Marx’ı bir sosyolog olarak tanımlamanın imkanı belki de Marx’ın bilimsel bir çaba olarak sosyolojiye ve bundan da öte genel olarak âbilime...
Marx’ı bir sosyolog olarak tanımlamanın imkanı belki de Marx’ın bilimsel bir çaba olarak sosyolojiye ve bundan da öte genel olarak âbilime’ bakışını anlamaktan geçiyor. Marx’ın bilim anlayışı daha çok bilimden bir enstrüman olarak yararlanmak şeklinde açıklanabilir. Yani kendi çalışmalarının amacıyla da tutarlı olarak bilimsel çalışma, toplumu anlama ve değiştirme yolunda bir araç olarak kullanılmalıdır. Zaten âkendilerini bilimsel çalışmaya verebilecek olanlar, bilgilerini insanlığın hizmetinde uygulamakta en önde gelmelidirler’ sözü de bunun en açık kanıtıdır. Bir kere olgular anlaşılmaya başlandıktan sonra yapılacak olan bunun ötesine geçerek bu olgular arasındaki ilişkileri teşhir etmektir. Bu anlamda Marx’ın gerçek anlamıyla âtoplumbilim’ üzerinde çalıştığını söylemek yanlış değildir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken, Marx’ın kurmaya çalıştığı toplumbilimin klasik anlamıyla sosyolojinin içeriğinden daha kapsamlı bir içeriğe sahip olmasıdır.
Genel olarak Marx’ın yazılarının politik iktisat üzerine yoğunlaşması, kimi zaman ekonomik indirgemecilikle suçlanmasına neden olmuştur. Fakat yukarıda bahsedildiği gibi O, bu alanı da pragmatik bir şekilde kendi toplumbilimini kurmada bir araç olarak kullanmıştı. Bunun sebebi elbette büyük oranda iktisat kuramının kapitalizmin dinamiklerini ön plana çıkarması ve buna bağlı olarak toplumsal ilişkileri çözümlemesidir. Yine de bu çaba, Marx’ın toplumbilim kuramının sadece bir parçasını oluşturuyordu. Nitekim bu projenin bir bütün olarak tamamlanmadığı da bir gerçektir. Kautsky, kendisine ölümünden az bir süre önce tüm yayınlarını yayınlamanın olanağını sorduğunda bunun için yazıların tamamlanması gerektiğini söylüyordu. (Kautsky,1935)
Bu bağlamda Marx’ın, yaşadığı dönemdeki sosyoloji çalışmalarından haberdar olmadığı söylenemez. Marx, Saint Simon sosyolojisinden etkilenmiştir ve 1837 yılında Berlin Üniversitesi’nde Saint Simon’cu olan Eduard Gans’ın derslerini izlemiştir. Alman İdeolojisi’nde getirdiği eleştiriler de yine bu etkinin yansımalarıdır. Aynı şekilde 1866’dan sonra artan Comte’cu hayranlık onu Comte’u incelemeye yöneltmiştir. (Bottomore, 1961). Yine de her ne kadar sosyoloji konusunda yapılan çalışmalardan haberdar olsa da, kendi eserlerinin hiçbirinde âsosyoloji’ sözcüğünü kullanmamıştır. Bu durum şaşırtıcı olmakla beraber tesadüf değildir.
Bottomore’a göre Marx, Comte’un ansiklopedik niteliğinden etkilense de yazılarını Hegel’den daha düşük değerde bulmuştur. Bu yüzden de Comte’un tüm toplumsal doktrinini reddetmiştir çünkü bu öğretiyi pozitif olma iddiasına rağmen metafizik (dinsel ve mezhepçi bir ruh göze çarpar) bir noktada görmüştür. Bunu genel olarak toplumbilimi pozitivizmin hizmetine sunan anlayışlara gösterdiği genel bir tepki olarak açıklamak mümkündür. (Bottomore, 1961).
Burada Marx’ın bu tür bir anlayışı oldukça mekanik bulduğunu söyleyebiliriz çünkü pozitivizmin temel ilkelerini hatırlayacak olursak, olguların değişmez yasalar olarak alınması, Marx’ın diyalektik ve buna bağlı dönüşen bir toplum anlayışına ters düşmekte, onu sınırlamaktadır. Bu bağlamda Marx’ın sosyolojisi eleştirel bir sosyoloji kuramı olarak alınabilir. O’nun Comte’u derinlikli bir eleştiriye tabi tutmamasının sebebi, tüm benzerliklerine rağmen bu tür bir algılayışın (doğrusal gelişim, genel anlamda olanın analizi noktasında kalması, toplumsal bütünü dinsel/mistik bir öğeye dönüştürme eğilimi) O’nu, ulaşmaya çalıştığı bütünlüklü toplumsal analiz uğraşında geri bir noktaya (kendi benimsediği yöntem açısından) itelemesidir.
Bu açıdan baktığımızda Marx sosyolojisinin en temel özelliğinin, toplumu çatışmaları üzerinden dinamik bir şekilde tanımlaması olduğunu söyleyebiliriz. Bu yaklaşımın ise o güne kadar ki toplum algılayışlardan daha kapsamlı ve evrensel bir niteliği vardır. Geleneksel anlamda kullanılan sosyoloji kavramı, toplumsal olana ilgi bakımından Marx’a çok yakın olmakla birlikte O’nun sahip olduğu toplumbilimsel bakışı ifade etme açısından yetersiz kalır.
YORUMLAR