ORTALIK a. 1. Bir hiç kimseye nazaran, içinde bulunulduğu, ve onun görüş alanına giren yer: Ortalık iyice kararmış oldu. Baharla be...
ORTALIK a.
1. Bir hiç kimseye nazaran, içinde bulunulduğu, ve onun görüş alanına giren yer: Ortalık iyice kararmış oldu. Baharla beraber ortalık yeşermeye başladı. Ortalıktan yitmek. Ortalıkta kimseler görünmüyordu. Ortalık alkıştan inledi.
2. Eşyaların, nesnelerin düzeni açısından ele alınan yer: Ortalığı darmadağın etmişsiniz. Ortalığı toplamak. Ortalıkta temiz olan hiçbir şey yok.
3. içinde bulunulan herhangi bir toplumsal ortam: Son kararlar sebebiyle ortalık kaynamaya başladı. Ortalığı yatıştırmak.
4. Ortalık ağarmak, gece bitip sabah olmaya adım atmak: Ortalık ağarırken yola çıktık. || Ortalık düzelmek, cemiyet içindeki kargaşalık, tedirginlik sona ermek: Ortalık düzelir elbet, bu şekilde duracak değil ya. || Ortalık kararmak, akşam olmaya, karanlık çökmeye adım atmak. || Ortalık karışmak, cemiyet içinde ya da devletler içinde ihtilaf, seviye bozukluğu baş göstermek. || Ortalık yatışmak, toplumdaki kargaşa ve düzensizlik sona ererek tertipli bir yaşayış tekrardan adım atmak. || Ortalık yer, her insanın gelip geçmiş olduğu yer: Evleri kasabanın ortalık yerin- deydi. || Ortalığı birbirine katmak, kargaşa çıkararak düzeni bozmak, herkesi birbirine düşürmek. || Ortalığı almak... sarmak, kaplamak: Ortalığı yeni kavrulmuş kahve kokusu sardı. || Ortalığı ... götürmek, bir yerin negatif koşullar içinde bulunduğunu belirtmek için söylenir: Ortalığı bit götürüyor. || Ortalıkta, göz önünde, açıkta, meydanda.
1. Bir hiç kimseye nazaran, içinde bulunulduğu, ve onun görüş alanına giren yer: Ortalık iyice kararmış oldu. Baharla beraber ortalık yeşermeye başladı. Ortalıktan yitmek. Ortalıkta kimseler görünmüyordu. Ortalık alkıştan inledi.
2. Eşyaların, nesnelerin düzeni açısından ele alınan yer: Ortalığı darmadağın etmişsiniz. Ortalığı toplamak. Ortalıkta temiz olan hiçbir şey yok.
3. içinde bulunulan herhangi bir toplumsal ortam: Son kararlar sebebiyle ortalık kaynamaya başladı. Ortalığı yatıştırmak.
4. Ortalık ağarmak, gece bitip sabah olmaya adım atmak: Ortalık ağarırken yola çıktık. || Ortalık düzelmek, cemiyet içindeki kargaşalık, tedirginlik sona ermek: Ortalık düzelir elbet, bu şekilde duracak değil ya. || Ortalık kararmak, akşam olmaya, karanlık çökmeye adım atmak. || Ortalık karışmak, cemiyet içinde ya da devletler içinde ihtilaf, seviye bozukluğu baş göstermek. || Ortalık yatışmak, toplumdaki kargaşa ve düzensizlik sona ererek tertipli bir yaşayış tekrardan adım atmak. || Ortalık yer, her insanın gelip geçmiş olduğu yer: Evleri kasabanın ortalık yerin- deydi. || Ortalığı birbirine katmak, kargaşa çıkararak düzeni bozmak, herkesi birbirine düşürmek. || Ortalığı almak... sarmak, kaplamak: Ortalığı yeni kavrulmuş kahve kokusu sardı. || Ortalığı ... götürmek, bir yerin negatif koşullar içinde bulunduğunu belirtmek için söylenir: Ortalığı bit götürüyor. || Ortalıkta, göz önünde, açıkta, meydanda.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR