İskelet Sistemi Temel Britannica İskelet, insan ve hayvan vücudunun keÂmikten çatısıdır. Bu sert ve sağlam çatı, üzerini örten et...
İskelet Sistemi
Temel Britannica
İskelet, insan ve hayvan vücudunun keÂmikten çatısıdır. Bu sert ve sağlam çatı, üzerini örten et, yağ ve deri gibi yumuşak dokulara destek olur, vücuda belirli bir biçim verir ve iç organları korur.
Hayvanlar genel olarak omurgasızlar ve omurgalılar adıyla iki büyük gruba ayrılır. Böyle bir ayrımın, daha doğrusu omurgasızlar teriminin bilimsel sınıflandırmada yeri yokÂtur. Ama sırtta boydan boya uzanan ve omurga denen kemik dizisinin yokluğunu belirttiği için anatomi açısından önem taşır. Omurgasız hayvanların bir bölümünde, örneÂğin denizanalarında vücuda destek olan ve biçim veren bir iskelet bulunmaz. Buna karşıÂlık bazı omurgasızların iskeleti vardır, ama vücudun dışındadır. Midye, istiridye, salyanÂgoz gibi yumuşakçaların, yengeç, karides gibi kabukluların ve böceklerin vücudunu dıştan sararak içerideki yumuşak bölümleri koruyan az ya da çok sert kabuklan bu tür bir dış iskelettir. Bu sert kabuklu hayvanlar büyürken birkaç kez kabuk değiştirmek zorunda kalırlar; büyümeyi engelleyen eski dış iskelet atılır ve yerini daha geniş, yeni bir kabuk alır.
Omurgalıların yeryüzünde beliren ilk örÂnekleri balıklardır. Bugün bile denizlerde, iskeleti kemikten değil kıkırdaktan oluşan bazı balıklar yaşar. Kemikli balıklar kadar evrimleşmemiş olan bu kıkırdaklı balıkların en tanınmışları köpekbalıkları, vatozlar ve fulyalardır.
Milyonlarca yıllık evrim sürecinde bazı omurgalılar sudan ayrılarak karada yaşamaya başladılar. Bu yeni yaşam ortamına uyum sağlayabilmeleri, özellikle karada yer değiştiÂrip yiyecek arayabilmeleri için yapılarının değişmesi gerekiyordu. Böylece, ayak ya da ayağa benzer hareket organları gelişecek biÂçimde iskeletleri yavaş yavaş değişikliğe uğÂradı.
Sonunda amfibyumlar, kuşlar, sürüngenler ve memeliler gibi değişik omurgalılar gelişirÂken, birbirinden çok farklı iskelet tipleri ortaya çıktı. Bacakları olmayan sürüngenlerin iskeletleri, hayvanın yerde sürünerek ilerleÂmesine uygun bir biçim aldı; kuşlarınki uçmaÂya elverişli bir yapıya dönüştü; memelilerden çoğununki de hayvanın dört ayak üzerinde yürümesini sağlayacak biçimde değişikliğe uğradı. Bu arada büyük insansımaymunlar (goril, şempanze, orangutan, gibon) ile insan gibi en gelişmiş memelilerin iskeleti, vücudu tam anlamıyla destekleyerek bu canlıların hemen hemen dik yürümelerine elverişli bir yapıya kavuştu.
Fosil İskeletler
Öldükten sonra gömülen bir insanın ya da üstü kendiliğinden toprakla örtülen bir hayvanın vücudu zamanla çürüyüp yok olur; ama iskeleti çok uzun yıllar hiç bozulmadan kalır. Eğer bu kemikler kayaçların arasına gömülür ve biçimini koruyacak biçimde taşlaşırsa, fosil denen bu kalıntılarÂdan canlının yapısı üstüne pek çok bilgi edinilebilir. Bilim adamları, günümüzden 200 ile 65 milyon yıl önce yaşamış olan dinozorların (dev sürüngenlerin) fosilleşÂmiş iskeletlerini inceleyerek, bu sürüngenleÂrin canlıyken neye benzediklerini, nasıl yürüÂdüklerini, hatta kemiklerinin kimyasal bileşiÂmine bakarak neler yediklerini öğrenebilmişlerdir.
İnsan İskeleti
İnsan iskeletinde 200'den fazla kemik vardır. Grimsi beyaz renkte sert bir maddeden yapılÂmış olan kemikler gençlerde çok dayanıklıdır ve kolay kolay kırılmaz. Oysa yaşlıların keÂmikleri daha güçsüzdür ve kolayca kırılabilir. Bazı kemiklerin ortası oyuktur ve içi kemik iliği ya da yalnızca ilik denen yağlı bir maddeyle doludur.
Kemiklerin sert ve bükülmez olmasına karÂşılık insanın inanılmaz bir hareket esnekliği vardır. Çünkü iskelet tek parça halinde değilÂdir; genellikle eklemler ve bağlarla birbirine bağlanmış ayrı ayrı kemiklerden oluşur. KafaÂtasında olduğu gibi, birbirine komşu iki kemiÂği hiç hareket edemeyecek biçimde sıkı sıkıya birleştiren oynamaz eklemler dışında, iskeletÂteki kemiklerin çoğu büyük bir hareket serÂbestliği veren oynar eklemlerle birleşmiştir.
Eklemlerin ve eklem bağlarının yanı sıra kaslar da vücudun hareketine yardımcı olur. Beyaz bir lif demetinden oluşan kirişler bir kasın ucunu kemiğe bağlayarak bu iki yapının birlikte hareket edebilmesini sağlar. Bazen de kas doğrudan doğruya kemiğin üstünü saraÂrak ekleme destek olur. Omuz eklemini bir başlık gibi saran ve kol yukarıya kaldırıldığınÂda omuz başındaki kabarıklığı dıştan farkedilen kasın durumu böyledir.
Kısacası iskeletteki bütün kemikler değişik yapıdaki dokularla birbirine bağlanarak uyumlu bir bütün oluşturur. Kemikler arasınÂdaki bu bağlayıcı doku çoğu kez kıkırdaktanÂdır; örneğin omurgadaki bütün omurların arasında disk denen birer kıkırdak parçası bulunur. Tıpkı bir tampon gibi iskeleti darbeÂlere karşı koruyan da bu yapıdır.
İnsan iskeleti üç temel bölümde incelenebiÂlir:
İskeletin temel ekseni olan omurÂga, omur denen 24 küçük kemiğin üst üste dizilmesiyle oluşmuştur. Omurların biçimi oldukça düzensizdir ve her birinin ortasında birer delik bulunur. Bu deliklerden, beyin ile vücudun öbür bölümleri arasındaki bilgi alışÂverişini sağlayan omurilik geçer. Bu nedenle omurganın görevlerinden biri de sinir sisteminin en önemli bölümlerinden biri olan omuriliği koÂrumaktır.
Sırtın tam ortasında, küçük çıkıntılardan oluşan düğümlü bir çizgi boydan boya uzanır. Bu düğümler, omurların dışarıya doğru taşan çıkıntılarıdır; bu çıkıntılara bağlanmış olan kaslar omurganın eğilip bükülmesini sağlar. Omurga boynun içinden geçerek kafatasına bağlanır ve başa destek olur; ensede, boynun sırta bağlandığı yerde belirgin bir omur çıkınÂtısı vardır. Omurganın alt ucunda ise, içe doğru kıvrılarak kasların arasına gömülmüş olan kuyruksokumu kemiği bulunur. Bu keÂmik, insanın ilk atalarında var olan ve evrim sürecinde körelen kuyruğun tek kalıntısıdır.
Gövde iskeletinin omurga dışındaki temel bölümleri, yukarıdan aşağıya doğru omuz kemeri, göğüs kafesi ve leğen olarak adlandırıÂlır. Köprücükkemiği ile kürekkemiğinden oluşan omuz kemeri kolların gövdeyle bağÂlantısını sağlar. Göğüs kafesi ise arkada omurgaya, önde göğüs kemiğine bağlanmış olan kaburgaların oluşturduğu kemikten bir kafes gibidir. Bu sağlam kafes, göğüs boşlu-ğundaki kalp ve akciğerler gibi organlar için çok korunaklı bir yapı oluşturur. İnsanda 12 çift kaburga vardır. Dar, yassı ve yay gibi eğik olan bu kemiklerin yalnızca ilk yedi çifti kıkırdaklarla doğrudan göğüs kemiğine bağlaÂnır. Geri kalan beş çiftten üçü yedinci kaburÂga kemiğiyle birleşir; daha kısa olan son iki çiftin ucu ise serbesttir. Ama hepsinin sırtta omurlarla bağlantısı vardır. Kaburgaların kıkırdaksı eklemleri bu kemik kafesin genişleÂmesine yardımcı olarak solunumu kolaylaşÂtırır.
Gövde iskeletinin alt bölümündeki leğen denen kemik yapı da hem bacakların omurÂgayla bağlantısını sağlar, hem de karın boşluğundaki organları korur. Bacakları bir köprü gibi omurgaya bağladığı için kalça kemeri denen bu yapı birkaç kemikten oluşur. Önde ve yanlarda kalça, oturga ve çatı kemikleriÂnin, arkada sağrı kemiğinin sınırladığı bu yapının biçimi gerçekten de bir leğeni andırır. Doktorlar leğen kemiklerinin yapısına bakaÂrak bir iskeletin kadına mı, yoksa erkeğe mi ait olduğunu söyleyebilirler. Çünkü kadınlaÂrın leğen kemikleri ve aradaki leğen boşluğu bir erkeğinkinden daha geniştir. Doğum sıraÂsında leğen kemikleri biraz daha açılarak bebeğin çıkışını kolaylaştırır.
2. Kafatası
İskeletin beyni koruyan ve yüzün kemik yapısını oluşturan bölümüne kafatası denir. İnsan doğduğu zaman kafatasındaki kemikler henüz gelişmesini tamamlamamışÂtır. Bu yüzden bebeklerin kafatasındaki keÂmiklerin arasında, yalnızca deri ve ince bir zarla örtülü olan bir açıklık vardır. Bıngıldak denen bu açıklık, ancak kemikler gelişmesini tamamlayıp kafatası gerçek boyutlarına ulaşÂtığında kapanır.
Parmağınızı üstçenenizin üstüne koyup ağÂzınızı açarsanız üstçenenin oynamadığını, yalÂnızca altçenenin hareket ettiğini fark edebilirÂsiniz. Çünkü üstçene doğrudan kafatasına bağlı olan sabit bir parçadır; oysa altçene kafatasına hareketli bir eklemle bağlanmıştır.
3. Kollar ve Bacaklar
Kollardan her biri üç uzun kemikten yapılmıştır. Kolun dirseğin üstünde kalan bölümünde üstkol kemiği, altındaki bölümünde ise döner kemik ile dirsek kemiği yer alır. üstkol kemiğinin ucu yuvarÂlaktır ve arkada, üçgen biçiminde düz ve yassı bir kemik olan kürekkemiğine bağlanır. Bu bağlantı yerinin önünde de omuz kemerleriÂnin öbür parçası olan köprücükkemiği buÂlunur.
üstkol kemiğinin alt ucu ise dışta döner kemikle, içte dirsek kemiğiyle eklemlenmiştir. Kolun alt bölümündeki bu kemiklerin ucunda sekiz bilek kemiği, el ayasını oluştuÂran beş tarak kemiği ve en uçta küçük parmak kemikleri bulunur.
Bacak ve ayaklardaki kemiklerin yerleşme düzeni de kol ve el kemiklerininki gibidir. Bacağın dizin yukarısındaki üst bölümünde (uylukta) yer alan uylukkemiği vücudun ağırÂlığını taşıdığı için bütün iskeletin en uzun ve en güçlü kemiğidir. Bu kemiğin üst ucu top gibi yuvarlaktır ve kalça kemiğindeki çukur yuvaya oturarak çok hareketli bir eklem oluşturur. Alt ucu ise diz eklemiyle kamışkemiğine ve kavalkemiğine bağlanır. Bacakların birbirine bakan iç yanındaki kavalkemiği dışÂtaki kamışkemiğinden daha kalındır. Dizin altındaki bu iki kemiğin alt ucunda sırayla ayak bileği, tarak ve parmak kemikleri buÂlunur.
İskelet için en yararlı şey düzenli hareket ve egzersiz yapmaktır. Çünkü hareketsiz kalan kaslar zayıflar ve birbirine eklemlenen kemikÂleri doğal konumunda tutamaz. Böylece keÂmiklerin biçimi bozulur, eklemler şişer, duruş bozuklukları, sırt ve bel ağrıları başlar.
Temel Britannica
İskelet, insan ve hayvan vücudunun keÂmikten çatısıdır. Bu sert ve sağlam çatı, üzerini örten et, yağ ve deri gibi yumuşak dokulara destek olur, vücuda belirli bir biçim verir ve iç organları korur.
Hayvanlar genel olarak omurgasızlar ve omurgalılar adıyla iki büyük gruba ayrılır. Böyle bir ayrımın, daha doğrusu omurgasızlar teriminin bilimsel sınıflandırmada yeri yokÂtur. Ama sırtta boydan boya uzanan ve omurga denen kemik dizisinin yokluğunu belirttiği için anatomi açısından önem taşır. Omurgasız hayvanların bir bölümünde, örneÂğin denizanalarında vücuda destek olan ve biçim veren bir iskelet bulunmaz. Buna karşıÂlık bazı omurgasızların iskeleti vardır, ama vücudun dışındadır. Midye, istiridye, salyanÂgoz gibi yumuşakçaların, yengeç, karides gibi kabukluların ve böceklerin vücudunu dıştan sararak içerideki yumuşak bölümleri koruyan az ya da çok sert kabuklan bu tür bir dış iskelettir. Bu sert kabuklu hayvanlar büyürken birkaç kez kabuk değiştirmek zorunda kalırlar; büyümeyi engelleyen eski dış iskelet atılır ve yerini daha geniş, yeni bir kabuk alır.
Omurgalıların yeryüzünde beliren ilk örÂnekleri balıklardır. Bugün bile denizlerde, iskeleti kemikten değil kıkırdaktan oluşan bazı balıklar yaşar. Kemikli balıklar kadar evrimleşmemiş olan bu kıkırdaklı balıkların en tanınmışları köpekbalıkları, vatozlar ve fulyalardır.
Milyonlarca yıllık evrim sürecinde bazı omurgalılar sudan ayrılarak karada yaşamaya başladılar. Bu yeni yaşam ortamına uyum sağlayabilmeleri, özellikle karada yer değiştiÂrip yiyecek arayabilmeleri için yapılarının değişmesi gerekiyordu. Böylece, ayak ya da ayağa benzer hareket organları gelişecek biÂçimde iskeletleri yavaş yavaş değişikliğe uğÂradı.
Sonunda amfibyumlar, kuşlar, sürüngenler ve memeliler gibi değişik omurgalılar gelişirÂken, birbirinden çok farklı iskelet tipleri ortaya çıktı. Bacakları olmayan sürüngenlerin iskeletleri, hayvanın yerde sürünerek ilerleÂmesine uygun bir biçim aldı; kuşlarınki uçmaÂya elverişli bir yapıya dönüştü; memelilerden çoğununki de hayvanın dört ayak üzerinde yürümesini sağlayacak biçimde değişikliğe uğradı. Bu arada büyük insansımaymunlar (goril, şempanze, orangutan, gibon) ile insan gibi en gelişmiş memelilerin iskeleti, vücudu tam anlamıyla destekleyerek bu canlıların hemen hemen dik yürümelerine elverişli bir yapıya kavuştu.
Fosil İskeletler
Öldükten sonra gömülen bir insanın ya da üstü kendiliğinden toprakla örtülen bir hayvanın vücudu zamanla çürüyüp yok olur; ama iskeleti çok uzun yıllar hiç bozulmadan kalır. Eğer bu kemikler kayaçların arasına gömülür ve biçimini koruyacak biçimde taşlaşırsa, fosil denen bu kalıntılarÂdan canlının yapısı üstüne pek çok bilgi edinilebilir. Bilim adamları, günümüzden 200 ile 65 milyon yıl önce yaşamış olan dinozorların (dev sürüngenlerin) fosilleşÂmiş iskeletlerini inceleyerek, bu sürüngenleÂrin canlıyken neye benzediklerini, nasıl yürüÂdüklerini, hatta kemiklerinin kimyasal bileşiÂmine bakarak neler yediklerini öğrenebilmişlerdir.
İnsan İskeleti
İnsan iskeletinde 200'den fazla kemik vardır. Grimsi beyaz renkte sert bir maddeden yapılÂmış olan kemikler gençlerde çok dayanıklıdır ve kolay kolay kırılmaz. Oysa yaşlıların keÂmikleri daha güçsüzdür ve kolayca kırılabilir. Bazı kemiklerin ortası oyuktur ve içi kemik iliği ya da yalnızca ilik denen yağlı bir maddeyle doludur.
Kemiklerin sert ve bükülmez olmasına karÂşılık insanın inanılmaz bir hareket esnekliği vardır. Çünkü iskelet tek parça halinde değilÂdir; genellikle eklemler ve bağlarla birbirine bağlanmış ayrı ayrı kemiklerden oluşur. KafaÂtasında olduğu gibi, birbirine komşu iki kemiÂği hiç hareket edemeyecek biçimde sıkı sıkıya birleştiren oynamaz eklemler dışında, iskeletÂteki kemiklerin çoğu büyük bir hareket serÂbestliği veren oynar eklemlerle birleşmiştir.
Eklemlerin ve eklem bağlarının yanı sıra kaslar da vücudun hareketine yardımcı olur. Beyaz bir lif demetinden oluşan kirişler bir kasın ucunu kemiğe bağlayarak bu iki yapının birlikte hareket edebilmesini sağlar. Bazen de kas doğrudan doğruya kemiğin üstünü saraÂrak ekleme destek olur. Omuz eklemini bir başlık gibi saran ve kol yukarıya kaldırıldığınÂda omuz başındaki kabarıklığı dıştan farkedilen kasın durumu böyledir.
Kısacası iskeletteki bütün kemikler değişik yapıdaki dokularla birbirine bağlanarak uyumlu bir bütün oluşturur. Kemikler arasınÂdaki bu bağlayıcı doku çoğu kez kıkırdaktanÂdır; örneğin omurgadaki bütün omurların arasında disk denen birer kıkırdak parçası bulunur. Tıpkı bir tampon gibi iskeleti darbeÂlere karşı koruyan da bu yapıdır.
İnsan iskeleti üç temel bölümde incelenebiÂlir:
- Vücuda destek olan ve iç organları koruÂyan gövde bölümü
- Çok hafif, ama son derece sağlam bir kutu gibi beyni koruyan kafatası
- Bütün iskeletin en hareketli bölümleri olan kollar ve bacaklar
İskeletin temel ekseni olan omurÂga, omur denen 24 küçük kemiğin üst üste dizilmesiyle oluşmuştur. Omurların biçimi oldukça düzensizdir ve her birinin ortasında birer delik bulunur. Bu deliklerden, beyin ile vücudun öbür bölümleri arasındaki bilgi alışÂverişini sağlayan omurilik geçer. Bu nedenle omurganın görevlerinden biri de sinir sisteminin en önemli bölümlerinden biri olan omuriliği koÂrumaktır.
Sırtın tam ortasında, küçük çıkıntılardan oluşan düğümlü bir çizgi boydan boya uzanır. Bu düğümler, omurların dışarıya doğru taşan çıkıntılarıdır; bu çıkıntılara bağlanmış olan kaslar omurganın eğilip bükülmesini sağlar. Omurga boynun içinden geçerek kafatasına bağlanır ve başa destek olur; ensede, boynun sırta bağlandığı yerde belirgin bir omur çıkınÂtısı vardır. Omurganın alt ucunda ise, içe doğru kıvrılarak kasların arasına gömülmüş olan kuyruksokumu kemiği bulunur. Bu keÂmik, insanın ilk atalarında var olan ve evrim sürecinde körelen kuyruğun tek kalıntısıdır.
Gövde iskeletinin omurga dışındaki temel bölümleri, yukarıdan aşağıya doğru omuz kemeri, göğüs kafesi ve leğen olarak adlandırıÂlır. Köprücükkemiği ile kürekkemiğinden oluşan omuz kemeri kolların gövdeyle bağÂlantısını sağlar. Göğüs kafesi ise arkada omurgaya, önde göğüs kemiğine bağlanmış olan kaburgaların oluşturduğu kemikten bir kafes gibidir. Bu sağlam kafes, göğüs boşlu-ğundaki kalp ve akciğerler gibi organlar için çok korunaklı bir yapı oluşturur. İnsanda 12 çift kaburga vardır. Dar, yassı ve yay gibi eğik olan bu kemiklerin yalnızca ilk yedi çifti kıkırdaklarla doğrudan göğüs kemiğine bağlaÂnır. Geri kalan beş çiftten üçü yedinci kaburÂga kemiğiyle birleşir; daha kısa olan son iki çiftin ucu ise serbesttir. Ama hepsinin sırtta omurlarla bağlantısı vardır. Kaburgaların kıkırdaksı eklemleri bu kemik kafesin genişleÂmesine yardımcı olarak solunumu kolaylaşÂtırır.
Gövde iskeletinin alt bölümündeki leğen denen kemik yapı da hem bacakların omurÂgayla bağlantısını sağlar, hem de karın boşluğundaki organları korur. Bacakları bir köprü gibi omurgaya bağladığı için kalça kemeri denen bu yapı birkaç kemikten oluşur. Önde ve yanlarda kalça, oturga ve çatı kemikleriÂnin, arkada sağrı kemiğinin sınırladığı bu yapının biçimi gerçekten de bir leğeni andırır. Doktorlar leğen kemiklerinin yapısına bakaÂrak bir iskeletin kadına mı, yoksa erkeğe mi ait olduğunu söyleyebilirler. Çünkü kadınlaÂrın leğen kemikleri ve aradaki leğen boşluğu bir erkeğinkinden daha geniştir. Doğum sıraÂsında leğen kemikleri biraz daha açılarak bebeğin çıkışını kolaylaştırır.
2. Kafatası
İskeletin beyni koruyan ve yüzün kemik yapısını oluşturan bölümüne kafatası denir. İnsan doğduğu zaman kafatasındaki kemikler henüz gelişmesini tamamlamamışÂtır. Bu yüzden bebeklerin kafatasındaki keÂmiklerin arasında, yalnızca deri ve ince bir zarla örtülü olan bir açıklık vardır. Bıngıldak denen bu açıklık, ancak kemikler gelişmesini tamamlayıp kafatası gerçek boyutlarına ulaşÂtığında kapanır.
Parmağınızı üstçenenizin üstüne koyup ağÂzınızı açarsanız üstçenenin oynamadığını, yalÂnızca altçenenin hareket ettiğini fark edebilirÂsiniz. Çünkü üstçene doğrudan kafatasına bağlı olan sabit bir parçadır; oysa altçene kafatasına hareketli bir eklemle bağlanmıştır.
3. Kollar ve Bacaklar
Kollardan her biri üç uzun kemikten yapılmıştır. Kolun dirseğin üstünde kalan bölümünde üstkol kemiği, altındaki bölümünde ise döner kemik ile dirsek kemiği yer alır. üstkol kemiğinin ucu yuvarÂlaktır ve arkada, üçgen biçiminde düz ve yassı bir kemik olan kürekkemiğine bağlanır. Bu bağlantı yerinin önünde de omuz kemerleriÂnin öbür parçası olan köprücükkemiği buÂlunur.
üstkol kemiğinin alt ucu ise dışta döner kemikle, içte dirsek kemiğiyle eklemlenmiştir. Kolun alt bölümündeki bu kemiklerin ucunda sekiz bilek kemiği, el ayasını oluştuÂran beş tarak kemiği ve en uçta küçük parmak kemikleri bulunur.
Bacak ve ayaklardaki kemiklerin yerleşme düzeni de kol ve el kemiklerininki gibidir. Bacağın dizin yukarısındaki üst bölümünde (uylukta) yer alan uylukkemiği vücudun ağırÂlığını taşıdığı için bütün iskeletin en uzun ve en güçlü kemiğidir. Bu kemiğin üst ucu top gibi yuvarlaktır ve kalça kemiğindeki çukur yuvaya oturarak çok hareketli bir eklem oluşturur. Alt ucu ise diz eklemiyle kamışkemiğine ve kavalkemiğine bağlanır. Bacakların birbirine bakan iç yanındaki kavalkemiği dışÂtaki kamışkemiğinden daha kalındır. Dizin altındaki bu iki kemiğin alt ucunda sırayla ayak bileği, tarak ve parmak kemikleri buÂlunur.
İskelet için en yararlı şey düzenli hareket ve egzersiz yapmaktır. Çünkü hareketsiz kalan kaslar zayıflar ve birbirine eklemlenen kemikÂleri doğal konumunda tutamaz. Böylece keÂmiklerin biçimi bozulur, eklemler şişer, duruş bozuklukları, sırt ve bel ağrıları başlar.
Boşaltım Sistemi Nedir - Boşaltım Sisteminin Yapısı ve Görevleri
Lenf Sistemi Nedir - Lenf Sisteminin Yapısı ve Görevleri
Dolaşım Sistemi Nedir - Dolaşım Sisteminin Yapısı ve Görevleri
İskelet Sistemi
Kemiklerden meydana gelen, vücuda şeklini veren, iç organları koruyan ve kaslara tutunma yeri olan yapıya iskelet adı verilir.
İskelet sistemi vücudu destekleyen, dış uyaranlara karşı direncini sağlayan dokular bütünüdür.
Yerçekimine karşı gelerek kasların da yardımı ile vücudun hareketini sağlar, organları korur. İnsanlarda iskelet 206 kemikten oluşur.
Kemik sürekli değişen ve pek çok fonksiyonu olan vücut dokusudur. Bütün kemikler bir araya gelerek iskeleti oluşturur.
İskeleti oluşturan kemikler genel olarak dört grupta incelenir.
Yapısında inorganik madde bulunan tek dokudur. Dıştaki sert katman büyük oranda kollajen proteinlerden ve hidroksiapatitten oluşur.
Kollajen teller gerilmeye karşı direnç sağlar. Kalsiyum ve diğer minerallerden oluşan hidroksipatit, vücudun kalsiyum deposudur ve kemiğin sağlamlığından sorumludur. Kemiğin organik yapısında kalsiyum ve fosforun yanı sıra kalsiyum sülfat, sülfat, sodyum ve magnezyum bulunur. Vücutta bulunan kalsiyumun(yaklaşık 1 kg) % 99' u kemikte bulunur.
Yetersiz kalsiyum ve fosfor alımı kemiğin sağlamlığının azalmasına, kolay kırılabilir olmasına ve bazı kemik hastalıklarının oluşmasına sebep olur.
Kemiğin içinde bulunan kemik iliğinin yumuşak ve gözenekli bir yapısı vardır; burada kan hücrelerinin üretildiği hücreler bulunur. Damarlar kemiklerin içinden geçer ve etrafı sinirlerle çevrilmiştir.
Kemik Dokusu Tipleri
Kompakt kemik dokusu: kemiklerin oldukça sert olan en dış tabakasıdır.
Spongioz kemik dokusu: kısa ve uzun kemiklerin metyafiz ve epifizlerinin iç kısımları ve yassı kemiklerin iç yüzeylerinde bulunur.
İskeleti oluşturan kemikler 4 grupta incelenir. Bunlar:
Baş kemiklerinin en temel fonksiyonu hayati önemi olan beyni korumaktır. Kafatası kemikleri baş ve yüz kemikleri olmak üzere 2 kısımda incelenir.
1. Baş Kemikleri
Oksipital kemik (artkafa kemiği): Kafatasının alt ve arka kısmında bulunur.
Sphenoid kemiği (temel kemik): Kafatasının tabanında bulunan kemiktir.
Frontal kemik (alın kemiği): Kafatasının ön yüzünde ve göz yuvalarının (orbita) üst bölümünde yer almıştır.
Parietal kemik (yan kafa, çeper kemiği): Kafa boşluğunun yan bölümlerini kaplayan, geniş yüzeyli bir çift kemiktir.
Temporal kemik (şakak kemiği): Parietal, sphenoid ve occipital kemikler arasında yer alan bir çift kemiktir. Bu kemiklerin iç tarafında işitme ve denge organları bulunur.
Etmoid kemik (kalbur kemiği): Sfenoid kemiğin önünde ve frontal kemiğin arkasında arda bulunan kemiktir.
2. Yüz kemikleri
Maxilla ( üst çene kemiği): Hareketsiz olan çene kemiğidir. Ağız boşluğunun üstünde, göz çukurunun altında bulunur.
Os lacrimale (gözyaşı kemiği): İnce bir kemik olup, göz çukurunun iç duvarının ön parçasını oluşturur.
Os palatinum (damak kemiği): Burun boşluklarının arkasında yer alır.
Os nasale (nazal kemik, burun kemiği): Ortada bir çizgi boyunca bağlanmıştır. üst çene kemiğinin alın çıkıntıları arasında ve dört köşeli yassı bir kemik olup burun sırtının iskeletini yapar.
Os zygomaticum (elmacık kemiği): Göz çukurlarının dış alt kısımlarında bulunur.
Mandibula (alt çene kemiği): Yüz kemiklerinin en büyüğüdür. Çiğneme fonksiyonu ile sindirim sistemine yardımcı olur.
Os hyoideum (dil kemiği): Dil kökünün aşağısında ve gırtlağın üst kısmında yer alır.
Vomer (sapan kemiği): Burun boşluklarını birbirinden ayıran kemiğin arka ve alt parçasını yapan, ince dikdörtgen şeklindeki kemiktir.
B. Omurga
Vücudun dorsalinde (arkada, sırtta) omurlardan meydana gelmiş, vücudun ağırlığını taşıyan ve destekleyen iskelet bölümüdür. Boşluğunda sinir sisteminin önemli bir parçası olan omurilik (medulla spinalis) koruma altına alınmıştır. Omurgayı meydana getiren omurların sayısı 33 tanedir. Bu sayı erginde 26'dır.
Omurga beş bölümde incelenir.
Göğüs iskeleti, kaburgalar (costae) ve göğüs kemiği (sternum) olmak üzere iki kısımda incelenir.
Omurga dışında göğüste 25 tane kemik bulunur. Bunlardan 12 çifti kaburga bir tanesi ise göğüs kemiğidir.
Sternum önde ve yassıdır. Kaburgalar sağ ve solda 12'şer tanedir. Kaburgaların hepsi arkada omurga ile bağlantılıdır. Önde ise kaburgaların ilk 7 çifti sternuma bağlanır. 8, 9, ve 10. çift kaburgalar 7, çifte bağlanır. 11. ve 12. çiftlerin uçları boştadır.
Kaburgaların sternuma birleştiği yerde kıkırdak doku yer alır. Bu sayede göğüs kafesi elastikiyet kazanır.
D. Alt ve üst Taraf Kemikleri
1. üst Taraf Kemikleri
Köprücük kemiği (clavicula): Sternum ve kürek kemiği ile eklem yapar. 15-17 cm uzunluğunda, 2-3 cm genişliğinde ve herhengi bir travmada kolay kırılabilir bir kemiktir.
Kürek kemiği (scapula): üçgen şekilli yassı iki kemiktir. Ön ve arka olmak üzere iki yüzü vardır. Ön yüzde omur kaslarının bağlandığı noktalar vardır.
Kol yada pazu kemiği (humerus): Vücudun üst kısmına ait en uzun kemiktir. üstte kürek kemiği, altta ise önkol kemikleri ile eklem yapar.
Dirsek kemiği (ulna):üst ucu kalın, alt ucu incedir.
Radius (önkol kemiği): Önkolun dış yan tarafında bulunan kemiktir. Ulnaya paralel uzanır fakat daha kısadır.
El kemikleri: Toplam 27 kemikten oluşur. El bilek kemikleri [8], el tarak kemikleri (5) ve el parmak kemikleri (14) olmak üzere 3 grupta incelenir.
2. Alt taraf kemikleri
Kalça kemiği (os coxae): Kalça kemiği kanadı (os ilii), oturga kemiği (os ischii) ve çatı kemiğinin (os pubis) ergenlik çağında birleşmesi ile oluşur.
Leğen kemiği (pelvis): Arkada sakrum ve koksik, yanlarda ise kalça kemiklerinin aralarında eklemleşmesinden meydana gelir. geniş olan üst parçasına pelvis major (büyük pelvis), alt parçasına ise pelvis minör (küçük pelvis) denir.
Pelvis çapları önemlidir. Çünkü doğum sırasında uterus ve karın kaslarının kasılması sonucu aşağıya itilen çocuğun dışarıya çıkabilmesi için önce küçük pelvisten geçmesi gerekir.erkek pelvisi ile kadın pelvisi arasında farklılıklar vardır. Kadın pelvisi daha geniş, yüksekliği daha az, sakrum daha kısa ve geniştir.
Uyluk kemiği, femur (os femoris): İskeletin en uzun, en kalın ve en sağlam kemiği olup kalça kemiği ve tibia ile eklem yapar.
Diz kapağı kemiği (Patella): Tabanı yukarda olan bir üçgen gibidir. Ön yüzü deri altından hissedilir.
Kaval kemiği (tibia): Vücudun en uzun ikinci kemiğidir. Tibianın üst ucu alt uca göre daha incedir. İnce fakat çok sağlam bir kemiktir.
Baldır, kamış kemiği (fibula): Yaklaşık olarak tibia ile aynı boyda fakat daha ince olan bacak kemiğidir.
Ayak kemikleri: Toplam 26 tanedirler. Ayak kemikleri iki sıra halinde dizilmişlerdir. Arka sırada iki büyük kemik olan eklem kemikleri (talus),ve topuk kemiği bulunur. Ayak tarak kemikleri eldeki gibi 5 tanedirler fakat daha uzundurlar. Ayak parmak kemikleri eldeki gibi 14 tanedir.
E. Eklemler
İskeleti oluşturan kemikleri birbirine bağlayan anatomik oluşumlardır.
Eklemlerde iki kemiğin uç noktaları, yumuşak, yoğun, koruyucu ve sürtünmeyi azaltıcı görev üstlenen kıkırdakla kaplıdır. Eklem kıkırdağı 2-5 mm kalınlığındadır. Kemik yüzeylerini örten eklem kıkırdağının özelliklerinden biri sürtünme katsayısının çok düşük olmasıdır; bu sayede iki yüzey rahatlıkla birbirleri üzerinde kayar. Diğer özelliği baskıya karşı dayanıklılığıdır. Ne kan damarları ne de sinir uçları kıkırdağa girmez. Kıkırdak, sinir ucu içermemesi nedeni ile ağrıya duyarsızdır.
Komşu eklem yüzleri arasındaki büyüklük ve şekil farklılığı fazla ise bu yüzlerin birbirine uyumunu sağlayan iki eklem yüzü arasına sokulan menisküs ve disküs denen oluşumlar bulunur.
Menisküsler, eklem yüzlerinin yan kısımlarında bulunur ve eklem yüzlerini büyütürler. Ayrıca dokuların elastikiyeti sayesinde ve hareket sırasında basıncın etkisi ile eklem yüzlerinin şekil ve durumlarını değiştirirler.
Diskuslar, şekil ve durum değiştirme yeteneği daha fazla olan ve çeşitli hareketlerin meydana gelmesini sağlayan oluşumlardır.
Eklemlerin diğer parçaları stabilizasyonu ve sürekli kullanımdan oluşabilecek aşınmanın azaltılmasını sağlar.
Eklemlerde ayrıca eklem kapsülünü oluşturan ince ve yumuşak bir zar (sinoviyal zar) mevcuttur. Sinoviyal dokuda bulunan hücreler eklem kapsülünü dolduran bir sıvı (sinoviyal sıvı) üretirler. Sinoviyal sıvı, proteinler, elektrolitler ve glukozdan oluşan karmaşık, çok özelleşmiş bir sıvıdır. Eklem daha hızlı hareket ettikçe daha akışkan hale gelen bir yağ gibidir Bu sıvı sürtünmeyi azaltır, kayganlık sağlar, eklem yüzeylerinin hareketini kolaylaştırır.
Eklem bağları (ligamentler) eklemleri sarar ve kemikleri birbirine bağlar. Bu bağlar belirli yönlere harekete imkan sağlayarak, eklemlerin stabilize olmasına yardım eder.
Bursalar, hareket sisteminin komşu yapıları arasında tampon işlevi gören içi sıvı dolu keselerdir. Bursalar, hareket sırasında birbirine sürtünen dokuların yıpranmasını önlerler. Bir eklemi oluşturan yapılar hareketi kolaylaştırmak için birlikte çalışırlar.
Eklemler fonksiyonlarına göre 3 sınıfta incelenir:
Kemiklerden meydana gelen, vücuda şeklini veren, iç organları koruyan ve kaslara tutunma yeri olan yapıya iskelet adı verilir.
İskelet sistemi vücudu destekleyen, dış uyaranlara karşı direncini sağlayan dokular bütünüdür.
Yerçekimine karşı gelerek kasların da yardımı ile vücudun hareketini sağlar, organları korur. İnsanlarda iskelet 206 kemikten oluşur.
Kemik sürekli değişen ve pek çok fonksiyonu olan vücut dokusudur. Bütün kemikler bir araya gelerek iskeleti oluşturur.
İskeleti oluşturan kemikler genel olarak dört grupta incelenir.
- Uzun kemikler
- Kısa kemikler
- Yassı kemikler
- Düzensiz
Yapısında inorganik madde bulunan tek dokudur. Dıştaki sert katman büyük oranda kollajen proteinlerden ve hidroksiapatitten oluşur.
Kollajen teller gerilmeye karşı direnç sağlar. Kalsiyum ve diğer minerallerden oluşan hidroksipatit, vücudun kalsiyum deposudur ve kemiğin sağlamlığından sorumludur. Kemiğin organik yapısında kalsiyum ve fosforun yanı sıra kalsiyum sülfat, sülfat, sodyum ve magnezyum bulunur. Vücutta bulunan kalsiyumun(yaklaşık 1 kg) % 99' u kemikte bulunur.
Yetersiz kalsiyum ve fosfor alımı kemiğin sağlamlığının azalmasına, kolay kırılabilir olmasına ve bazı kemik hastalıklarının oluşmasına sebep olur.
Kemiğin içinde bulunan kemik iliğinin yumuşak ve gözenekli bir yapısı vardır; burada kan hücrelerinin üretildiği hücreler bulunur. Damarlar kemiklerin içinden geçer ve etrafı sinirlerle çevrilmiştir.
Kemik Dokusu Tipleri
Kompakt kemik dokusu: kemiklerin oldukça sert olan en dış tabakasıdır.
Spongioz kemik dokusu: kısa ve uzun kemiklerin metyafiz ve epifizlerinin iç kısımları ve yassı kemiklerin iç yüzeylerinde bulunur.
İskeleti oluşturan kemikler 4 grupta incelenir. Bunlar:
- Baş kemikleri
- Omurga kemikleri
- Göğüs kemikleri
- Aalt ve üst taraf kemikleri
Baş kemiklerinin en temel fonksiyonu hayati önemi olan beyni korumaktır. Kafatası kemikleri baş ve yüz kemikleri olmak üzere 2 kısımda incelenir.
1. Baş Kemikleri
Oksipital kemik (artkafa kemiği): Kafatasının alt ve arka kısmında bulunur.
Sphenoid kemiği (temel kemik): Kafatasının tabanında bulunan kemiktir.
Frontal kemik (alın kemiği): Kafatasının ön yüzünde ve göz yuvalarının (orbita) üst bölümünde yer almıştır.
Parietal kemik (yan kafa, çeper kemiği): Kafa boşluğunun yan bölümlerini kaplayan, geniş yüzeyli bir çift kemiktir.
Temporal kemik (şakak kemiği): Parietal, sphenoid ve occipital kemikler arasında yer alan bir çift kemiktir. Bu kemiklerin iç tarafında işitme ve denge organları bulunur.
Etmoid kemik (kalbur kemiği): Sfenoid kemiğin önünde ve frontal kemiğin arkasında arda bulunan kemiktir.
2. Yüz kemikleri
Maxilla ( üst çene kemiği): Hareketsiz olan çene kemiğidir. Ağız boşluğunun üstünde, göz çukurunun altında bulunur.
Os lacrimale (gözyaşı kemiği): İnce bir kemik olup, göz çukurunun iç duvarının ön parçasını oluşturur.
Os palatinum (damak kemiği): Burun boşluklarının arkasında yer alır.
Os nasale (nazal kemik, burun kemiği): Ortada bir çizgi boyunca bağlanmıştır. üst çene kemiğinin alın çıkıntıları arasında ve dört köşeli yassı bir kemik olup burun sırtının iskeletini yapar.
Os zygomaticum (elmacık kemiği): Göz çukurlarının dış alt kısımlarında bulunur.
Mandibula (alt çene kemiği): Yüz kemiklerinin en büyüğüdür. Çiğneme fonksiyonu ile sindirim sistemine yardımcı olur.
Os hyoideum (dil kemiği): Dil kökünün aşağısında ve gırtlağın üst kısmında yer alır.
Vomer (sapan kemiği): Burun boşluklarını birbirinden ayıran kemiğin arka ve alt parçasını yapan, ince dikdörtgen şeklindeki kemiktir.
B. Omurga
Vücudun dorsalinde (arkada, sırtta) omurlardan meydana gelmiş, vücudun ağırlığını taşıyan ve destekleyen iskelet bölümüdür. Boşluğunda sinir sisteminin önemli bir parçası olan omurilik (medulla spinalis) koruma altına alınmıştır. Omurgayı meydana getiren omurların sayısı 33 tanedir. Bu sayı erginde 26'dır.
Omurga beş bölümde incelenir.
Boyun bölgesi (servikal) omurları: Boyun bölgesi 7 omurdan meydana gelmiştir.
Göğüs (torasik) omurları: Göğüs omurları 12 tanedir.
Bel (lumbar) omurları: Bel omurları 5 tanedir. Vücut ağırlığının taşınmasında önemli role sahiptir. Diğer omurlara göre daha büyük ve enine çıkıntılara sahiptirler.
Kuyruk sokumu (sakral) omurları: Çocukta 5 ayrı omur, ergenlikte birleşerek tek omur haline gelir.
Kuyruk (koksik) omurları: Sayısı 3-5 arasında değişen kuyruk omurları erginde tek kemik haline gelir.
Göğüs iskeleti, kaburgalar (costae) ve göğüs kemiği (sternum) olmak üzere iki kısımda incelenir.
Omurga dışında göğüste 25 tane kemik bulunur. Bunlardan 12 çifti kaburga bir tanesi ise göğüs kemiğidir.
Sternum önde ve yassıdır. Kaburgalar sağ ve solda 12'şer tanedir. Kaburgaların hepsi arkada omurga ile bağlantılıdır. Önde ise kaburgaların ilk 7 çifti sternuma bağlanır. 8, 9, ve 10. çift kaburgalar 7, çifte bağlanır. 11. ve 12. çiftlerin uçları boştadır.
Kaburgaların sternuma birleştiği yerde kıkırdak doku yer alır. Bu sayede göğüs kafesi elastikiyet kazanır.
D. Alt ve üst Taraf Kemikleri
1. üst Taraf Kemikleri
Köprücük kemiği (clavicula): Sternum ve kürek kemiği ile eklem yapar. 15-17 cm uzunluğunda, 2-3 cm genişliğinde ve herhengi bir travmada kolay kırılabilir bir kemiktir.
Kürek kemiği (scapula): üçgen şekilli yassı iki kemiktir. Ön ve arka olmak üzere iki yüzü vardır. Ön yüzde omur kaslarının bağlandığı noktalar vardır.
Kol yada pazu kemiği (humerus): Vücudun üst kısmına ait en uzun kemiktir. üstte kürek kemiği, altta ise önkol kemikleri ile eklem yapar.
Dirsek kemiği (ulna):üst ucu kalın, alt ucu incedir.
Radius (önkol kemiği): Önkolun dış yan tarafında bulunan kemiktir. Ulnaya paralel uzanır fakat daha kısadır.
El kemikleri: Toplam 27 kemikten oluşur. El bilek kemikleri [8], el tarak kemikleri (5) ve el parmak kemikleri (14) olmak üzere 3 grupta incelenir.
2. Alt taraf kemikleri
Kalça kemiği (os coxae): Kalça kemiği kanadı (os ilii), oturga kemiği (os ischii) ve çatı kemiğinin (os pubis) ergenlik çağında birleşmesi ile oluşur.
Leğen kemiği (pelvis): Arkada sakrum ve koksik, yanlarda ise kalça kemiklerinin aralarında eklemleşmesinden meydana gelir. geniş olan üst parçasına pelvis major (büyük pelvis), alt parçasına ise pelvis minör (küçük pelvis) denir.
Pelvis çapları önemlidir. Çünkü doğum sırasında uterus ve karın kaslarının kasılması sonucu aşağıya itilen çocuğun dışarıya çıkabilmesi için önce küçük pelvisten geçmesi gerekir.erkek pelvisi ile kadın pelvisi arasında farklılıklar vardır. Kadın pelvisi daha geniş, yüksekliği daha az, sakrum daha kısa ve geniştir.
Uyluk kemiği, femur (os femoris): İskeletin en uzun, en kalın ve en sağlam kemiği olup kalça kemiği ve tibia ile eklem yapar.
Diz kapağı kemiği (Patella): Tabanı yukarda olan bir üçgen gibidir. Ön yüzü deri altından hissedilir.
Kaval kemiği (tibia): Vücudun en uzun ikinci kemiğidir. Tibianın üst ucu alt uca göre daha incedir. İnce fakat çok sağlam bir kemiktir.
Baldır, kamış kemiği (fibula): Yaklaşık olarak tibia ile aynı boyda fakat daha ince olan bacak kemiğidir.
Ayak kemikleri: Toplam 26 tanedirler. Ayak kemikleri iki sıra halinde dizilmişlerdir. Arka sırada iki büyük kemik olan eklem kemikleri (talus),ve topuk kemiği bulunur. Ayak tarak kemikleri eldeki gibi 5 tanedirler fakat daha uzundurlar. Ayak parmak kemikleri eldeki gibi 14 tanedir.
E. Eklemler
İskeleti oluşturan kemikleri birbirine bağlayan anatomik oluşumlardır.
Eklemlerde iki kemiğin uç noktaları, yumuşak, yoğun, koruyucu ve sürtünmeyi azaltıcı görev üstlenen kıkırdakla kaplıdır. Eklem kıkırdağı 2-5 mm kalınlığındadır. Kemik yüzeylerini örten eklem kıkırdağının özelliklerinden biri sürtünme katsayısının çok düşük olmasıdır; bu sayede iki yüzey rahatlıkla birbirleri üzerinde kayar. Diğer özelliği baskıya karşı dayanıklılığıdır. Ne kan damarları ne de sinir uçları kıkırdağa girmez. Kıkırdak, sinir ucu içermemesi nedeni ile ağrıya duyarsızdır.
Komşu eklem yüzleri arasındaki büyüklük ve şekil farklılığı fazla ise bu yüzlerin birbirine uyumunu sağlayan iki eklem yüzü arasına sokulan menisküs ve disküs denen oluşumlar bulunur.
Menisküsler, eklem yüzlerinin yan kısımlarında bulunur ve eklem yüzlerini büyütürler. Ayrıca dokuların elastikiyeti sayesinde ve hareket sırasında basıncın etkisi ile eklem yüzlerinin şekil ve durumlarını değiştirirler.
Diskuslar, şekil ve durum değiştirme yeteneği daha fazla olan ve çeşitli hareketlerin meydana gelmesini sağlayan oluşumlardır.
Eklemlerin diğer parçaları stabilizasyonu ve sürekli kullanımdan oluşabilecek aşınmanın azaltılmasını sağlar.
Eklemlerde ayrıca eklem kapsülünü oluşturan ince ve yumuşak bir zar (sinoviyal zar) mevcuttur. Sinoviyal dokuda bulunan hücreler eklem kapsülünü dolduran bir sıvı (sinoviyal sıvı) üretirler. Sinoviyal sıvı, proteinler, elektrolitler ve glukozdan oluşan karmaşık, çok özelleşmiş bir sıvıdır. Eklem daha hızlı hareket ettikçe daha akışkan hale gelen bir yağ gibidir Bu sıvı sürtünmeyi azaltır, kayganlık sağlar, eklem yüzeylerinin hareketini kolaylaştırır.
Eklem bağları (ligamentler) eklemleri sarar ve kemikleri birbirine bağlar. Bu bağlar belirli yönlere harekete imkan sağlayarak, eklemlerin stabilize olmasına yardım eder.
Bursalar, hareket sisteminin komşu yapıları arasında tampon işlevi gören içi sıvı dolu keselerdir. Bursalar, hareket sırasında birbirine sürtünen dokuların yıpranmasını önlerler. Bir eklemi oluşturan yapılar hareketi kolaylaştırmak için birlikte çalışırlar.
Eklemler fonksiyonlarına göre 3 sınıfta incelenir:
Oynamaz eklemler: Kafatası kemikleri arasında bulunan ve sutura adı verilen eklemler bu türdendir. Bu tip eklemler yoğun bir fibröz doku kitlesi ile birleştiklerinden, bazen fibröz eklemler adını da alırlar.
Yarı oynar eklemler: Bu tip eklemlerde hareket önemsiz seviyededir. Omurga kemikleri arasındaki eklemler bu tipe en belirgin örnektir. Kemikler arasındaki yarı gevşek eklem bir miktar harekete izin verir.
Oynar eklemler: Tam oynar eklemlerdir (sinoviyal eklemler). Eller, ayaklar, kollar ve bacaklarda bulunurlar. Farklı anatomik tipleri vardır. Hepsinde bir eklem boşluğu, bunu örten bir sinoviyal zar ve bu boşluğun içinde sinoviyal sıvı mevcuttur. Tüm hareketli eklemler sinoviyal eklemler adını da alırlar.
İskelet Nedir?
İnsan ve hayvan bedeninin kemik çatısına verilen ad. İskelet birbirleriyle eklem yapmış ve bir çok kemiklerin bir araya gelmesinden meydana gelmiştir.
İskelet, baş, gövde ve üyelerden ibarettir.
Başta, kafatası ve yüz kemikleri vardır. Kafatası, iki yan kafa, iki şakak, bir alın, bir ard kafa ile temel ve kalbur olmak üzere 8 kemikten yapılmış bir kutu halindedir. Bu kutunun içinde beyin bulunur. Şakak kemiği için de kulak oyuntuları ve kulak kemikçileri vardır. Yüz kemikleri, 14 tanedir. Bunlardan alt çene ve sapan kemiği tek, diğerleri çifttir. Çift olanlar üs çene, damak, elmacık, burun, tırnaksı ve burun içindeki boynuzcuk kemikleridir.
Gövde, omurgalar, kaburgalar ve göğüs kemiğinden ibarettir. Omurga, 33 omur`un üst üste sıralanmasından meydana gelmiş ve beş bölgeye ayrılmıştır.Boyun bölgesinde 7. sırt belgesinde 12. bel bölgesinde 5 omur vardır. Sağrı bölgesinde 5 omur kaynaşarak, yekpare sağrı kemiği halini almıştır. Kuyruk sokumunda kaynaşmış ve güdükleşmiş 4 omur`dan yapılmıştır. Kaburgalar, 12 çifttir ve insan ve maymun iskeletinin yandan görünüşü sırt omurları ile birleşmişlerdir. Bunlardan 7 çifti önde göğüs kemiğine eklenmiştir. 3 çifti birbirine eklendikten sonra 7 inci çifte bağlanmışlardır. Son iki çift kısa olup ön uçları serbesttir. Göğüs kemiği, hançer şeklinde yassı bir kemik olup, kaburgalarla birlikte göğüs kafesini meydana getirir.
üyeler, gövdeye bağlanmışlardır. Her üyede bir kuşak ve üç eklem vardır. üst üyeler (Kollar), Omuz kuşağı ile vücudun üst kısmına bağlanmışlardır. Omuz kuşağı, önde köprücük, arkada kürek kemiğinden teşekkül etmiştir. Bu ilki kemiğin birleştiği yerde bir Eklem Çukuru vardır. Buraya Pazı kemiğinin, başı girer. Pazı kemiğinin ikinci nihayeti önkol ve dirsek kemiklerinin eklem yerlerine bağlıdır. Kol ve dirsek kemiklerinin alt uçları, bilek kemikleriyle eklemlidir. Ayakta, 7 bilek, 5 tarak, 14 parmak kemiği bulunur. Alt üyeler (Bacaklar), kalça kuşağı ile gövdenin alt kısmına bağlanmışlardır. Kalça kuşağı ,oturak, kalça ve kaşık kemiklerinden meydana gelmiştir. Bu üç kemik birbirleriyle kaynaşmış ve arkada sağrı omurlarına bağlanmışlardır. Bunların meydana getirdiği boşluğa leğen boşluğu denir. Bu üç kemiğin birleştiği yerdeki çukurluğa uyluk kemiğinin başı gir mistir. Uyluk kemiğinin alt ucu, baldır ve kaval kemiklerinin hasıl ettiği çukura girmiştir. Bu kısmın ön: tarafında dizkapağı kemiği vardır. Baldır ve kaval kemiklerinin alt uçları ayak bileği kemikler ile eklemlidir. Ayakta, 7 bilek, 5 tarak, 14 parmak kemiği bulunur. üst üyeler hafif ve çak hareketlidir. Eller yakalamaya elverişli bir hal almıştır. Kürek kemiği gövdeye bağlı değildir. Önkol kemiği, dirsek kemiği, etrafında döner Baş parmak avuç içine doğru kıvrılır. Bu durum yakalamayı ve tutmayı kolaylaştırır.
Alt üyeler, uzun ve kuvvetlidir. Ayaklar yürümeye elverişli` bir hal almıştır. Kalça kemikleri, sağrı kemiğine sıkıca bağlanmışlardır. Baldır ve kaval kemikleri sağlam olarak yere basmaktadır. İnsan, parmaklarına basarak yürüyebilir. İnsan iskeleti yapılışı itibariyle, inşa um ayakta durmasını mümkün kılacak şekildedir. Omurganın S şeklindeki eğilimleri gövdenin istenilen hareketi yapmasını sağlamaktadır
İnsan ve hayvan bedeninin kemik çatısına verilen ad. İskelet birbirleriyle eklem yapmış ve bir çok kemiklerin bir araya gelmesinden meydana gelmiştir.
İskelet, baş, gövde ve üyelerden ibarettir.
Başta, kafatası ve yüz kemikleri vardır. Kafatası, iki yan kafa, iki şakak, bir alın, bir ard kafa ile temel ve kalbur olmak üzere 8 kemikten yapılmış bir kutu halindedir. Bu kutunun içinde beyin bulunur. Şakak kemiği için de kulak oyuntuları ve kulak kemikçileri vardır. Yüz kemikleri, 14 tanedir. Bunlardan alt çene ve sapan kemiği tek, diğerleri çifttir. Çift olanlar üs çene, damak, elmacık, burun, tırnaksı ve burun içindeki boynuzcuk kemikleridir.
Gövde, omurgalar, kaburgalar ve göğüs kemiğinden ibarettir. Omurga, 33 omur`un üst üste sıralanmasından meydana gelmiş ve beş bölgeye ayrılmıştır.Boyun bölgesinde 7. sırt belgesinde 12. bel bölgesinde 5 omur vardır. Sağrı bölgesinde 5 omur kaynaşarak, yekpare sağrı kemiği halini almıştır. Kuyruk sokumunda kaynaşmış ve güdükleşmiş 4 omur`dan yapılmıştır. Kaburgalar, 12 çifttir ve insan ve maymun iskeletinin yandan görünüşü sırt omurları ile birleşmişlerdir. Bunlardan 7 çifti önde göğüs kemiğine eklenmiştir. 3 çifti birbirine eklendikten sonra 7 inci çifte bağlanmışlardır. Son iki çift kısa olup ön uçları serbesttir. Göğüs kemiği, hançer şeklinde yassı bir kemik olup, kaburgalarla birlikte göğüs kafesini meydana getirir.
üyeler, gövdeye bağlanmışlardır. Her üyede bir kuşak ve üç eklem vardır. üst üyeler (Kollar), Omuz kuşağı ile vücudun üst kısmına bağlanmışlardır. Omuz kuşağı, önde köprücük, arkada kürek kemiğinden teşekkül etmiştir. Bu ilki kemiğin birleştiği yerde bir Eklem Çukuru vardır. Buraya Pazı kemiğinin, başı girer. Pazı kemiğinin ikinci nihayeti önkol ve dirsek kemiklerinin eklem yerlerine bağlıdır. Kol ve dirsek kemiklerinin alt uçları, bilek kemikleriyle eklemlidir. Ayakta, 7 bilek, 5 tarak, 14 parmak kemiği bulunur. Alt üyeler (Bacaklar), kalça kuşağı ile gövdenin alt kısmına bağlanmışlardır. Kalça kuşağı ,oturak, kalça ve kaşık kemiklerinden meydana gelmiştir. Bu üç kemik birbirleriyle kaynaşmış ve arkada sağrı omurlarına bağlanmışlardır. Bunların meydana getirdiği boşluğa leğen boşluğu denir. Bu üç kemiğin birleştiği yerdeki çukurluğa uyluk kemiğinin başı gir mistir. Uyluk kemiğinin alt ucu, baldır ve kaval kemiklerinin hasıl ettiği çukura girmiştir. Bu kısmın ön: tarafında dizkapağı kemiği vardır. Baldır ve kaval kemiklerinin alt uçları ayak bileği kemikler ile eklemlidir. Ayakta, 7 bilek, 5 tarak, 14 parmak kemiği bulunur. üst üyeler hafif ve çak hareketlidir. Eller yakalamaya elverişli bir hal almıştır. Kürek kemiği gövdeye bağlı değildir. Önkol kemiği, dirsek kemiği, etrafında döner Baş parmak avuç içine doğru kıvrılır. Bu durum yakalamayı ve tutmayı kolaylaştırır.
Alt üyeler, uzun ve kuvvetlidir. Ayaklar yürümeye elverişli` bir hal almıştır. Kalça kemikleri, sağrı kemiğine sıkıca bağlanmışlardır. Baldır ve kaval kemikleri sağlam olarak yere basmaktadır. İnsan, parmaklarına basarak yürüyebilir. İnsan iskeleti yapılışı itibariyle, inşa um ayakta durmasını mümkün kılacak şekildedir. Omurganın S şeklindeki eğilimleri gövdenin istenilen hareketi yapmasını sağlamaktadır
İSKELETİN GÖREVLERİ
1. Vücudumuza genel şeklini verir.
2. Hareket etmemizi sağlar.
3. Vücudumuza desteklik sağlar.
4. İç organlarımızı korur.
5. Vücudumuzun dik durmasını sağlar.
İSKELETİN KISIMLARI
1. Kafatası
2. Göğüs kafesi
3. Omurga
4. Kollar ve bacaklar
Kafatası : Yassı kemiktir. Beynimizi korur.
Göğüs kafesi : Kaburga kemikleri ile göğüs kemikleri göğüs kafesini oluşturur. Akciğerleri ve kalbi korur. Nefes alıp vermemize yardımcı olur.
Omurga : Omurga, omur denilen 33 kısa kemiğin birbirleri üzerinde dizilmesiyle oluşmuştur. Vücudumuzun üst kısmının ağırlığını taşır.
Kollar ve bacaklar: Çoğunlukla uzun kemiklerden oluşmuştur.
KEMİK ÇEŞİTLERİ
1. Uzun kemikler
2. kısa kemikler
3. yassı kemikler
Uzun kemikler : Kol ve bacaklarda bulunur.
Kısa kemikler : el ve ayak kemiklerinde, omurgada bulunur.
Yassı kemikler : Kafatası ve göğüs kafesinde bulunur.
EKLEMLER
Hareketimizi kolaylaştıran, kemiklerin bağlantı noktalarıdır.
İskeletin Görevleri
İskeletimizi oluşturan kemiklerin eklemlerle bir araya geldiğini ve hareketlerimize yardımcı olduğunu öğrenmiştik.
Bez bebek, içine koyduğumuz tel desteği sayesinde dik durabilmektedir. Benzer şekilde dik tutmak ve yıkılmasını engellemek için binalarda betonun içine demir çubuklar konulur. insanların da, dik durabilmesi için vücutlarının içinde sert kemiklerden oluşan iskeletleri vardır. iskelet, hareket etmemizi sağlamanın yanında vücudumuza şekil verir ve destek sağlar. iskeletin bir başka görevi de iç organlarımızı dış etkilerden korumaktır.
Vücudumuzun şeklini iskeletimiz ve kaslarımız oluşturmaktadır. iskeletimiz olmasaydı kaslarımız tutunacak yer bulamazdı. Böylece bir et yığını gibi yere yığılırdık. Modeli yaparken kullandığımız tel, insan vücudundaki iskeleti; oyun
hamuru da kaslarımızı simgelemektedir.
Kasların Yapısı ve Görevleri
Koşmak, zıplamak, yürümek için ayak ve bacaklarımızı kullanırız. Yazmak,oynamak, bir şey tutmak için el ve kollarımızı kullanırız. Bu hareketlerimizi kemik, kas ve eklemlerin birlikte uyum içinde çalışmasıyla gerçekleştiririz. Kemik ve eklemlerin hareketimizdeki rolünü daha önce öğrenmiştik. fiimdi kasların yapı ve görevlerini tanıyalım. Bir kemiğin hareket etmesini iki kas grubu sağlar. Kemiklere bağlanan bu iki grup kastan bir tanesi, kısalıp kalınlaştığında karşısında bulunan kas grubu gevşeyerek harekete imkân verir. Bunu kolumuzu hareket ettiren kasların çalışması üzerinde görebiliriz. Bir elimizi yumruk yapalım kolumuzu dirsekten yavaş yavaş bükelim. Pazımız kasıldı mı?
Pazımızın arkasındaki kol kası gevşedi mi? fiimdi kolumuzu yavaş yavaş açalım. Pazı ve arka kol kaslarımızda ne gibi değişme oldu? Kolumuzun ön ve arka tarafındaki kasların, birbirine zıt olarak kasılıp gevşediğini hissettik mi?
Kolumuzu büktüğümüzde pazı kası kısalıp kalınlaşır. Bunun sonucunda bu kasın bağlı olduğu kemik, yukarı doğru çekilerek hareket eder. Bu sırada arkadaki kas ise gevşemiştir. Kolumuzu aşağıya doğru hareket ettirdiğimizde pazımız
gevşeyerek eski hâlini alır. Arka kol kasları ise kasılır. Kasların kasılıp gevşemesi, kemiklerin eklem bölgesinden hareket
etmesini sağlar.
GÖREVLERİ:
1. Vücudumuza genel şeklini verir.
2. Hareket etmemizi sağlar.
3. Vücudumuza desteklik sağlar.
4. İç organlarımızı korur.
5. Vücudumuzun dik durmasını sağlar.
İSKELETİN KISIMLARI
1. Kafatası
2. Göğüs kafesi
3. Omurga
4. Kollar ve bacaklar
Kafatası : Yassı kemiktir. Beynimizi korur.
Göğüs kafesi : Kaburga kemikleri ile göğüs kemikleri göğüs kafesini oluşturur. Akciğerleri ve kalbi korur. Nefes alıp vermemize yardımcı olur.
Omurga : Omurga, omur denilen 33 kısa kemiğin birbirleri üzerinde dizilmesiyle oluşmuştur. Vücudumuzun üst kısmının ağırlığını taşır.
Kollar ve bacaklar: Çoğunlukla uzun kemiklerden oluşmuştur.
KEMİK ÇEŞİTLERİ
1. Uzun kemikler
2. kısa kemikler
3. yassı kemikler
Uzun kemikler : Kol ve bacaklarda bulunur.
Kısa kemikler : el ve ayak kemiklerinde, omurgada bulunur.
Yassı kemikler : Kafatası ve göğüs kafesinde bulunur.
EKLEMLER
Hareketimizi kolaylaştıran, kemiklerin bağlantı noktalarıdır.
İskeletin Görevleri
İskeletimizi oluşturan kemiklerin eklemlerle bir araya geldiğini ve hareketlerimize yardımcı olduğunu öğrenmiştik.
Bez bebek, içine koyduğumuz tel desteği sayesinde dik durabilmektedir. Benzer şekilde dik tutmak ve yıkılmasını engellemek için binalarda betonun içine demir çubuklar konulur. insanların da, dik durabilmesi için vücutlarının içinde sert kemiklerden oluşan iskeletleri vardır. iskelet, hareket etmemizi sağlamanın yanında vücudumuza şekil verir ve destek sağlar. iskeletin bir başka görevi de iç organlarımızı dış etkilerden korumaktır.
Vücudumuzun şeklini iskeletimiz ve kaslarımız oluşturmaktadır. iskeletimiz olmasaydı kaslarımız tutunacak yer bulamazdı. Böylece bir et yığını gibi yere yığılırdık. Modeli yaparken kullandığımız tel, insan vücudundaki iskeleti; oyun
hamuru da kaslarımızı simgelemektedir.
Kasların Yapısı ve Görevleri
Koşmak, zıplamak, yürümek için ayak ve bacaklarımızı kullanırız. Yazmak,oynamak, bir şey tutmak için el ve kollarımızı kullanırız. Bu hareketlerimizi kemik, kas ve eklemlerin birlikte uyum içinde çalışmasıyla gerçekleştiririz. Kemik ve eklemlerin hareketimizdeki rolünü daha önce öğrenmiştik. fiimdi kasların yapı ve görevlerini tanıyalım. Bir kemiğin hareket etmesini iki kas grubu sağlar. Kemiklere bağlanan bu iki grup kastan bir tanesi, kısalıp kalınlaştığında karşısında bulunan kas grubu gevşeyerek harekete imkân verir. Bunu kolumuzu hareket ettiren kasların çalışması üzerinde görebiliriz. Bir elimizi yumruk yapalım kolumuzu dirsekten yavaş yavaş bükelim. Pazımız kasıldı mı?
Pazımızın arkasındaki kol kası gevşedi mi? fiimdi kolumuzu yavaş yavaş açalım. Pazı ve arka kol kaslarımızda ne gibi değişme oldu? Kolumuzun ön ve arka tarafındaki kasların, birbirine zıt olarak kasılıp gevşediğini hissettik mi?
Kolumuzu büktüğümüzde pazı kası kısalıp kalınlaşır. Bunun sonucunda bu kasın bağlı olduğu kemik, yukarı doğru çekilerek hareket eder. Bu sırada arkadaki kas ise gevşemiştir. Kolumuzu aşağıya doğru hareket ettirdiğimizde pazımız
gevşeyerek eski hâlini alır. Arka kol kasları ise kasılır. Kasların kasılıp gevşemesi, kemiklerin eklem bölgesinden hareket
etmesini sağlar.
GÖREVLERİ:
- Vücudun dik durmasını sağlar.
- İç organları dış etkilerden korur
- Kan hücreleri üretir.
- Kalsiyum ve fosfor gibi mineralleri depo eder.
- İç organlara ve kaslara tutunma yüzeyi sağlar.
- Vücuda şekil verir.
Sebep: sayfa düzeni
İskeletin Bölümleri Nelerdir? İskelet Hangi Bölümlerden Oluşur?
İskeletin Bölümleri
İnsan iskeleti üç temel bölümde incelenebilir:
* Vücuda destek olan ve iç organları koruyan gövde bölümü Gövde iskeleti Omurga ve göğüs kafesinden oluşur.
* Çok hafif, ama son derece sağlam bir kutu gibi beyni koruyan kafatası
* Bütün iskeletin en hareketli bölümleri olan kollar ve bacaklar
Kafatası
Beynimizin içinde bulunduğu ve onu dış etkenlerden koruyan iskelet kısmıdır. Kafatası bir motosiklet sürücüsünün kafasına taktığı kask gibidir. Kaskın kafayı koruması gibi, kafatası beyni korur.
Omurga
Boynumuzundan başlayıp sırtımız boyunca uzanır. Elimizle boynumuza veya sortımızın ortasına dokunduğumuzda omurga kemiklerini hissedebiliriz. Omurga, vücudumuzun dik durmasını sağlayan isketeletin, önemli bir parçasıdır. Kısa kemiklerin üst üste dizilmesiyle oluşmuştur. Boyun kısmındaki omurga kemikleri, başımıza destek vererek onu dik tutabilmemizi sağlar.
Göğüs Kafesi
Kaburga kemiklerinde oluşur. Kalp ve akciğer gibi hayati organlarımızı dış etkilerden korur.
Kollar ve Bacaklar
Kollay ve bacaklar ile hareketlerimizin büyük bir kısmını yapmaktayız. Yürürken üst ve alt bacak kemiklerimiz vücudumuza destek sağlar
İskeletin Bölümleri
İnsan iskeleti üç temel bölümde incelenebilir:
* Vücuda destek olan ve iç organları koruyan gövde bölümü Gövde iskeleti Omurga ve göğüs kafesinden oluşur.
* Çok hafif, ama son derece sağlam bir kutu gibi beyni koruyan kafatası
* Bütün iskeletin en hareketli bölümleri olan kollar ve bacaklar
Kafatası
Beynimizin içinde bulunduğu ve onu dış etkenlerden koruyan iskelet kısmıdır. Kafatası bir motosiklet sürücüsünün kafasına taktığı kask gibidir. Kaskın kafayı koruması gibi, kafatası beyni korur.
Omurga
Boynumuzundan başlayıp sırtımız boyunca uzanır. Elimizle boynumuza veya sortımızın ortasına dokunduğumuzda omurga kemiklerini hissedebiliriz. Omurga, vücudumuzun dik durmasını sağlayan isketeletin, önemli bir parçasıdır. Kısa kemiklerin üst üste dizilmesiyle oluşmuştur. Boyun kısmındaki omurga kemikleri, başımıza destek vererek onu dik tutabilmemizi sağlar.
Göğüs Kafesi
Kaburga kemiklerinde oluşur. Kalp ve akciğer gibi hayati organlarımızı dış etkilerden korur.
Kollar ve Bacaklar
Kollay ve bacaklar ile hareketlerimizin büyük bir kısmını yapmaktayız. Yürürken üst ve alt bacak kemiklerimiz vücudumuza destek sağlar
İskeletimiz olmasaydı, desteksiz ve şekilsiz bir doku kütlesi kalır, hareket etmek, koşmak, yürümek, elimizi kıpırdatmak bile mümkün olmazdı. Çünkü vücudumuz, içi boş bir çuval veya bir et yığını gibi yere serilirdi. Organlarımız kendi ağırlığımız altında ezilir ve birkaç saniye içinde yaşamımızı yitirirdik.
Vücudun çatısının dik durmasını birbirine eklemlerle bağlı olan kemikler ve kemiklerden meydana gelen iskelet temin eder. İskelet ve kemikler iç organları kaldırır, birbirine bağlar, beyin ve akciğerler gibi bazı organların da korunmasını sağlar.
1. Eğer iskelet sistemimiz olmasaydı sürüngenler gibi yerlerde sürünürdük. Buda hayatımızı çok zorlaştırırdı.
2. İskelet sisteminin mükemmel yapı sayesinde çok çeşitli şekillerde hareket edebiliyoruz. Yürüyebiliyor, koşabiliyor ve istediğimiz her şeyi rahatlıkla yapabiliyoruz.
3. Kollarımızı, bacaklarımızı, ellerimizi, ayaklarımızı oynatabiliyor; kitap tutabiliyor, topa vurabiliyorsak bu tamamen iskelet sistemimiz sayesinde olmaktadır.
4. İskeletimiz olmasaydı biz yaptığımız tüm bu hareketlerden mahrum kalırdık. Yaptığımız her hareketi iskelet sistemimize borçlu olduğumuzu bilmeliyiz.
Vücudun çatısının dik durmasını birbirine eklemlerle bağlı olan kemikler ve kemiklerden meydana gelen iskelet temin eder. İskelet ve kemikler iç organları kaldırır, birbirine bağlar, beyin ve akciğerler gibi bazı organların da korunmasını sağlar.
1. Eğer iskelet sistemimiz olmasaydı sürüngenler gibi yerlerde sürünürdük. Buda hayatımızı çok zorlaştırırdı.
2. İskelet sisteminin mükemmel yapı sayesinde çok çeşitli şekillerde hareket edebiliyoruz. Yürüyebiliyor, koşabiliyor ve istediğimiz her şeyi rahatlıkla yapabiliyoruz.
3. Kollarımızı, bacaklarımızı, ellerimizi, ayaklarımızı oynatabiliyor; kitap tutabiliyor, topa vurabiliyorsak bu tamamen iskelet sistemimiz sayesinde olmaktadır.
4. İskeletimiz olmasaydı biz yaptığımız tüm bu hareketlerden mahrum kalırdık. Yaptığımız her hareketi iskelet sistemimize borçlu olduğumuzu bilmeliyiz.
iskeletimiz olmasaydı vücudumuz dengede duramaz ve haraket kapasitemiz kısalırdı.Kemiklerden oluşmuş eklem ve bağlarla birbirine tutturulmuş,etrafı kaslarla sarılı destek yapıya İskelet denir.İskelet veya iskelet sistemi, biyolojide canlı organizmaya fiziksel destek sunan,iç organların korunmasını sağlayan,çoğunlukla minerallerden oluşan bir organdır.İskelet organizmanın kendine özgü şeklinin oluşmasını sağlar.bu iskeletin tanımıdır.Gelelim iskeletimizin olmamasındaki yaşayacağımız durumlara;
1 iskelet olmaması durumunda vücudumuz şekilsiz kalır
2 iskeleti oluşturan eklemler olmasa vucudumuz haraket edemez
3 bütün kaslarımız kemiklerimizle bağlantılıdır bu sahede kaslarımızı kullanamayız yani haraket edemeyiz
İskeletimiz Olmasaydı Ne Olurdu?
Kemiklerden oluşmuş eklem ve bağlarla birbirine tutturulmuş etrafı kaslarla sarılı destek yapıya İskelet denir.İskelet veya iskelet sistemi biyolojide canlı organizmaya fiziksel destek sunan iç organların korunmasını sağlayançoğunlukla minerallerden oluşan bir organdır.İskelet organizmanın kendine özgü şeklinin oluşmasını sağlar.Sokrates 43 eserinde kemiklerden bahsetmiştir.
İskeletin görevleri
Havers sistemleri ise (osteon) iç ve dış halkasal sistemlerin arasını doldurur. Volkmann kanalları ise komşu Havers kanallarını birleştirir.
Yetişkin bir insan iskeleti 207 kemikten oluşmaktadır. Fakat yeni doğan bir bebeğin ise 300'e yakın kemiği bulunmaktadır. Bu farklılığın sebebi ise insanın yetişkin haline gelirken kemiklerin zamanla birleşmesiyle yeni kemiklerin ortaya çıkmasıdır.
İnsan iskeletindeki kemikler:
Kas hareketlerinin büyük çoğunluğu bilinç dışında gerçekleşir ve yaşam için gerekli fonksiyonların gerçekleşmesi için büyük önem taşımaktadır (kalbin kasılarak kan pompalaması gibi). Gönüllü kas hareketleri vücüdun hareket etmesi için kullanılır.
Kaslar çizgili düz ve kalp kası olmak üzere üçe ayrılır. Çizgili kaslaristeğimiz doğrultusunda çalışan kaslardır. Düz kaslar isteğimiz dışında çalışır. Kalp kası da bir çizgili kas olmasına rağmen isteğimiz dışında çalıştığı için kalp kası adı verilmiştir. Kasların faydaları şunlardır.
1 iskeletle birlikte vücudumuza şekil verir.
2 kemiklere destek görevi yapar.
3 iskeleti oluşturan kemik ve eklemleri hareket ettirir.
4 bu hareketlilik vücudumuzun hareketini sağlar
Kemiklerden oluşmuş eklem ve bağlarla birbirine tutturulmuş etrafı kaslarla sarılı destek yapıya İskelet denir.İskelet veya iskelet sistemi biyolojide canlı organizmaya fiziksel destek sunan iç organların korunmasını sağlayançoğunlukla minerallerden oluşan bir organdır.İskelet organizmanın kendine özgü şeklinin oluşmasını sağlar.Sokrates 43 eserinde kemiklerden bahsetmiştir.
İskeletin görevleri
- Vücudun dik durmasını sağlar.
- İç organları dış etkilerden korur
- Kan hücreleri üretir.
- Kalsiyum ve fosfor gibi mineralleri depo eder.
- İç organlara ve kaslara tutunma yüzeyi sağlar.
- Vücuda şekil verir.
Havers sistemleri ise (osteon) iç ve dış halkasal sistemlerin arasını doldurur. Volkmann kanalları ise komşu Havers kanallarını birleştirir.
Yetişkin bir insan iskeleti 207 kemikten oluşmaktadır. Fakat yeni doğan bir bebeğin ise 300'e yakın kemiği bulunmaktadır. Bu farklılığın sebebi ise insanın yetişkin haline gelirken kemiklerin zamanla birleşmesiyle yeni kemiklerin ortaya çıkmasıdır.
İnsan iskeletindeki kemikler:
- Aksiyel iskelet kemikleri
- Apendiküler iskelet kemikleri
- Kemik zarı kemiğin enine büyümesini sağlar
- Sert kemik (beyaz kemik): Kemiğin orta kısmında yer alır. İçinde sarı kemik iliği bulunur.
- Süngerimsi kemik: Gözenekli bir yapısı vardır. Süngerimsi kemikte kırmızı kemik iliği bulunur.
- Kırmızı kemik iliği: Süngerimsi kemikte bulunur. Görevi alyuvarları üretmektir.
- Sarı kemik iliği: Yağ depolar.
Kas hareketlerinin büyük çoğunluğu bilinç dışında gerçekleşir ve yaşam için gerekli fonksiyonların gerçekleşmesi için büyük önem taşımaktadır (kalbin kasılarak kan pompalaması gibi). Gönüllü kas hareketleri vücüdun hareket etmesi için kullanılır.
Kaslar çizgili düz ve kalp kası olmak üzere üçe ayrılır. Çizgili kaslaristeğimiz doğrultusunda çalışan kaslardır. Düz kaslar isteğimiz dışında çalışır. Kalp kası da bir çizgili kas olmasına rağmen isteğimiz dışında çalıştığı için kalp kası adı verilmiştir. Kasların faydaları şunlardır.
1 iskeletle birlikte vücudumuza şekil verir.
2 kemiklere destek görevi yapar.
3 iskeleti oluşturan kemik ve eklemleri hareket ettirir.
4 bu hareketlilik vücudumuzun hareketini sağlar
İSKELET SİSTEMİ
İSKELET ÇEŞİTLERİ Hayvanların çoğunda, vücuda destek olan, koruyan ve kaslara bağlanarak hareketi sağlayan iskelet sistemi bulunur. Hayvanlarda görülen iskelet dış ve iç iskelet olmak üzere iki tiptir.
1. Dış İskelet
Dış iskelet özel hücreler tarafından dışarıya salgılanan organik ve inorganik maddelerden meydana gelir. Dış iskelete sahip canlılarda iskelet görevi yapan kısımlar vücut dışında bulunduğu için kaslar iskelete içeriden bağlanır. Eklem bacaklılarda ve bazı yumuşakçalarda görülür.
Dış iskelet büyümeyi sınırlandırır. Bu nedenle dış iskelete sahip hayvanlar, gelişme döneminde iskeletini ya tamamen atarlar veya daha büyüğünü oluştururlar. Bu olaya deri veya kabuk değiştirme denir.
2. İç İskelet
İç iskelet embriyonun mezoderm (orta deri) tabakasından farklılaşır. Genellikle kıkırdak ve kemikten meydana gelir. Kaslar iskelete dışarıdan bağlanır. Canlının büyümesini sınırlandırmaz. Aksine boyca uzamayı sağlar.
Omurgasızlarda yaygın olarak iç iskelet görülmez. Sadece derisi dikenlilerde gelişmiş bir iç iskelet vardır.
Omurgalılarda iç iskelet, kıkırdak ve kemik dokudan meydana gelmiştir.
İNSANDA İSKELET SİSTEMİ
1. Kemiklerin Yapısı
Kemiklerde bulunan, % 25 su, % 45 inorganik madensel tuzlar (kalsiyum fosfat, kalsiyum karbonat, magnezyum fosfat az miktarda sodyum ve demir) kemiğin sert yapısını, % 30 organik maddeler ise esnekliği sağlar. Canlı kemik hücrelerine osteosit ve bu hücreler tarafından salgılanan organik ara maddeye osein denir. Bu iki yapı kemik dokusunu meydana getirir. Kemikler yapıları yönüyle iki kısma ayrılır.
a. Sıkı Kemik Dokusu :
İskeleti oluşturan bütün kemiklerin dış yüzeyi ile uzun kemiklerin gövdesi, sıkı kemik dokusundan meydana gelir. Bu doku iç içe daireler halinde sıralanmış lamelli yapıdadır.
Lamellerin ortasında kan damarları ve sinirlerin geçtiği Havers kanalı bulunur. Havers kanalındaki kan damarlarından kemik hücrelerine besin ve oksijen iletilirken artık maddeler aynı yoldan geri alınır.
Havers kanallarını birbirine bağlayan yan kanallara da Volkman kanalları denir. Ortasında havers kanalı, etrafında halkasal kemik hücreleriyle aralarını boşluk bırakmadan doldurmuş ara maddeden yapılmış lamelli birimlere Havers sistemi denir.
b. Süngerimsi Kemik Dokusu :
Kırmızı kemik iliği ve düzensiz boşlukların bulunduğu ince kemik lamellerinden oluşmuştur. Sıkı kemiğe oranla daha yumuşaktır. Uzun kemiklerin baş kısmı ile diğer kemiklerin iç kısmında bulunur.
2. Kemik Çeşitleri
İskeletin yapısında bulunan kemikler üç çeşitttir.
a. Uzun Kemikler :
Kol ve bacaklarda bulunur. Uzun kemiği dıştan saran kemik zarı (periyost) kemiğin enine büyümesini, onarılmasını ve beslenmesini sağlar. Ayrıca periyost kemiğin sertleşmesine de katkıda bulunur.
Uzun kemiğin başı ile gövdesi arasında bulunan kıkırdak tabakası, kemiğin boyuna büyümesini sağlar. Uzun kemiklerin iç kısmındaki kanalda akyuvarların oluşumunu sağlayan sarı kemik iliği bulunur. Kemik başlarını iç kısmı, sünger gibi düzensiz gözenekli bir yapıdadır. Gözeneklerin içinde kırmızı ilik bulunur. Kırmızı kemik iliği, kan hücrelerinin üretildiği iliktir.
b. Kısa Kemikler :
Omurgada, el ve ayak bileklerinde bulunur. Sarı ilik kanalı bulunmaz. Yaklaşık olarak eni boyu ve kalınlığı eşit olan kemiklerdir.
c. Yassı Kemikler :
Göğüs, kafatası, kürek ve kaburga kemiklerinden ibarettir. Yassı kemiklerde sarı ilik kanalı bulunmaz. Bu tip kemiklerde süngerimsi kemik dokusu sıkı kemik dokusundan fazladır. Eni ve boyu fazla kalınlığı çok az olan kemiklerdir.
Yassı ve kısa kamiklerin süngerimsi dokuları içinde uzun kemiklerin baş kısmında olduğu gibi alyuvarların yapımını sağlayan kırmızı kemik iliği bulunur
3. Kemik Oluşumu ve Kontrolü
Kemiklerin sağlıklı olarak büyüyüp gelişebilmesi için, bir yandan yeterli miktarda kemik hücresinin yapılması bir yandan da yeterli ara maddenin oluşması gerekir. Bu olaylar bazı iç ve dış faktörler tarafından düzenlenir. Kemik oluşumunda etkili olan faktörleri teker teker inceleyecek olursak;
a. Hormonlar :
Kemiğin sertleşmesi için gerekli olan Ca, P, K minerallerinin kemiğe geçmesi ve bunların kandaki miktarının belirli bir seviyede tutulması gerekir. Özellikle, kalsiyumun kemikten kana, kandan kemiğe geçişi tiroid bezinden salgılanan kalsitonin (tirokalsitonin) hormonu ve paratiroid bezinden salgılanan parathormon ile düzenlenir.
Hipofiz bezinden salgılanan büyüme hormonu (STH) yetersiz olduğunda cücelik, (nanizm) aşırı salgılandığında devlik hali (jigantizm) ortaya çıkar. Timus bezi hormonu embriyonik gelişimde iskeletin oluşumunda etkilidir.
b. Vitaminler :
D vitamini kemiklerde Ca ve P birikmesini sağlayarak kemiklerin sertleşmesini sağlar. D vitamini eksikliğinde bağırsaktan kalsiyum ve fosfatın emilmesi azalır.
Sonuçta kemiklerde yumuşama ve eğilme olur. Bu da çocuklarda raşitizm, yetişkinlerde ise osteomalazi denen kemik hastalığını yapar.
c. Mineraller :
Kalsiyum, mağnezyum, fosfor kemiklerin yapısında bulunur. Büyüme ve hamilelik sırasında çok miktarda alınması gereklidir.
d. Genetik Faktörler :
Kemiğin büyümesi ile son şeklini almasında genetik faktörler de önemlidir.
4. İskelet Sisteminin Görevleri
- Vücudun çatısını oluşturmak.
- Vücuda diklik ve sertlik sağlamak.
- Bazı iç organları dış etkenlerden korumak.
- İç organlara ve kaslara bağlanma yüzeyi sağlamak.
- Eklemlerin yardımıyla vücuda hareketlilik sağlamak.
- Vücudun ihtiyacı olan bazı minarelleri depo etmek.
- Kan yapımında görev almak.
a. Baş İskeleti : Kafatası, yüz ve çene kemiklerinden oluşur. Genellikle oynamaz eklemlidir.
b. Gövde İskeleti : Göğüs kemiği, kaburga kemikleri, omurgayı oluşturan omurlar, omuz ve kalça kemerlerini oluşturan kemikler, iskeletin gövde bölümünde yer alır. Genelde yarı oynar eklemlidir.
c. üyeler İskeleti : üyeler üstte omuz kuşağı ile gövdenin üst kısmına bağlanmış olan üst üyeler (kollar), altta kalça kuşağı ile gövdenin alt kısmına bağlı olan alt üyeler (bacaklar) olmak üzere iki bölümden meydana gelir. Oynar eklemlidir.
6. Eklemler
Kemiklerin bağlanma yerleri olan eklemler üç grupta toplanır.
a. Oynamaz Eklemler : Kafatası, kalça kemiği, leğen kemiği gibi iskeletin hareket etmeyen kısımlarındaki kemiklerde görülür. Eklemleşen kemikler çok sıkı bir şekilde birbirlerine testere dişi gibi girinti ve çıkıntılarla bağlanmışlardır. Eklem kapsülü ve sıvısı yoktur.
b. Yarı Oynar Eklemler : Omurlar arasında ve göğüs kafesinde görülen eklemlerdir. Omurlar arasındaki kıkırdak diskler esneklik sağlanmasında yardımcı olur.
Bu yapı yumurta akına benzeyen bir salgı meydana getirir. Eklem boşluğunda toplanan bu sıvı (= eklem sıvısı) eklem uçlarının kayganlığını sağlar. Eklem kemiklerinin baş kısmında bulunan kıkırdak tabakaları hareket sırasında kemiğin başlarının birbirine değerek aşınmasını önler. Eklem bölgesinde bir kemikten diğerine uzanan bağ dokusundan meydana gelmiş eklem bağı bulunur. Bütün bu yapılar ekleme sağlamlık ve hareket kolaylığı sağlar.
C. ÇEŞİTLİ VüCUT ÖRTüLERİ
İnsan derisi de diğer memelilerin derisine benzer şekilde epidermis ve dermisten meydana gelir.
Derinin başlıca görevleri;
- Vücuda mikropların girmesini engeller.
- O2 ve CO2 alışverişine yardım eder.
- Terleme ile hem boşaltıma yardımcı olur, hem de vücut ısısının düzenlenmesini sağlar.
- Yapısında bulunan duyu reseptörleri sayesinde sıcaklık, soğuk, sertlik, yumuşaklık, basınç ve ağrı gibi uyartıları algılar.
- Hassas dokuları dış etkilerden korur.
- Zararlı ışınların vücuda girmesini azaltır veya engeller.
İskeletin Kısımları:
İnsan iskeleti yaklaşık 207-214 kemikten oluşmuştur.
1. Baş İskeleti
Beyin ve iç kulağı örten kafatası iskeleti ve çene, burun, gözde bulunan yüz iskeleti olmak üzere ikiye ayrılır. Kafatası iskeletinde bulunan kemikler birbirine oynamaz eklemlerle bağlanarak, beyini tamamen kapatarak korurlar. Yalnız omurilik ve sinirlerin giriş-çıkışını sağlayan delikler vardır. Baş iskeletinde yalnızca alt çene kemiği hareketli eklemlerle şakak kemiğine bağlı olarak hareket edebilir. Kemik zarı altında ince bir tabaka halinde sıkı kemik dokusu bulunur. Sarı kemik iliği ve diğer kanallar bulunmaz. Ortası süngerimsi kemik dokudur.
2. Gövde İskeleti
Omurga, kaburga, göğüs, omuz ve kalça kemiklerinden oluşmuştur.
Omurga; boyundan başlayıp kuyruk sokumuna kadar devam eder. Hafif "S" şeklindedir. üst üste gelen 33 omurdan oluşmuştur. Boyun (7 omur), sırt (12 omur), bel (5 omur), sağrı (5 omur), kuyruk sokumu (4 omur) olmak üzere beş bölgeye ayrılır. Omurların omur delikleri birleşerek omurga kanalını oluştururlar. Omurga kanalında omurilik bulunur.
Göğüs kemiği; vücudun göğüs bölgesinde yer alan yassı bir kemiktir. 12 çift olan kaburgaların ilk yedi çifti kıkırdak uçları ile göğüs kemiğine bağlanırlar. 8., 9. ve 10. kaburgalar ise önce birbirlerine sonra 7. çift kaburgaya bağlanırlar. 11. ve 12. kaburga kemiklerinin uçları boştadır. Bunlara "yüzücü kaburgalar" denir.
Omuz kemeri; iki köprücük kemiği ve iki kürek kemiğinden oluşmuştur.
Kalça kemiği; kalça, omurga ve çatı kemiklerinden oluşur. Kalça kemikleri omurganın sağrı bölgesindeki omurlarla bireşerek "leğen" denilen yapıyı oluştururlar.
3. üyeler İskeleti
Kol ve bacaklardaki kemiklerin tümüne "üyeler iskeleti" denir.
Kollarda yukarıdan aşağıya doğru;
Eklem
İskelet sistemini oluşturan kemikler uc uca ya da yan yana gelerek, eklem denilen yapılarla birbirlerine bağlanırlar. Eklemler, oynamaz, yarı oynar, ve oynar olmak üzere üç grupta incelenir.
1. Oynamaz Eklem: Bu tip eklemlerin aralarında boşluk bırakmazsızın testere dişi gibi dişlerle birbirine sıkıca bağlanmış kemikler arasında görülür. Kafatası kemiklerinde görülür.
2. Yarı Oynar Eklem: Vücudumuzun dik durmasını sağlayan omurgadaki, omurlar bu tip eklemlerle bağlanmışlardır. Kıkırdak disklerinden oluşur.
3. Oynar Eklem: Kol ve bacaklardaki kemikler arasında görülen, tam hareketli eklemlerdir.
İnsan iskeleti yaklaşık 207-214 kemikten oluşmuştur.
- Baş
- Gövde
- üyeler
1. Baş İskeleti
Beyin ve iç kulağı örten kafatası iskeleti ve çene, burun, gözde bulunan yüz iskeleti olmak üzere ikiye ayrılır. Kafatası iskeletinde bulunan kemikler birbirine oynamaz eklemlerle bağlanarak, beyini tamamen kapatarak korurlar. Yalnız omurilik ve sinirlerin giriş-çıkışını sağlayan delikler vardır. Baş iskeletinde yalnızca alt çene kemiği hareketli eklemlerle şakak kemiğine bağlı olarak hareket edebilir. Kemik zarı altında ince bir tabaka halinde sıkı kemik dokusu bulunur. Sarı kemik iliği ve diğer kanallar bulunmaz. Ortası süngerimsi kemik dokudur.
2. Gövde İskeleti
Omurga, kaburga, göğüs, omuz ve kalça kemiklerinden oluşmuştur.
Omurga; boyundan başlayıp kuyruk sokumuna kadar devam eder. Hafif "S" şeklindedir. üst üste gelen 33 omurdan oluşmuştur. Boyun (7 omur), sırt (12 omur), bel (5 omur), sağrı (5 omur), kuyruk sokumu (4 omur) olmak üzere beş bölgeye ayrılır. Omurların omur delikleri birleşerek omurga kanalını oluştururlar. Omurga kanalında omurilik bulunur.
Göğüs kemiği; vücudun göğüs bölgesinde yer alan yassı bir kemiktir. 12 çift olan kaburgaların ilk yedi çifti kıkırdak uçları ile göğüs kemiğine bağlanırlar. 8., 9. ve 10. kaburgalar ise önce birbirlerine sonra 7. çift kaburgaya bağlanırlar. 11. ve 12. kaburga kemiklerinin uçları boştadır. Bunlara "yüzücü kaburgalar" denir.
Omuz kemeri; iki köprücük kemiği ve iki kürek kemiğinden oluşmuştur.
Kalça kemiği; kalça, omurga ve çatı kemiklerinden oluşur. Kalça kemikleri omurganın sağrı bölgesindeki omurlarla bireşerek "leğen" denilen yapıyı oluştururlar.
3. üyeler İskeleti
Kol ve bacaklardaki kemiklerin tümüne "üyeler iskeleti" denir.
Kollarda yukarıdan aşağıya doğru;
- Uyluk kemiği (1)
- Dizkapağı kemiği (1)
- Baldır- kaval kemiği (2)
- Bilek kemiği (7)
- Tarak kemiği (5)
- Parmak kemiği (14)
Eklem
İskelet sistemini oluşturan kemikler uc uca ya da yan yana gelerek, eklem denilen yapılarla birbirlerine bağlanırlar. Eklemler, oynamaz, yarı oynar, ve oynar olmak üzere üç grupta incelenir.
1. Oynamaz Eklem: Bu tip eklemlerin aralarında boşluk bırakmazsızın testere dişi gibi dişlerle birbirine sıkıca bağlanmış kemikler arasında görülür. Kafatası kemiklerinde görülür.
2. Yarı Oynar Eklem: Vücudumuzun dik durmasını sağlayan omurgadaki, omurlar bu tip eklemlerle bağlanmışlardır. Kıkırdak disklerinden oluşur.
3. Oynar Eklem: Kol ve bacaklardaki kemikler arasında görülen, tam hareketli eklemlerdir.
Boşaltım Sistemi Nedir - Boşaltım Sisteminin Yapısı ve Görevleri
Lenf Sistemi Nedir - Lenf Sisteminin Yapısı ve Görevleri
Dolaşım Sistemi Nedir - Dolaşım Sisteminin Yapısı ve Görevleri
Kaynak:msxlabs.org
YORUMLAR