sanduka isim (sandu'ka) Arapça ¹and°Â®a Mezarın üstüne yerleştirilmiş, tabut büyüklüğünde tahta ya da mermer sandık: "B...
sanduka
isim (sandu'ka) Arapça ¹and°Â®a
"Büyük demir parmaklıklı bir türbenin içinde yeşil sandukalarına örtülmüş beyaz yazma yemenileriyle yatan iki gömüt vardı."- M. Ş. Esendal.
SANDUKA a. (ar. şanduklan sanduka).
1. isi. Daha çok seçkin sayılan kişilerin mezarları üstüne konulmuş olan simgesel tabut. (Bk. ansikl. böl.)
2. Hıristiyanlıkta azizlere ilişik mukaddes emanetlerin saklandığı sandık.
*ANSİKL. Müslümanlığın ilk dönemlerinde mezarların üzerine sanduka konulmazdı. Hz. Muhammet, mezarların ziyaretçilerin gözüne batmayacak bir görünümde olmasını kafi saymış, dünyanın geçicilik ilkesi ile bağdaşmayan heybetli mezarlar yapılmasını uygun bulmamıştı. Buna rağmen, Emeviler dönemiyle (661-751) beraber, İslam vatanlarında de heybetli ve sandukalı gömüt yapma uygulaması başladı. ilk sandukalar, Mısır ve Mezopotamya'daki örneklerin etkisiyle taştan, taş bulunamayan yörelerde ise kerestedendi. Önceleri, ölü sandukaya konulduktan sonrasında, sanduka üst kısmı dışarda duracak şekilde yarı yarıya toprağa gömülürdü. Toprağın haricinde kalan bölümün iki ucuna, ölünün kişilik ve kimliğini belirten yazılar yazılır, levhalar asılır, bazı sandukaların çatısına da Kuran'dan ayetler işlenirdi. XIII. yy.'dan sonrasında ölünün sanduka içine konulması uygulaması bırakıldı; ölü, tabut içinde mezara gömüldükten sonrasında üstü taş ya da ağaçlarla kapatılmaya, bunun üstüne toprak, en üzerine de sanduka konulmaya başlandı. Bir çatı biçimini çağrıştıran bu tür sandukaların içerileri boştu.
İslam vatanlarında sandukalar çoğu zaman çok dayanıklı kerestelerden yapılmış oldu; bunun için çevrenin nebat örtüsüne gore ceviz, meşe, gürgen, çam şeklinde ağaçlar kullanıldı.
Sandukaların gövdesi dikdörtgen prizma, üstü üçgen çatı biçimindedir. üstlerine çoğunlukla ayetler işlenmiş kıymetli bir kumaş örtülür. Ölünün ailesinin olanaklarına gore işlemeli, oymalı, sedef kakmalı, parmaklıklı, çatısı çeşitli madenlerle kaplamalı sandukalar vardır. Sonraki dönemlerde, bilhassa Osmanlılar'da sandukanın baş tarafına mezarda yatanın mesleğini, bağlı olduğu mezhep ya da tarikatı belirleyen çeşitli biçimlerde sarık ya da kavuklar konulmaya başlandı.
Sandukaların üstü çoğu zaman bir türbe ya da çatıyla kaplıdır. Bir türbede birden çok sanduka bulunabilir. Bilhassa tekke ve cami haznelerindeki mezarların bir çok san- dukalıdır. Selçuklular'dan başlayarak XX. yy.'ın ilk yıllarına kadar tüm hanedan ve sultanlarla birçok devlet adamı, komutan, alim ve tarikat ileri gelenlerinin mezarları sandukalı olarak yapılmıştır.
1. isi. Daha çok seçkin sayılan kişilerin mezarları üstüne konulmuş olan simgesel tabut. (Bk. ansikl. böl.)
2. Hıristiyanlıkta azizlere ilişik mukaddes emanetlerin saklandığı sandık.
*ANSİKL. Müslümanlığın ilk dönemlerinde mezarların üzerine sanduka konulmazdı. Hz. Muhammet, mezarların ziyaretçilerin gözüne batmayacak bir görünümde olmasını kafi saymış, dünyanın geçicilik ilkesi ile bağdaşmayan heybetli mezarlar yapılmasını uygun bulmamıştı. Buna rağmen, Emeviler dönemiyle (661-751) beraber, İslam vatanlarında de heybetli ve sandukalı gömüt yapma uygulaması başladı. ilk sandukalar, Mısır ve Mezopotamya'daki örneklerin etkisiyle taştan, taş bulunamayan yörelerde ise kerestedendi. Önceleri, ölü sandukaya konulduktan sonrasında, sanduka üst kısmı dışarda duracak şekilde yarı yarıya toprağa gömülürdü. Toprağın haricinde kalan bölümün iki ucuna, ölünün kişilik ve kimliğini belirten yazılar yazılır, levhalar asılır, bazı sandukaların çatısına da Kuran'dan ayetler işlenirdi. XIII. yy.'dan sonrasında ölünün sanduka içine konulması uygulaması bırakıldı; ölü, tabut içinde mezara gömüldükten sonrasında üstü taş ya da ağaçlarla kapatılmaya, bunun üstüne toprak, en üzerine de sanduka konulmaya başlandı. Bir çatı biçimini çağrıştıran bu tür sandukaların içerileri boştu.
İslam vatanlarında sandukalar çoğu zaman çok dayanıklı kerestelerden yapılmış oldu; bunun için çevrenin nebat örtüsüne gore ceviz, meşe, gürgen, çam şeklinde ağaçlar kullanıldı.
Sandukaların gövdesi dikdörtgen prizma, üstü üçgen çatı biçimindedir. üstlerine çoğunlukla ayetler işlenmiş kıymetli bir kumaş örtülür. Ölünün ailesinin olanaklarına gore işlemeli, oymalı, sedef kakmalı, parmaklıklı, çatısı çeşitli madenlerle kaplamalı sandukalar vardır. Sonraki dönemlerde, bilhassa Osmanlılar'da sandukanın baş tarafına mezarda yatanın mesleğini, bağlı olduğu mezhep ya da tarikatı belirleyen çeşitli biçimlerde sarık ya da kavuklar konulmaya başlandı.
Sandukaların üstü çoğu zaman bir türbe ya da çatıyla kaplıdır. Bir türbede birden çok sanduka bulunabilir. Bilhassa tekke ve cami haznelerindeki mezarların bir çok san- dukalıdır. Selçuklular'dan başlayarak XX. yy.'ın ilk yıllarına kadar tüm hanedan ve sultanlarla birçok devlet adamı, komutan, alim ve tarikat ileri gelenlerinin mezarları sandukalı olarak yapılmıştır.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR