parfüm isim Fransızca parfum 1 . Güzel koku: "Parfüme bulanmış bir ter, boyalı suratlarından buharlaşıyor."- A. İlhan ...
parfüm
isim Fransızca parfum
1 . Güzel koku:
"Parfüme bulanmış bir ter, boyalı suratlarından buharlaşıyor."- A. İlhan.
Parfüm ve Parfüm Kullanımının İncelikleri
Erkekler iç;in Parfüm ve Deodorant
Parfüm ve Tarihçesi
Parfüm , 4000 Yıl Ilkin Sümerler Tarafınca Geliştirildi
Sümerler, dünyada ilk damıtma ve ekstraksiyon tekniklerini geliştiren medeniyettir. Bu tekniklerle güzel kokulu bitkilerin özünü çıkarmayı keşfettiler.
Parfümden Ilkin Güzel Kokulu Tütsüler Kullanılırdı
Ateşin keşfinden sonrasında ağaç ve çalıları yakan insanoğlu bazı bitkilerin güzel kokular yaydığını fark etti. Sadece bu ağaç ve bitkileri tanıyıp onlardan tütsü yapmaları uzun seneler aldı. Çinliler'in Neolitik Dönem'de (Yeni Taş Devri) tütsü yakmayı bilmiş olduğu ve M.Ö. 2.000'den itibaren de dinsel amaçla yaktıkları biliniyor. Tarçın ve günlük ağacından yaptıkları tütsüleri yaktıklarını gösteren belgeler var. Tütsü yakmayı Çinliler'den öğrenen Hintli ve Mısırlılar için tütsü, günlük yaşamın parçası olmuştu. Mısır'da 6-7 bin senelik mezarlarda tütsü yapmakta kullanılan ağaç reçineleri bulunmuş oldu. Babilliler de tütsü kullanırdı. Tütsü, Çinliler'den sonrasında öteki kültürler tarafınca da dinsel amaçla, hastalık tedavisinde ve fena ruhları uzaklaştırmak için kullanıldı. Tütsü yaygınlaştıktan sonrasında insanoğlu çiçek, nebat ve ağaçlardaki güzel kokulu özleri çıkarmanın yollarını da aramaya başladı.
Dünyanın en eski damıtma aleti (Sümerler- M.Ö. 3500)
Sümerler Damıtma ve Ekstraksiyon Cihazlarıyla Parfüm üretti
Parfüm yapmak, Sümerler'in damıtma ve ekstraksiyon tekniklerini keşfi yardımıyla gerçekleşti. Sümerler, damıtma cihazını M.Ö. 3.500'de kullanıyordu. Bu aygıt çift dudaklı seramik bir saksıya benziyordu. İçine şarap konulup kapağı kapatıldıktan sonrasında alttan ısıtılan cihazın, üstteki iki dudağı içinde damıtılmış alkol toplanıyordu. Şarabın içine kuru çiçek konulup beraber damıtılarak alkolle karışık halde nebat esansı elde edilebiliyordu. Ekstraksiyon aleti da damıtma aleti benzer biçimde çift dudaklı bir saksıya benziyordu ve iki dudak içinde saksının içine doğru açılmış 5-6 delik vardı. Cihazın içine şarap ya da bira konulduktan sonrasında kuru çiçek ya da kokulu ağaç kabukları cihazın iki dudağı arasına yerleştirilirdi. Kapağı kapatılan aygıt alttan ısıtılınca buharlaşan alkol kapağa çarpıp sıvılaşarak iki dudak arasındaki çiçek ya da kabuktaki kokulu yağları (esansiyel yağ) çözüyordu. Alkolde çözülen kokulu yağlar iki dudak arasındaki delikten kabın içine akıyordu. Alttan ısınan alkol yeniden buharlaşıp aynı işlemi onlarca defa tekrarladığı için çiçek ya da kabuktaki kokulu yağın tamamına yakını alkolde çözünüp kabın içinde birikiyordu. Kabın içinde biriken kokulu yağ, olduğu benzer biçimde ya da alkolü uçurulduktan sonrasında parfüm olarak kullanılmaktaydı. Sadece Sümerler önceleri parfümü güzel kokmak için değil vücutlarını yağlamak için kullandı. Bundan dolayı kokulu yağların fena ruhları uzaklaştırıp kendilerini güçlendireceğine inanıyorlardı. Parfümlerle ölülerin de vücudu yağlanırdı.
Yazılı kayıtlarda adı geçen dünyanın en eski parfüm yapımcısı, M.Ö. 2. bin yılda yaşamış olan Tapputi adlı Babilli bir karı kimyacıdır. Ortalama 4 bin yıl evvelinde kalan başka bir parfüm atölyesi ve damıtma cihazları 2005'te Kıbrıs'ın kuzeyindeki Pyrgos nahiyesinde bulunmuş oldu.

Mısır'da nilüfer çiçeği parfümü meydana getiren hanımefendiler
Abbasiler Süreci'nde Arap Kimyacılar Parfümü Avrupa'ya TanıttıÖnceleri fena ruhları uzaklaştırıp tanrılara yakınlaşmak için kullanılan parfüm, ondan sonra Mısır ve Babil'de yalnızca güzel kokmak amacıyla kullanıldı. Abbasi Halifesi Harun Reşit'in kimyacısı El Cabir, periyodunun en gelişmiş kimya laboratuvarına sahipti. Yazdığı kitaplarla, Avrupalılar'ın kimyanın prensiplerini anlamasını sağlamıştı. Onun modernleştirdiği damıtma ve ekstraksiyon teknikleriyle, parfüm için lüzumlu uçucu yağları üretmek kolaylaştı. Yazdığı 100'den fazla kitabın 70'ini Avrupalılar Latince'ye çevirdi. Abbasi periyodunun öteki mühim kimyacısı El Kindi'dir ve onun Kitab Kimya al-Itr Wat-Tas'Isdat adlı eseri parfüm yapma ve damıtma hakkındadır. Avrupalılar El Cabir ve El Kindi'nin kitaplarından kimya tekniklerini ve parfüm yapmayı öğrendi. Ilkin İtalya'daki bazı rahipler M.S. 1200'lerde Arap kimyacıların teknikleriyle parfüm halletmeye başladı. Macar kraliçesi Elizabeth'in isteği üstüne 1370'te “Macar Suyu†isminde olan bir kolonya ürettiler. Fransa'da parfüm üretimi 16. yüzyılda İtalyan uzmanlarca geliştirildi. Parfüm için lüzumlu çiçekler de Fransa'da yetiştirildi ve Fransa parfüm merkezi oldu. Orta Çağ'da sık banyo yapmayan Fransızlar, vücut kokularını parfümle kapatmak için bol miktarda parfüm kullanırdı. Günümüzde Avrupa'nın parfüm merkezi İtalya ve Fransa'dır. Parfüm kelimesi, Latince “perfumum†doğrusu buharın içinden kelimesinden gelir.

Almanya- Köln'de üretilen dünyanın ilk kolonyasının bir reklamı
İçerdikleri aromatik madde miktarına gore ticari ürünler değişik şekilde adlandırılır.
Esans: %20'den fazla, Eau de Parfume: %15, Eau de Toilette: %10, Eau de Cologne: %5 ve tıraş losyonu: %1 aromatik madde ihtiva eder. Esans, çiçek ve kokulu bitkilerden elde edilmiş uçucu yağlardır ve damıtma ya da sıkma yöntemiyle elde edilirler. Kimi zaman karışım fermente edilir ve kokunun kalıcılığını elde eden sabitleştirici (fiksatif) eklenmiş olur. Parfüm, değişik oranlarda alkol ve değişik esanslar karıştırılarak yapılır. İngiltere Kralı VIII. Henry ve ondan sonra tahta geçen kızı I. Elizabeth hususi parfümler ürettirirdi. Kolonya, Almanya'nın Köln kentinde berberlik meydana getiren İtalyan G. P. Feminis'in 1709'da ürettiği ve “Eau de Cologne†(Köln Suyu) adıyla malum karışımdır. Alkolde çözülmüş limon, turunç, portakal ve bergamot esansları içeren karışım, öteki ülkelerdeki benzerürünlere de kolonya denilmesine niçin oldu. Kolonya bigün içinde meşhur olunca İtalyan berber, yeğeni Farina'yı işin başına getirip işi büyüttü. Yedi yıl savaşları esnasında Fransız, Avusturyalı ve Rus askerler kolonyayı ülkelerine götürüp tanıttı. Fransa Kralı XV. Louis- Madame du Barry ve Napolyon- Josephine çiftleri de kolonyayı çok severdi. Napolyon'un günde bir şişe tükettiği söylentisi talebi artırdı ve kolonya Fransa'da da üretilmeye başlandı.

Fransa Kralı XV. Louis (1710-1774)
Sümerler, dünyada ilk damıtma ve ekstraksiyon tekniklerini geliştiren medeniyettir. Bu tekniklerle güzel kokulu bitkilerin özünü çıkarmayı keşfettiler.
Parfümden Ilkin Güzel Kokulu Tütsüler Kullanılırdı
Ateşin keşfinden sonrasında ağaç ve çalıları yakan insanoğlu bazı bitkilerin güzel kokular yaydığını fark etti. Sadece bu ağaç ve bitkileri tanıyıp onlardan tütsü yapmaları uzun seneler aldı. Çinliler'in Neolitik Dönem'de (Yeni Taş Devri) tütsü yakmayı bilmiş olduğu ve M.Ö. 2.000'den itibaren de dinsel amaçla yaktıkları biliniyor. Tarçın ve günlük ağacından yaptıkları tütsüleri yaktıklarını gösteren belgeler var. Tütsü yakmayı Çinliler'den öğrenen Hintli ve Mısırlılar için tütsü, günlük yaşamın parçası olmuştu. Mısır'da 6-7 bin senelik mezarlarda tütsü yapmakta kullanılan ağaç reçineleri bulunmuş oldu. Babilliler de tütsü kullanırdı. Tütsü, Çinliler'den sonrasında öteki kültürler tarafınca da dinsel amaçla, hastalık tedavisinde ve fena ruhları uzaklaştırmak için kullanıldı. Tütsü yaygınlaştıktan sonrasında insanoğlu çiçek, nebat ve ağaçlardaki güzel kokulu özleri çıkarmanın yollarını da aramaya başladı.
Dünyanın en eski damıtma aleti (Sümerler- M.Ö. 3500)
Sümerler Damıtma ve Ekstraksiyon Cihazlarıyla Parfüm üretti
Parfüm yapmak, Sümerler'in damıtma ve ekstraksiyon tekniklerini keşfi yardımıyla gerçekleşti. Sümerler, damıtma cihazını M.Ö. 3.500'de kullanıyordu. Bu aygıt çift dudaklı seramik bir saksıya benziyordu. İçine şarap konulup kapağı kapatıldıktan sonrasında alttan ısıtılan cihazın, üstteki iki dudağı içinde damıtılmış alkol toplanıyordu. Şarabın içine kuru çiçek konulup beraber damıtılarak alkolle karışık halde nebat esansı elde edilebiliyordu. Ekstraksiyon aleti da damıtma aleti benzer biçimde çift dudaklı bir saksıya benziyordu ve iki dudak içinde saksının içine doğru açılmış 5-6 delik vardı. Cihazın içine şarap ya da bira konulduktan sonrasında kuru çiçek ya da kokulu ağaç kabukları cihazın iki dudağı arasına yerleştirilirdi. Kapağı kapatılan aygıt alttan ısıtılınca buharlaşan alkol kapağa çarpıp sıvılaşarak iki dudak arasındaki çiçek ya da kabuktaki kokulu yağları (esansiyel yağ) çözüyordu. Alkolde çözülen kokulu yağlar iki dudak arasındaki delikten kabın içine akıyordu. Alttan ısınan alkol yeniden buharlaşıp aynı işlemi onlarca defa tekrarladığı için çiçek ya da kabuktaki kokulu yağın tamamına yakını alkolde çözünüp kabın içinde birikiyordu. Kabın içinde biriken kokulu yağ, olduğu benzer biçimde ya da alkolü uçurulduktan sonrasında parfüm olarak kullanılmaktaydı. Sadece Sümerler önceleri parfümü güzel kokmak için değil vücutlarını yağlamak için kullandı. Bundan dolayı kokulu yağların fena ruhları uzaklaştırıp kendilerini güçlendireceğine inanıyorlardı. Parfümlerle ölülerin de vücudu yağlanırdı.
Yazılı kayıtlarda adı geçen dünyanın en eski parfüm yapımcısı, M.Ö. 2. bin yılda yaşamış olan Tapputi adlı Babilli bir karı kimyacıdır. Ortalama 4 bin yıl evvelinde kalan başka bir parfüm atölyesi ve damıtma cihazları 2005'te Kıbrıs'ın kuzeyindeki Pyrgos nahiyesinde bulunmuş oldu.
Mısır'da nilüfer çiçeği parfümü meydana getiren hanımefendiler
Abbasiler Süreci'nde Arap Kimyacılar Parfümü Avrupa'ya TanıttıÖnceleri fena ruhları uzaklaştırıp tanrılara yakınlaşmak için kullanılan parfüm, ondan sonra Mısır ve Babil'de yalnızca güzel kokmak amacıyla kullanıldı. Abbasi Halifesi Harun Reşit'in kimyacısı El Cabir, periyodunun en gelişmiş kimya laboratuvarına sahipti. Yazdığı kitaplarla, Avrupalılar'ın kimyanın prensiplerini anlamasını sağlamıştı. Onun modernleştirdiği damıtma ve ekstraksiyon teknikleriyle, parfüm için lüzumlu uçucu yağları üretmek kolaylaştı. Yazdığı 100'den fazla kitabın 70'ini Avrupalılar Latince'ye çevirdi. Abbasi periyodunun öteki mühim kimyacısı El Kindi'dir ve onun Kitab Kimya al-Itr Wat-Tas'Isdat adlı eseri parfüm yapma ve damıtma hakkındadır. Avrupalılar El Cabir ve El Kindi'nin kitaplarından kimya tekniklerini ve parfüm yapmayı öğrendi. Ilkin İtalya'daki bazı rahipler M.S. 1200'lerde Arap kimyacıların teknikleriyle parfüm halletmeye başladı. Macar kraliçesi Elizabeth'in isteği üstüne 1370'te “Macar Suyu†isminde olan bir kolonya ürettiler. Fransa'da parfüm üretimi 16. yüzyılda İtalyan uzmanlarca geliştirildi. Parfüm için lüzumlu çiçekler de Fransa'da yetiştirildi ve Fransa parfüm merkezi oldu. Orta Çağ'da sık banyo yapmayan Fransızlar, vücut kokularını parfümle kapatmak için bol miktarda parfüm kullanırdı. Günümüzde Avrupa'nın parfüm merkezi İtalya ve Fransa'dır. Parfüm kelimesi, Latince “perfumum†doğrusu buharın içinden kelimesinden gelir.
Esans, Parfüm ve Kolonya
İçerdikleri aromatik madde miktarına gore ticari ürünler değişik şekilde adlandırılır.
Esans: %20'den fazla, Eau de Parfume: %15, Eau de Toilette: %10, Eau de Cologne: %5 ve tıraş losyonu: %1 aromatik madde ihtiva eder. Esans, çiçek ve kokulu bitkilerden elde edilmiş uçucu yağlardır ve damıtma ya da sıkma yöntemiyle elde edilirler. Kimi zaman karışım fermente edilir ve kokunun kalıcılığını elde eden sabitleştirici (fiksatif) eklenmiş olur. Parfüm, değişik oranlarda alkol ve değişik esanslar karıştırılarak yapılır. İngiltere Kralı VIII. Henry ve ondan sonra tahta geçen kızı I. Elizabeth hususi parfümler ürettirirdi. Kolonya, Almanya'nın Köln kentinde berberlik meydana getiren İtalyan G. P. Feminis'in 1709'da ürettiği ve “Eau de Cologne†(Köln Suyu) adıyla malum karışımdır. Alkolde çözülmüş limon, turunç, portakal ve bergamot esansları içeren karışım, öteki ülkelerdeki benzerürünlere de kolonya denilmesine niçin oldu. Kolonya bigün içinde meşhur olunca İtalyan berber, yeğeni Farina'yı işin başına getirip işi büyüttü. Yedi yıl savaşları esnasında Fransız, Avusturyalı ve Rus askerler kolonyayı ülkelerine götürüp tanıttı. Fransa Kralı XV. Louis- Madame du Barry ve Napolyon- Josephine çiftleri de kolonyayı çok severdi. Napolyon'un günde bir şişe tükettiği söylentisi talebi artırdı ve kolonya Fransa'da da üretilmeye başlandı.
Fransa Kralı XV. Louis (1710-1774)
Sümerlerden günümüze ulaşan parfüm ve güzel kokulu ürün alışkanlığı, mühim bir pazar yarattı. Günümüzde senelik parfüm tüketimi 27 milyar dolara ulaştı.
Prof. Dr. Ural Akbulut ODTü Kimya Kısmı
Prof. Dr. Ural Akbulut ODTü Kimya Kısmı
PARFüM a. (fr. parfüm'den). Çoğu zaman aromatik ürünler (konsantre) ile koku taşımaya ve yaymaya yarayan etil alkolün karışımından oluşan, bedene sürmek için kullanılan hoş kokulu ürün; koku.
*ANSİKL. Parf. Bir parfümün üretiminde, değişik sanayilerle ilgili olan üç aşama yer alır:
1. Organik hammaddelerin işlenmesi. Hammaddeler hayvansal (amber, miskkedisi, castoreum, misk, vb.) ya da bitkisel kökenli olabilir. Bitkisel kökenli olması durumunda özüf, çiçeklerden (yasemin, gül, süm- bülteber, vb.), yapraklardan (tefarikotu, nane, limonotu, vb.), tohumlardan (kişnişotu, karabiber, kimyon, vb.), odundan (santal, sedir, vb.), köklerden (sakalotu, zambak, zencefil, vb.) ve meyvelerden (bergamot, limon, portakal, vb.) elde edilir.
Hammaddenin kökenine gore kullanılan başlıca özütleme şekilleri şunlardır:
Su buharıyla damıtma. Bu yöntem yalnız ısı tesiri altında bozunmayan ürünlere (lavanta, turnagagası, vb.) uygulanır ve bu yolla esanslar1 doğrusu uçucu yağlar elde edilir.
Uçucu çözücülerle özütleme. Çözücülerle (bilhassa heksan,#benzen) ilkin, damıtık ürün de denen 'konkret' elde edilir; ondan sonra alkolle işlenen bu konkret, çözünmeyen mumları giderildikten sonrasında salt" esansı verir. Bu yöntemle işlenen çiçekler bilhassa yasemin, gül, sümbülteber,
vb.'dir. Sadece bu yöntemle elde edilmiş ürünler, büyük bir yatırımı gerektiren teknik donanımların yanı sıra çok azca bir üretim için milyonlarca çiçeğin kullanılması sebebiyle (mesela 1 kilo salt yasemin esansı için ortalama 6 milyon çiçek gerekir) son aşama pahalıdır.
Sıkma. Bergamot, limon, portakal vb. benzer biçimde meyvelerin kabuklarından esans elde etmede bu yöntemden yararlanılır. Meyveler soyulduktan sonrasında kabukları, esanslarını çıkarmak suretiyle sıkılır.
2. Bileşik ürünler. Bu ürünlerden kimileri yukarıda sayılan naturel ürünlerden fizyolojik yolla özütlenir; mesela feniletil alkol (gül esansı bileşeni), linalil asetat (lavanta bileşeni), linalol (gül odunu bileşeni), vb. bunlar içinde yer alır. Bileşik ürünler, kullanılan hammaddeden ya ayırımla- ma yöntemiyle ya da bireşim yöntemiyle elde edilir.
Çok sayıda bileşik ürün, başka maddelerin yanı sıra, taşkömürü katranı, petrol türevleri, terebentin (terementi), asetilen vb. benzer biçimde maddelerden üretilir ve tanımlanmış hoş kokulu bir ürün elde etmek için özgül bir maddeye dönüştürülür. Bu durumda yağlı aldehitler, jasmonlar vb. benzer biçimde tam bireşim ürünleri sözkonusu olur.
3. Bileştirme. Bu yöntem, istenen etkinin elde edilmesi amacıyla, kokulu ürünlerin, çoğu zaman başka maddelerin katılmasıyla tamamlanan bir fon kokusu"'yla bileştirilmesi ilkesine dayanır. Bir parfüm zaman içinde gelişerek evrime uğrar, emsalsiz nitelikler kazanır; bu yüzden formülünü yavaş yavaş değişiklik yapmak gerekir. Formül bir kez elde edildikten sonrasında, formülün çeşitli bileşenleri titizlikle tartılıp birbirleri içinde çözündürülerek “konsantre"nin sanayisel üretimine geçilebilir.
Alkollü çözeltiler (ya da konsantrenin alkol içinde seyreltilmesi) için hacim olarak ortalama °/o 96 oranında saf alkol içeren ve olabildiğince yansız bir kokusu olan etil alkol kullanılır. Alkollü çözeltiler bir kez hazırlandıktan sonrasında, araya "emiştirme" denen bir dönem girer; kullanılan ürün, emiştirme döneminde daha da zenginleşir. Katışkı maddelerinden arındırmak suretiyle uygulanan süzme işleminden sonrasında piyasaya sürülmeye hazır bitmiş bir ürün elde edebilmek için ortalama iki ay beklemek gerekir.
*ANSİKL. Parf. Bir parfümün üretiminde, değişik sanayilerle ilgili olan üç aşama yer alır:
1. Organik hammaddelerin işlenmesi. Hammaddeler hayvansal (amber, miskkedisi, castoreum, misk, vb.) ya da bitkisel kökenli olabilir. Bitkisel kökenli olması durumunda özüf, çiçeklerden (yasemin, gül, süm- bülteber, vb.), yapraklardan (tefarikotu, nane, limonotu, vb.), tohumlardan (kişnişotu, karabiber, kimyon, vb.), odundan (santal, sedir, vb.), köklerden (sakalotu, zambak, zencefil, vb.) ve meyvelerden (bergamot, limon, portakal, vb.) elde edilir.
Hammaddenin kökenine gore kullanılan başlıca özütleme şekilleri şunlardır:
Su buharıyla damıtma. Bu yöntem yalnız ısı tesiri altında bozunmayan ürünlere (lavanta, turnagagası, vb.) uygulanır ve bu yolla esanslar1 doğrusu uçucu yağlar elde edilir.
Uçucu çözücülerle özütleme. Çözücülerle (bilhassa heksan,#benzen) ilkin, damıtık ürün de denen 'konkret' elde edilir; ondan sonra alkolle işlenen bu konkret, çözünmeyen mumları giderildikten sonrasında salt" esansı verir. Bu yöntemle işlenen çiçekler bilhassa yasemin, gül, sümbülteber,
vb.'dir. Sadece bu yöntemle elde edilmiş ürünler, büyük bir yatırımı gerektiren teknik donanımların yanı sıra çok azca bir üretim için milyonlarca çiçeğin kullanılması sebebiyle (mesela 1 kilo salt yasemin esansı için ortalama 6 milyon çiçek gerekir) son aşama pahalıdır.
Sıkma. Bergamot, limon, portakal vb. benzer biçimde meyvelerin kabuklarından esans elde etmede bu yöntemden yararlanılır. Meyveler soyulduktan sonrasında kabukları, esanslarını çıkarmak suretiyle sıkılır.
2. Bileşik ürünler. Bu ürünlerden kimileri yukarıda sayılan naturel ürünlerden fizyolojik yolla özütlenir; mesela feniletil alkol (gül esansı bileşeni), linalil asetat (lavanta bileşeni), linalol (gül odunu bileşeni), vb. bunlar içinde yer alır. Bileşik ürünler, kullanılan hammaddeden ya ayırımla- ma yöntemiyle ya da bireşim yöntemiyle elde edilir.
Çok sayıda bileşik ürün, başka maddelerin yanı sıra, taşkömürü katranı, petrol türevleri, terebentin (terementi), asetilen vb. benzer biçimde maddelerden üretilir ve tanımlanmış hoş kokulu bir ürün elde etmek için özgül bir maddeye dönüştürülür. Bu durumda yağlı aldehitler, jasmonlar vb. benzer biçimde tam bireşim ürünleri sözkonusu olur.
3. Bileştirme. Bu yöntem, istenen etkinin elde edilmesi amacıyla, kokulu ürünlerin, çoğu zaman başka maddelerin katılmasıyla tamamlanan bir fon kokusu"'yla bileştirilmesi ilkesine dayanır. Bir parfüm zaman içinde gelişerek evrime uğrar, emsalsiz nitelikler kazanır; bu yüzden formülünü yavaş yavaş değişiklik yapmak gerekir. Formül bir kez elde edildikten sonrasında, formülün çeşitli bileşenleri titizlikle tartılıp birbirleri içinde çözündürülerek “konsantre"nin sanayisel üretimine geçilebilir.
Alkollü çözeltiler (ya da konsantrenin alkol içinde seyreltilmesi) için hacim olarak ortalama °/o 96 oranında saf alkol içeren ve olabildiğince yansız bir kokusu olan etil alkol kullanılır. Alkollü çözeltiler bir kez hazırlandıktan sonrasında, araya "emiştirme" denen bir dönem girer; kullanılan ürün, emiştirme döneminde daha da zenginleşir. Katışkı maddelerinden arındırmak suretiyle uygulanan süzme işleminden sonrasında piyasaya sürülmeye hazır bitmiş bir ürün elde edebilmek için ortalama iki ay beklemek gerekir.
Kaynak: Büyük Larousse
Parfüm ve Parfüm Kullanımının İncelikleri
Erkekler iç;in Parfüm ve Deodorant
Parfüm ve Tarihçesi
YORUMLAR