Ocak Nedir?

ocak -ğı isim 1 . Ateş yakmaya yarayan, pişirme, ısıtma, ısınma vb. amaçlarla kullanılan yer: "üç balıkçı güneş batarken ku...


ocak -ğı
isim

1 . Ateş yakmaya yarayan, pişirme, ısıtma, ısınma vb. amaçlarla kullanılan yer:



"üç balıkçı güneş batarken kumların üstüne iki taştan bir ocak yaptılar ve ateş yaktılar."- Halikarnas Balıkçısı.

2 . Şömine:
"Ocağın önünde oturup acaip bir dikkatle odunların yanışına bakar."- Y. K. Karaosmanoğlu.

3 . Isı vererek üstüne ya da içine konulmuş olan maddeleri ısıtan, pişiren, kaynatan, eriten vasıta ya da alet:
"Anlaşılan çamaşırcı giderken ocağı tam söndürmemiş olacak."- H. Taner.

4 . Kahvelerde, kuruluşlarda çay, kahve vb.nin yapıldığı yer:
"Konuşmalar iyice kızışmaya başladığı zaman kahve ocağının önünde görünür."- S. Birsel.

5 . Yer üstünde ya da yer altında cevher çıkarılan yer:
"Mermer ocağı. Kömür ocağı."- .

6 . Bahçelerde ve bostanlarda her tür meyve ve sebze ekimine ayrılmış, çevresinden birazcık yükseltilmiş toprak parçası:
"Mustafa, arkasına kuvvetli güçlü bir karı takmış, üç evleğine çizgiler, ocaklar açıyordu."- S. F. Abasıyanık.

7 . Aynı amaç ve düşünceyi paylaşanların kurmuş oldukları müessese ya da toplandıkları, vazife yaptıkları yer:
"Başlangıçtan beri burası bir yurtsever ocağı idi."- F. R. Atay.

8 . Senenin birinci ayı, kânunusani:
"Ocak ayını sevmem, oldum ihtimaller içinde."- B. Felek.

9 . tarih Yeniçeri teşkilatını oluşturan odalardan her biri.

10 . mecaz Ev, aile, soy:
"Hemen hemen temelleri atılmayan kendi ocağım kurulmadan yıkılmıştı."- A. Gündüz.

11 . halk ağzında Halk hekimliğinde bundan önceki kuşaktan el verme suretiyle aktarılan detayları-bilgileri kullanarak belirli bir şikâyeti ya da hastalığı iyileştirdiğine inanılan aile.



Atasözü, deyim ve birleşik fiiller

ocağı batmak ocağı kör kalmak ocağına düşmek ocağına incir (ya da darı) dikmek (ya da ekmek) ocağını yeşertmek ocağı sönmek ocağı tütmek

Birleşik Sözler

ocakbaşıocakeşeğiocak kaşıocak katıocak taşıkör ocakod ocakçömez ocağıaile ocağıasker ocağıaş ocağıbaba ocağıbostancı ocağıçay ocağızelzele ocağıelektrik ocağıgaz ocağıhumbara ocağıispirto ocağıkahve ocağıkireç ocağıkum ocağımaden ocağıparti ocağısıhhat ocağıtaş ocağı




Kaynak:





  • Mukaddes ocak nedir?


  • 24 Ocak Kararları


  • 1980-2010 yılı Kilis'in ocak ayı sıcaklik ortalaması nedir?





OCAK a.

1. Ateş yakılan yer.

2. Eski evlerde odalarda ve mutfaklarda duvar içine tuğla ya da taştan meydana getirilen ve dumanı çekmeye yarayan bir bacası olan yer.




3. Isı elde etmek amacıyla meydana getirilen aygıtlara verilen genel ad (emek harcama biçimini gösteren bir adla da kullanılır): Gaz ocağı. Elektrik ocağı Ocağa yiyecek koymak.

4. Taş, maden vb. çıkarılan yer: Maden ocağı. Taş ocağı. Kireç ocağı

5. Bir etkinliğin yoğun olarak gerçekleştirildiği yer: Bilim ocağı.

6. Belirli bir amaçla toplanılan yer: Türk ocakları.

7. Kimi deyimlerde, ev, aile soy: Ocağı dağıldı.

8. Bir aile yapısı şeklinde algılanan müessese: Yeniçeri ocağı.

9. Bir kurum, müessese ya da kahvehanelerde çay, kahve vb. pişirilen bölme: Çay ocağı.

10. Ocak kaşı, ocağın üstüne tencere oturtmak için meydana getirilen yer. || Ocağı batmak, büyük bir yıkıma uğramak, mahvolmak. || Ocağı kör kalmak, soyunu sürdürecek evladı bulunmamak, soyu tükenmek. || Ocağı tütmek, soyu sürmek, çoluk evladı olmak: Evlen, ocağın tütsün. || (Birinin) ocağına düşmek, bir hiç kimseye sığınarak ondan yardım dilenmek: Ocağına düştüm, ötesini sen bilirsin. || (Birinin) ocağına incir dikmek, ocağına darı ekmek, bir kimsenin evini barkını yıkıp yok etmek, onu tekrar kurulmaz, şenlenemez duruma sokmak. || (Birinin) ocağını söndürmek, ailesinin yok olmasına, evinin barkının yıkılıp dağılmasına yol açmak: Asla unutur muyum, ocağımı söndürdü onlar.


*Esk. Ocağ-ı mihman-nevaz, konuk ağırlayan ocak, hanedan.


*Denize. Buharlı gemilerin kazanlarının içinde ve altlarında ateş yakmaya ayrılmış bölüm. || Ocak bastırmak, kazan ocaklarındaki ateşi öne doğru çekerek, minimum yanar duruma getirmek. || Ocak çekmek, kazan ocağındaki ateşi söndürmek.


*Folk. Bazı hastalıkları iyileştirme gücü olduğuna inanılan aile; bu hastalıkların iyileştirildiği yer. (Bu ailelerin bir ya da birkaç hastalığı iyileştirme kabiliyetine haiz olduğuna inanılır; ilgilendikleri hastalığa nazaran ad alırlar: sarılık ocağı, sıtma ocağı, al ocağı şeklinde.) [OCAKLI ]


*Isıbil. Sanayide ya da evlerde kullanılan ısıtma aygıtlarında, içinde yanma vakasının gerçekleştiği bölüm. (Bk. ansikl. böl.)


*Isıt, havld. Ocak çengeli, ATEŞ ÇENGELl'nin eşanlamlısı.


*Isıt havld. ve Isıbil. Otomatik ocak, kömür yüklemeye ve yakmaya yarayan mekanik ocak.


*Inş. Ocak perdesi, OCAK slPERh'nln eşanlamlısı.


*Kur. tar, Ysnlçerl teşkilatı hakkında kullanılan bir deyim. (Yeniçeriler kendilerini bektaşlliğe bağlı saydıkları için bu deyim ortaya çıkmıştır Kurum anlamına gelen bu deyim, Lağımcılar ocağı, Cebeci ocağı vb. başka hizmet birimlerini de kapsıyordu.) || Ocak ağası, "yeniçeri ağası" yerine kullanılan bir deyim. (YENİÇERİ AĞASİ.) || Ocak bölûkbaşıları, Yanlçerl ocağı'nı oluşturan bölüklerin başlangıcında bulunan, bölüğün eğitim ve disiplininden görevli olan subay. || Ocak erkim ya da ocak ağaları, başta ocak ya da yeniçeri ağası olmak suretiyle sırasıyla sekbanbaşı, yeniçeri kâtibi, yeniçeri kethüdası, İstanbul ağası, Anadolu ve Rumeli ağaları şeklinde ocağın İleri gelenlerine verilen ad. || Ocak hasekisi, Yeniçeri ocağf nın ayrılmış olduğu ortalardan birinden görevli 'subayın adı. (Tüm ocak ağaları şeklinde, ocak hasekisi de yeniçeri ağasının oluruyla atanırdı.) || Ocak ihtiyarları, Yeniçeri ocağı'nın önde gelen kişileri hakkında kullanılan bir deyim, (mühim kararlann alınmasını gerektiren toplantılara bunlar da katılırlardı.) || Ocak imamı, Yeniçeri ocağı'nın din İşlerinden görevli görevlisi. (Yeniçeriler arasından okuyup yazma bilenler ve lüzumlu eğitimi görmüş kimselerden seçilirdi.) || Ocak kâtibi, ocak erkânından, ocağın yazı işlerini yöneten şahıs. || Ocak kapı kethüdası, Yeniçeri ocağı subaylarından, birinin unvanı. (Görevi ocağın BabIâli ve resmi yerlerle olan işlerini takip etmekti.) || Ocak muhzırı ağa, 'feniçeri ocağı'nın yüksek rütbeli subaylarından birinin unvanı. (Görevi, istenen kişileri bulup ocağa getirtmekti.) || Ocak talimhanesi, yeniçerilerin eğitimlerini yaptıkları alan. (Tarihsel kayıtlara nazaran ilk kez, Okmeydanı'nda, Bayezit II tarafınca yaptırılan talimhane, Kanuni Sultan Süleyman zamanında genişletilmiştir. Padişah yılda bir kez buraya gelmiş olarak, ok ya da tüfek atışlarında başarıya ulaşmış olan yeniçerileri ödüllendirirdi. Selim lll'ûn Nizamıcedit'i kurmasından sonrasında da yeniçerilerin talimlerine ehemmiyet verilmiş, sadece nizamıcedit ortadan kalktıktan sonrasında talimler de dikkatsizlik edilmiş, Mahmut II döneminde ocak talimhanesi bütünüyle lağvedilmiştir.) || Ocak tatarları, yeni padişahın tahta çıkışı vb. mühim vakalar esnasında, saraydan verilen fermanları imparatorluğun çeşitli yerlerine götürmüş olan ulaklara verilen ad. (Bugünkü haberleşme-iletişim araçlarının bulunmasından ilkin ya da yaygınlaşmadığı dönemlerde bu vazife daha çok süratli at devam eden tatarlar tarafınca yerine getirilirdi. Bunlar kısa ceket ve uzun kalpak giyerlerdi.)


*Mad. oc. - MADEN OCAĞI. || Ocak amiri, bir ya da birkaç ocağın işletmesinden ve teknik yönetiminden görevli olan maden mühendisi. || Ocak lokomotifi, çıkarılan cevher ya da kömürü yerüstüne taşımak için kullanılan otomobilleri çeken lokomotif.


*Metalürj. Yer ocağı, eskiden dökme demirin kömürle tekrardan eritildiği arıtma fırını. (Bu aygıtın emek harcama düzeni, yükseltgeyici işleme dayanır.) [Bk. ansikl. böl.]


*Nalbantl. Alaturka nal yapımında çubukları kızdırmakta kullanılan, taş, tuğla ya da betondan, seyyah ya da durağan(durgun) düzenek. (Bk. ansikl. böl.)


*Seram. Kütahya seramikçiliğinde seramik fırınlarına verilen ad.


*Ziraat. Ekim amacıyla içine bir ya da birçok tohum atmak için toprakta oluşturulan çukur. || Bostanda, bahçede vb. her sebze için ayrılmış bölüm. || Ocak usulü ekim, ocaklar açarak meydana getirilen ekim. (Tropikal ülkelerde yaygın olan bir ekim yöntemidir. Avrupa'da ve Türkiye'de bu yöntem bazı ürünler için sebze bahçelerinde kullanılır.)


*ANSİKL. Eskiden yurt denilen çadırlarda yaşayan Türkler, çadırın ortasında oluşturulan bir çukur içinde yakılan ateşle ocak gereksinimini karşılıyorlardı. Bu ateşin dumanı çadırın tepesindeki çangaraktan ııkardı. Yerleşik düzene geçildikten son tandırlar ve evin duvarına gömülmüş bacalı ocaklar yapılmış oldu; bunlar hem ısınmada hem de yiyecek pişirmede kullanılıyordu. Bu ocaklar bilhassa osmanlı mimarlığında, saraylarda, konaklarda, büyük evlerde mimari bir kıymet kazanmıştır; kullanılmadıklarında da odaya güzellik katabilen, çevresiyle beraber tasarlanmış, heybetli ocaklar yapılmış oldu. Osmanlılar'ın Bursa dönemine değin basık bir koni biçiminde olan davlumbazlar (Bursa Ybşll cami hünkâr mahfili), klasik dönemde tavana dek uzanan İnce, uzun bir koni biçimini aldı; ateşlik büyüdü. Ocakların çevresi, davlumbaz ve yaşmak bölümleri alçı kabartmalar, XVII. yy. ortalarından sonrasında da çini kaplamalarla süslendi. Altın yaldızlı, tunç kaplamalı örnekler de vardır (Topkapı sarayı Murat III köşkü). XVIII. yy.'dan sonrasında diğeri mimari öğelerde olduğu şeklinde ocaklarda da barok ve rokoko üslubu egemen oldu. Son dönem osmanlı ocaklarıysa Avrupa şöminelerine benzedi; daha çok mermerden meydana getirilen ocaklarda davlumbaz çıkıntısının yerini ocak ağzının üstünde, iki yandaki desteklere oturan raflar aldı. Topkapı sarayı'nın çeşitli bölümlerinde bu üslupları yansıtan örnekler bulunmaktadır.

Ocaklar çoğu zaman döşemeden 10 santimetre kadar yükseklikte bir set ile bunun üstünde dumanı kavrayıp bacaya ulaştıran yarım koni ya da silindir biçiminde bir davlumbaz ve yaşmaktan oluşuyordu. Bacalarda demir çubuk ya da zincirle kapatılan bir kapak vardı. Ocak ağzının kenarlarında kıvılcımların sıçramasını engellemiş olan siperler bulunurdu. Ek olarak ocağın yanlarında "maşalık" denen oyuklar vardı. Yanlarda, minderli sekilerin üst bölümünde çeşitli eşya konulmuş olan, "tembel deliği", "takçe göz†şeklinde adlarla anılan ve ocak başlangıcında oturan kişinin kolayca erişebileceği oymalı nişler yer alıyordu.

Türk ocakları ateşin havalandırılmasını elde eden düzenekleriyle de dikkati çeker: ocak tabanının altına, pişmiş topraktan künkler yerleştirilir, bu künklerin ağzı dışardan ateşliğe hava sağlayacak halde açık bırakılırdı. Kimi evlerdeyse bu amaçla, ateşlikten odanın zemini ortasına kadar uzanan bir yol açılır, bu yolun ağzı açık bırakılırdı. Ateşin azca yanması istendiğinde bu delik bir taş kapakla örtülürdü.

Günümüzde ocaklann yerini daha çok süs öğesi olarak şömineler ve çeşitli ısınma araçları aldı.


*Folk. Ocağın Anadolu folklorunda mühim bir yeri vardır. Ocağa ilişkin inanışlardan bazıları şaman inanışlarının izlerini taşır. Ocak Anadolu folklorunda evin dirliğini simgeler. Ocağa su dökerek ateş söndürmek iyi sayılmaz, bu şekilde yapılırsa evin dağılacağına, “ocağın söneceğine" inanılır. Ocağı kirletmemeye de itina gösterilir. Ocak, fena güçlerin erişemeyeceği tek yer olarak düşünülür. Bundan dolayı cin vb fena güçlerin etkisiyle hastalanılmış olduğu düşünülenler ocağın yanına yatırılır; yeni doğan çocuklar ocağın çevresinde gezdirilir. Yeni evlilerin ocağının çevrede saygınlık kazanmış sıhhatli ve mutlu bir karı, tarafınca yakılmasının uğur getireceği ne inanılır. Kızlar acele evlenebilsinler di ye ocağın çevresinde dolaşırlar. Yoksulluk tan kurtulmak için zenginlerin ocağındar gizlice ateş çalma, eve bolluk gelmesi içir başkalarının çoğu zaman daha iyi dürümdakilerin ocağından taş alma vb. anane ler bugün de Anadolu'nun bazı kesimlerinde yaşamaktadır. Gün battıktan sonrasında ocaktan ateş vermemek en yaygın inanışlardan biridir; aksi yapılırsa evin bereketinin gideceği düşünülür. Ocak büyü işlemleri için de kullanılır. Fenalık yapılmak istenen kişinin ocağına su atmak, ocağı kirletmek, o kişinin zarara uğramasını sağlayacak en etkin yollardan biri olarak düşünülür. Bazı yörelerde evi yıkılan ya da başka bir yere göçen kişinin ilkin ocak taşını alma geleneği yaygındır.


*Isıbil. Ocak, daha çok yanma odası terimine uygun düşen bir yeri belirtmekle beraber çok kolay ya da çok karmaşık olabilen aygıtlardan ya da organlardan oluşan bir bütündür.

Kömür yakılan geleneksel ocaklarda yakma aygıtı, yakıtı taşıyan ve çubuklarının arasından havanın geçmesini elde eden ızgaradır. Bir yükleme kapısı ocağa kömür doldurup ızgara üstüne yaymaya ve ızgarayı temizlemeye olanak verir. Izgara ek olarak, hem hava giriş odası hem de kül toplama yeri görevi meydana getiren küllüğü yanma odasından ayırır. Küllük kapısı üstünde çoğu zaman, hava girişi için ayarlanabilir delikler bulunur. Çekme sonucu ocakta meydana gelen alçak tazyik, havanın ızgara ve yakıtın arasından geçerek ocağa girmesini sağlar. Izgaranın arka bölümünde yanma odası, ateş köprüsü İle sınırlanmıştır; gazlar fırına ya da kazanın duman kanalına girmeden ilkin buradan geçerek yanmayı tamamlayan bir karışmaya uğrarlar. Kimi ocaklarda bu işlevi, gazları öne doğru yönelten bir kemer görür. Bazı katı yakıtlar için, elle yüklenen kolay ocaklarda bile, basamaklı hususi ızgaralar ya da ızgara yerine delikli tuğlalar kullanmak gerekebilir. Nemli ya da uçucu madde bakımından varlıklı yakıtlar için yanma iki evrede gerçekleşir; ilk evrede bir gazlaşma sözkonusudur (gazojen ocakları). İnce tane haline getirilmiş çok ufak çaplı yakıtlar hava geçmesine büyük bir direnç gösterir. Bunun için yanma, bazı merkezi ısıtma sistemi kazanlarında olduğu şeklinde alçak tazyik tesirinde değilse, ızgara altına kafi basınçta hava göndermek gerekir. Havanın ızgara altına bir üst- basınçla göndermiş olduğu, elle ya da yakıt ağırlığıyla yüklenen ocaklara bilhassa üflemeli ocaklar adı verilir; sadece mekanik ocakların bir çok da üflemelidir.

Elle yükleme yalnız, oldukça büyük parçalar halinde katı yakıtla beslenen düşük kuvvetli ocaklarda git gide uygulanmaktadır. Minik çaplı (tane) kömür yakan ufak ve orta büyüklükteki ocaklarda çoğu zaman bir üfleme vantilatöründen başka mekanik bir organ bulunmaz ve yükleme yakıtın kendi ağırlığıyla gerçekleştirilir. Toz ya da akaryakıt brülörleriyle donatılmadıkları sürece büyük tip endüstri ocaklarının neredeyse tümü mekanik ocaklardır.

Mekanik ocakların tasarımı ve düzenlenişi yakılacak yakıtın türüne ve aşağıdaki problemler için kabul edilecek çözümlere bağlıdır: yakıtın ızgara üstüne yüklenmesi; havanın girişi, dağılımı ve dozunun belirlenmesi; külleri ve cürufları temizleme ve boşaltma. Izgara sabitse yakıtı ızgaranın tüm'yüzeyine yaymak gerekir; kûremeli ocaklar bu ilkeye nazaran yapılmıştır. Izgara arkadan öne doğru hareket ediyorsa yakıtı geriye doğru atmak gerekir. Yanma esnasında ızgara yakıtı öne doğru getirdiğinden besleme arkadan yapılır. Yakıt ocağa çoğu zaman bir yükleme hunisinden bırakılarak ızgaranın (iki tambur üstüne sonsuz bir zincir şeklinde sarılan eklemli çubuklu mekanik ızgara: Babcock ve Wilcox, Roubaix. Harrington tipleri) devamlı hareketiyle sürüklenir ya da bir itecekle ya da çubukların almaşık hareketleriyle eğik bir ızgaranın üstüne itilir. Izgara çoğu zaman ocağın ortasında bulunan bir oluğun her iki yanına yerleştirilmiş eğik iki yan yüzeye ayrılır. Ilkin bu oluk içine itilen yakıt burada yükselir ve oluğun kenarlarını aşarak eğik ızgaralara dökülür; alttan gelen yakıt (alttan beslemeli ocak) yükselme hareketi esnasında hava giriş deliklerinin düzeyini geçer ve yanmakta olan katmana girer. Tüm mekanik ocaklarda, yakıtın ilerleme hızı, kalınlığı ve yanma biçimi, kömürün, ocak çıkışında kül ve cüruf haline dönüşürek bir boşaltma hunisi, çukuru ya da kanalına dökülmesini sağlayacak halde ayarlanır.

Büyük kazan dairelerinde yakıt ocak yükleme hunilerine depolama yerinde mekanik taşıyıcılarla beslenen boşaltma kanallarıyla gönderilir. Cüruflar mekanik ya da hidrolik yolla boşaltılabilir.

Akaryakıt ya da toz yakıt kullanılıyorsa yakma aygıtı çoğu zaman brülördür; bir ya da birçok brülörle donatılmış yanma odası, çoğu zaman nispeten kolay bir biçimdedir ve profili ile boyutları alevin şekline bağlıdır. Toz kömür yakan öteki aygıtlarda ise yakıt, ufak bir ızgaranın üstünde yükselen, hava oranı yüksek bir gaz akımı içine püskürtülür ya da gene ızgara üstündeki hava akımı içinde katı asıltı halinde bırakılır. Öte taraftan, siklon ocaklarda, silindir ya da kesik koni biçimindeki nispeten ufak bir hacim içinde, yüksek sıcaklıklara kadar ısıtılmış yanma havasının etkisiyle çok süratli bir dönme hareketi yaparak sürüklenen yakıt tanecikleri, bu hacmin dibinde bulunan erimiş haldeki cüruf katmanının yüzeyinde yanar. Cüruflar gaz yanışının tamamlandığı ikincil yanma odasının dibinden sıvı halde akarlar.

Yanma odalarının hacmi, tam yanmayı gerçekleştirebilecek büyüklükte olmalıdır. Nitekim ihtiyaç duyulan hacim, yakıt ve yakıcının etkili halde karışmasını sağlayacak kadar küçüktür (yanma ızgara üstünde gerçekleşiyorsa bu hacim, ızgara üstündeki katmanın üstünden açığa çıkan gazlar ve yanıcı parçacıklar için geçerlidir). Brülörlerin biçimi ve düzenlenişi bu karışmayı kolaylaştırabilir: mesela, brülörlerin teğetsel konumları bir burgaç hareketi meydana getirebilir Öte taraftan, yanma odası çeperlerinin yapısı ve büyüklüğü yanma gazlarının ve ortamda katı asıltı halinde bulunabilen kül tanecikleri ile çeperlerin sıcaklığına bağlıdır. Bu sıcaklıklar için çeşitli değerlendirmelerle maksimum ve minimum sıcaklıklar öngörülebilir: yakma koşullan ve yanmanın düşük bir hızla sürdürülmesi, çeperlerin korunması, ısıtma işlemleri için ihtiyaç duyulan ısı düzeyi, buğu üreteçlerinde bilhassa kızdırma sıcaklığı ve küllerin fizyolojik hali için belirlenen koşullar; duruma nazaran, kazanın boru demetlerine yapışmalarını önlemek için, külleri hamur harcı değil de toz halinde tutma yoluna gidilir ya da tersine ocağın altına akmalannı sağlamak için tümüyle sıvılaştırılmalarına çalışılır (erimiş küllü ocaklar). Bunun için ocakta sıcaklığı düşürmeye yarayan ve buharlaşmaya etkin olarak katılan saydam su ekranları ya da yüksek sıcaklığı korumak için ateşe dayanıklı, soğutulmuş yüzeyler kullanılır.

Erimiş küllü ocaklarda alt bölüm bir huni biçimindedir; bu huninin altında sıvı küller su içinde toplanır ve boşaltılmadan ilkin tanecikler halinde katılaşır.


*Metalürj. Yer ocağı. Katı yakıtla karıştırılan cevher ya da metal, hacmi 1-2 M3 olan dikdörtgen biçiminde dar bir beden ye yüklenir. Boru donanımlarından yakıtı yakan, cevheri kavuran ya da metalin arıtılmasını elde eden şiddetli bir hava akımı gönderilir. Yer ocağı eskiden dökme demirden demir üretmede ve kurşun sülfürden kurşun elde etmede yaygın olarak kullanılırdı; kurşun üretiminde kurşun sülfür ilkin hava akımı içinde bölümsel olarak kavrulur ve meydana gelen oksit, sonrasında geride kalan sülfürle tepkimeye sokularak kurşun elde edilirdi. Yer ocağında çalışmak hem zor, hem de verimi düşüktür; bu aygıt bilhassa kesikli üretimler için elverişlidir.


*Nalbantl. Nalbantların kullandığı bu ocaklar tek ya da çift haznelidir ve her haznenin önünde bir su yalağı bulunur; ateşin kolayca yanması ve kızgın kalması için bir körükle donatılmıştır. Körük elle, ayakla, motorla ya da elektrikle çalıştırılır. Ocakların üstünde dumanı çekmek için geniş davlumbazlı bir baca vardır. Eskiden Anadolu'da kullanılan seyyah ocaklar kalınca demir saçtan yapılmış ayaklı bir mangal biçimindeydi.


OCAK
a. (esk. türkç. ot, ateş'ten).

1. Senenin birinci ayı.

2. 1 Ocak, senenin ilk günü, yılbaşı günü.

Kaynak: Büyük Larousse








 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Ocak Nedir?
Ocak Nedir?
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/ocak-nedir.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/ocak-nedir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content