MEZMUM sıf. (ar. zemm'den mezrnüm). Esk. 1. Kınanmış, ayıplanmış: "Vükelâyı hâzıra bu veçhile ehl-i İslam arasında melûm v...
MEZMUM sıf. (ar. zemm'den mezrnüm). Esk.
1. Kınanmış, ayıplanmış: "Vükelâyı hâzıra bu veçhile ehl-i İslam arasında melûm ve mezmûm oldular" (Cevdet Paşa, XIX. yy.).
2. Ayıp, kötü.
MEZMUM a. Müz. Türk müziğinde XVII. yy.'dan önce kullanılmış bir makam. (Günümüze ulaşabilmiş örneği yoktur.)
1. Kınanmış, ayıplanmış: "Vükelâyı hâzıra bu veçhile ehl-i İslam arasında melûm ve mezmûm oldular" (Cevdet Paşa, XIX. yy.).
2. Ayıp, kötü.
MEZMUM a. Müz. Türk müziğinde XVII. yy.'dan önce kullanılmış bir makam. (Günümüze ulaşabilmiş örneği yoktur.)
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR