RAKİK , -ta sıf. (ar. rikkat'ten rakik) Esk. 1. Narin, ince acıklı, kırılgan: "Bu seste ağlayanlara, mustarip olanlara karş...
RAKİK, -ta sıf. (ar. rikkat'ten rakik) Esk.
1. Narin, ince acıklı, kırılgan: "Bu seste ağlayanlara, mustarip olanlara karşı istimal edilen bir eda-yı rakik vardı" (H. Z. Uşaklıgil). "... rakîk ve dakik aletler de buluş olunmuştur" (Mahmut Sadık).
2. Merhametli, çok acıyan: "Dilerim senden Hudayâ eyle tevfikin rakik" (Niyazi, XVII. yy.).
3. Rakik ü nizar, ince ve sıska. | Rakik-ül-kalb, yufka yürekli, acıyan.
-isi. huk. Köle
1. Narin, ince acıklı, kırılgan: "Bu seste ağlayanlara, mustarip olanlara karşı istimal edilen bir eda-yı rakik vardı" (H. Z. Uşaklıgil). "... rakîk ve dakik aletler de buluş olunmuştur" (Mahmut Sadık).
2. Merhametli, çok acıyan: "Dilerim senden Hudayâ eyle tevfikin rakik" (Niyazi, XVII. yy.).
3. Rakik ü nizar, ince ve sıska. | Rakik-ül-kalb, yufka yürekli, acıyan.
-isi. huk. Köle
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR