretlerin hepsi karlı oldu. Asla zarar etmedim.

53. Kendi kızı Fatıma, birgün yanına geldi. Açlıktan benzi sararmıştı. Elini göğsüne koyup, "Ey açları doyuran Rabbim! Muhammedin kızı Fatıma'yı aç bırakma!" dedi. Fatıma'nın derhal yüzü kanlandı, canladı. Ölünceye kadar asla açlık duymadı.

54. Aşere-I Mübeşşere'den Abdurrahman bin Avfa bolluk ile dua etti. Malı o denli çoğaldı ki, dillerde destan oldu.

55. Her Peygamberin duası kabul olur. Her peygamber, ümmeti için bütün ülkelerde düa etti. Ben ise, kıyamet günü ümmetime şefaat iznş verilmesi için dua ediyorum. İnşallah duam kabul olacak. Müşrik olmayanların hepsine şefaat edeceğim" buyurdu.

56. Mekkede bir takım kmylerde gidip inanç etmeleri için çok uğraştı. Kabul etmediler. Yusuf Peygamber zamanında Mısırda görülen kıtlık benzer biçimde sorun çekmeleri için dua etti. O yıl oralarda o şekilde kıtlık oldu ki, leş yediler.

57. Amcası Ebu Lehebin oğlu Uteybe, Resulallah'ın damadı oldupu halde, Resulallaha inanç etmed. Ve çok üzdü. Kutsal kızı ümmü Gülsüm hatunu boşadı. Çirkin şeyler söylemiş oldu. Buna çok üzülüp "Ya Rabbi! Buna köpeklerinden birisini gönder" dedi. Uteyybe Şama tecim için giderken bir gece arkadaşlarının içinde yatıyordu. Bir aslan gelip dostlarını koklayıp bıraktı. Sıra Uteybeye ulaşınca, onu parçaladı.

58. Bir kimse sol eliyle yiyecek yiyordu. "Sağ el ile ye" dedi. Sağ kolum hareket etmiyor diye yalan söylemiş oldu. "Sağ elin geriye kalan hareket etmesin" buyurdu. Ölünceye kadar sağ elini ağzına götüremez oldu.

59. Acem padişahı Hüsrev Pervize inanç etmesi iin mektup gönderdi. Hüsrev mektubu parçaladı ve getiren elçiyi şehid etti. Resul aleyhisselam bu konuyu işitince çok üzüldü ve "Ya Rabbi bana ait mektubumu parçaladığı benzer biçimde, onun mülkünü parçala" dedi. Resullulah hayattta iken Hüsrevi oğlu Şiruye hançerle parçaladı. Hazreti Ömer halife iken, Acem memleketlerinin hepsini müslümanlar fethettiler. Hüsrev'in nesli de mülkü de kalmadı.

60. Resul Aleyhisselam, çarşı'da emri maruf ve neyhi münker ederken, öğüt verirken, Mervan'ın babası olan Yargıcı bin As ismindeki alçak, Resulullahın arkasından gelmiş olarak, gözlerini açarak kapar ve yüzünü buruşturu, böylelikle alay ederdi. Resul Alaeyhisselam, arkaya dönerek, onun bu çirkin halini görünce "Kendini gösterdiğin şekilde kal" buyurdu. Ölünceye kadar, yüzüz gözü oynak kaldı.

61. Allahu Teala, habibini belalaardan korurdu. Ebu Cehl, Resullullahın en büyük düşmanı idi. Büyük bir taşı kutsal başına vurmak için kaldırdığı süre, Resulullahın iki omuzunda birer yılan görerek taş elinden düştü ve firar etti.

62. Kabe yanında namaz kılarken, gene alçak Ebu Cehl tam zamanındır diyerek, bıçakla üstüne yürümek istedrken, derhal geri dönerek firar etti. Arkadaşları, niçin korktun diyince ' Muhammed ile aramızda ateş dolu bir henden gördüm. Bir sürü kimseler beni bekliyorlardı. Bir aşama atsaydım, yakalayıp ateşe atacaklardı. Çok korktum' dedi. Bu durumu müslümanlar işitip, Resulullaha sorduklarında "Allahın melekleri onu yakalayıp parçalayacaklardı." Buyurdu.

63. Hücretin üçüncü senesinde Resul Aleyhisselam Kattan Gazvesinde bir ağaç dibinde yanlız yatarken, Dasür isminde bir pehlivan kafir, elinde kılıçla gelip 'seni benden kim kurtarmış olur'dedi. Resulullah "Allah kurtarmış olur" söylediği süre, Cebrail ismindeki melek, insan şeklinde görünüp kafirin, göğsüne vurdu. Resul aleyhisselam kılcı eline alıp "Seni benden kim kurtarmış olur" dedi. 'Beni kurtaracak, senden daha hayırlı kimse yoktur' diye yalvardı. Af buyurup özgür bıraktı. İmana gelip çok kimselerin de imana gelmesine sebep oldu.

64. Hicretin dödüncü senesinde Beni Ender'de Resulullah, Yahudilerin kale duvarları altında Eshabı ile konuşurken, bir yahudi büyük bir değirmen taşını yukarıdan atmak istedi. Taşa elini uzatınca iki eli çolak oldu.

65. Hicertin dokuzuncu senesinde uzaklardan akın akın gelip iaman ediyorlardı. Amir ile Erbed isminde iki kafir gelenler arasına katılıp, Amir Resulullaha imana geldiklerini söylerken Erbed arkaya geçip kılıcını kınından çıkarmak istedi. Eli tutmaz oldu. Amir karşıdan ne duruyosun diye işaret edince, Resul Aleyhisselam, "Allahü Teala ikinizin zararaında beni korudu." Buyurdu. Oradan ayrıldıklarında Amir Erbede niçin sözünde durmadın dedi. Oda ne yapayım ki kaç kere kılıcı çekmek istedim. Hep seni ikimizin araınsında gördüm dedi. Bir kaç gün sonrasında hava açıkken aniden bulutlar kapladı. Erbede yıldırım düşerek devesiyle beraber öldü.

66. Resul Aleyhisselam birgün abdest alıp mestlerinden birisini giyip ikincisine elini uzatırken bir kuş geldi, mesti kapıp havada silkeledi. İçinden bir yılan düştü. Sonrasında kuş mesti yere bıraktı. Bugünden sonrasında pabuç giyerken ilkin silkelemek sünnet oldu.

67. Resul alayhisselam gazalarda ve çöllerde, kendini muhafazaiçin eshabından bekçiler ayırmıştı. Maide suresindeki "Allah seni insanların zararından korur" ayeti gelinc, bundan vazgeçti. Düşmanlar içinde yanlız dolaşır, yanlız yatar, asla korkmazdı.

68. Sahabeden Enes bin Malikte Resulullahın bir mendili vardı. Bununla kutsal yüzünü silerdi. Enes, bununla yüzünü siler, kirlendiği süre ateşe bırakırdı. Kirler yanıp, mendil yanmaz tertemiz olurdu.

69. Bir kuyunu suyunu kova içinden içip kalanını kuyuya döktüler. Kuyudan devamlı misk kokusu çıkardı.

70. Utbe bin Ferhat ismindeki bir kimsenin vücudunda kurdeşen denilen hastalık çıktı. Resul aleyhisselam, onu soyup ve kendi kutsal ellerine tükürüp, gvdesiyni sıvadı. Hasta şifa buldu. Vücutları misk benzer biçimde kokardı. Bu hal uzun süre devam etti.

71. Selmanı Farisi, hak din aramak için, İrandan çıkıp dünyayı dolaşmaya başladı. Bu durumu bir mekanda yakalayıp, Medineli bir yahudiye köle olaraksattılaar. Hicrette Resulallah Medineye girerken karşılaştılar. Derhal imana geldi. Bir kaç yıl sonrasında 300 hurma ağacı ile binaltıyüz dirhem altun ödemek şartı ile azaad edlmesine söz kesti. Resulallah bu konuyu işitti. Kutsal elleri ile ikiyüzdoksandokuz hurma ağacı dikti. Ağaçlar o gün meyve vermeğe başladı. Birisini Hazreti Ömer dikmişti. O meyve vermedi. Resulallah bu konuyu çıkarıp tekrardan dikti. Derhal meyve verdi.Bir gazada ganimet alınan, yumurta kadar altını Selman'a verdiler. Selman Resulallaha gelip bu oldukça azdır. Bin altıyüz gram gelmez dedi.Kutsal elleine alıp yeniden Selmana verdi. Bu durumu sahibine götür dedi. Yarısı ile efedisine olan borcunu ödedi. Başka yarısı dakendine kaldı.

72. Resul Aleyhisselam, bigün namaz kılarken şeytan gelip namazını bozmak istediğinde, kutsal elleri ile elde etti. Tekrar gelip namazı bozdurmayacağına dair söz alıp özgür bıraktı.

73. Medine'deki münafıklaaırn reisi olan abdullah bin übey bin Selul, öleceğine yakın Resulallah'I çağırdı. Arkanızdaki gömleği bana kefen yapınız diye yalvardı. Her istenileni vermek adeti olduğundan, gömleğini kayra eyledi. Cenaze namazını dahi kıldı. Medine'de bulunan bin münafık, Resulallahın bu ihsanına fanatik kalıp, imana geldiler.

74. İlk zamanlarda Mekkede bulunan Kureyş kafirlerinden Velid Bin Mugire, as bin Vail, Haris bin kays, Esved bin Yagus ve Esved bin Mttalip, Resulallaha cefa ve eziyet etmekte çok fazla gidiyorlardı. Cebrail aleyhisselam gelip "Seninle alay edenlere cezalarını veririz." Ayetini getirip, seni bunların işkencelerinden kurtarmak için emr olundum dedi. Velidin ayağına, ikincisinin ökçesine, üçüncüsünün burnuna, dödüncüsünün başına, beşincisinin gözlerine işaret etti. Velidin ayağına bir ok battı. Çok kibirli olduğundan eğilerek oku çıkarıp atmak kendine ağır geldi. Demiri topuk damarına batp, siyatik hastalığına yakalandı. Asın ökçesine diken battı. Tulum benzer biçimde şişti. Harisin burnundan sürekli kan geldi. Esved bir ağacın altında neşeli otururken, kafasını ağaca vurup, başka Esvedde ama olup hepsi helak ldular.

75. Dos kabilesinin reisi Tufeyl, hicretten ilkin, Mekke'de imana gelmişti. Kavmini imana davet için Resulallah bir alamet istedi. "Ya rabbi! Buna bir ayet ahsan eyle" buyurdu. Tuefyl kabilesine gidince. İki kaşı içinde bir nur parladı. Tufeyl, 'Ya Rabbi! Bu alameti yüzümden giderip başka be yerinekoy. Bu durumu yüzümde görenlerden bazısı, kendi dinlerinden çıktığım için cezalandırıldığımı zannederler' dedi. Duası kabul olup nur yüzünden gitti. Elindeki kamçının ucunda kandil benzer biçimde parladı. Kabilesindekiler zaman içinde imana geldiler.

76. Birisi Maune denilen muharebede kafirler verdikleri sözü bozarak yetmiş Sahabeyi şehid ettiler. Bu tür şeyler içinde Hazreti Ebu Bekrin kölesi iken azad ettiğ ve ilk inanç edenlerden Amir Bin Füheyreyi süngülediklerinde,kafirlein gözü önünde, melekler göğe kaldırdılar. Bu durumu Resulallaha haber verdiklerinde "Onu cennet melekleri defn ettiler ve ruhunu cennete götürdüler" buyurdu.

77. Sahabeden Habib ismindeki zatı, kafirler yakalayıp Mekke'ye götürdüler, astılar. Kafirler görsün de sevinsin diyerek sehbadan indirmediler. Resul Aleyhisselâm, bu konuyu haber alıp gizlice iki adam gönderip gece ağaçtan aldılar. Medineye getirirken, arkalarından yetmiş atlı yetişti. Bu iki müslüman, kendilerini kurtarmak için, Habibi yere bıraktılar. Yer yarılıp Habib kayboldu. Kafirler bu hali görünce dönerek gittiler.

78. Sahabenin büyüklerinden Said bin Muaz, Uhud gazasında yaralandı. Bir süre sonrasında vefat etti. Namazında yetmişbin meleğin bulunduğunu Resulallah bildirdi. Kabri kazılırken, her tarafa misk kokusu yayıldı.

79. Hicretin yedinci senesinde Resullullah, Habeş padişahı Necaşiye ve rum İmparatoru Herakliyusa ve Acem padişahı Husreve ve Bizansın Mısırdaki valisi Mukavse ve Şamdaki Valisi Harise ve Umman Sultanı Semameye mektuplar göndererek, hepsini imana davet etti. Mektupları götürmüş olan elçiler, gittikleri yerin dillerini bilmiyorlardı. Ertesi sabah Allahü Tealanın kudreti ile, o dilleri bilip, konuşmaya başladılar.

80. Sahabenin büyüklerinden Zeyd Bin Harise uzak bir yere gidyordu. Kira ile tuttuğu katırcısı, tenha bir mekanda bu konuyu öldürmek istedi. İzin isteyip iki rekat namaz kıldı. Sonrasında üç kereYa Erhamerrahimin dedi. Her birisini söylerken 'Onu öldürme' sesi geldi. Dışarıda adam var sanarak, katırcı dışarı çıkıp içeri girdi. üçüncüsünde, elinde kılıç bulunan bir süvari içeri girip katırcıyı öldürdü. Bunun melek olduğu anlaşıldı.

81. Resulallahın zevcelerinden ümmü Seleme hanımın azad etmiş olduğu Sefine ismindeki sahabi, Resulallahın hizmetinden asla ayrılmazdı. Rumlara karşı meydana getirilen muharebede askerden ayrılıp kafirlere tutsak düştü.Kaçıp gelirken karşısına korkulu bir aslan çıktı. 'Ben Resulallahın hizmetçisiyim' deyip başından geçenleri arslana söyledi. Aslan buna yüzünü gözünü sürüp yanımda yürü dedi. Düşmandan bir zarar gelmesin diye yanından ayrılmadı. İslam askeri görülünce, dönerek gitti.

82. Cehcahi Gaffari isminde birirsi halife olan Hareti Osman'a isyan etti. Resulallahın devamlı elinde taşımış olduğu asâyı dizi ile kırdı. Bir yıl sonrasında dizinde sir pençe (Anthrax) denilen hastalığı ölümüne sebep oldu.

83. Hazret-I Muaviye Şamdan haccagelip, Resulallahın Medine'deki mimberi şerifini Şam'a götürmek istedi. Mimberi yerinden oynattıklarında, güneş tutuldu. Her taraf kararıp, yıldızlar göründü. Hazret-I Muaviye korkarak bu arzusundan vazgeçti.

84. Uhud gazasında Ebu Katadenin bir gözü çıkıp yanağı üstüne düştü. Resulallaha getirdiler. Mübârek eli ile gözünü yerine koyup "Ya Rabbi, gözünü güzel eyle" dedi. Bu gözü diğerinden daha güzel oldu. Ondan daha güçlü görürdü.


85. İyas bin Seleme diyor ki, Hayber gazasında, Resulallah beni gönderip Ali'yi istedi. Ali'nin gözleri ağrıyordu. Elinden tutup güçlükle getirdim. Kutsal parmaklarına tükürüp, Ali'nin gözlerine sürdü. Sancağı eline verip, Hayber kapısında döğüşmeye gönderdi. Çok zamandır açılamayan kapıyı Hazreti Ali yerinden söktü ve Eshabı Kiram kaleye girdiler.
Ebu Bekir Sıddik ( R.A.) acayip bir riya görüp,uykusunda ağlamaya başlar.O şekilde ağlar ki,evin dışından duyulur.Bu sırada Ömer bin Hattap ( R.A.) oradan geçer.Ağlama sesini duyunca,kapıyı çalar.Ebu Bekir Sıddik uykusundan uyanıp,kapıya koşar,gözlerinden yaşlar akmış olduğu halde kapıyı açar.Hazreti Ömer onu görür ve kendisine :
- Bu ağlamak nedir ? diye sorar. Ebu Bekir :
- Sahabeleri buraya topla ki,sana anlatayım, der.
Bunun üstüne Hz.Ömer tüm sahabeleri oraya toplar.Ebu Bekir ( R.A.) anlatmaya başlar.
- Rüyamda kıyametin koptuğunu gördüm.Bağzı insanları,parlayan yıldızlar benzer biçimde minberlerin üstünde buldum.Meleğe : " Bu tür şeyler kimdir ? " diye sormuş oldum.Melek :
- Onlar peygamberlerdir.Hazreti Muhammed Mustafa ( S.A.S.)'i bekliyorlar.dedi.Ben :
- Muhammed ( S.A.S.) nerededir ? Beni onun yanına götür.Ben onun hizmetçisi ve sahabelerinden Ebu Bekir'im,dedim.
Melek beni onun yanına götürdü.Onu Arş'ın altında,sarığını önüne koymuş,sağ elini Arş'a uzatmış,sol elini uzatıp cehennemin kapılarını kapamış bir halde gördüm.O,bu haliyle şu şekilde niyazda bulunuyordu :
- Ey Allah'ım,ümmetimi bağışla.Onların içinde alimler,salihler,hacılar,umre yapanlar,gaziler,mücahitler vardır.
Bu şekilde niyazda bulunurken,gaipten şu şekilde tek tek nida geldi :
- Ey Muhammed ( S.A.S.),sen itaat edenleri zikrediyorsun,diğerlerini anmıyorsun.Zalimleri,şarap içenleri,zina yapanları,faiz yiyebleri,bunlarıda zikret.
Bunun üstüne peygamber Aleyhisselam şu şekilde niyazda bulundu :
- Ey Allah'ım,onlar senin buyurduğun gibidirler.Fakat,onlardan hiçbiri sana ortak koşmamıştır,puta tapmamıştır,sana çocuk isnad etmemiştir,Tevhidi bırakmamıştır.Ey Allah'ım,onlar ile alakalı şefaatımı da kabul buyur.Onlara olan merhametimide kendilerine ulaştır,diye yalvardı.
Ben kendisine çok acıdığım için :
- Ya Muhammed ( S.A.S.),kendine ıstırap,dedim.O :
- Ya Ebu Bekir,ümmetime şefaat etmek için Rab'bime niyazda bulundum.Rab'bimde kabul buyurdu,dedi.
Hazret-i Peygamber'e :
- Hepsinemi,yoksa bazısına mı ? diye sormuş oldum.Tam o anda sen kapıyı çalıp beni uyandırdın ve yanıt almaya zaman bırakmadın,ey Hattap oğlu Ömer.
Hazret-i Ebu Bekir,Hazret-i Ömer'e bu şekilde söylediği anda bir de bakalrı ki,gaipten bir ses üç kere :
diye sesleniyor.Her ikisi de " El-Hamdü Lillah" diyerek şükrettiler.



Hz.Muhammed(S.a.v) VERilen en büyük mucize Kuran-ı keRim'dir.....





  • Büyük Türk Devletleri - Büyük Selçuklular (Büyük Selçuklu Devleti)


  • Mucize Nedir?


  • Kar Tanesindeki Büyük Mucize


 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Hz. Muhammed'e verilmiş en büyük mucize nedir?
Hz. Muhammed'e verilmiş en büyük mucize nedir?
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/hz-muhammede-verilmis-en-buyuk-mucize.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/hz-muhammede-verilmis-en-buyuk-mucize.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content