Nasreddin Hoca Nedir

Nasreddin Hoca, (Arapça : نصرالدین ya da جحا), (Farsça : ملا نصرالدین ), (Urduca : ملا نصرالدین), (Uygurca ...

Nasreddin Hoca, (Arapça : نصرالدین ya da جحا), (Farsça : ملا نصرالدین ), (Urduca : ملا نصرالدین), (Uygurca : نەسىرىدىن ئەپەندى ) (Osmanlı Türkçesi : نصر الدين خواجه NasreddÄ«n Hodja)
Türk halk bilgesi. Halk dilinde, duygu ve inceliği içeren, gülmece türünün öncüsü olmuştur.

Orta Çağ (13. yüzyıl ya da 14. yüzyıl civarı) döneminde Akşehir ve Konya'da, Selçuklu ya da Osmanlı Devleti egemenliği altında var olduğuna inanılan bir Türk figürüdür. Nasreddin Hoca gülünç hikayeleri ve fıkralarıyla hatırlananan hem de popülist bir felsefeci olan bilgeydi.

Nasreddin Hocanın Yaşamı


Sivrihisar'ın Hortu yöresinde dünyaya geldi, Akşehir'de öldü. Babası Hortu köyü imamı Abdullah Efendi, anası aynı köyden Sıdıka Hatun'dur. Ilkin Sivrihisar'da medrese öğrenimi görmüş oldu, babasının ölümü üstüne Hortu'ya dönerek köy imamı oldu. 1237'de Akşehir'e yerleşerek, Seyyid Mahmud Hayrani ve Seyyid Hacı İbrahim'in derslerini dinledi, İslam diniyle ilgili çalışmalarını sürdürdü. Bir söylentiye nazaran medresede ders okuttu, kadılık görevinde bulunmuş oldu. Bu görevlerinden dolayı kendisine Nasuriddin Hâce adı verilmiş, sonradan bu ad Nasreddin Hoca biçimini almıştır. Onun yaşamıyla ilgili bilgiler, halkın kendisine olan aşırı sevgisi yüzünden, söylentilerle karışmış, yer yer muhteşem nitelikler kazanmıştır. Bu söylentiler içinde, onun Selçuklu sultanlarıyla tanıştığı, Mevlânâ Celâleddin ile yakınlık kurduğu, kendisinden minimum yetmiş yıl sonrasında yaşayan Timur'la konuşmuş olduğu, birkaç yerde birden görünmüş olduğu bile vardır.

Nasreddin Hoca'nın kıymeti, yaşamış olduğu vakalarla değil, gerek kendisinin, gerek halkın onun ağzından söylediği gülmecelerdeki anlam, yergi ve alay öğelerinin inceliğiyle ölçülür. Onun olduğu ileri sürülen gülmecelerin incelenmesinden, bunlarda geçen sözcüklerin açıklanışından anlaşıldığına nazaran o, belli bir devrin değil Anadolu halkının yaşama biçimini, komedi öğesini, alay ve eğlenme türünü, övgü ve yergi becerisini dile getirmiştir. Onunla ilgili gülmeceleri oluşturan öğelerin odağı sevgi, yergi, övgü, alaya alma. Komik duruma düşürme, kendi kendiyle çelişkiye sürükleme, Şžeriat'ın katılıkları karşısında çok ince ve iğneli bir söyleyişle yumuşaklığı yeğlemedir. O, bu tarz şeyleri söylerken alim, bilgisiz, açıkgöz, uysal, vurdumduymaz, utangaç, atak, şaşkın, kurnaz, korkak, atılgan şeklinde çelişik niteliklere bürünür. Bilhassa karşısındakinin durumuyla çelişki içinde bulunma, gülmecelerinin egemen öğesidir. Bu öğeler Anadolu insanının, belli vakalar karşısındaki tutumun yansıtan, fikir ürünlerini oluşturur. Nasreddin Hoca, halkın duygularını yansıtan, bir gülmece odağı olarak ortaya çıkarılır. Söyletilen şahıs, söyletenin ağzını kullanır, böylece halk Nasreddin Hoca'nın diliyle kendi sesini duyurur.

Nasreddin Hoca, tüm gülmecelerinde, soyut bir varlık olarak değil, yaşanmış, yaşanmış olan bir vakayla, bir olguyla bağlantılı bir şekilde ortaya çıkar. Vaka karşısında duyulan tepkiyi ya da onayı gülmece türlerinden biriyle dile getirir. Şahit olduğu vakalar, çoğu zaman, halk içinde geçer. Hoca soyluların, yüksek saray çevresinde bulunanların aralarına ya çok seyrek girer ya da asla girmez. Sözgelişi onun tanıştığı söylenen Selçuklu sultanlarıyla ilgili gülmecesi yoktur. Timur'la ilgili "hamam, Timur ve peştemal" gülmecesi de, Timur'dan çok ilkin yaşamış olduğu için, sonradan üretilmiştir. Halk beğenisi Hoca'yı Timur şeklinde çevresine korku salan bir imparatorun karşısına hamamda çıkarak, "kızım sana söylüyorum, gelinim sen işit" türünden bir yergi yaratmıştır. Burada yerilen, dolaylı olarak, kendi toplumun, halkın üstünde gören saray insanlarıdır.

Nasreddin Hoca gülmecelerinde dile gelen, onun kişiliğinde, halkın duygularını yansıtan başka bir özellik de eşeğin yeridir. Hoca eşeğinden ayrı düşünülemez, onun taşıtı, bineği olan eşek gerçekte bir yergi ve alay öğesidir. Anadolu insanının yarattığı gülmece ürünlerinde atın yeri yoktur denilebilir. Eşek, acıya, sıkıntıya, dayağa, açlığa katlanışın en yaygın simgesidir. Soyluların, sarayların çevresinde üretilmiş gülmecelerde eşek bulunmaz, oysa at geniş bir yer meblağ. Bu mevzuda, başka bir çelişki sergilenir, gülmecede güldürücü unsur ile yerici unsur yanyana getirilir. Bunun örneği de kendisinden eşeği isteyen köylüye, "eşek evde yok" diyince ahırda onun anırmasını duyan köylünün "işte eşek ahırda" diye diretmesi karşısında, Hocanın "eşeğin sözüne mi inanacaksın benimkine mi" demesidir.

Onun gülmecelerinde, kaba sofuların "ahret" le ilgili inançları da mühim bir yer meblağ. "Fincancı Katırları", "Ben Sağlığımda Hep Burdan Geçerdim" başlıklı gülmeceler katı bir inanç karşısındaki duyguyu açığa vurur. Toplumda neye ehemmiyet verildiğini özetleyen "Ye Kürküm Ye" gülmecesi, Hoca'nın dilinde, halkın tepkisini gösterir.

Nasreddin Hoca'nın tesiri tüm cemiyet kesimlerine yayılmış, "İncili Çavuş", "Bekri Mustafa", "Bektaşi" şeklinde çok değişik yörelerin duygularını yansıtan gülmece türlerinin doğmasına olanak elde etmiştir. Bunlardan ilk ikisi saray çevresinin oldukça kaba beğenisini, üçüncüsü de gene halkın Şžeriat'ın katılığına karşı duyduğu tepkiyi dile getirir. Akşehir, Nasreddin Hoca ile adını Dünya'ya duyurmuştur. 1208-1284 yıllarında Akşehir'de yaşayan meşhur düşünür ve gülmece ustası Nasreddin Hoca anısına yaşatmak için internasyonal ve ulusal düzeyde kutlamalar ve festivaller düzenlenmektedir.

Nasreddin Hoca'nın Kişiliği


Nasreddin Hoca, insanlara doğru yolu gösteren, iyilikleri bildiren, doğruya sevkeden ve kötülüklerden sakındıran bir veli idi. Bu işi yaparken tabiatı icabı kendisine özgü bir yol tutmuştur. Böylece hakkın anlatılması ve cemiyetteki bozuk yönlerin düzeltilmesi için, meseleyi halkın anlayacağı bir dil ve üslub ile, oldukça manidar latifeler halinde kısa ve öz olarak dile getirmiştir. Latifeleri hikmet ve öğrenek dolu birer darb-i mesel gibidir. Bu bakımdan adına uydurulan edep dışı ve nükteden uzak bir ekip fıkraların onunla ilgisi yoktur. Manidar latifeleri ilkin yakın cevresinde şifahi olarak dilden dile dolaşmış, sonraları git-gide yayılmış ve zaman içinde bir ekip değişikliğe uğramıştır. Bu sebeple onun olmayan bir ekip bayağı fıkralar da ona mal edilerek anlatılmıştır. Meydana getirilen bilimsel emekler, onun ilim ve edeb sahibi bir veli olması, söz mevzusu bayağı kolay fıkraları söylemediğini açıkca göstermektedir. Ek olarak, Nasrettin Hoca´nın efsanevi bir şahıs değil, on üçüncü asırda Anadolu Selçukluları zamanında yaşamış salih bir müslüman bulunduğunu ortaya çıkarmıştır. Bundan dolayı onun nükteleri, bir insanoğlunun başından geçen komik hadiselerin ifadesi değil, görünüşte güldürücü aslında ince hikmetleri dile getiren, düşündürücü latifelerdir. Ek olarak Türk milletinin zeka inceliğini, nükte enerjisini en iyi şekilde yansıtan bu nüktelerin belirli vasfı; Allahü tealanın komut ve yasaklarını bir latife üslubu ile bildirmesidir. Bu latifelerin toplandığı eserlerden biri, Londra´da British Museum´da. Haza Terceme-i Nasreddin Efendi Rahme başlıklı yazma eserdir. Sadece bu eserdeki latifelerin bir kısmı, onun üslubuna ve nükte tekniğine uymamaktadır. Nitekim eserin sonunda bu durum: "İşte Nasreddin Efendinin kibar-ı evliyadan (Evliyanın Büyüklerinden) olduğuna şek ve kuşku yoktur. Merhumun bu kıssalardan haberi var yok bu şekilde yazmışlar. Her kim okuyup tamamında bu merhumun ruhu için bir Fatiha bağışlarsa, Hak sübhane ve teala ol kimsenin ahir ve akibetini hayr eyleye" şeklinde belirtilmiştir. Ek olarak, Nasreddin Hoca adlı eserde başka nüktelerine yer verilmiştir.

Nasreddin Hoca, fert ve toplumu her yönüyle çok iyi tanımış, insanların aile, komşuluk, dostluk, ticari münasebetlerine ilişik cemiyette görmüş olduğu aksak yönleri düzeltmek ve tembih etmek maksadıyla nüktelerle dile getirmiş, düşünmeye ve doğruya sevk etmiştir. Sosyologlar ve psikologlar, insanı ve cemiyeti tanıyıp, çeşitli yanlarını incelemek için onun latifelerinden çok istifade etmişlerdir.

Nasreddin Hoca fıkraları, batı dillerine de çevrilmiş ve bu dillerde Hoca hakkında önemli neşriyat yapılmıştır. Bunlar içinde Pierre Mille´in Nasreddin et son epouse adlı kitabı, Edmonde Savussey´in La Litterature Populaire Turque adlı eserindeki Nasreddin Hoca kısmı, Jean Paul Carnier´in Nasreddin Hoca et ses Histoires Turques adlı eserleri zikretmek yerinde olur.

Evliya Çelebi, Nasreddin Hoca hakkında şöyleki der;

(Akşehir'de), büyük din adamı ve kıymetli zat "El-Mevla Hazret's şeyh Hoca Nasreddin"'in kabri vardır. Kendisi Akşehirlidir. Gazi Hüdavendigar[4]'a yetişip, Yıldırım Han zamanında şöhret bulmuştur. Erdem sahibi olup, hazırcevap, keramet sahibi, felsefeci, din ve dünya işlerini beraber ve eksiksiz yürüten büyük bir zat idi. Timurlenk ile bir görüşmede bulunmuştur. Timur Han, O'nun şerefli sohbetlerinden hoşlanırdı. Bu sebeple, o büyük bilginin hatırı için Akşehir'i yağma ettirmemiştir. Büyük hocanın sözleri ve latifeleri, tüm lisanlarda atasözü olarak söylenir.(...)Yıldırım Han'ın vefatından sonrasında, Çelebi Sultan Mehmed zamanında dünyadan göç etmiştir. Akşehir dışındaki kubbeli türbesine defnolunmuştur. Dört tarafı parmaklıkla çevrilidir. Tanrı rahmet eylesin.

Nasreddin Hoca Fıkraları



O ZAMAN BAŞžKA

Hoca’nın kadılık yapmış olduğu sıralarda bir adam gelmiş:
-Hoca efendi demiş,size bir şey danışacağım.
-Buyrun mesele.
Demiş Hoca, adam sözünü sürdürmüş:
-Geçen gün , komşuların size ilişik bulunduğunu söyledikleri bir inek, tarlada bizim ineğin karnını vurup öldürmüş. Şžimdi ne yapmam gerek?
Hoca , sakallarını sıvazlayıp bir an düşündükten sonrasında :
-Hayvan bu, demiş, dava edecek değilsin ya!..
-Teşekkür ederim kadı efendi.
-Sahibinin de bu işte suçu yok;ne bilsin bu şekilde olacağını?
Insanın yüzü gülmüş, yine söze başlamadan ilkin:
-Kusura bakma kadı efendi, demin ben bir yanlışlık yaptım, ölen inek benimki değil, seninki imiş.
Hoca , yerinden doğrulup:
-Bak demiş, şimdi iş değişti. O halde verin raftaki kara kaplı kitabı da hele bir bakalım! ...

SUBAŞžINI EŞžEÄžİ

Eşeği kaybolan Subaşı, çok öfkeli olmuş:
-Acele benim hayvanımı bulun, yoksa karışmam! Diye bağırmaya başlamış.
Herkesi bir telaş , bir korkudur almış. Eşeği aramak için dört bir tarafa dağılan Akşehirliler , yolda Hoca’ya rastlamışlar:
-Aman Hocam, bizlere yardım et. Yolda sahipsiz bir eşek bulursan derhal yakala n’olur.
-Eşek kimin?
-Subaşının.
Demişler. Hoca da: “Peki ararım” demiş ve türkü söyleye söyleye yolunu sürdürmüş. Karşısına çıkan bir köylü :
-Hocam, bu şekilde türkü söyleyerek ne yapıyorsun?
Diyince ,Hoca:
-Subaşının kaybolan eşeğini arıyorum!
Demiş. Adam , gene sormuş:
-Peki , bu şekilde türkü söyleyerek eşek mi aranır a Hoca?
-El elin eşeğini normal olarak türkü söyleyerek arar. Hele eşek zorla aranıyorsa. Üstelik Subaşınınsa....

EŞžEÄžE NEDEN TERS BİNMİŞž

Bigün Hoca, eşeğine binerek , arkasına takılan bir kısım insanlarla beraber, camiden eve dönerken ansızın durur, hayvandan iner ve yüzü insanlara dönük olarak eşeğe ters biner, kısaca semere ters oturur. Bunu görenler yapmış olduğu hareketin nedenini merak ederler. Hoca şöyleki der:
-Düşündüm taşındım, eşeğime bu şekilde binmeye karar verdim zira saygısızlığı asla sevmem. Siz önüme düşseniz, arkanızı bana dönmüş olacaksınız; usulsüzlük saygısızlık olur. Ben önde gitsem, size arkamı çevirmiş olacağım ki bu da doğru değildir. Bu şekilde ters bindiğim süre ise hem ben önünüzden giderim, siz de ardımdan gelmiş olmuş olursunuz; hem de karşı karşıya bulunuruz!

PERDEYİ BEN BULDUM

Bir ahbap topluluğunda Hoca’nın eline iş olsun diye bir saz tutturmuşlar:
-Hadi bizlere güzel güzel bir şeyler çal da dinleyelim!
Demişler. Hoca sazı eline alınca mızrabı bir aşağı bir yukarı teller üstünde rastgele dolaştırmağa ve böylece garip garip sesler, gıcırtılar çıkarmağa başlamış:
-Aman Hoca demişler, saz söylediğin bu şekilde mi çalınır? Perdeler üstünde usuliyle gezinmek gerek ...
Hoca , elindeki sazı dımbırdatmağı sürdürürken:
-Onlar perdeyi bulamazlar, aramak için gezinip dururlar. Ben buldu işte. Niçin boşu boşuna gezinip durayım, demiş. Gülmüş.

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Nasreddin Hoca Nedir
Nasreddin Hoca Nedir
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/nasreddin-hoca-nedir.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/nasreddin-hoca-nedir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content