Kapı ile ilgili deyim ve atasözleri bulabilir misiniz? Aynı kapıya çıkmak Anlamı: Netice bakımından fark etmemek, aynı sonuca var...
Kapı ile ilgili deyim ve atasözleri bulabilir misiniz?
Aynı kapıya çıkmak
Anlamı: Netice bakımından fark etmemek, aynı sonuca varmak: “Talihin aşırısı da insanı eninde sonunda aptallaştırdığından, netice aynı kapıya çıkardı.†-E. Şafak.
Anlamı: Gereğinde, bir mevzuya tekrardan dönebilme imkânı bırakmak, kesip atmamak.
Arka kapıdan çıkmak
Anlamı: Okuldan başarısızlık sebebiyle ayrılmak.
At çalındıktan sonrasında ahırın kapısını kapamak
Anlamı: İş işten geçtikten sonrasında tedbir almaya kalkışmak.
Bir kapıya çıkmak
Anlamı: Aynı sonuca varmak.
(Bir şeyden) kapı açmak
Anlamı: 1) bir şeyin sözünü etmek ya da bir işe adım atmak; 2) pazarlığa devasa yükseklikte bir fiyatla adım atmak.
(Bir yeri) komşu kapısı yapmak
Anlamı: Sık gidilen yer hâline getirmek.
(Bir yeri) komşu kapısına çevirmek
Anlamı: Yakın olmadığı ve sık sık uğranılması gerekmediği hâlde bir yere çok sık gitmek.
(Birinin) kapısını çalmak
Anlamı: Birine başvurmak: “İskele memurluğu isteyen işçiler hep benim kapımı çalıyorlar.†-M. Ş. Esendal.
Çat orada çat burada çat kapı arkasında
Anlamı: Çok acele yer değiştiren bir şeyin durumunu özetleyen bir söz: “Sizin sevgili bir yerde durmaz, çat orada çat burada çat kapı arkasındadır.†-O. C. Kaygılı.
Dış kapının mandalı
Anlamı: 1) uzak akraba; 2) önemsiz, değersiz.
Doksan kapının ipini çekmek
Anlamı: İçinde bulunmuş olduğu problemi çözmek için kapı kapı dolaşmak, birçok yere uğramak.
El kapısına düşmek
Anlamı: Yabancıya ihtiyaç duymak: “Başından iyi mi bir sergüzeşt geçmişti de bu şekilde el kapılarına düşmüştü?†-R. H. Karay.
Han kapısından teğelti atmak
Anlamı: Defetmek, kovmak: “Bir adamı asla sormadan, etmeden bu şekilde han kapısından teğelti atar benzer biçimde kolundan tutup fırlatınca içinde bir üzüntü kalır.†-M. Ş. Esendal.
İkisi bir kapıya çıkmak
Anlamı: Aynı sonuca varmak, aynı sonucu doğurmak.
Kapı almak (yapmak)
Anlamı: Tavla oyununda bir haneye üst üste iki pul getirmek ve o hanenin karşı oyuncu tarafınca kullanılmasını engellemek: “Altı bir geldi mi köşeyi kapacaksın, kapıları almayı asla unutmayacaksın.†-T. Uyar.
Kapı aralamak
Anlamı: Bir mevzuya giriş yapmak, karşısındakini hazırlamak.
Kapı aramak
Anlamı: Ev ziyareti yapmak istemek.
Kapı baca açık
Anlamı: Korunmaya alınmamış.
Kapı dışarı etmek (atmak)
Anlamı: Kovmak, dışarı atmak: “Sizin hepinizi kapı dışarı edecekler. Şu sebeple kaçak işçiye memlekette iş yok.†-M. İzgü.
Kapı benzer biçimde
Anlamı: 1) iri vücutlu (kimse); 2) dayanak noktası kuvvetli, sağlam olan: “İçlerinden biri atından inerek celladın burnuna kapı benzer biçimde bir fermanı dayadı.†-İ. O. Anar.
Kapı kadar
Anlamı: çok enli ve uzun olan.
Kapı kapı aramak
Anlamı: Her yeri aramak.
Kapı kapı dolaşmak (dolaşmak)
Anlamı: 1) ev ev dolaşmak; 2) bir bölgelere devamlı girip çıkmak: “Elbette o şekilde fakat sen bu şekilde panik hâlinde kapı kapı dolaşırsan, teşkilatta karşıcılık var sanıp hakkaten de bir temizliğe başlayabilirler.†-A. umut. 3) iş aramak için her yere başvurmak.
Kapı komşusu yapmak (etmek)
Anlamı: bir yere sık gidip gelmek.
Kapı yapmak
Anlamı: 1) bir şey istemek ya da söylemek için karşısındakini evvelinde başka sözlerle hazırlamak: “Rumeli'de bıraktığı çiftlikleri de anlattıktan sonrasında yapmış olduğu kapıyı kâfi görmüş oldu. İşlere geçti.†-Ö. Seyfettin. 2) ev gezmesi yapmak; 3) kapı almak.
Kapıda kalmak
Anlamı: İçeri girememek: “Anahtar bendedir. Onlar sonrasında kapıda bırakılırlar.†-M. Ş. Esendal.
Kapıdan çevirmek
Anlamı: Geri döndürmek, kabul etmemek: “Fakat görücüleri de kapıdan çevirmeyi doğru bulmuyordu.†-H. E. Adıvar.
Kapıdan kovsan bacadan düşer
Anlamı: Yüzsüz, arsız kimseler için söylenen bir söz.
Kapılar yüzüne (üstüne ya da üzerine) kapanmak
Anlamı: İstenilen şeye yetişme imkânı verilmemek.
Kapıları açık tutmak
Anlamı: Herhangi bir mevzuda ilişkiyi kesmeden antak kalma ortamını sürdürmeye çalışmak.
Kapıları kapamak
Anlamı: Tüm ilişkileri kesmek ya da antak kalma ortamını ortadan kaldırmak.
Kapısına kilit vurmak
Anlamı: 1) girilip çıkılmasını önlemek için bir yeri kapamak; 2) bir yerin çalışmasına son vermek.
Kapıya dayanmak
Anlamı: 1) gelip çatmak: “Kış kapıya dayandı, daha kömür alamadık.†-R. N. Güntekin. 2) bir şey elde etmek için bir yeri, bir kimseyi zorlamak, göz korkutmak: “Bereket versin ki padişahın cellatları kapıya dayanmadılar.†-İ. O. Anar.
Kapıyı açmak
Anlamı: 1) bir işe ya da bir mevzuya öncelikli olarak adım atmak; 2) bir işte başkalarına örnek olmak.
Kapıyı büyük açmak
Anlamı: Çok masraflı bir işe girişmek ya da hesapsız harcamak.
Kapıyı göstermek
Anlamı: Kovmak, uzaklaştırmak.
Kendini kapının haricinde bulmak
Anlamı: Kovulmak, işten atılmak, bir yerden istenmeden uzaklaştırılmak: “Bir gazeteci gelsin de bizlerden bir haber alsın. Haberi veren ertesi günü kendini kapının haricinde bulurdu.†-M. Ş. Esendal.
Kırk kapının ipini çekmek
Anlamı: İçinde bulunmuş olduğu problemi çözmek için kapı kapı dolaşmak, birçok yere uğramak.
Harcama kapısı açmak
Anlamı: Para harcamayı gerektiren bir işe girişmek.
O kapı (mahalle) senin bu kapı (mahalle) benim
Anlamı: Devamlı gezip dolaşmayı özetleyen bir söz: O kapı senin bu kapı benim, akşamı eder.
Seksen kapının ipini çekmek
Anlamı: İçinde bulunmuş olduğu problemi çözmek için kapı kapı dolaşmak, birçok yere uğramak: “Ama şimdi, bir çift lastik için seksen kapının ipini çekiyoruz.†-R. Enis.
Şöhret kapısı açılmak
Anlamı: Meşhur olmaya adım atmak.
Şüpheye tutulmak
Anlamı: Kuşku duymak: “Eski bir bakan Ankara'nın bir köşesinde bir apartman mı yaptırmış, İsmet Paşa derhâl bir haksız iktisap şüphesine kapılıyordu.†-Y. K. Karaosmanoğlu.
Yağlı kapıya konmak
Anlamı: Rahat, sıkıntısız bir yere girmek, geçimini başkasının üzerine yıkmak: “Kondu, namussuz, yağlı kapıya, diye, hasedini belli ediyordu.†-H. Taner.
Yanlış kapı çalmak
Anlamı: İsteğinin yapılmayacağı, yersiz sayılacağı bir yere başvurmak.
Yumurta kapıya dayanmak (gelmek)
Anlamı: Yapılacak iş için süre çok daralmak.
Ev ile ilgili deyimler ve atasözleri nedir?
Sevgi ile ilgili deyimler nedir?
Kültür ile ilgili deyimler nedir?
Kapı dışarı etmek: Kovmak, dışarı atmak."Ben de bu evin insanıyım, beni kapı dışarı edemezsiniz!"
Kapı kapı dolaşmak: 1. Ev ev dolaşmak, her eve uğramak. 2. Derhal her devlet dairesine başvurmak."Kapı kapı dolaştı, ne var ki bir iş bulamadı."
Kapı komşu: Bitişikte oturan komşu, evleri yan yana olan ailelerden her biri."Kapı komşum o şekilde iyi bir insan ki.."
Kapısında büyümek: Birinin evinde eğitim görüp yetişmek."Onun kapısında büyümüştü, ona bu kötülüğü iyi mi yapmıştı aklı almıyordu."
Kapısını aşındırmak: İstediğini elde edinceye kadar birinin yanına çok sık gidip gelmek.
Kapı yoldaşı: Herhangi bir yerde aynı hizmette bulananlardan her biri.
Kapıyı açmak: 1. Başlama. 2. Bir işte birilerine örnek olmak."Açık artırmada kapı bir milyon liradan açıldı."
Kapı kapı dolaşmak: 1. Ev ev dolaşmak, her eve uğramak. 2. Derhal her devlet dairesine başvurmak."Kapı kapı dolaştı, ne var ki bir iş bulamadı."
Kapı komşu: Bitişikte oturan komşu, evleri yan yana olan ailelerden her biri."Kapı komşum o şekilde iyi bir insan ki.."
Kapısını aşındırmak: İstediğini elde edinceye kadar birinin yanına çok sık gidip gelmek.
Kapı yoldaşı: Herhangi bir yerde aynı hizmette bulananlardan her biri.
Kapıyı açmak: 1. Başlama. 2. Bir işte birilerine örnek olmak."Açık artırmada kapı bir milyon liradan açıldı."
1- çömez katır kapı önünde yük indirir:
beceriksiz ve anlayışsız şahıs kendisine yaptırılan işi en mühim yerinde bırakır
2- Tanrı gümüş kapıyı kaparsa altın kapıyı açar:
işi bozulan şahıs umutsuzluğa düşmemeli, Tanrı'nın onu daha iyi bir işe ulaştıracağına inanmalıdır
3- altın anahtar her kapıyı açar:
para olduğunda her güçlük yenilebilir
4-avrat (hanım) malı, kapı mandalı:
bir adam, karısının malından yararlanmayı düşünmemelidir
5-borçtan korkan kapısını büyük açmaz (minik açar):
borçlanmak istemeyen fazla açılmaz, giderlerini kısar, kendi durumuna uygun bir yaşama yolu meblağ
6-çalma elin kapısını, çalarlar kapını:
hiç kimseye fenalık yapma yoksa onlar da sana aynı kötülüğü yaparlar
beceriksiz ve anlayışsız şahıs kendisine yaptırılan işi en mühim yerinde bırakır
2- Tanrı gümüş kapıyı kaparsa altın kapıyı açar:
işi bozulan şahıs umutsuzluğa düşmemeli, Tanrı'nın onu daha iyi bir işe ulaştıracağına inanmalıdır
3- altın anahtar her kapıyı açar:
para olduğunda her güçlük yenilebilir
4-avrat (hanım) malı, kapı mandalı:
bir adam, karısının malından yararlanmayı düşünmemelidir
5-borçtan korkan kapısını büyük açmaz (minik açar):
borçlanmak istemeyen fazla açılmaz, giderlerini kısar, kendi durumuna uygun bir yaşama yolu meblağ
6-çalma elin kapısını, çalarlar kapını:
hiç kimseye fenalık yapma yoksa onlar da sana aynı kötülüğü yaparlar
•Kapı ağzı: 1. Kapı yanı. 2. İpucu.
•Kapı almak (yapmak): Tavla oyununda bir hanede iki pul toplamak.
•Kapı baca açık: Korunmasız (yer).
•Kapı dışarı etmek: Kovmak, dışarı atmak.
•Kapı duvar: Çalışılmış olduğu halde açılmayan kapı.
•Kapı benzer biçimde: İri vücutlu, iri yarı kimse.
•Kapı kadar: Eni ve uzunluğu çok olan.
•Kapı kapamaca: Evde kimse kalmamak suretiyle.
•Kapı kapı dolaşmak: 1. Her yere uğramak, ev ev dolaşmak. 2. Her devlet dairesine başvurmak.
•Kapı (bir) komşu: Bitişikte oturan komşu.
•Kapı mandalı: İşe karıştırılmayan, kendisine ehemmiyet verilmemiş kimse.
•Kapı tutmak: İşe yada hizmete girmek.
•Kapı yapmak: 1. Bir şey istemek yada söylemek 2. Ev gezmesi yapmak. 3. Tavla oyununda bir haneye üst üste iki pul koymak.
•Kapı yoldaşı: Aynı hizmette bulunan hizmet arkadaşlarının birbirine gore durumu.
Bu ileti 'en iyi yanıt' seçilmiştir.
Anlamı: Netice bakımından fark etmemek, aynı sonuca varmak: “Talihin aşırısı da insanı eninde sonunda aptallaştırdığından, netice aynı kapıya çıkardı.†-E. Şafak.
Ileriyi düşünerek ılımlı davranmak
Anlamı: Gereğinde, bir mevzuya tekrardan dönebilme imkânı bırakmak, kesip atmamak.
Arka kapıdan çıkmak
Anlamı: Okuldan başarısızlık sebebiyle ayrılmak.
At çalındıktan sonrasında ahırın kapısını kapamak
Anlamı: İş işten geçtikten sonrasında tedbir almaya kalkışmak.
Bir kapıya çıkmak
Anlamı: Aynı sonuca varmak.
(Bir şeyden) kapı açmak
Anlamı: 1) bir şeyin sözünü etmek ya da bir işe adım atmak; 2) pazarlığa devasa yükseklikte bir fiyatla adım atmak.
(Bir yeri) komşu kapısı yapmak
Anlamı: Sık gidilen yer hâline getirmek.
(Bir yeri) komşu kapısına çevirmek
Anlamı: Yakın olmadığı ve sık sık uğranılması gerekmediği hâlde bir yere çok sık gitmek.
(Birinin) kapısını çalmak
Anlamı: Birine başvurmak: “İskele memurluğu isteyen işçiler hep benim kapımı çalıyorlar.†-M. Ş. Esendal.
Çat orada çat burada çat kapı arkasında
Anlamı: Çok acele yer değiştiren bir şeyin durumunu özetleyen bir söz: “Sizin sevgili bir yerde durmaz, çat orada çat burada çat kapı arkasındadır.†-O. C. Kaygılı.
Dış kapının mandalı
Anlamı: 1) uzak akraba; 2) önemsiz, değersiz.
Doksan kapının ipini çekmek
Anlamı: İçinde bulunmuş olduğu problemi çözmek için kapı kapı dolaşmak, birçok yere uğramak.
El kapısına düşmek
Anlamı: Yabancıya ihtiyaç duymak: “Başından iyi mi bir sergüzeşt geçmişti de bu şekilde el kapılarına düşmüştü?†-R. H. Karay.
Han kapısından teğelti atmak
Anlamı: Defetmek, kovmak: “Bir adamı asla sormadan, etmeden bu şekilde han kapısından teğelti atar benzer biçimde kolundan tutup fırlatınca içinde bir üzüntü kalır.†-M. Ş. Esendal.
İkisi bir kapıya çıkmak
Anlamı: Aynı sonuca varmak, aynı sonucu doğurmak.
Kapı almak (yapmak)
Anlamı: Tavla oyununda bir haneye üst üste iki pul getirmek ve o hanenin karşı oyuncu tarafınca kullanılmasını engellemek: “Altı bir geldi mi köşeyi kapacaksın, kapıları almayı asla unutmayacaksın.†-T. Uyar.
Kapı aralamak
Anlamı: Bir mevzuya giriş yapmak, karşısındakini hazırlamak.
Kapı aramak
Anlamı: Ev ziyareti yapmak istemek.
Kapı baca açık
Anlamı: Korunmaya alınmamış.
Kapı dışarı etmek (atmak)
Anlamı: Kovmak, dışarı atmak: “Sizin hepinizi kapı dışarı edecekler. Şu sebeple kaçak işçiye memlekette iş yok.†-M. İzgü.
Kapı benzer biçimde
Anlamı: 1) iri vücutlu (kimse); 2) dayanak noktası kuvvetli, sağlam olan: “İçlerinden biri atından inerek celladın burnuna kapı benzer biçimde bir fermanı dayadı.†-İ. O. Anar.
Kapı kadar
Anlamı: çok enli ve uzun olan.
Kapı kapı aramak
Anlamı: Her yeri aramak.
Kapı kapı dolaşmak (dolaşmak)
Anlamı: 1) ev ev dolaşmak; 2) bir bölgelere devamlı girip çıkmak: “Elbette o şekilde fakat sen bu şekilde panik hâlinde kapı kapı dolaşırsan, teşkilatta karşıcılık var sanıp hakkaten de bir temizliğe başlayabilirler.†-A. umut. 3) iş aramak için her yere başvurmak.
Kapı komşusu yapmak (etmek)
Anlamı: bir yere sık gidip gelmek.
Kapı yapmak
Anlamı: 1) bir şey istemek ya da söylemek için karşısındakini evvelinde başka sözlerle hazırlamak: “Rumeli'de bıraktığı çiftlikleri de anlattıktan sonrasında yapmış olduğu kapıyı kâfi görmüş oldu. İşlere geçti.†-Ö. Seyfettin. 2) ev gezmesi yapmak; 3) kapı almak.
Kapıda kalmak
Anlamı: İçeri girememek: “Anahtar bendedir. Onlar sonrasında kapıda bırakılırlar.†-M. Ş. Esendal.
Kapıdan çevirmek
Anlamı: Geri döndürmek, kabul etmemek: “Fakat görücüleri de kapıdan çevirmeyi doğru bulmuyordu.†-H. E. Adıvar.
Kapıdan kovsan bacadan düşer
Anlamı: Yüzsüz, arsız kimseler için söylenen bir söz.
Kapılar yüzüne (üstüne ya da üzerine) kapanmak
Anlamı: İstenilen şeye yetişme imkânı verilmemek.
Kapıları açık tutmak
Anlamı: Herhangi bir mevzuda ilişkiyi kesmeden antak kalma ortamını sürdürmeye çalışmak.
Kapıları kapamak
Anlamı: Tüm ilişkileri kesmek ya da antak kalma ortamını ortadan kaldırmak.
Kapısına kilit vurmak
Anlamı: 1) girilip çıkılmasını önlemek için bir yeri kapamak; 2) bir yerin çalışmasına son vermek.
Kapıya dayanmak
Anlamı: 1) gelip çatmak: “Kış kapıya dayandı, daha kömür alamadık.†-R. N. Güntekin. 2) bir şey elde etmek için bir yeri, bir kimseyi zorlamak, göz korkutmak: “Bereket versin ki padişahın cellatları kapıya dayanmadılar.†-İ. O. Anar.
Kapıyı açmak
Anlamı: 1) bir işe ya da bir mevzuya öncelikli olarak adım atmak; 2) bir işte başkalarına örnek olmak.
Kapıyı büyük açmak
Anlamı: Çok masraflı bir işe girişmek ya da hesapsız harcamak.
Kapıyı göstermek
Anlamı: Kovmak, uzaklaştırmak.
Kendini kapının haricinde bulmak
Anlamı: Kovulmak, işten atılmak, bir yerden istenmeden uzaklaştırılmak: “Bir gazeteci gelsin de bizlerden bir haber alsın. Haberi veren ertesi günü kendini kapının haricinde bulurdu.†-M. Ş. Esendal.
Kırk kapının ipini çekmek
Anlamı: İçinde bulunmuş olduğu problemi çözmek için kapı kapı dolaşmak, birçok yere uğramak.
Harcama kapısı açmak
Anlamı: Para harcamayı gerektiren bir işe girişmek.
O kapı (mahalle) senin bu kapı (mahalle) benim
Anlamı: Devamlı gezip dolaşmayı özetleyen bir söz: O kapı senin bu kapı benim, akşamı eder.
Seksen kapının ipini çekmek
Anlamı: İçinde bulunmuş olduğu problemi çözmek için kapı kapı dolaşmak, birçok yere uğramak: “Ama şimdi, bir çift lastik için seksen kapının ipini çekiyoruz.†-R. Enis.
Şöhret kapısı açılmak
Anlamı: Meşhur olmaya adım atmak.
Şüpheye tutulmak
Anlamı: Kuşku duymak: “Eski bir bakan Ankara'nın bir köşesinde bir apartman mı yaptırmış, İsmet Paşa derhâl bir haksız iktisap şüphesine kapılıyordu.†-Y. K. Karaosmanoğlu.
Yağlı kapıya konmak
Anlamı: Rahat, sıkıntısız bir yere girmek, geçimini başkasının üzerine yıkmak: “Kondu, namussuz, yağlı kapıya, diye, hasedini belli ediyordu.†-H. Taner.
Yanlış kapı çalmak
Anlamı: İsteğinin yapılmayacağı, yersiz sayılacağı bir yere başvurmak.
Yumurta kapıya dayanmak (gelmek)
Anlamı: Yapılacak iş için süre çok daralmak.
Ev ile ilgili deyimler ve atasözleri nedir?
Sevgi ile ilgili deyimler nedir?
Kültür ile ilgili deyimler nedir?
YORUMLAR