Rönesans Felsefesi Nedir

Rönesans yeniden doğuş anlamına gelir. Ortaçağın sonlarına doğru çağın özgür olmayan, belli sınırlar içine sıkıştırılmış bütüncül dünya görü...

Rönesans yeniden doğuş anlamına gelir. Ortaçağın sonlarına doğru çağın özgür olmayan, belli sınırlar içine sıkıştırılmış bütüncül dünya görüşü çözülmeye başlamış; bu sayede bilgi problemi yeniden ele alınmaya çalışılmış, doğa gözlem ve deneyle yeniden incelenmiştir. Bilginin, insanoğlunun tabiata egemen kılan en güçlü araç olduğunun farkına varılmış ve bilimsel araştırmalar hız kazanmıştır. Antikçağın eserlerinin tercüme edilip incelenmesiyle bu gerçekleştirilmiştir.

Rönesans ilk İtalya’da ortaya çıkmıştır. Bunun bir takım nedenleri vardır. Bunlar İtalya’nın coğrafi konumu, haçlı seferlerinde oynadığı rol (Hıristiyanlığın merkezi sayılan Vatikan’ın burada olması) ve ticari canlılığa sahip olması gibi nedenlerdir. Bu faktörler İtalya’da Hümanizm (insancı) denen akımın doğmasına neden olmuştur. 13 y.y.’un sonlarına doğru başlayan bu hareket, aklın her türlü otoriteden bağımsız olmasını temel almıştır.

14.yy’da evrensel ortaçağ devleti ayrı ayrı ulusal devletlere bölünmeye başlamıştır. Orta sınıfın ekonomideki sıçramaları bazı dengelerin değişmesine neden olmuştur. Kilisenin maddi gücü sarsılmış ve derebeylik (feodalizm) zayıflamıştır. Şžehirlinin yeni hayat görüşüyle kiliseye bağımlılıktan yavaş yavaş kopulmaya başlanmıştır. İşte bunlar eski ile yeninin çatışmasını doğurmuştur. Bir süre sonra yeni düşünce akımları, antikçağın eserlerinin incelenmesi sonucu doğmaya başlamıştır.


1. ORTAÇAÄž İLE RÖNESANS FELSEFESİNİN KARŞžILAŞžTIRILMASI

1- Ortaçağ düşüncesinin bir birliği vardır. Oysa Rönesans’ta bu birlik bozulmuştur. Artık doğruya ulaştıran yol bir tane değildir.
2- Rönesans felsefesi antikçağ gibi insan ve evrene ilişkin bütün sorunları ele alır. Bunları çözmek için her türlü yolu dener. Bu yüzden birçok akım çıkar karşımıza.
3- Rönesans’ın ana eğilimi her türlü otoriteden bağımsız olmak iken, ortaçağda dine (kiliseye) bağımlılık vardır.
4- Ortaçağda doğru vahyin bildirdiği doğrudur. Rönesans’ta ise deneyin ve aklın sağladığıdır.
5- Ortaçağda felsefeciler din adamları iken Rönesans da yazarlar, araştırmacılardır.
6- Ortaçağda egemen dil Latince’dir. Rönesans da Latincenin yerini ulusal diller almıştır.
7- Ortaçağ da doğrular hazır olarak verilmiş iken Rönesans’ta bu bilgiler hazır verilmemiştir.

2. RÖNESANS DÖNEMİ FELSEFİ AKIMLARI

Rönesans felsefesi üzerinde etkili olan akımlar şunlardır; Hümanizm, Plâtonizm, Aristotelizm, Septisizm, Atomizm, Reformation.

Hümanizm akımı; modern insanın yeni hayat görüşünü dile getirir. Rönesans felsefesinin temelini hümanist dünya görüşü oluşturur. Rönesans hümanizmi (insancılığı) bireycidir. Kendi özgür iradesiyle evet veya hayır diyebilen bireydir. İnsanın değeri doğrudan doğruya kendisinden kaynaklanır. İnsan kendi hür iradesiyle kurduğu devlet düzeni içerisinde kendisini en son sınırlarına kadar geliştirebilen bireydir. Bu akımın en önemli temsilcisi İtalyan şair ve bilgin Petrarca’dır. Diğer temsilcileri Machiavelli ve Montaigne’dir.

Plâtonizm; İtalya’da Platon akademisinin kurulmasıyla etkili olmaya başlamıştır. Bu okulun en önemli düşünürleri Bessarion, Ficinus ve Mirandola’dır. Mirandola Yunanlılık ve Yahudiliği kapsayıcı bir Hıristiyan felsefesi içinde birleşebileceğini savunur. Bu anlayışı aynı zamanda Natüralist ve Pozitivist bir yön taşır. İnsanın kendi alın yazısının özgür belirleyicisi olduğunu söyler. İnsan alınyazısının doğal bağlantılarına borçlu olduğunu söyler. Yıldızların insanın alınyazısı üzerinde bilinmeyen etkileri olmayacağını söyler.

Aristotelizm; bu akımı İbni Rüşdcüler ve Alexandristler diye 2’ye ayırabiliriz. İki akım ruhun ölümsüzlüğü konusunda şu ortak görüşü sunarlar: Bireysel ruh ölümsüz olamaz.

Septisizm; Montaigne otoritelere karşı tepki olarak şüpheciliği savunmuştur.

Atomizm; Demokritos’un atomcu anlayışından çok Epiküros’un atomcu anlayışı benimsenmiştir. Aristotelesçi, ortaçağ skolâstiği, doğayı organizma olarak görürken, atomcu anlayış doğayı mekanist olarak görür. Yani doğa gerçeğini atomlarda ve bunların hareketlerinde buluyordu.

Reformation; Rönesans’ın din konusundaki görüşleri Martin Luther’in başlattığı reform denilen din hareketinde somut gerçek olmuştur. (Protestan mezhebi ortaya çıkmıştır.) Reformun getirdiği dinsel yaşantının bağımsızlığı, akıl dini - doğal din denilen görüşte tam olarak gerçekleşir. Bu anlayışın temelinde Stoa felsefesi bulunur. Din tanrısal istencin kendini bildirmesi olan vahiy değil, aklın bir ürünüdür. Dinin temel inançlarını bize aklımız gösterir. Düşünce ile bunları buluruz. Çünkü bu tür inançlar bizim doğamızda yani aklımızda yerleşiktir. (Platon - Aristo’nun bilgiler doğuştan getirilir anlayışının etkisi ) Bu din akımının en önemli iki temsilcisi Jean Bodin ve Herbert Of Charbury’dir.

3. RÖNESANSTA DEVLET VE HUKUK FELSEFESİ

Rönesans’ta, ortaçağın dini kültürü yerine insanı ve özgürlüğü ön planda tutan bir anlayışın oluşturduğu kültürü görmekteyiz. Ortaçağ devleti, evrensel nitelikte bir devletti. Rönesans’ta insanlar, ulusal bilinçleri gelişmeye başlayınca, kendilerine engel olan ve engel olmaya çalışan kiliseye karşı çıkmışlardır. Bu gelişmeyle beraber bazı düşünürler çeşitli devlet modelleri geliştirmişler. Bu devleti teorileri ileride ulusal devlet şeklinde ortaya çıkacaktır. Bu devlet şekillerinin kiminde adalet kiminde özgürlük esas alınırken kiminde de iki ilke esas alınmıştır.

MACHİAVELLİ (1467 - 1527)

Rönesans’ta devlet konusunu işleyenlerin başında gelir. Ulusal devlet anlayışının temsilcisidir. Yaşadığı dönemin İtalya’sında küçük devletçikler vardır, bunlar sürekli olarak aralarında savaşarak çekişmektedir. Bu da yoksulluğa, açlığa neden olmaktadır. İşte bu durum, Machiavelli’yi ulusal devlet anlayışına sürüklemiştir. Onun ideal devlet anlayışı kuvvete dayanan mutlak otoritere şeklinde olan bir devlet anlayışıdır. Devlet gücünü halktan-ulustan almalı. Karşısında ve üstünde kiliseyi bulmamalı. Hukukta dini dogmalardan değil, devletin özünden üretilmelidir.

Devlet başkanının amacı devleti güçlü kılmaktır. Bu amacı gerçekleştirebilmek için yapılacak her şey meşru sayılmalı, hoşgörü ile karşılanmalıdır. Devletin devamlı olabilmesi için öz ordusu da olmalıdır. Paralı askerle devleti savunmak olanaksızdır. Hukuk, ahlak devlet yüzünden vardır. Devletin sınırlarının bittiği yerde hukuk, ahlakta sona erer. Devlet, insanların doğal gereksinmelerinin bir yaratmasıdır.

J.BODİN (1530 - 1596)

Bodin mezhep kavgalarıyla bölünen Fransa’nın durumunu göz önünde bulundurarak mutlak monarşiyi savunmuştur. Devlet gücünün elde toplanmasını doğru bulur.

HUHO GROTİUS (1583 - 1645)

Liberal devlet anlayışının ve Liberalizmin kurucusudur. Görüşünü doğal hukuk üstüne kurar. Devlet hukuku korumak için oluşturulmuştur. Devletlerarası hukuktan bahseder. İnsanların özel mülkiyet hakkının olması gerektiğini savunmuştur.

THOMAS MORE (1478 - 1535)

Sosyalist devlet anlayışını savunmuştur. 1516 yılındaki Ütopya adlı eserinde İngiltere’nin o anki sosyal durumunu eleştirmiştir. Bu eserinde Platon’un Devlet adlı eserinden etkilenmiştir. Mal ve gücün sayıca az, zengin, işsiz, güçsüz sınıfın elinde toplanması nedeniyle halkın büyük kısmı maddi ve ahlaki yoksulluk içine düşmüştür. Bu durumdan kurtulmanın yolu özel mülkiyetin kaldırılmasıdır. Çünkü nerede özel mülkiyet varsa orada sosyal adaletten bahsedemeyiz. Herkesin mutluluğu için eşitlik ilkesi kullanılmalıdır.

Bu ideal durum, Büyük Okyanusta bulunan Ütopya adlı adada kendini gerçekleştirmiştir. Ütopya devleti mülkiyet ortaklığına dayanır. Para yoktur. Onun yerine değiş-tokuş vardır. İnsanlar günde 6 saat çalışır. Diğer zamanlarında ruhlarını olgunlaştırmak için bilim ve sanatla uğraşırlar. Bu ada da 54 şehir vardır. Hepsinde de aynı dil konuşulur ve hepsinde aynı kanunlar geçerlidir.

ÜTOPYA sınıfsız toplumdur. Fakat bu toplumda köleler vardır, bunlar savaş esirlerinden oluşur. Bunların hakları yoktur. Her türlü inanca ve dine hoşgörü vardır. Çoğunluk tek tanrıya inanır. Yöneticiler sıkı eleme ve eğitimden geçerek yetiştirilir.

TOMMASO CAMPENALLA (1568 - 1639)

Campenalla İtalyan rahip ve filozoftur. İspanyollara karşı isyan çıkarma suçundan 27 yıl hapse mahkûm olmuş ve Güneş ülkesi eserini burada yazmıştır. Bu eserinde ideal devlet anlayışını açıklamıştır. Bu devlette bilim ve felsefe egemendir. Devletin başında hem filozof hem de rahip olan hükümdar bulunur. Vatandaşlar sıkı denetim altında yetişirler ve burada tam ortaklık uygulanır. Her şey ortaktır. Bu sayede bencillik ortadan kaldırılır ve yurt sevgisi kazandırılır. Eğer böyle yapılmasa halk haksızlığa ve yoksulluğa düşecektir. (Bu gözlemlerini yaşadığı yer olan Napoli’den almıştır.) Özel mülkiyet yoktur. Günde 4 saat çalışılır. Diğer zamanlarda okumaya, bilgi edinmeye çalışılır. Bebekler doğar doğmaz anne babadan alınır ve devlet tarafından bakılır. Anne babalarını tanımaz. Aile yoktur. Devletin tek dini vardır ve herkes bu dine inanır.

FRANCİS BACON (1561 - 1626)

Yeni Atlantis adlı eserinde bilime dayalı devleti anlatır. Bu devlet “Ben Salem” adlı ada da tasarlanmıştır. Kendi dışındaki dünya ile hiçbir ilgisi olmayan bu adadan 12 yılda bir gemi dışarıya yollanarak, bilim ve teknik alanındaki gelişmeler öğrenilir. Bilimler hazinesi adındaki örgüt, her türlü bilimsel çalışma ve araştırmayı düzenleyen merkezdir. Ben Salem devleti yüksek kültürünü bu örgüte borçludur. Amaç toplumu, devleti bilgiye dayandırmak, onu bilimin verilerine göre düzenlemektir.

THOMAS HOBBES (1588 - 1679)

Devlet insanların bir araya gelmesiyle oluşturulan yapay bir kurumdur. İnsan kendi varlığını ayakta tutmaya ve korumaya çalışır. Bu onun bütün eylemlerini belirleyen güdüdür. Bu durumda herkes doğal nimetlerden elinden geldiğince yararlanmaya çalışacaktır. Bu yüzden herkes mecburi olarak birbirinin düşmanıdır. Bu nedenle herkes herkesle çatışarak varlığını ve çıkarını korumaya çalışacaktır. İnsandaki bu varlığını koruma güdüsü, bu durumdan kurtulup herkesin güvenliğini sağlayan bir durum bulmaya zorlamıştır. İnsanlar arasında anlaşmaya varılarak bir sözleşmeye gidilir. Böyle bu güvenliği sağlama hakkı insanların üstündeki bir güce devredilmiş olur. Bu güç işte devlettir. Yani devlet insanların kendi aralarındaki sözleşmesinden doğmuştur.

4. RÖNESANSTA BİLİM GÖRÜŞžLERİ

Rönesans’taki görüşe göre insan büyük evrenin yansıması olan küçük evrendir. Evrendeki aynı kuvvetler, insanlarda da vardır. Bundan dolayı insanı araştırmak, doğayı araştırmaya götüren yoldur. Bu nedenle insan doğaya yönelip sırlarını kavramaya, ona egemen olmaya çalışır.

Bu dönemde Antikçağın Batlamyus sistemindeki doğa tasarımı yıkılmıştır. Bu sisteme göre gökyüzü, yeryüzü yapı ve yasaca birbirinden ayrıdırlar ve evren sınırlıdır. Güneş dünya çevresinde döner. Bu anlayışı Kopernikus’un anlayışı yıkmıştır. Ve Galileo ile Kopernikus’un anlayışı ispatlanmıştır. Bu yeni anlayışta dünya güneşin çevresinde döner ve evren sonsuzdur.

KOPERNİKUS (1473 - 1543)

Güneşin dünya çevresinde değil de dünyanın güneş çevresinde döndüğünü ileri sürerek Aristo’dan beri gelen ve Batlamyus’la devam eden anlayışı kökünden yıkmıştır. Yerin merkez olmaktan çıkmasıyla insan merkezli görüşü ortadan kaldırdığı için kilise yeni öğretiye karşı çıkmıştır. Eski anlayışa göre, evren insan için vardır. Kopernikusun teorisiyle bu tam tersine dönmüştür. Ayrıca Kopernikus evrenin sonsuz olduğunu söylemiştir. Kopernikus’un bu düşüncesinin temeli, Pisagor ve bazı Müslüman astronomi bilgilerinin düşüncelerine dayanmaktadır.

GİARDANO BRUNO (1548 - 1600)

Kopernikus öğretisini benimsemiştir. Evrenin birliği olduğunu, yeryüzü ve gökyüzü yapıca ve yasaca ayrı olmadığını savunmuştur. Ona göre evren sonsuzdur. Sonsuz evren içinde kendi içlerine kapalı, sayısız sonlu dünyalar vardır. Doğa tanrının kendisidir. Doğa tanrı gibi sonsuz ve güzeldir.

Evrenin kendisi hareketsizdir. Kendi dışında başka yer olmadığı için yer değiştiremez. Evrenin ne aşağısı ne yukarısı ne de merkezi vardır. Bunlar gözleyenin duruş noktasına göre değişir.

JOHANNES KEPLER (1571 - 1630)

Kopernikusun güneş merkezli sistemi Matematik terimlerle açıklayan ve kesin formül haline getiren 3 yasa teorimini geliştirmiştir.

1- Gezegenlerin dönüşleri daire şeklinde değil de Elips (oval) şeklindedir ve güneş oval dönüşlerin odağındadır.
2- Bir gezegen aynı hızla seyretmez. Güneşe yakın olduğunda hızı bir fazladır.
3- Bir gezegenin güneş etrafında bir tur yaptığı süre onun yılı ve onun güneşten ortalama uzaklığıyla orantılıdır.

Ayrıca doğanın her yanında geometrik orantılarla örülü olduğunu ileri sürer.

GALİLEO (1564 - 1642)

En önemli yaptığı şey yeni bir yöntem anlayışı sunmasıdır. Bu yöntem deney ile matematiksel düşünceyi birleştirmiş olmasıdır. Ona göre doğa olayları matematik ile çözümlenmelidir. Çünkü doğa matematik yapılıdır. Matematik ile yazılmış bir kitaptır, bu kitabın dilini biliyorsak bu kitabı okuyabiliriz.

Galileo düşme yasasını bulmuştur. (Ağaçtan Elmanın düşmesiyle bulmuştur.)

Aristo sebepleri araştırırken bu zinciri tanrıya kadar götürür. Eğer taş hareket ediyorsa onu hareket ettiren, hareket ettirici olması gerekir ve bu tanrıya kadar gider. Ancak Galileo tanrıyı evrenin dışına çıkarmıştır. Tanrı evreni yaratmıştır ama evrende olanlara karışmaz. Hareket ettiren kuvvet de, hareket eden de bu evrendedir. Yani sebep sonuç da evrendedir. İkisi arasında zorunlu bağ vardır.

Ortaçağ da bilim niçin? sorusuna cevap ararken, Galileo Bilimin bir olayın neden ve nasıl olduğunu bilebileceğini söyler.

FRANCİS BACON ( 1561 - 1626 )

Bacon’a göre bilimin amacı, doğaya egemen olmaktır. Ama bunun içinde doğayı tanımak gerekir. İnsanın doğayı tanıyabilmesi ancak bilgiyle mümkündür. Bilgi güçtür. Tümevarım metodu kullanmalıdır. Bilim adamı öncelikle tümdengelim yöntemini bırakılmalıdır. Özgür olmayı öğrenilmelidir. Bunun için ilk atılacak adım önyargılardan kurtulmalı ve aklı bağımlı yapan putların (idollerin) kırılması gerekir. Yani putlardan zihnin arındırılmış olması gerekir.

5. RÖNESANS DÖNEMİ BİLİM FELSEFESİNİN ÖZELLİKLERİ

1- Doğa sonsuz değişim içindedir. Bu nedenle doğada hiçbir şeyin yok olmayacağı fikri geçerli olmuştur.
2- Doğru bilgi ancak deneyle elde edilir. Bu nedenle önyargılardan kaçınılması gerekir.
3- Yeryüzü ve gökyüzü aynı yasalara bağlıdır.
4- Bilmek egemen olmak demektir. Doğanın bilgisiyle, insan daha güçlü olacaktır.
5- İnsan doğayı anlayabilir. Çünkü kendisi de doğanın parçasıdır.
6- Yeni bilgilere tümevarım metodu ile ulaşırız. Tümdengelim metodu bırakılmalıdır.
* Farklı kaynaktan Rönesans Felsefesi
Avrupa’da XV ve XVI. Yüzyılda yaşanan rönesans hareketinin düşüncesine, bu dönemin felsefe anlayışı.

Rönesans felsefesine damgasını vuran akım, hiç kuşku yok ki, hümanizm olmuştur. Bu dönem felsefesi, insan merkezli bir felsefedir.

Rönesansın, insanüstü olana ya da yalnızca doğal olana karşı, insani boyutu ön plana çıkartan felsefesi, doğal olarak, insan bilgisiyle ilgili problemleri göz ardı ettiği ve mutlak bir gerçekliğin mutlak bir bilgisine sahip olma varsayımının, insanın aktüel bilgisine hiçbir katkı sağlamadığı düşünülen mutlakçılığa; insanın bilişsel faaliyetlerdeki etkinliğini gözden kaçırdığına, ve bütün bir doğayı, doğanın daha aşağı parçaları aracılığıyla tanımladığına inanılan doğalcılığa, kısacası geçmişin ****fiziğiyle doğa bilimlerini belirleyen insansızlaştırma ve kişiliksizleştirme sürecine karşı tavır almıştır.

Rönesans felsefesi, epistemoloji ve mantık alanında ise, bilmenin psikolojik yönlerini ve arzu, istek, duygu, amaç ve yönelimlerle kişiliğin düşünce süreçleri üzerindeki etkisini dikkate almayan rasyonalist bir bilgi anlayışına ve klasik mantığa karşı çıkmış ve pozitif, empirist bir bilgi anlayışı ve yeni bir mantık geliştirmiştir. Bu dönemde, a priori felsefelerin zorunlu düşünce doğruları, insanın bilgiye ulaşma sürecindeki somut başarılarıyla doğrulanan postülalara dönmüştür. Zorunlu doğru düşüncesi ortadan kalkarken, doğruluk insan düşüncesinin bilgilenme sürecindeki başarısına işaret eden arzu edilir bir değer olup çıkmıştır.

Rönesans felsefesinde teori ve pratik arasındaki mutlak antitez yok olup giderken, doğruluk ve yanlışlık mutlak olmayıp, bilginin sonu gelmeyen ilerlemesine bağlı ve göreli olan değerler olarak anlaşılmıştır.

Bilgi teorisi bakımından empirist bir bakış açısı sergileyen Rönesans felsefesinde, insan zihni, yalnızca dış dünyadan gelen izlenimlerin pasif bir alıcısı olarak görülmemiş, zihnin etkinliğini vurgulayan aktivizm, iradecilik, personalizm ve bireycilikle birleşmiştir.

KISACA; bireyselliğin, yaşanan dünyaya önem vermenin, demokrasinin, bilimin, din yerine aklı öne almanın yeniden canlandırılmasıdır.

AYRICA ORTAÇAÄž'IN dindarlığına, metafiziğine, bireyselliği yok etmeyi amaçlayan Hıristiyan ahlâkına ve felsefesine tepkidir.


Döneme Damga Vuran İsimler: Machiavelli, Bodin, Kopernik, F. Bacon.

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Rönesans Felsefesi Nedir
Rönesans Felsefesi Nedir
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/ronesans-felsefesi-nedir.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/ronesans-felsefesi-nedir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content