KRİSTALLEŞME a. Kristal haline gelme; billurlaşma. — Arıc. Balın zaman içinde akıcılığını kaybederek katılaşması, şekerleşmesi. (...
KRİSTALLEŞME
a. Kristal haline gelme; billurlaşma.
—Arıc. Balın zaman içinde akıcılığını kaybederek katılaşması, şekerleşmesi. (Kristalleşmeyi bal içindeki glikoz yapar. Bazı ballar üretimden derhal sonrasında, hatta bazıları daha petek gözü içinde iken, bazıları aylar sonrasında ya da birkaç yıl geçince [adaçayı ve tupelo balları] kristalleşir. Kristalleşmiş balın suni olduğu ya da anlara şeker yedirilerek yaptırıldığı sanılırsa da doğru değildir. Her bal er geç kristalleşir. Benmari usulüyle 45°C sıcaklıkta ısıtılan kristalleşmiş bal tekrardan sıvı haline gelirse de bir süre sonrasında gene kristalleşir. Bu sebeple kristalleşme balın nebat kaynağından gelme bir özelliğidir.)
—Kim. Bir madde sözkonusu olduğunda sıvı, gaz ya da çözünmüş durumdan örneksiz tertipli biçimi olan katı evreye geçiş süreci.
Kristalleşme ışıldaması, gümüşün katılaşmasında gözlendiği şeklinde kimi kristalleşmeler esnasında görülen ışıldama.
Kristalleşme suyu, kristalleşmiş kimi bileşiklerde belli oranlarda bulunan ve ilgili susuz bileşik elde edilmek istendiğinde cismin molekül yapısı parçalanmadan gi-derilebilen su. (Buna kristal suyu da denir).
Bölümsel kristalleşme, çözeltideki bileşiklerin, çözünürlük farklılıkları sebebiyle kristalleşerek karışımdan ayrılması.
—Metalürj. Tekrardan kristalleşme, belirli bir oranda şekil değiştirmeye uğramış ürünlerde, ısıtmayla, katı halde oluşan ve metaller ile alaşımların yeni bir kristalleşmesiyle sonuçlanan süreç.
—Şekere. Pişirilmekte olan şeker kaynama derecesine ulaşınca, şurubun yüzeyinde boncuğa benzer minik yuvarcıkların oluşması.
—Yerbil. Tekrardan kristalleşme, birincil minerallerin azca çok tamamlanmış çözünmesi ve yeni minerallerin oluşması sonucu ilksel kayaçların uğramış olduğu değişiklik (oluşan yeni mineraller birincilerden, bileşimleri ve/ya da kristal sistemleri bakımından değişik olabilir).
—ANSİKL. Camc. Camsı durum, termodinamik açıdan kararsız bir durumdur. Camlar, sıvılaşma eğrisi sıcaklığının altındaki bir sıcaklıkta bulunduğunda, kristal duruma dönme eğilimi gösterir. Çoğu zaman istenmeyen bu dönüşe, "kristalleşme" denir Kristalleşme hızı, sıcaklığa ve camın bileşimine bağlıdır. Bir çok endüstri camı için kristalleşme hızının en yüksek olduğu ısı, ortalama 1 050°C'tır. Oysa camın oluşumu için dinlendirme sıcaklığı, çoğu zaman 1 100°C dolayındadır, fakat üretim hızının artmasını elde eden teknik ilerlemeler, sıcaklıklarda belli bir düşme elde etmiştir. Kristalleşme, ilk olarak, camın yenilenmesinin en yavaş olduğu bölgelerde adım atar; sonrasında yavaş yavaş tüm bölgelere dağılır ve üretimin durdurularak camın tekrardan eritilmesine neden olur. Çok mühim olan bu soruna, derhal tüm üretim biçimlerinde (oyuk cam, düz cam, cam elyafı) rastlanır. Sadece düşük kristalleşme hızı gösteren karmaşık bileşimler kullanılarak bu probleminin üstesinden azca çok gelinmektedir. Ne var ki dekoratif etkisinde bırakır yaratmak amacıyla sanat camları (opal cam, renkli cam) üretiminde kristalleşmeden bilgili olarak yararlanılır.
Öte taraftan günümüzde, mühim araştırmalar sonucu "cam-seramik" denen yeni bir ürün ailesi elde edilmiştir. Hususi bileşimli camlar üstünde denetimli kristal-leştirme işlemleri uygulanarak üretilen bu camların bir çok kullanım alanı vardır.
Metalürj. Metallerin ve alaşımların soğukta şekil değiştirmesi kristal yapılarında bir değişikliğe neden olur; buna kalıcı şekil değişiklik yapma denir. Kalıcı şekil değişiklik yapma geçirmiş bir ürüne "tekrardan kristalleşme başlangıcı sıcaklığı" denen belirli bir sıcaklıktan itibaren uygulanan tavlama ısıtması esnasında, bozulmuş yapı içinde kristal çekirdekleri ortaya çıkmaya adım atar. Isı artırılır ya da işlem süresi uzatılırsa, daha kesin olan bu yapı içinde atomların yeni dağılımıyla beraber bu çekirdeklerden yeni kristaller gelişir ve yerini atomların bu yeni dağılımıyla daha kesin bir yapıya bırakan kalıcı şekil değiştirmiş yapı tamamen yok olur. Alaşımın bileşimi, kimi katışkılar, sıcaklığın yükselme hızı, süre, önceki kalıcı şekil değişiklik yapma oranı vb. çeşitli etkenler, bu tekrardan kristalleşme olgusunun gelişmesini değiştirir. Nitekim, demirin tekrardan kristalleşme başlangıcı sıcaklığı ortalama 500 °C olmasına karşılık kalayın, kurşunun ve kadmiyumunki çevre sıcaklığı dolayındadır. Katışkıların tesiri belirgindir: alışılmış arılıktaki gümüş 200 °C'ın üstünde kristalleşirken, çok arı gümüş 0 °C'a doğru tekrardan kristalleşir. Katışkıların ya da katkıların bu etkisinden, bilhassa endüstri bakırlarında yararlanılmaktadır; zira çok minik miktarlarda kadmiyum, gümüş ya da zirkonyumla alaşım icra eden endüstri bakırları, mekanik özelliklerini (sertlik, çekme dayanımı), kalıcı şekil değişiklik yapma geçirmiş halde 300 ile 400 °C sıcaklıklara kadar koruyabilmektedir; oysa arı bakır 200 °C'ta tekrardan kristalleşir.
Mühim faktörlerden biri de önceki kalıcı şekil değişiklik yapma oranıdır: güçlü bir kalıcı şekil değişiklik yapma işlemi esneklik sınırı yüksek, kristalleşmiş ince taneler oluşturur; buna karşılık, zayıf bir kalıcı şekil değişiklik yapma (yüzde birkaçlık eleştiri kalıcı şekil değişiklik yapma) kırılgan iri taneler oluşturur. Tüm durumlarda kalıcı şekil değiştirmeyle artan sertlik, tekrardan kristalleşmeyle ilk sertliğinkine yakın bir değere düşer.
Sanayide, tekrardan kristalleştirme tavlaması, metale başlangıçtaki yassılaşabilirliğini kazandırmak için soğuk tel çekilmiş ya da haddelenmiş ürünlere uygulanır; mesela, karoseriler için soğuk çekme çelik saclar soğuk haddelenir peşinden da 700 °C'a doğru tekrardan kristalleştirilir.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR