Müderris Hüseyin Hüsnü Efendi: 1858 senesinde Ağın’da dünyaya geldi. Babası “ Büyük Hoca ” takma adıyla anılan Hüseyin Efendi de sekiz yıl...
Müderris Hüseyin Hüsnü Efendi: 1858 senesinde Ağın’da dünyaya geldi. Babası “Büyük Hoca” takma adıyla anılan Hüseyin Efendi de sekiz yıl okudu, sonrasında Harput’ta ve İstanbul-Beyazıt Medreseleri’nde öğrenimini tamamladı.
Ayasofya Camisi’nde yapmış olduğu dinsel konuşmalar, Saray’dan sıcak ilgi görmüş oldu. Kendisine bir vazife verilmek istendi. O da babasından almış olduğu öğütle, Ağın’a dönerek yöre çocuklarını okutmanın daha yararlı olacağını söylemiş oldu. Bu yerinde isteği pozitif yönde karşılayan Saray, Ağın’da bir medrese yaptırması için Hoca’ya parasal yardım sağlamış oldu.
Ağın’a dönen Hüseyin Hüsnü Efendi medreseyi yaptırarak 1880’de eğitime açtı. Onursal bir vazife olarak otuz yıl burada hocalık yapmış oldu. 1910 yılından sonrasında da az bir ücret karşılığı hizmet verdi. Cumhuriyet’te medreseler kapatılınca Hoca, bir süre Büyük Cami’de imamlık yapmış oldu, sonrasında Kemaliye Müftüsü olarak atandı. 1935 senesinde, bir kalp krizi sonucu görevi başlangıcında yaşamını yitirdi. Doğup yaşamış olduğu mahalleye, anısını yaşatmak için onun ismi verildi.
Hüseyin Hüsnü Efendi iyi yetişmiş bir din bilgini ve saygı duyulan bir şahıs idi. Yurtsever, insancıl tutumu ve toplumsal dayanışması da her türlü beğeninin üstündeydi. Yörenin toplumsal yaşamında etkili konumdaydı. Fakirleri ve ezilenleri korur, fena alışkanlığı olanları sohbetle doğru yola iletirdi. Derslerinde ve dinsel konuşmalarında müslümanlığın özünü oluşturan doğruluktan ve toplumsal adaletten ayrılmamayı, hoşgörülü ve saygılı olmayı, yardımlaşma ve dayanışmaya ağırlık vermeyi Öğütler; bu kuralları kuvvetli kılmaya çalışırdı.
Hüseyin Hüsnü Efendi dikkatli ve hassas gençler yetiştirdi ve Ağın’ın kültür yaşamına katkıda bulundu. Yaşamı süresince erdemli, yapıcı, şefkatli ve temiz ahlaklı olmayı ilke edindi, bu ilkeleri çevresine yaydı. Aile yaşamında dört oğul yetiştirmiş saygı duyulan bir aile reisiydi.
Oğulları: Abdurrahman Onur Hocaoğlu, Hasan Hocaoğlu, Mustafa Aksoy, Halil Hocaoğlu.
YORUMLAR