Mutlu ödat 1 . Mutluluğa erişmiş olan, ongun, mesut, bahtiyar, berhudar: "Bu yüz neşeli değildir, taşkın denecek kadar mutlu ...
Mutlu
ödat
1 . Mutluluğa erişmiş olan, ongun, mesut, bahtiyar, berhudar:
2 . Mutluluk veren:
ödat
1 . Mutluluğa erişmiş olan, ongun, mesut, bahtiyar, berhudar:
"Bu yüz neşeli değildir, taşkın denecek kadar mutlu idi."- T. Buğra.
2 . Mutluluk veren:
"Mutlu bir vaka."- .
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- mutlu etmek (ya da kılmak)
- mutlu olmak
Lerzan Mutlu
Pembe Mutlu
Mutlu Seneler
MUTLU sıf.
1. Mutluluk içinde bulunan, yaşamından devamlı olarak memnun olan kimse için kullanılır; mesut, bahtiyar, ongun: Mutlu bir insan. Mutlu bir aile.
2. Mutluluğu gösteren ya da mutluluğu belirgin olan şey için kullanılır: Mutlu bir ev. Mutlu bir yaşam sürmek.
3. Bir şeyden mutlu, karşılaşmış olduğu ya da meydana gelen şeylerden hoşnut olan: Sizleri görmekten mutluyum, işlerin iyi gitmesinden, sizin başarı kazanmanızdan çok mutluyum.
4. Mutluluk veren bir vaziyet, bir şey için kullanılır: Mutlu bir evlilik yapmış oldu. Mutlu bir netice. Mutlu bir son.
5. Son aşama talihli olduğuna inanılan bir hiç kimseye ya da o kimse hakkında söylenir: Çok mutlu adamsın, bu şekilde evlatların olduğundan.
6. Mutlu azınlık, bir toplumda yaşama koşulları çoğunluğa oranla çok üstün olan, her türlü olanaktan yararlanabilen, gelir düzeyi yüksek kesim. || (Bir kimseyi) mutlu etmek, bir hiç kimseye mutluluk vermek ya da (tkz.) ona zevk vermek. || Mutlu olmak, bir özlemi gerçekleşmesinden ya da bir isteğine kavuşmadan kıvanç duymak: Diplomasını almış olduğu gün çok rputlu olmuştu. || Ne mutlu - NE.
—Tar. telm. Ne mutlu türküm diyene!, Mustafa kemal atatürk'ün Onuncu yıl nutku'nun (29 ekim 1933) sonunda söylediği ve bu tarihten başlayarak yöneticilerin halka yazılı ve sözlü bildirilerinde türlü nedenlerle yineledikleri deyim.
1. Mutluluk içinde bulunan, yaşamından devamlı olarak memnun olan kimse için kullanılır; mesut, bahtiyar, ongun: Mutlu bir insan. Mutlu bir aile.
2. Mutluluğu gösteren ya da mutluluğu belirgin olan şey için kullanılır: Mutlu bir ev. Mutlu bir yaşam sürmek.
3. Bir şeyden mutlu, karşılaşmış olduğu ya da meydana gelen şeylerden hoşnut olan: Sizleri görmekten mutluyum, işlerin iyi gitmesinden, sizin başarı kazanmanızdan çok mutluyum.
4. Mutluluk veren bir vaziyet, bir şey için kullanılır: Mutlu bir evlilik yapmış oldu. Mutlu bir netice. Mutlu bir son.
5. Son aşama talihli olduğuna inanılan bir hiç kimseye ya da o kimse hakkında söylenir: Çok mutlu adamsın, bu şekilde evlatların olduğundan.
6. Mutlu azınlık, bir toplumda yaşama koşulları çoğunluğa oranla çok üstün olan, her türlü olanaktan yararlanabilen, gelir düzeyi yüksek kesim. || (Bir kimseyi) mutlu etmek, bir hiç kimseye mutluluk vermek ya da (tkz.) ona zevk vermek. || Mutlu olmak, bir özlemi gerçekleşmesinden ya da bir isteğine kavuşmadan kıvanç duymak: Diplomasını almış olduğu gün çok rputlu olmuştu. || Ne mutlu - NE.
—Tar. telm. Ne mutlu türküm diyene!, Mustafa kemal atatürk'ün Onuncu yıl nutku'nun (29 ekim 1933) sonunda söylediği ve bu tarihten başlayarak yöneticilerin halka yazılı ve sözlü bildirilerinde türlü nedenlerle yineledikleri deyim.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR