PENAH a. (fars. penah). Esk. 1. Sığınma: Âgûşun idi penahım evvel" (A. H. Tarttan). 2. Sığınılacak yer, sığınak. 3. Penah-ave...
PENAH a. (fars. penah). Esk.
1. Sığınma: Âgûşun idi penahım evvel" (A. H. Tarttan).
2. Sığınılacak yer, sığınak.
3. Penah-averde, sığınmış.
PENAH a. (fars. penah). Esk. "Herhangi bir şeyin koruyucusu ya da bir kimsenin sığınağı, koruyucusu" anlamında bileşik sözcükler yapar: adalet-penah (adaletin koruyucusu, adil kimse), cihan -penah (dünyanın koruyucusu olan), hilafet-penah (halife hilafetin koruyucusu), nezaret-penah (nazır), risalet-penah (Hz. Muhammet), vezaret-penah (vezir) vb.
1. Sığınma: Âgûşun idi penahım evvel" (A. H. Tarttan).
2. Sığınılacak yer, sığınak.
3. Penah-averde, sığınmış.
PENAH a. (fars. penah). Esk. "Herhangi bir şeyin koruyucusu ya da bir kimsenin sığınağı, koruyucusu" anlamında bileşik sözcükler yapar: adalet-penah (adaletin koruyucusu, adil kimse), cihan -penah (dünyanın koruyucusu olan), hilafet-penah (halife hilafetin koruyucusu), nezaret-penah (nazır), risalet-penah (Hz. Muhammet), vezaret-penah (vezir) vb.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR