Realite isim Fransızca réalité Gerçeklik: "Bir meseleyle karşılaştı mı realiteleri göremez."- O. S. Orhon . Realite R...
Realite
isim Fransızca réalité
Gerçeklik:
Realite
Realite terimi dilimize Fransızca'dan girmiştir; sözcük anlamıyla "gerçeklik" anlamına gelmekte olup değişik ekollerde değişik anlamlarda kullanılmıştır.
Neo-Spiritüalizm'de Realite
Realite, Neo-spiritüalizm'de kişinin duyuları ve kabiliyetleri ile kavrayabildiği, ilgi kurabildiği varlık (varlık,var olanlar) hakkında kanısı ya da bu kanısının verite (hakikat) karşısındaki durumu olarak tanımlanır. Her fert için algıladığı ortam onun realitesidir, algıladıklarından çıkarttığı sonuçlardan oluşan genel kanısı, görüşü onun için bir realitedir. Fakat her realite görece (izafi) ve görelidir, veriteye kıyasla eksiktir. Fert geliştikçe, yükseldikçe, aydınlandıkça eskiden algılayamadıkları şeyler de yavaş yavaş onun için bir realite olmaya adım atar. Fakat tüm realiteler Mutlak Realite'ye kıyasla görecedir. Neo-spiritüalist görüşe nazaran, dogmatik bir halde bir realiteye saplanıp kalmamanın yolu, her realitenin daha kapsamlı bir başka realiteyi hazırlayıcı bir basamak bulunduğunu unutmamak, her realitenin hatalar içerme olasılığının daima mevcut bulunduğunu göz önünde bulundurmak, hiçbir realiteyi put haline getirmemek ve hareketleri bu anlayışa nazaran düzenlemektir.
Realitenin Ruhçuluk'taki ikinci anlamı
Realite terimi günümüzdeki Türk Ruhçuluğunda ruhsal gelişim düzeylerini kategorilere ayırmak suretiyle de kullanılmaktadır. Mesela Sadıklar Planı adlı ruhsal tebliğlerde ruhsal gelişim düzeyleri dört realite olarak kategorilere ayrılmıştır. Bunlardan en geri düzey “otomatizma realitesi†olarak adlandırılır. Bu, hayvanlık ara aşamasını bitirip insanlık aşamasına yeni adım atmış varlıkların realitesidir. Belirgin özellikleri, vicdanın hemen hemen kapalı olması, davranışlarda otomatizmanın ağır basmasıdır. Bu realitedeki insan tam anlamıyla bencildir, hisleriyle hareket eder ve hangi ortamda doğarsa doğsun, geçmişinden getirmiş olduğu vahşiliğini davranışlarıyla belli eder.
Bu tebliğlerdeki dördüncü ve en ileri düzey ise, ilk kez Bedri Ruhselman tarafınca kullanılmış olan “vazife sezgisi†terimiyle anlatılır. Bu, üçüncü realite olan “vicdan realitesiâ€ni de aşmış ender kimselerin ulaşabildikleri bir realitedir. Yeryüzünde bu realiteyi yaşamış kimselerin niteliklerini Bedri Ruhselman şöyleki açıklamaktadır:
isim Fransızca réalité
"Bir meseleyle karşılaştı mı realiteleri göremez."- O. S. Orhon.
Realite
Realite terimi dilimize Fransızca'dan girmiştir; sözcük anlamıyla "gerçeklik" anlamına gelmekte olup değişik ekollerde değişik anlamlarda kullanılmıştır.
Neo-Spiritüalizm'de Realite
Realite, Neo-spiritüalizm'de kişinin duyuları ve kabiliyetleri ile kavrayabildiği, ilgi kurabildiği varlık (varlık,var olanlar) hakkında kanısı ya da bu kanısının verite (hakikat) karşısındaki durumu olarak tanımlanır. Her fert için algıladığı ortam onun realitesidir, algıladıklarından çıkarttığı sonuçlardan oluşan genel kanısı, görüşü onun için bir realitedir. Fakat her realite görece (izafi) ve görelidir, veriteye kıyasla eksiktir. Fert geliştikçe, yükseldikçe, aydınlandıkça eskiden algılayamadıkları şeyler de yavaş yavaş onun için bir realite olmaya adım atar. Fakat tüm realiteler Mutlak Realite'ye kıyasla görecedir. Neo-spiritüalist görüşe nazaran, dogmatik bir halde bir realiteye saplanıp kalmamanın yolu, her realitenin daha kapsamlı bir başka realiteyi hazırlayıcı bir basamak bulunduğunu unutmamak, her realitenin hatalar içerme olasılığının daima mevcut bulunduğunu göz önünde bulundurmak, hiçbir realiteyi put haline getirmemek ve hareketleri bu anlayışa nazaran düzenlemektir.
Realitenin Ruhçuluk'taki ikinci anlamı
Realite terimi günümüzdeki Türk Ruhçuluğunda ruhsal gelişim düzeylerini kategorilere ayırmak suretiyle de kullanılmaktadır. Mesela Sadıklar Planı adlı ruhsal tebliğlerde ruhsal gelişim düzeyleri dört realite olarak kategorilere ayrılmıştır. Bunlardan en geri düzey “otomatizma realitesi†olarak adlandırılır. Bu, hayvanlık ara aşamasını bitirip insanlık aşamasına yeni adım atmış varlıkların realitesidir. Belirgin özellikleri, vicdanın hemen hemen kapalı olması, davranışlarda otomatizmanın ağır basmasıdır. Bu realitedeki insan tam anlamıyla bencildir, hisleriyle hareket eder ve hangi ortamda doğarsa doğsun, geçmişinden getirmiş olduğu vahşiliğini davranışlarıyla belli eder.
Bu tebliğlerdeki dördüncü ve en ileri düzey ise, ilk kez Bedri Ruhselman tarafınca kullanılmış olan “vazife sezgisi†terimiyle anlatılır. Bu, üçüncü realite olan “vicdan realitesiâ€ni de aşmış ender kimselerin ulaşabildikleri bir realitedir. Yeryüzünde bu realiteyi yaşamış kimselerin niteliklerini Bedri Ruhselman şöyleki açıklamaktadır:
“Dünya'ya bazı varlıklar gelip gitmiştir ki, bunlar, insanlığın tekamül yolunda kalkınarak süratli hamleler alabilmesi için tüm yaşamlarını tümüyle bu işe adamışlar, bu amaç ve maksat uğrunda yaşamışlar ve yapmış oldukları işlerin hiçbirinden ne maddi ne manevi hiçbir karşılık beklemeyi hatırlarına bile getirmemişler ve yaptıkları ya da yapmak istedikleri işleri yaparken hızlarını ne beşeri herhangi bir teşvik edici duygudan almışlar, ne de beşeri herhangi bir endişeye kapılarak yavaşlatmışlardır. Bunlar, bir ihtimal büyük bir algı berraklığına beşeri kimlikleri dolayısıyla (bedenli olmaları dolayısıyla) varmış olmamakla beraber, bu işlerini, bu eylem ve hareketlerini yalnız bir ‘vazife' diye kabul etmişler ve bu vazife uğrunda tüm his ve kişisel endişelerini tereddüt etmeden çiğneyip geçmişlerdir.
â€œİşte bunlar Dünya'da mümkün olabilen bir ‘vazife bilgisi' ve ‘vazife kapsamı bilgisi' planının seziş idrakine varabilecek kadar yükselmiş vazifedar varlıklardır.
“Bunlar içinde görünen görünmeyen (tanınmış ve tanınmadan geçip gitmiş) büyük kültür devrimcileri, ruhların yükselişinde rol oynayan büyük önderler, insanların tekamüllerini hızlandırmak için ömürlerini tüketmiş olan nadir varlıklar, hakiki peygamberler ve hakiki, candan yol göstericiler vardır.â€
YORUMLAR