Namık Kemal Nedir

Namık Kemal Kısa Kısa.. 1. Tanzimat edebiyatının en hareketli ve heyecanlı ismidir. 2. Vatan şairi olarak tanınır. Şžiirlerinden çok nesirl...

Namık Kemal Kısa Kısa..
1. Tanzimat edebiyatının en hareketli ve heyecanlı ismidir.
2. Vatan şairi olarak tanınır. Şžiirlerinden çok nesirleri ile tanınır.
3. Edebiyatta özgürlük terimini ilk kullanan şairdir. Şžiirlerinde “özgürlük, vatan, kanun, hak, adalet” kavramlarını işlemiştir. Özgürlük Kasidesi, Vatan Şžarkısı ve Vatan Mersiyesi bu mevzuları ihtiva eder.
4. Namık Kemal de eski kültürle yetişmiş, divan şiiri eğitimi almış, gazeller, kasideler yazmıştır.
5. Fakat o da sonradan divan edebiyatını eleştirmiştir. ziya paşa’nın Harabat’ına karşı Tahrib-i Harabat’ı yazarak eskiye olan tepkisini ortaya koymuştur.
6. Şžinasi’nin kurduğu tasvir-i Efkâr’ı, Şžinasi paris’e kaçınca Namık Kemal çıkarmaya başladı. Ondan sonra kendisi de ziya paşa ile paris’e kaçarak orada Özgürlük gazetesini çıkardı. İstanbul'a döndükten sonrasında İbret gazetesini çıkardı.
7. Eserlerinde romantizmin tesiri görülür.
8. Tiyatroyu yararlı bir eğlence olarak görmüştür.


Namık Kemal Yaşamı (1840-1888)

Namık Kemal, Tanzimat edebiyatının en hareketli, coşkun ve heyecanlı şairdir. Edebiyatta özgürlük terimini ilk o kullanmıştır. Vatan şairi olarak tanınmasına rağmen nesirleri ile daha çok tanınır. Ülkenin çağdaşlaştırılması hususunda mücadeleci aydın tipinin en mühim temsilcisidir. (Geçgel, 2004). İlk şiirlerini Divan şiirinin etkisiyle yazdığı bilinir. Bilhassa Şžinasi’yle tanıştıktan sonrasında edebiyatımızın batılılaşması gerektiğine inanır ve sonuna kadar bu düşüncesini savunur. Eserlerinde ağırlıklı olarak “hak”, “adalet”, “vatan”, “ahlâk” benzer biçimde temaları işlemiş bulunmaktadır. Şžiirleri kapsamlı olarak incelendiğinde içerik olarak tamamen yeni sadece biçim bakımından (şekil) Divan edebiyatına bağlı olduğu görülür. Hece ölçüsüyle denemeler yazmasına rağmen büyük seviyede aruzu kullanmıştır. Eserleri titizlikle incelendiğinde tiyatro alanındaki eserlerinin fazlaca eğitici karakter taşımış olduğu ve romanlarının da Batılı tekniğe uygun olduğu görülür.

Bununla beraber gazeteci olan Namık Kemal’in mücadeleci bir kişiliğe haiz olduğu emsalsiz bir gerçek olarak kabul görür.

Sürgünler Süreci

Namık Kemal, İstanbul’dan uzak olması için Erzurum’a vali muavini olarak atandı. Bu göreve gitmeyi erteledi ve Mustafa Fazıl Paşa’nın çağrısı üstüne Ziya Paşa’yla beraber Paris’e firar etti. Bir süre sonrasında Londra’ya geçerek Mustafa Fazıl Paşa’nın parasal desteğiyle Ali Suavi’nin Yeni Osmanlılar adına çıkardığı "Muhbir" gazetesinde yazmaya başladı. Fakat Ali Suavi’yle anlaşamadı, Muhbir’den ayrıldı. 1868’de gene Fazıl Paşa’nın desteğiyle "Özgürlük" gazetesini çıkardı. Çeşitli anlaşmazlıklar yüzünden, Avrupa’da desteksiz kalınca, 1870’te zaptiye nazırı Hüsnü Paşa’nın çağrısıyla İstanbul’a döndü. Nuri, Reşat ve Ebüzziya Tevfik beylerle beraber 1872’de "İbret" gazetesini kiraladı. Aynı yıl burada çıkan bir yazısı üstüne gazete 4 ay kapatıldı. İstanbul’dan uzaklaştırılmak için Gelibolu mutasarrıflığına atandı. Orada yazmaya başladığı "Vatan Ya da Silistre" oyunu, 1873’te Gedikpaşa Tiyatrosu’nda sahnelendi. Oyunu izleyenler galeyana gelip vaka çıkardı. Namık Kemal birçok arkadaşıyla beraber tutuklandı. Bu kez kalebentlikle Magosa’ya sürgüne gönderildi.

Türk Edebiyatı'nda İlkleri

1876’da I. Meşrutiyet’in ilanından sonrasında İstanbul’a döndü. Şžura-yı Devlet (Danıştay) üyesi oldu. Kanun-î Esasi’yi (Anayasa) hazırlayan kurulda vazife aldı. 1877 Osmanlı-Rus Savaşı çıkınca Meclis-i Mebusan kapatıldı, Namık Kemal tutuklandı. Midilli Adası’na sürüldü. 1879’da Midilli mutasarrıfı oldu. Aynı görevle 1884’te Rodos, 1887’de Sakız Adası’na gönderildi. Ertesi yıl burada öldü ve Gelibolu’da Bolayır’da gömüldü. Şžiirlerini minik yaşlardan itibaren yazdı. Şžinasi’yle tanışıncaya değin, şiirlerinde tasavvuf tesirleri görülür. Bu zamanda bilhassa Yenişehirli Avni, Leskofçalı Galib benzer biçimde şairlerden etkilendi. En mühim özelliklerinden biri, Türk şiirini Divan şiirinin etkisinden kurtarmaya emek vermesi. "Vatan Şžairi" diye de isimlendirildi. Tiyatroya hususi bir ehemmiyet verdi, altı oyun yazdı. Bir yurtseverlik ve kahramanlık oyunu olan Vatan Ya da Silistre, Avrupa’da da ilgi uyandırdı ve beş dile çevrildi. İlk romanı "İntibah" 1876’da yayınladı. Ruhsal çözümlemelerinin, bir vakası toplumsal ve bireysel yönleriyle görmeye çalışmasının yanı sıra, dış dünya betimlemeleriyle de İntibah Türk romanında bir başlangıç sayılır. Romanı ve tiyatroyu toplumsal yaşama soktuğu benzer biçimde, edebiyat eleştirisini de Türkiye’ye ilk getiren kişilerden biri oldu. En mühim eleştiri eserleri Tahrib-i Harâbât ile Takip. Gazeteci olarak da Türk kültürü içinde mühim bir yeri var. Periyodunun nerede ise tüm yenilik yanlısı ve ilerici gazetelerinde yazıları gösterildi. Siyasal ve toplumsal sorunlardan edebiyat, sanat, dil ve kültür konularına dek çok çeşitli alanlarda yazdığı yazıların sayısı 500 kadar.

Namık Kemal'in Eserleri

: Romanları: İntibah, Cezmi
Oyunları: Vatan Ya da Silistre, Zavallı Çocuk, Akif Bey, Gülnihal, Celalettin Harzemşah, Karabela
Eleştirileri: Tahrib-i Harabat, Takip, Renan Müdafaanamesi, İrfan Paşa’ya Mektup, Mukaddeme-i Celal.
Tarih-i Kitapları: Devr-i İstila, Barika-i Zafer, Evrak-ı Perişan, Kanije, Silistre Muhasarası, Osmanlı Zamanı, Büyük İslam Zamanı.


TANZİMAT’LA BİRLİKTE DÜŞžÜNCE HAYATIMIZA YANSIYAN BAZI KAVRAMLARIN NAMIK KEMAL’İN ESERLERİNDEKİ YERİ VE ETKİSİ

Bu bölümde Fransız ihtilalı ile dünyaya yayılan ve Tanzimat’la beraber fikir yapımıza ve edebiyatımıza sirayet eden “hürriyet”, “vatan”, “hukuk” (kanun) ve “millet” (millet) kavramlarının Namık Kemal’in eserlerindeki yeri ve tesiri üstünde durulacaktır.

Namık Kemal'in Özgürlük Terimi

Namık Kemal eserlerinde “özgürlük, vatan, kanun, hak, adalet” kavramlarını çoğunlukla kullanan ozan ve yazarlarımızdandır. Bilhassa onun “Özgürlük Kasidesi”, “Vatan Şžarkısı” ve “Vatan Mersiyesi” bu mevzuları ihtiva eder.

Şžinasi ve Ziya Paşa’da meşrutiyet ideali çevresinde daha çok siyasal bir kavram olan özgürlük fikrini ilk kere felsefi denilebilecek bir tarzda naturel haklar görüşüyle temellendiren aydın, Namık Kemal olmuştur. “Hak ve adalete dayanan devlet iyi mi kurulmalıdır?” sorusundan hareket eden Namık Kemal, bu meselenin çözümlenebilmesi için ilkin insanoğlunun iyi mi bir varlık bulunduğunun bilinmesi icap ettiğini düşünür. Namık Kemal’e bakılırsa her insan doğuştan hür bir varlıktır ve fert olarak kendisine Tanrı tarafınca verilmiş özgürlük hakkıyla dünyaya gelir. (Kafadar, 2002:1454)

Namık Kemal, hürriyetçi bir şairdir. Onda hemen hemen çocukluk yollarında doğmaya süregelen özgürlük düşüncesi 18. çağ Fransız fikir hareketlerine ve Fransız ihtilalının ortaya koyduğu prensiplere dayanır. O, Avrupa milletinin elde etmiş oldukları toplumsal, ekonomik ve siyasal hürriyeti Türk Milleti için de hararetle savunmuştur. Yaşamı baştan sona özgürlük mücadelesiyle geçmiş ve siyasal içerikli yazılarının tümünde ana düşünce daha çok özgürlük aşkı üstüne kurulmuştur.

Ne efsunkâr imişsin ah ey didar-ı özgürlük
Tutsak-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esaretten

(Ey hürriyetin güzel yüzü, sen ne büyüleyici imişsin. Gerçi esaretten kurtulduk derken senin aşkının esiri olduk.)

Bu beyitte hürriyeti, güzel yüzlü bir peri, bir genç kız olarak tasarım ediyor ve tezatlı bir ifade ile ona olan tutkunluğunu belirtiyor. Haliyle bu dizeler bununla beraber şairin düşüncesinin ve mücadelesinin hareket noktasını dile getirmektedir.

Ne gam pür ate ü hevl olsa da gavga-yı özgürlük
Kaçar mı merd olan bir can için meydan-ı gayretten

(Özgürlük mücadelesi korkulu ateş olsa ne dert, yiğit olan bir insan çaba meydanından kaçar mı? Özgürlük kavgası baştan aşağı ateş ve korku dolu olsa da gam değil; kaybedeceğimiz nihayet bir candır. Mert olan da bir can için çaba meydanından kaçmaz. Özgürlük candan azizdir.)

Bu da Namık Kemal’in vermiş olduğu sıkıntılı özgürlük mücadelesi sonucunda, toplumumuzda kuvvetli bir özgürlük bilinci uyandırmayı başardığının kanıtıdır. Ona bakılırsa özgürlük için verilen savaşım korkakların vereceği bir savaşım değil, zulmün karşısında yiğitçe ve kahramanca alınacak bir tavır, yapılacak bir harekettir.

Namık Kemal'e bakılırsa insan doğuştan hürdür. Hür olmak onun yaratılışının bir gereğidir. Sadece, toplumun kıymet hükümleri ve devletin otoritesi olmasa bu özgürlük, vahşet halini alırdı ya da düzensizlik olurdu.

Ne yar-ı can imişsin ah ey ümmid-i istikbal
Cihanı sensin azad eyleyen bin yes’ü mihnetten

(Ey geleceğin umudu, sen ne can dostuymuşsun; dünyayı tüm üzüntü sıkıntılardan kurtaran sensin. Ne can dostu imişsin. Ah ey gelecek ümidi! İnsanlar seninle avunuyorlar. Tüm insanlık âlemini binlerce ümitsizlik, karamsarlık ve sıkıntıdan kurtaran sensin.)

Her insan hürriyetini akıl ve vicdan yolu ile hareket halinde kullanır. Aklı ve vicdanı olmayanın hürriyetinden söz edilemez. Bir insan sadece bağımsız olursa hürriyetin zevkine varır. Fikir sahibi olunca da harekete geçer. Bundan dolayı özgürlük ile hareket içinde çok sıkı bir bağ vardır. Bu iki kavram her yerde beraberdir. Biri olmadan diğeri kendini gösteremez.

Namık Kemal'e bakılırsa fikir, insanoğlunun en hür faaliyetidir. Onu tabiatta başka hiçbir güç değiştiremez ve yok edemez. İnsandaki özgürlük düşüncesini yok etmek için, onun duyma ve düşünme enerjisini yok etmek gerekmektedir. Bu da bir çok kez mümkün olmadığından insan her daim hürriyeti istemeli ve onun için savaşım etmelidir.

Ne mümkün zulm ile bidad ile imha-yı özgürlük
Çalış idraki kaldır muktedirsen ademiyetten.

(Zulm ile işkence ile hürriyeti ortadan kaldırmak ne mümkün; eğer kendinde bir güç görüyorsan insanoğlundan idraki kaldırmaya çalış.)

Adaletsizlik ve zorbalıkla hürriyeti yok etmek mümkün değildir. Bundan dolayı özgürlük insanoğlunun düşünme ve anlama kabiliyetinin ikiz kardeşidir. İnsan düşünebildiği sürece özgürlük var olacaktır. Hürriyeti yok etmek için eğer gücün yetiyorsa, çalış, ilkin insanoğlunun düşünme kabiliyetini ortadan kaldır. Namık Kemal’in bu dizelerinde dile getirmiş olduğu düşünceler insanoğlunun temel hususi durumunu akıl sahibi olmasından aydınlanma felsefesinin ana tutumuyla örtüşmektedir.

Namık Kemal bu mevzuyla ilgili olarak Galile'yi örnek verir. Dünya’nın döndüğünü kanıtlayan Galile’ye devrin Kilise mahkemesi (Engizisyon) tarafınca çok ağır işkenceler yapılarak, Dünya’nın döndüğünü söylemekten vazgeçmesi için baskı yapılır. Acıya ve işkenceye dayanamayan alim, savından vazgeçtiğini bildirir. Fakat kendini şu cümleyi tekrarlamaktan da alıkoymaz: “Siz ne derseniz deyin, dönmüyor deseniz de Dünya dönmeye devam ediyor...”

O, bu örnekle baskının ve zulmün insanların düşüncelerinin yok edilmesinde geçerli bir yol olmadığını belirtmek istemiş ve hürriyetin ne kadar mühim bir kavram bulunduğunu göstermeye çalışmıştır.

Namık Kemal'in Vatan Terimi

Namık Kemal’in hem makalelerinde hem de öteki sanat eserlerinde çoğunlukla üstünde durduğu temalardan biri asla kuşkusuz “vatan” kavramıdır. Bu terimi en geniş anlamıyla ilk kez o dile getirmiştir. Bizde vatan düşüncesi onunla gerçek değerine kavuşmuştur. Nerede ise tüm eserlerinin temeli vatan üstüne kurulmuş ve bu yüzdende “Vatan Şžairi” unvanını almıştır. Vatan, ona bakılırsa Osmanlılığın yaşamasında en mühim unsurdur. Vatan sevgisi insan için en büyük erdemdir. O, bir makalesinde vatan terimini şu şekilde açıklamıştır: “Vatan o şekilde bir galibin kılıcı ya da kâtibin kelamıyla çizilen belirsiz çizgilerden oluşmuş değil, millet, özgürlük, çıkar, egemenlik ve atalara saygı, aileye sevgi, gençlik hatıraları benzer biçimde birçok yüce duyguların bir araya dünyaya gelen mukaddes bir düşüncedir.”

Namık Kemal vatan terimi ile ilgili düşüncelerinde Fransız ve Alman düşünürlerinin tesiri altında kalmıştır. Sadece onu Batılı düşünürlerin kolay bir taklitçisi olarak görmemek gerekir. O, Batı’dan almış olduğu ilhamla Türk milletinin ruhunda mevcud vatan sevgisini canlandıran ve harekete geçiren bir insandır. Bu açıdan yapmış olduğu hizmet fazlaca büyüktür.

Vaveyla

(s,270-271) Nevha I
Feminin Rengi aksedip tenine
Yeni açmış güle örnek olmuş
İn’itafıyla, bak! Ne al olmuş!
Serv-i simin safalı gerdenine.
O letafetle ol nihal-i revan
Giriyor göz yumunca rüyama
Benziyor, ayni, kendi hülyama.
Bu tasarım dokundu sevdama.
Ah bu şekilde mi gezer mi asla canan?
Gül değil arkasında kanlı kefen…
Sen misin, sen misin garib vatan?

(Ağzının rengi tenine yansıyarak yeni açmış bir güle benzemiş, bak! Yansımasıyla ne renge bürünmüş ışıklı berrak boynuna. O güzellikle, salınarak yürüyen o sevgili gözlerimi yumunca rüyama giriyor. Aynı kendi hülyama benziyor. Bu tasarım, sevdama dokundu. Ah, Sevgili asla bu şekilde gezer mi? Arkasındaki kanlı kefen, gül değil… Ey acayip vatan, Bu sen misin?)

Nevha

III
Git Vatan! Kâbe’de siyaha bürün
Bir kolunu Ravza-i Nebi’ye uzat!
Birini Kerbela’da Meşhed’e at!
Kâinatta o hey’etinle görün
O temaşaya Hak da âşık olur
Göze bir âlem eyliyor izhar
Ki cihandan büyük letafeti var
O letafet olunsa ger inkâr
Mezhebimce demek muvafık olur:
Aç Vatan! Göğsünü İlah’ına aç!
Şžühedanı çıkar da ortaya saç!

(Vatan, git Kâbe’de siyaha bürün. Bir kolunu Ravza-i Nebi’ye (Peygamberimizin kabri) uzat. Öbürünü Kerbela’da Meşhed’e (Hz. Hasan ve Hüseyin’in şehit edildikleri yer) at. Dünyaya o şekilde görün. O görünüşe Tanrı da fanatik kalır. Göze bu duruş yeni bir âlem sergiliyor. Bunun cihandan büyük bir güzelliği var. O güzellik inkâr edilirse. İnancıma bakılırsa şunu demek daha uygun olur: Aç vatan göğsünü Tanrı’ına aç. Senin uğrunda şehit olanları çıkar da ortaya saç…)

Vaveyla şiirinde, vatan genç ve güzel bir hanıma benzetiliyor. Türk şiirinde vatanın bir sevgiliye benzetilmesi ve bu şekilde anlatılması ilklerden biridir. Ilkin kadının türlü özellikleri (dudağı, gerdanı, boyu vb.) tasvir ediliyor. Sonrasında bu tasvir edilen varlığın vatan olduğu söyleniyor. Şžiirde temsili teşbih vardır. Namık Kemal’in yanında sevgili ne ise vatan da odur. Vatan zor durumdadır ve bu durum onu üzmekte ve düşündürmektedir.

Vatan Şžarkısı

(s.47)
Amalimiz efkârımız ikbal-i vatandır
Ser haddimize kal’a bizim hak-i bedendir.
Osmanlılarız ziynetimiz kanlı kefendir
Gavgada şahadetle tüm kam alırız biz
Osmanlılarız can veririz nam alırız biz

(Dileklerimiz, düşüncelerimiz hep vatanın yükselmesi içindir

Sınır boyumuza kale, bizim bedenimiz toprağıdır.
Osmanlılarız, süsümüz kanlı kefendir
Biz dövüşte şehitlikle tüm zevk alırız
Biz Osmanlılarız, can veririz nam alırız.)

Vatan Şžarkısı adlı şiirinde ise, Osmanlı milletinin, vatanı için varını yoğunu ortaya koyup vatan için her şeyini feda edebileceğini vurgular.

Vatan Mersiyesi

(s,40-46)
Ah yaktık şu kutsal vatanın her yerini
Saçtık eflake kadar dudunu ateşlerini
Kapadı gözde olanlar çıkacak gözlerini
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara maderini

(Ah şu kutsal vatanın her yerini yaktık, dumanını ve ateşlerini de göklere kadar saçtık, gözde olanlar çıkacak gözlerini kapadı. Düşman vatanın bağrına hançerini dayadı, yazısı kara annesini kurtaracak yokmuş.)

Kendimizden niçün olduk bu kadar biz me’yus
Gidelim dadına Tanrı içün ehl-i namus
Sönüyor şem-i emel işte kırıldı fanus
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara maderini

(Biz kendimizden niçin bu kadar ümitsiz olduk; ey namuslu insanoğlu, Tanrı için onun feryadına gidelim; işte fanus kırıldı, ümit ışığı sönüyor. Düşman vatanın bağrına hançerini dayadı, yazısı kara annesini kurtaracak yokmuş.)

Serilip hak-i hakarette vatan can veriyor
Yetişin son nefesimdir gelin imdada diyor
Sevgili validemiz akıbet elden gidiyor
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara maderini

(Vatan hakaret toprağında serilip can veriyor; son nefesimdir yetişin, imdada gelin, diyor; sevgili annemiz sonunda elden gidiyor. Düşman vatanın bağrına hançerini dayadı, yazısı kara annesini kurtaracak yokmuş.)

Bu vatandır dağıtan âleme ilm ü yazınsal
Bundandır Beyit-i Harem Mescid-i Aksa’yı Nebi
Ne bela çektik ise hep bu vatandır sebebi
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara maderini

(Dünyada bilim ve ahlakı dağıtan bu vatandır; Beyit-i Harem ve Mescid-i Aksa’yı Nebi bu vatandadır; çektiğimiz her belanın sebebi bu vatandır. . Düşman vatanın bağrına hançerini dayadı, yazısı kara annesini kurtaracak yokmuş.)

Vatanı çiğnedi geçti vatanın agyarı
Acıma kaldı sana iki cihan hünkârı
Gidiyor sevgili Kuran’ı hıfz et bari
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara maderini

(Vatanın yabancıları vatanı çiğnedi geçti; iki cihan padişahı acıma sana kaldı; sevgili Kuran’ın gidiyor asla eğer olmazsa onu koru. Düşman vatanın bağrına hançerini dayadı, yazısı kara annesini kurtaracak yokmuş.)

Namık Kemal ile Deli Hikmet’in beraber söylediği bu şiiri Anadolu’muzun kurtuluş günlerinde, 1.Millet Meclisinde Başkumandan Mustafa Kemal Paşa kürsüden okumuş ve sonunu şu tarzla bağlamıştır:

“Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini.” (Kabaklı,1978: 587)

Gazel 8

(s.206-207)
Arus-ı mülke tezyinatı-ı haşmet cevher-i candır
Olur, hunab-ı merdan-ı vatan piraye-i devlet

(Ülkenin güzeline görkemli süs insanoğlunun özüdür, kendisidir; Vatan yiğitlerin kanlı gözyaşı, devletin süsüdür.)

Vatan Türküsü



Vatan Türküsü



(s,51)

Cümlemizin validemizdir vatan
Herkesi lutfuyla odur besleyen
Bastı adü göğsüne biz sağ iken
Arş yiğitler vatan imdadına

(Vatan hepimizin anasıdır, herkesi lütfüyle besleyen odur. Düşman biz sağ iken onun göğsüne bastı. Vatanın yardımına yürüyün yiğitler.)

Hilal-i Osmanî

(s,271-273)
Hurşid hilal olur mu, ya Rab?
Bir yanı da al olur mu, ya Rab?
Bir bu şekilde cemal olur mu, ya Rab?
Ya Rab! Bu ne hüsn-i alihane?
Elvanda mı ruhlar görünmüş?
Ervaha mı nurlar bürünmüş?
Arş inmedi ya bu hakdane?
Nazende vatan değilse, mutlak
Hüsn alihesi teverrüm etmiş!

(Ya Rab güneş hilal olur mu? Ya Rab bir yanı da kırmızı al olur mu? Ya Rab bu şekilde bir yüz güzelliği olur mu? Ya Rab Bu iyi mi bir tapınacak güzellik? Ruhlar renklerde mi bürünmüş? Gök inmedi ya bu yeryüzüne? Bu nazlı vatan değilse, mutlak. O tapınılacak güzellik ince hastalığa tutulmuş.

Bir Göçmen Kızının İstimdadı

(s,39-40)
Yekser gömüt oldu vatan
Boynumda hazırdır kefen,
A’daya fırsat değmeden
Tanrı için öldür beni,
Tanrı hıfz etsin seni…
(Vatan baştanbaşa gömüt oldu
Kefen boynumda hazırdır
Düşmana fırsat düşmeden
Tanrı için beni öldür
Tanrı seni korusun)


Dörtlükler

(s,259)
Vatan olsa ne aşama bi perva
Gene bünyad-ı zulmü biz yıkarız
Merkez-i hâke atsalar da bizi
Küre-i arzı patlatır çıkarız

(Vatan ne kadar korkusuz olursa olsun, zulmün temelini gene biz yıkarız, toprağın en altına atsalar bizi, arzı patlatır, vatan için gene oradan çıkarız.)

Vatan Ya da Silistre

Vatan Ya da Silistre, Namık Kemal’in ilk tiyatro eseridir. Oyun, 1873 yılının ilk aylarında yazılmış ve aynı senenin 1 Nisan akşamı Gedik Paşa Osmanlı Tiyatrosu’nda oynanmıştır. Oyuna halk büyük ilgi göstermiştir ve Namık Kemal’e büyük şöhret kazandırmıştır. Oyunu izleyenler galeyana gelip sokak gösterileri yaptıkları için Namık Kemal’in birçok arkadaşıyla beraber tutuklanmasına sebep olmuştur. Namık Kemal’in daha ilkin yazdığı yazılar da hükümetin hoşuna gitmediği için bu yapıt de bahane edilerek Magosa’ya sürgün edilmesine niçin olmuştur.

Bir yurtseverlik ve kahramanlık oyunu olan Vatan Ya da Silistre, Avrupa’da da ilgi uyandırdığı için beş dile çevrilmiştir. Bu eserinde yazar Tuna nehri kıyısında bulunan Silistre Kale’sinin azca sayıdaki askerle düşmana karşı savunulmasını anlatmaktadır. Oyunda sözü edilen Silistre Kale’si vatanın simgesi olarak işlenmiştir. Yazar, oyunda kalenin savunulmasını anlatırken, vatan sevgisini canlandırmaya çalışmıştır. Vatan sevgisinin her şeyden üstün bulunduğunu bir kez daha bu eserinde de dile getirmiş bulunmaktadır.

Namık Kemal'in Hukuk Terimi

Hukuk, Tanzimat’la beraber edebiyatımıza giren kavramlardan biridir. Namık Kemal, çeşitli makalelerinde hukuk terimi ve hukuk sistemimiz üstünde önemle durmuştur. Onun hukuk mevzusunda başlıca membaı Montesquieu’dur. Bu meşhur Fransız düşünürünü, daha yazı yazmaya başladığı yıllarda tanıyan Namık Kemal, yaşamı süresince onun tesirinde kalır ve onu büyük bir çabayla İslam hukukuyla uzlaştırmaya çalışır.

Ona bakılırsa, kanunların çeşitli uluslarda ve çeşitli çağlarda farklılıklar göstermesinin sebebi, toplumsal faktörlerin ve şartların çeşitli oluşudur. Namık Kemal bu mevzuyla ilgili düşüncelerini şu şekilde dile getirmektedir: “Mademki, her milletin kanunları kendi coğrafyalarına, tarihlerine, örf ve adetlerine, öz bir ifade ile kendi toplumsal faktörlerine ve şartlarına bakılırsa oluşur. O halde her millet, kendi kanunlarını kullanmalı, başka ülkelerden aktarmalarda bulunmamalıdır.”

Gazel 2

(s,74-75)
Umumu müstefid etmez hususun hakkını ibtal
Sakın bir ferdi ezme gayret-i ecdad lazımsa

(Kişinin hakkını hiçe sayarak toplumun yararı üstün tutulmaz, fertlerin gayreti gerekiyorsa sakın bir kişiyi bile ezme.)

Ne cür’etle edersin haksız işte Hakk’tan istimdad
Yed’i kudret mi olsun âleme cellad lazımsa

(Haksız işte ne cesaretle Tanrı’dan yardım istersin, âleme cellât gerekirse kudretin eli mi olsun?)

Gazel 8

(s,206-207)
Bulunmazsa hakkaniyet milletin efradı beyninde
Geçer bigün zemin-i arşa çıksa paye-i devlet

(Milletlerin fertleri içinde hakkaniyet, hukuk bulunmazsa, devletin gücü arşa da yükselse kalıcı olmaz).

Vatan Mersiyesi

(s,40-46)
Yok, mudur meşverete hukuka milletin isti'dadı
Kime verdik bakınız devlet-i istibdadı
İşte tahkir ediyor makbere-i ecdadı
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara maderini

(Milletin demokrasiye, hukuka ve parlementer sistemine kabiliyeti yok mudur? İstibdad enerjisini bakın kime verdik. İşte atalarımızın mezarını hor görüyor. Düşman vatanın bağrına hançeri dayadı, yazısı kara annesini kurtaracak yokmuş.)

Devlet çarkının mevcut rahatsızlığından kurtularak, sıhhatli bir halde işlemesini sağlamak için, gecikmeye fırsat vermeden lüzumlu hukuki düzenlemelerin yapılmasında zorunluluk bulunduğunu korumak için çaba sarfeden sanatçı, birçok makalesinde ve şiirlerinde, ilgilileri uyarmış, hukuk sistemimizin bozukluğuna tüm gücü ile dikkatleri çekmiştir.

Namık Kemalin Millet Terimi

Gerek fikir ve gerekse sanat adamı olarak varlıklı bir milliyetçilik dolayısıyla kahramanlık ruhu taşıyan Namık Kemal, Türk milletinin ruhunda kahramanlık duygusunun var olduğuna ve sonsuza kadar var olmaya devam edeceğine inanır. Nerede ise her eserinde de bu duyguyu vermeye çalışır.

Özgürlük Kasidesi

(s,3-4)
Durur ahkâm-ı nusret ittihad-ı kalb-i millette
Çıkar asar-ı rahmet ihtilaf-ı re'y-i ümmeten

(Başarının, üstünlüğün kıymeti, milletin gönül birliğinde durur; koruma ve kollama eserler ise ümmetin düşüncesinin çarpışması ile çıkar.)

Felek her türlü esbab-ı cefasın toplasın gelsin
Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azimetten

(Felek her türlü eziyet yollarını toplasın gelsin, millet yolunda hizmetten dönersem kahpeyim.)

Gazel 5

(s,148)
Milletim mümkin midir inkâr hakk-ı ni'metin
Kelbden alçak mıyım insanlık unvanımla ben?

(Milletim, nimetin hakkını inkâr etmek mümkün mü? İnsanlığımla ben, köpekten daha mı alçalacağım.)

Gazel 8

(s,206- 207)
Bulunmazsa hakkaniyet milletin efradı beyninde
Geçer bigün zemin-i arşa çıksa paye-i devlet

(Milletlerin fertleri içinde hakkaniyet hukuk bulunmazsa, devletin gücü arşa da yükselse kalıcı olmaz).

Murabba

(s,50)
Musırrım sabitim ta can verince halka hizmette
Fedakârın kalır ezkarı daim kalb-i millette
Denir bigün gelir de saye-i feyz-i hamiyyette
Kemal'in seng-i kabri kalmadıysa namı kalmıştır.

(Ta ölünceye kadar halka hizmette kararlıyım ve dönemem, fedakâr insanoğlunun sözleri süreklice milletin kalbinde kalır. Haysiyetin bolca olduğu bigün gelir ve denir: Kemal’in gömüt taşı kalmadıysa adı kalmıştır.

Vatan Mersiyesi

(s,40-46)
Yok, mudur meşverete hukuka milletin isti'dadı
Kime verdik bakınız devlet-i istibdadı
İşte tahkir ediyor makbere-i ecdadı
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara maderini

(Milletin demokrasiye hukuka ve parlamenter sistemine kabiliyeti yok mudur? İstibdad enerjisini bakın kime verdik. İşte atalarımızın mezarını hor görüyor. Düşman vatanın bağrına hançeri dayadı, yazısı kara annesini kurtaracak yokmuş.)

Dörtlükler

(s,248)
Vakf eyledim vücudumu ben rah-ı millete
Bezl eyledim hayatımı fikr-i hamiyyete
Cismim boğar âdemde olsa da hunum boğar seni
Vermem mecal ben sana halka hıyanete

(Ben varlığımı milletin yoluna adadım, hayatımı hamiyet düşüncesine serdim, bedenim yok olsa da kanım boğar seni, halka ihanette sana cesaret, güç vermem.)

Görüldüğü benzer biçimde Namık Kemal Milliyetçi dünya görüşünü benimsemiş ve kendisine hareket noktası olarak seçmiştir. Her hareketinde, her sözünde ve her eserinde Türk milletinin çıkarlarını göz önünde bulundurur. Aşağıda geçen vaka da bu konudaki hassasiyetini gösterir.

Londra'daki British Public Library, kitapları kadar okurlarıyla da ünlenmiş bir kütüphanedir. Eski el yazmalarıyla dünyaca meşhur okurlarını (K. Marx, vs.) aynı çatı altında buluşturan bir mekân. Türkiye'de vatan bilincinin yerleşmesinde mühim görevi olan Namık Kemal de bu kütüphanenin müdavimlerindendir. Anlatıldığına bakılırsa, buraya ilk ulaştığında okurlardan istenen bilgi kayıt formunda millet (nationality) hanesinin karşılığını doldurmakta bir fazlaca güçlük çekmiş. Milletinin karşılığı olarak ilkin “Osmanlı” yazmış, ondan sonra kütüphane görevlisi “Bu, imparatorluğunuzun adı. Lütfen milletinizi yazın” diyince, birazcık düşündükten sonrasında “Müslüman” yazmış. Kütüphane memuru kolay bir kimlik fişini bile doldurmaktan aciz görmüş olduğu Namık Kemal’i yine uyarmış: â€œŞžimdi de dininizi yazdınız” diye. Türkiye’nin ilk ulusal kahramanlarından kabul edilen yazarımızın aklına sonunda “Türk” yazmak ulaşınca, sadece okuma salonuna girebilmiştir. (Vassaf, 2002).

Netice

Aydınlanma Çağı’yla beraber yükselen ve Fransız İhtilalı’yla hızla yaygınlaşan “hak”, “eşitlik”, “hürriyet”, “vatan” ve “millet” kavramlarının Türk toplumunda yer almasında ve bu kavramların uygulanmasında Namık Kemal’in yazınsal benliğinin yanı sıra mücadeleci benliğinin de mühim rol oynadığı kabul görmektedir. O, bu yönüyle ülkenin çağdaşlaştırılması yolunda yazdıkları, mücadelesi, tavsiye ve görüşleriyle yeni aydın tipinin de mühim temsilcilerinden sayılır.

Divan Edebiyatı’nın aksine Tanzimat edebiyatı, seçkin kişiler için değil, halk için meydana getirilen bir edebiyat düşüncesiyle ortaya çıkmıştır. Bu görüşü benimseyen edebiyatçıların başlangıcında da gene Şžinasi, Ziya Paşa, Ahmet Mithat ve Namık Kemal gelmektedir. Tanzimat’ın ilk döneminde şiirin mevzusu büyük seviyede değişmiş; aşk, özlem, ayrılık benzer biçimde kişisel mevzular bir yana bırakılarak bunun yerini eşitlik, özgürlük, hakkaniyet ve hukuk benzer biçimde toplumsal mevzular almıştır.

Namık Kemal bir makalesinde şiirin, fikrin gelişmesine ve halkın eğitilmesine olan katkısından söz eder. Divan edebiyatının gerçekle ilgisizliğine, yapmacıklığına, boşluğuna şiddetle karşı koyan Namık Kemal, bu sebeple edebiyatın tekrardan düzenlenmesini ister. Bunun için de her şeyden ilkin yeni bir ifade yolu, yeni bir dil bulunmasını mecburi görür. Türkçenin bir an ilkin konuşma diline yaklaştırılması icap ettiğini savunur.

KAYNAKÇA
AKDENİZ, Safiye. “Tanzimat Süreci edebiyatçılarının Hanım Problemine Yaklaşım Biçimleri”, cws.emu.edu.tr/en/conferences/2nd_int/pdf/safiye%20akdeniz.pdf & İndirilme Zamanı: 01.05.2009
Büyük Türk Klasikleri, Cilt 8, Ötüken - Söğüt Yay., İstanbul 1988.
GEÇGEL, Hulusi. Internasyonal Demokrasi Eğitimi Sempozyumu, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi, 20-21 Mayıs 2004
GÖKBERK, Macit ( 1979): Felsefenin Evrimi, İstanbul Ulusal Eğitim Matbaa
GÖKDEMİR, Sevgi- GÖKDEMİR, Ayvaz, (Lise ve Dengi Okullar İçin Nazım Yönüyle) Destek Edebiyat Kitabı, Ötüken Yay.
KABAKLI, Ahmet, Türk Edebiyatı, Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları, İstanbul 1985.
KAFADAR, Osman (2002): Felsefe Sözlüğü, Ankara, Bilim ve Sanat Yayınları
SİRAC, Ahmet - GÜLAY, Mustafa. (1999). Namık Kemal, İstanbul: Akpınar Yayınları.
VASSAF, Gündüz; Köktencilik Gazetesi, 01.12.2002


gazete


Gazete


Namık Kemal


Ziya Paşa


Ali Suavi


gazete


Vatan Ya da Silistre


oyun


izle


Namık Kemal


şiir


Divan şiiri


Tiyatro


oyun


oyun


roman


İntibah


Cezmi


Tarih


Tarih

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Namık Kemal Nedir
Namık Kemal Nedir
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/namk-kemal-nedir.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/namk-kemal-nedir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content