maşa isim Farsça mÂ¥şe 1 . Ateş veya kızgın bir şey tutmaya, korları karıştırmaya yarayan iki kollu metal araç: "Kahveci ocak...
maşa
isim Farsça mÂ¥şe
1 . Ateş veya kızgın bir şey tutmaya, korları karıştırmaya yarayan iki kollu metal araç:
"Kahveci ocaktan maşayı kapmış, o da fırlamıştı dışarı."- Ç. Altan.
2 . Çok küçük şeyleri tutmaya yarayan küçük, kollu araç:
"Saatçi maşası."- .
3 . Saçları kıvırmak, düzeltmek için elektrik veya ateşle ısıtılan maşa biçiminde alet:
"Maşa ile kıvrılmış gibi dalgalı saçları vardı."- P. Safa.
4 . mecaz Başkasının isteklerine, amaçlarına alet olan kimse:
"Asıl suçlu, bu maşaya emir verenler."- A. Boysan.
5 . spor Bisiklet çatısının ön ve arkasındaki çatal biçiminde, tekerleklerin takıldığı parça.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
maşa gibi (birini) maşa gibi kullanmak maşa kadar (birinin) maşası olmak maşa varken elini yakmak Birleşik Sözler
kara maşa termoelektrik maşa zilli maşa
Kaynak : Türk Dil Kurumu
Nıfsiye, zilli maşa ve nefir ne demektir, anlamları nedir?
'Maşa' sözcüğünün mecaz anlamıyla kurulu cümle örneği verir misiniz?
Zilli Maşa Nedir?
MAŞA a. (fars. maşe'den).
1. Ateşi karıştırmaya, iki kolu arasında sıkıştırarak tutmaya yarayan metal araç.
2. Bir şeyi tutmak, almak, bir yere yerleştirmekte kullanılan iki kollu araçlara verilen genel ad (genellikle işlevini gösteren bir tamlayanla kullanılır): Pul maşası. Saatçi maşası. Kızartma maşası.
3. Başkalarının kötü istek, amaç ve işlerine alet olan kimse: Onu bu işte maşa olarak kuttandılar.
4. Maşa çekmek, saçlara maşayla istenilen biçimi vermeye çalışmak. || Maşa gibi, kara kuru, çok zayıf kimse için kullanılır. || Maşa kadar, çok ufak doğan çocuklar için söylenir. || Maşa varken elini yakmak, kendine zarar gelebilecek bir durumdan korunma yolu ve yöntemi varken bu yolu kullanmama ya da ona başvurmama yüzünden zarara uğramak. || Maşanın ucuyla tutmak, bir şeyden aşırı biçimde iğrenip tiksinmek. || (Birinin) maşası olmak, biri tarafından isteklerini yerine getirebilecek biçimde araç olarak kullanılmak. || Maşayla bile tutulmaz, bir şeyin çok pis olduğunu belirtmek için söylenir.
*-*Arabac. At arabalarında makasları arabaya bağlayan parça.
*-*Berbl. Sap kıvırma maşası, elektrikle ısınan ve biri silindir biçiminde, öbürü oluklu, hareket edebilen iki kollu bulunan alet; saç tutamları, arasına kıstırılarak şekillendirilir. (Kısaca maşa denir.)
*-*Bür. ger. Resim maşası, bir kâğıt tabakasını, bir kartonun ya da bir resim tahtasının üzerine tutturmaya yarayan geniş ağızlı maşa.
*-*Eldivc. Hareketli iki koldan oluşan ve eldivenin parmaklarını genişletmeye yarayan alet.
*-*Isıt, havld. Bir ocaktaki odunları karıştırmaya yarayan kıskaç.
*-*Kilitç. Bir silindirli kilitte anahtarın armudu harekete geçirmesini sağlayan parça.
*-*Metalürj. Demirci maşası, demirhane zanaatçılarının küçük cisimleri tutmada kullandığı çenesi dişli yassı kıskaç.
*-*Saatç. Spiral balansın ya da sarkacın itme hareketini sağlamak için eşapman çarkı dişlilerince almaşık olarak yukarı kaldırılan bir giriş ve çıkış kolundan oluşan eşapman parçası. (Mekanik saatlerde, maşa, çark takımının sürekli çembersel hareketini osilatörün almaşık hareketine dönüştürür. Bazı elektrikli saatlerde bunun tersi bir durum gözlenir. Bir maşada, yapay korindondan maşataşları ya da kol saatleri sözkonusu olduğunda, çelik iki küçük kenet [pimli maşa] bulunabilir.) || Bir duvar saatinde balansı taşıyan parça. (üzerinde balansın salınımlarını sürdürebilmesi için gerekli itişi sağlayan ve almaşık olarak eşapman çarkı dişlilerine temas eden iki maşataşı bulunur. Maşalı bir eşapman ilk kez eski duvar saatlerinde ve cep saatlerinde kullanılmıştır.) || Maşa ağzı, eşapman maşasının, eşapman çarkının dişleriyle temas eden parçası. || Maşa kuyruğu, sarkaçlı saatlerde balans çubuğunu eşapmana bağlayan parça. || Maşa taşı, maşalı bir saatte, maşanın üzerine takılı olan ve eşapman çarkının itme hareketini maşaya aktarmaya yarayan eğik bir düzlemi bulunan koşutyüzlü sentetik taş || Maşa taşı açısı, bir parçanın bazı işlevler süresince (örneğin, balansın maşayla teması) yaptığı açı.
1. Ateşi karıştırmaya, iki kolu arasında sıkıştırarak tutmaya yarayan metal araç.
2. Bir şeyi tutmak, almak, bir yere yerleştirmekte kullanılan iki kollu araçlara verilen genel ad (genellikle işlevini gösteren bir tamlayanla kullanılır): Pul maşası. Saatçi maşası. Kızartma maşası.
3. Başkalarının kötü istek, amaç ve işlerine alet olan kimse: Onu bu işte maşa olarak kuttandılar.
4. Maşa çekmek, saçlara maşayla istenilen biçimi vermeye çalışmak. || Maşa gibi, kara kuru, çok zayıf kimse için kullanılır. || Maşa kadar, çok ufak doğan çocuklar için söylenir. || Maşa varken elini yakmak, kendine zarar gelebilecek bir durumdan korunma yolu ve yöntemi varken bu yolu kullanmama ya da ona başvurmama yüzünden zarara uğramak. || Maşanın ucuyla tutmak, bir şeyden aşırı biçimde iğrenip tiksinmek. || (Birinin) maşası olmak, biri tarafından isteklerini yerine getirebilecek biçimde araç olarak kullanılmak. || Maşayla bile tutulmaz, bir şeyin çok pis olduğunu belirtmek için söylenir.
*-*Arabac. At arabalarında makasları arabaya bağlayan parça.
*-*Berbl. Sap kıvırma maşası, elektrikle ısınan ve biri silindir biçiminde, öbürü oluklu, hareket edebilen iki kollu bulunan alet; saç tutamları, arasına kıstırılarak şekillendirilir. (Kısaca maşa denir.)
*-*Bür. ger. Resim maşası, bir kâğıt tabakasını, bir kartonun ya da bir resim tahtasının üzerine tutturmaya yarayan geniş ağızlı maşa.
*-*Eldivc. Hareketli iki koldan oluşan ve eldivenin parmaklarını genişletmeye yarayan alet.
*-*Isıt, havld. Bir ocaktaki odunları karıştırmaya yarayan kıskaç.
*-*Kilitç. Bir silindirli kilitte anahtarın armudu harekete geçirmesini sağlayan parça.
*-*Metalürj. Demirci maşası, demirhane zanaatçılarının küçük cisimleri tutmada kullandığı çenesi dişli yassı kıskaç.
*-*Saatç. Spiral balansın ya da sarkacın itme hareketini sağlamak için eşapman çarkı dişlilerince almaşık olarak yukarı kaldırılan bir giriş ve çıkış kolundan oluşan eşapman parçası. (Mekanik saatlerde, maşa, çark takımının sürekli çembersel hareketini osilatörün almaşık hareketine dönüştürür. Bazı elektrikli saatlerde bunun tersi bir durum gözlenir. Bir maşada, yapay korindondan maşataşları ya da kol saatleri sözkonusu olduğunda, çelik iki küçük kenet [pimli maşa] bulunabilir.) || Bir duvar saatinde balansı taşıyan parça. (üzerinde balansın salınımlarını sürdürebilmesi için gerekli itişi sağlayan ve almaşık olarak eşapman çarkı dişlilerine temas eden iki maşataşı bulunur. Maşalı bir eşapman ilk kez eski duvar saatlerinde ve cep saatlerinde kullanılmıştır.) || Maşa ağzı, eşapman maşasının, eşapman çarkının dişleriyle temas eden parçası. || Maşa kuyruğu, sarkaçlı saatlerde balans çubuğunu eşapmana bağlayan parça. || Maşa taşı, maşalı bir saatte, maşanın üzerine takılı olan ve eşapman çarkının itme hareketini maşaya aktarmaya yarayan eğik bir düzlemi bulunan koşutyüzlü sentetik taş || Maşa taşı açısı, bir parçanın bazı işlevler süresince (örneğin, balansın maşayla teması) yaptığı açı.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR