PARALAMAK g. f. (fars. pare, parça' dan). 1. Bir hayvanı, bir insanı, bir şeyi paralamak, parça parça etmek; parçalamak: Kedi ya...
PARALAMAK g. f. (fars. pare, parça' dan).
1. Bir hayvanı, bir insanı, bir şeyi paralamak, parça parça etmek; parçalamak: Kedi yakaladığı kuşu anında paraladı
2. Bir kimsenin elini, yüzünü vb. paralamak, yara bere içinde bırakmak.
3. Bir şeyi paralamak, onu eskitmek: Yeni ayakkabılarını on günde paraladı.
4. Kendini paralamak, bir şey çin, bir şeyi elde etmek için büyük bir çaba göstermek.
5. Yüreğini, içini paralamak, çok üzmek.
* paralanmak edilg. f.
1. Parça parça edilmek ya da yara bere içinde kalmak.
2. Eskimek, yıpranmak.
3. Yüreği, içi paralanmak, çok üzülmek.
* paralanmak dönşl. f. Bir işte aşırı bir itina göstermek, emek harcamak, bir şey ya da bir kimse için çok çalışıp çabalamak, didinmek: Fedakâr bir anne, evlatları için paralanıyor.
* paralatmak ettirg. f. Parça parça ettirmek.
1. Bir hayvanı, bir insanı, bir şeyi paralamak, parça parça etmek; parçalamak: Kedi yakaladığı kuşu anında paraladı
2. Bir kimsenin elini, yüzünü vb. paralamak, yara bere içinde bırakmak.
3. Bir şeyi paralamak, onu eskitmek: Yeni ayakkabılarını on günde paraladı.
4. Kendini paralamak, bir şey çin, bir şeyi elde etmek için büyük bir çaba göstermek.
5. Yüreğini, içini paralamak, çok üzmek.
* paralanmak edilg. f.
1. Parça parça edilmek ya da yara bere içinde kalmak.
2. Eskimek, yıpranmak.
3. Yüreği, içi paralanmak, çok üzülmek.
* paralanmak dönşl. f. Bir işte aşırı bir itina göstermek, emek harcamak, bir şey ya da bir kimse için çok çalışıp çabalamak, didinmek: Fedakâr bir anne, evlatları için paralanıyor.
* paralatmak ettirg. f. Parça parça ettirmek.
Kaynak: Büyük Larousse
Istılah Paralamak Nedir?
YORUMLAR