MENZİLE a. (ar nüzul 'den menzile, menzilef). Esk. 1. Aşama, derece, mevki, durum: "Sen benim görür gözüm ve işitir kulağı...
MENZİLE a. (ar nüzul 'den menzile, menzilef). Esk.
1. Aşama, derece, mevki, durum: "Sen benim görür gözüm ve işitir kulağım merızilesindesin" (Cevdet Paşa, XIX. yy.).
2. Konak yeri, inecek yer, ev, hane.
1. Aşama, derece, mevki, durum: "Sen benim görür gözüm ve işitir kulağım merızilesindesin" (Cevdet Paşa, XIX. yy.).
2. Konak yeri, inecek yer, ev, hane.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR