Sakal TDK, Türk Dil Kurumu isim 1 . Yetişkin erkeklerde yanak ve alt çenede çıkan kılların tümü: "Sakalı kır, yaşı elliyi...
Sakal
TDK, Türk Dil Kurumu
isim
1 . Yetişkin erkeklerde yanak ve alt çenede çıkan kılların tümü:
2 . Bazı hayvanlarda çene altında bulunan kılların tümü.
3 . (denizcilik) Gemi karinasında oluşan yosun, yapışan midye vb. yabancı madde.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
TDK, Türk Dil Kurumu
1 . Yetişkin erkeklerde yanak ve alt çenede çıkan kılların tümü:
"Sakalı kır, yaşı elliyi aşkın fakat dinçti."- F. R. Atay.
2 . Bazı hayvanlarda çene altında bulunan kılların tümü.
3 . (denizcilik) Gemi karinasında oluşan yosun, yapışan midye vb. yabancı madde.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- sakal bırakmak (veya koyuvermek veya salıvermek veya uzatmak)
- (bir işin) sakalı bitmek
- sakalı değirmende ağartmak
- sakalı ele vermek (veya kaptırmak)
- sakalım yok ki sözüm dinlensin
- sakalına ak (veya kır) düşmek
- sakalına göre tarak vurmak
- (birinin) sakalına gülmek
- sakalına kar yağmak
- (birinin) sakalının altına girmek
- sakalı saydırmak
- sakal oynatmaz
Birleşik Sözler
- sakal fırçası
- aksakal
- çatal sakal
- çember sakal
- değirmi sakal
- didon sakal
- kaba sakal
- keçi sakal
- köse sakal
- top sakal
- erkeçsakalı
- keçisakalı
- tekesakalı
Mavi Sakal
Sakal nasıl çıkar?
Mavi Sakal
SAKAL a.
1. Erginlik çağına gelmiş erkeklerin yanaklarında, alt dudağının altında ve yüzün alt kısmında çıkan kılların tümü.
2. Kesilmeden uzunca bırakılmış bu kıllar (tekil ve çoğul olarak aynı anlamı taşır): Sakal sana çok yakışıyor. Sakallarını biraz kısaltmalısın.
3. Bazı hayvanların çene altında bulunan kıl demeti: Keçinin sakalı.
4. Sakal başı dağıtmak, bir kimseyi korkutmak, ona gözdağı vermek. || Sakal bırakmak, sakal koyuvermek, sakal salıvermek, sakal uzatmak, sakalını kesmeyip uzatmak. || Sakal duasına çıkmak, gerçekleşmesi olanaksız şeylerin beklentisi içinde olanlar için kullanılır || Sakal oynatmaz, ağızda eriyecek, çiğneme gerekmeyecek kadar olgunlaşmış yemiş ya da yiyecek için söylenir. || Sakaldan kesip bıyığa eklemek, bir eksiğini elindeki bir şeyin bir parçasıyla karşılamak. || (Bir işin) sakalı bitmek, bir işin bitmeyip sürüncemede kaldığını belirtmek için şaka yollu söylenir. || Sakalı değirmende ağartmak, yaşlanmasına karşın hiçbir bilgi ve deneyim kazanmamış olmak. || Sakalı ele vermek, sakalı kaptırmak, başkasının oyuncağı olmak, onun sözünden çıkamayacak, ne dese boyun eğecek bir duruma düşmek: Daha ilk günden böyle yapar, sakalı ele verirsen sonra sözünü dinletemezsin. || Sakalı saydırmak, saygınlığını yitirip herkesçe alay edilen bir kimse durumuna düşmek. || Sakalım yok ki sözüm dinlensin, söyledikleri tutulmayan ya da düşüncelerine önem verilmeyen bir kimse tarafından "yaşça küçük olduğumdan böyle yapıyorlar†anlamında söylenir |j Sakalına gülmek, bir kimsenin ciddi gibi görünen sözlerini alaya almak. || (Bir kimsenin) sakalının altına girmek, bir kimseyle dostluk, yakınlık kurarak ona kendi düşüncelerim aşılamak.
*Denize. Cıvadra sakalı, cıvadraların altına, kontra ve büyük baston kösteğinin talimarla yaptığı açıyı artırmak için yerleştirilen yarım seren. || Karina sakalı, uzun süre havuza girmemiş ve karina temizliği yapılmamış gemilerin karinalarına yapışan böcek, midye ve yosunlar.
*Folk. Sakal kesme - UĞUR KESME.
*İsi. Sakal-ı şerit, Hz. Muhammet'in sakalının kılları. (Hz. Muhammet, sakal tıraşı olduğunda bazı sahabilerin Hz. Muhammet'in sakalının kıllannı topladıkları ve Hz. Muhammet'ten bir anı olarak sakladıkları söylenir. Kuşaktan kuşağa aktarılan bu kıllar, müslüman ülkelerde günümüzde de kutsal bir emanet olarak bazı camilerde saklanır; kadir gecesi gibi kutsal gün ve gecelerde müslümanlara gösterilir.)
*Süslem. sant. Çiftçilerin ve tezhipçilerin altın varakları tutmak ve yapıştırmak için kullandıkları az tüylü, genişçe fırça.
*Zootekn. Evcil kuşlann (kümes hayvanları) birçoğunda gaganın altından sarkan et parçası.
1. Erginlik çağına gelmiş erkeklerin yanaklarında, alt dudağının altında ve yüzün alt kısmında çıkan kılların tümü.
2. Kesilmeden uzunca bırakılmış bu kıllar (tekil ve çoğul olarak aynı anlamı taşır): Sakal sana çok yakışıyor. Sakallarını biraz kısaltmalısın.
3. Bazı hayvanların çene altında bulunan kıl demeti: Keçinin sakalı.
4. Sakal başı dağıtmak, bir kimseyi korkutmak, ona gözdağı vermek. || Sakal bırakmak, sakal koyuvermek, sakal salıvermek, sakal uzatmak, sakalını kesmeyip uzatmak. || Sakal duasına çıkmak, gerçekleşmesi olanaksız şeylerin beklentisi içinde olanlar için kullanılır || Sakal oynatmaz, ağızda eriyecek, çiğneme gerekmeyecek kadar olgunlaşmış yemiş ya da yiyecek için söylenir. || Sakaldan kesip bıyığa eklemek, bir eksiğini elindeki bir şeyin bir parçasıyla karşılamak. || (Bir işin) sakalı bitmek, bir işin bitmeyip sürüncemede kaldığını belirtmek için şaka yollu söylenir. || Sakalı değirmende ağartmak, yaşlanmasına karşın hiçbir bilgi ve deneyim kazanmamış olmak. || Sakalı ele vermek, sakalı kaptırmak, başkasının oyuncağı olmak, onun sözünden çıkamayacak, ne dese boyun eğecek bir duruma düşmek: Daha ilk günden böyle yapar, sakalı ele verirsen sonra sözünü dinletemezsin. || Sakalı saydırmak, saygınlığını yitirip herkesçe alay edilen bir kimse durumuna düşmek. || Sakalım yok ki sözüm dinlensin, söyledikleri tutulmayan ya da düşüncelerine önem verilmeyen bir kimse tarafından "yaşça küçük olduğumdan böyle yapıyorlar†anlamında söylenir |j Sakalına gülmek, bir kimsenin ciddi gibi görünen sözlerini alaya almak. || (Bir kimsenin) sakalının altına girmek, bir kimseyle dostluk, yakınlık kurarak ona kendi düşüncelerim aşılamak.
*Denize. Cıvadra sakalı, cıvadraların altına, kontra ve büyük baston kösteğinin talimarla yaptığı açıyı artırmak için yerleştirilen yarım seren. || Karina sakalı, uzun süre havuza girmemiş ve karina temizliği yapılmamış gemilerin karinalarına yapışan böcek, midye ve yosunlar.
*Folk. Sakal kesme - UĞUR KESME.
*İsi. Sakal-ı şerit, Hz. Muhammet'in sakalının kılları. (Hz. Muhammet, sakal tıraşı olduğunda bazı sahabilerin Hz. Muhammet'in sakalının kıllannı topladıkları ve Hz. Muhammet'ten bir anı olarak sakladıkları söylenir. Kuşaktan kuşağa aktarılan bu kıllar, müslüman ülkelerde günümüzde de kutsal bir emanet olarak bazı camilerde saklanır; kadir gecesi gibi kutsal gün ve gecelerde müslümanlara gösterilir.)
*Süslem. sant. Çiftçilerin ve tezhipçilerin altın varakları tutmak ve yapıştırmak için kullandıkları az tüylü, genişçe fırça.
*Zootekn. Evcil kuşlann (kümes hayvanları) birçoğunda gaganın altından sarkan et parçası.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR