Kantar : 1. Ağırlık sıfırken yatay duran bir kaldıraç koluna dik olarak tutturulmuş bir ibrenin sapmasıyla kütleleri tartan araç. 2....
Kantar :
1. Ağırlık sıfırken yatay duran bir kaldıraç koluna dik olarak tutturulmuş bir ibrenin sapmasıyla kütleleri tartan araç.
2. Tartılacak kütle alttaki çengele takıldığında sarmal bir yaya bağlı olan kantar ve düzgüsel olarak sıfırı gösteren bir okun, yanlarda gösterilmiş ağırlık birimleri hizasına gelmesiyle kütle ağırlığını belirleyen bir tür tartı aleti, el kantarı.
3. Baskül. 4. 56,452 kilogram ağırlığında ya da kırk dört okkalık bir ağırlık arkoz ve sığa birimi.
1. Ağırlık sıfırken yatay duran bir kaldıraç koluna dik olarak tutturulmuş bir ibrenin sapmasıyla kütleleri tartan araç.
2. Tartılacak kütle alttaki çengele takıldığında sarmal bir yaya bağlı olan kantar ve düzgüsel olarak sıfırı gösteren bir okun, yanlarda gösterilmiş ağırlık birimleri hizasına gelmesiyle kütle ağırlığını belirleyen bir tür tartı aleti, el kantarı.
3. Baskül. 4. 56,452 kilogram ağırlığında ya da kırk dört okkalık bir ağırlık arkoz ve sığa birimi.
Kantar
MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Ağır cisimleri tartmaya yarayan araç. Bir kefe ve kefesi boşken yatay duran bir koldan oluşur. Birinci tür bir kaldıraçtır. Tartılacak cisim kefeye konduğunda bozulan denge, kolundaki hareketli ağırlığın uygun bir yere getirilmesiyle tekrardan sağlanır ve bölümlenmiş kolundan cismin ağırlığı direkt doğruya okunması mümkün.
MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Ağır cisimleri tartmaya yarayan araç. Bir kefe ve kefesi boşken yatay duran bir koldan oluşur. Birinci tür bir kaldıraçtır. Tartılacak cisim kefeye konduğunda bozulan denge, kolundaki hareketli ağırlığın uygun bir yere getirilmesiyle tekrardan sağlanır ve bölümlenmiş kolundan cismin ağırlığı direkt doğruya okunması mümkün.
KANTAR a. (ar. (t/nfâr'dan).
1. Bir taşıtın, bir vagonun, bagajların vb. kütlelerini ölçmede kullanılan tartı aygıtı. (Eşanl. BASKüL.) [Bk. ansikl. böl. Ölçbil.]
2. Ağır yükleri (kamyonlar, vagonlar vb.) tartmaya yarayan tartma düzeneği.
3. Bir yükü kantara çekmek, vurmak, bir şeyi tartıdan geçirmek, tartmak. || Bir kimseyi kantara çekmek, vurmak, onu sınamak, tecrübe etmek. || Bir şeyi kantara vurmak, onu iyice tartmak, düşünüp taşınmak. || Kantara gelmek, kantarda tartılabilecek bir ağırlıkta olmak. || Kantarı belinde, kolay kolay aldatılmayan, gözü açık kimseler için söylenir. || Kantarın topunu kaçırmak, aşırılığa varan, ölçüsüzce davranışlarda bulunmak.
—Ikt. tar. Kantar parası ya da resmi, os- manlı döneminde ticari eşyaların kantarla tartılması için verilen ücret.
—Kur. tar. Kantar ağası, Osmanlı impara- torluğu'nda esnafın kullandığı tartı aletlerini denetim eden, hileli tartı meydana getiren esnafı cezalandıran görevli. || Kantar kutu, yeniçerilerin günlük et gereksinimini karşılayan seğirdim ustasına ve seğirdim çavuşuna verilen isim. (Seğirdim aşçılarının en kıdemli üç çavuşundan birisi olarak Yeniçeri ocağı'na gelen etin tartılmasından ve seğirdim aşçılarının yönetiminden sorumluydu.)
—Ölçbil. Çengelli kantar, bir desteğe tespit edilen ve çengeline yük asılan bir tür el kantarı. || El kantarı, bakışımsız oklu, kısa kolunun ucuna tartılacak cismin asılmış olduğu ve taksimatlı uzun kolunda dengeyi sağlamak için yeri değiştirilen bir sürgünün bulunmuş olduğu kantar.
—Ziraat. Torbalama kantarı, patates benzer biçimde ziraat ürünlerini belli başlı bir birim ağırlığa gore çuvallara doldurmaya yarayan otomatik aygıt.
—ANSİKL. Ölçbil. Kantarlarda yük tablası, bir kaldıraçlar sistemiyle bir çok noktada desteklenerek yatay konumda tutulur. Tablanın dayanak noktalarına dağılan kuvvetlerin toplamı, kaldıraçlarla dönüştürüldükten sonrasında çember açanlı ya da dinamometrik yaylı bir el kantarının bakışımsız okunun uçlarından herhangi birine aktarılır. Bu tur düzenekler ev kantarlarında, bebek kantarlarında, insan kantarlarında ve taşıt kantarlarında yaygın olarak kullanılır.
Kaynak: Büyük Larousse
1. Bir taşıtın, bir vagonun, bagajların vb. kütlelerini ölçmede kullanılan tartı aygıtı. (Eşanl. BASKüL.) [Bk. ansikl. böl. Ölçbil.]
2. Ağır yükleri (kamyonlar, vagonlar vb.) tartmaya yarayan tartma düzeneği.
3. Bir yükü kantara çekmek, vurmak, bir şeyi tartıdan geçirmek, tartmak. || Bir kimseyi kantara çekmek, vurmak, onu sınamak, tecrübe etmek. || Bir şeyi kantara vurmak, onu iyice tartmak, düşünüp taşınmak. || Kantara gelmek, kantarda tartılabilecek bir ağırlıkta olmak. || Kantarı belinde, kolay kolay aldatılmayan, gözü açık kimseler için söylenir. || Kantarın topunu kaçırmak, aşırılığa varan, ölçüsüzce davranışlarda bulunmak.
—Ikt. tar. Kantar parası ya da resmi, os- manlı döneminde ticari eşyaların kantarla tartılması için verilen ücret.
—Kur. tar. Kantar ağası, Osmanlı impara- torluğu'nda esnafın kullandığı tartı aletlerini denetim eden, hileli tartı meydana getiren esnafı cezalandıran görevli. || Kantar kutu, yeniçerilerin günlük et gereksinimini karşılayan seğirdim ustasına ve seğirdim çavuşuna verilen isim. (Seğirdim aşçılarının en kıdemli üç çavuşundan birisi olarak Yeniçeri ocağı'na gelen etin tartılmasından ve seğirdim aşçılarının yönetiminden sorumluydu.)
—Ölçbil. Çengelli kantar, bir desteğe tespit edilen ve çengeline yük asılan bir tür el kantarı. || El kantarı, bakışımsız oklu, kısa kolunun ucuna tartılacak cismin asılmış olduğu ve taksimatlı uzun kolunda dengeyi sağlamak için yeri değiştirilen bir sürgünün bulunmuş olduğu kantar.
—Ziraat. Torbalama kantarı, patates benzer biçimde ziraat ürünlerini belli başlı bir birim ağırlığa gore çuvallara doldurmaya yarayan otomatik aygıt.
—ANSİKL. Ölçbil. Kantarlarda yük tablası, bir kaldıraçlar sistemiyle bir çok noktada desteklenerek yatay konumda tutulur. Tablanın dayanak noktalarına dağılan kuvvetlerin toplamı, kaldıraçlarla dönüştürüldükten sonrasında çember açanlı ya da dinamometrik yaylı bir el kantarının bakışımsız okunun uçlarından herhangi birine aktarılır. Bu tur düzenekler ev kantarlarında, bebek kantarlarında, insan kantarlarında ve taşıt kantarlarında yaygın olarak kullanılır.
Kaynak: Büyük Larousse
Kantar
- Ağırlık ölçüsü âleti.
- Binikiyüz dinar, onikibin okiyye, yüz okiyye benzer biçimde hudutsuz bir vezindir.
- Kırk okka.
kantar ingilizcesi
1. steelyard, lever scales.
2. scales (for vehicles), weighbridge.
3. formerly a weight of about 56.5 kilos, kantar, cantar.
-ý belinde colloq. alert, not to be fooled.
-a çekmek/vurmak /ý/
1. to weigh (with a steelyard).
2. to weigh in one´s mind.
-a gelmek to be weighable.
-ýn topunu kaçýrmak to overstep the limit, go to extremes.
1. steelyard, lever scales.
2. scales (for vehicles), weighbridge.
3. formerly a weight of about 56.5 kilos, kantar, cantar.
-ý belinde colloq. alert, not to be fooled.
-a çekmek/vurmak /ý/
1. to weigh (with a steelyard).
2. to weigh in one´s mind.
-a gelmek to be weighable.
-ýn topunu kaçýrmak to overstep the limit, go to extremes.
YORUMLAR