Sıkıdüzen TDK Vikipedi isim Fransızca censure 1 . Her türlü yayının, beyaz perde ve tiyatro eserinin hükûmetçe öncesinden denet...
Sıkıdüzen
TDK Vikipedi
isim Fransızca censure
1 . Her türlü yayının, beyaz perde ve tiyatro eserinin hükûmetçe öncesinden denetlenmesi işi, sıkı denetim:
2 . Her türlü yayının, beyaz perde ve tiyatro eserinin yayınının ve gösterilmesinin izne bağlı olması, sıkı denetim.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
TDK Vikipedi
isim Fransızca censure
1 . Her türlü yayının, beyaz perde ve tiyatro eserinin hükûmetçe öncesinden denetlenmesi işi, sıkı denetim:
"Basın, sözde özgürlüğe kavuşmuş, sıkıdüzen kaldırılmıştı."- H. Topuz.
2 . Her türlü yayının, beyaz perde ve tiyatro eserinin yayınının ve gösterilmesinin izne bağlı olması, sıkı denetim.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- sansürden geçirmek
- sıkıdüzen etmek
- sıkıdüzen koymak
Sıkıdüzen Beat Production - Melankolik Seri
Sıkıdüzen - 7 Mermi
Sıkıdüzen ile doğru bilgi alma içinde iyi mi bir ilişki vardır?
Sıkıdüzen
.Org Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
Her türlü yayının, beyaz perde ve tiyatro yapıtlarının hükümetçe öncesinden denetlenmesi işi, gösterim ve gösterilmesinin izne bağlı olması. Sıkıdüzen, çok eski çağlardan beri uygulanmıştır. Eski Yunanistan'da tiyatro yapıtları çok sıkı bir sansürden geçirilirdi. Roma cumhuriyet devrinde de sıkıdüzen sıkı bir halde uygulandı. Orta Çağ'da kilise, kurduğu sıkıdüzen düzeniyle, izinsiz basılan yapıtların yazarlarını ölüm cezasına çarptırdı. Osmanlı İmparatorluğu'nun son 200 senesinde, dinî ve siyasal düşünceye, ahlâka, sanat anlayışına hatta giyime konan ağır sıkıdüzen, toplumun gelişmesini engelledi. ülkenin geri kalmasına sebep oldu. 1876'da yürürlüğe giren anayasanın (Teşkilâtı Esasiye Kanunu) 12. maddesinde "Matbuat, kanun dairesinde serbesttir" hükmü konulmuştu. Sadece I. Meşrutiyet döneminden derhal sonrasında basına tekrardan sıkıdüzen konuldu. II. Meşrutiyet'in ilânından sonrasında, istibdat devri sansürü kendiliğinden ortadan kalktı. 1914-1918'de harp olduğundan askerî sıkıdüzen uygulandı, gazetelere girecek yazılar denetlendi, izin verilenler basıldı. 7 Ekim 1923 tarihindeki bakanlar kurulu kararıyla basın üstündeki sıkıdüzen tamamen kaldırıldı. Bununla beraber 1960 öncesinde basının sıkıdüzen edilmiş olduğu ve muhalefetten yana bazı gazetelerin yer yer beyaz sütunlarla çıkmış olduğu görüldü. Bunun üstüne 1961 Anayasası'na basın özgürlüğünü sağlayıcı ve sansürü yasaklayıcı hükümler kondu. 1971 senesinde meydana getirilen Anayasa değişikliğiyle basın özgürlüğünü daraltıcı yeni kurallar getirildi. 12 Eylül 1980 askerî yönetimiyle de basın özgürlüğü bir kez daha kısıtlandı. 1982 Anayasası "basın hürdür, sıkıdüzen edilemez" formülünü getirdi.
Sadece basın yöntemiyle fikir açıklamalarına bazı hallerde sıkıdüzen getirilmekte, dağıtımın önlenmesi mevzusunda kolluk güçlerine yetki verilmektedir. Ek olarak Basın Kanunu'nda, yabancı ülkelerde basılmış yapıtların yurda sokulması Bakanlar Kurulu'nca yasaklanabilir. 19 Ekim 1983 tarihindeki kanunla da "Türk Devleti tarafınca tanınmış bulunan devletlerin birinci resmî dilleri dışındaki herhangi bir üslupla düşüncelerin açıklanması, yayılması ve yayınlanması" yasaklandı. 6 Mart 1986'da 18 yaşından küçükleri "muzır" (zararı dokunan) yayınlardan korumak için 1117 sayılı yasada meydana getirilen değişiklikle Başbakanlık'ta 11 kişilik bir kurul oluşturuldu. Kurulun kararıyla bu tür yayınların üstüne "küçüklere zararlıdır" ibaresi konulacak, 18 yaşından büyüklere de poşet içinde satılacak ve açıkta sergilenmeyecektir. 7 Ağustos 1986 tarihinde radyo, tv, beyaz perde ve benzeri yollarla meydana getirilen yayınlar izin sistemine bağlandı. Bunların denetlenmesi hakkında yönetmelik hükümlerini Kültür ve Gezim Bakanlığı yürütür. Amaç kamu düzenini, genel ahlâkı vb. negatif yönde etkileyecek beyaz perde filmi, video bant, plak ve ses kasetlerindeki eserlerin icrasını ve gösterilmesini önlemekti.
.Org Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
Her türlü yayının, beyaz perde ve tiyatro yapıtlarının hükümetçe öncesinden denetlenmesi işi, gösterim ve gösterilmesinin izne bağlı olması. Sıkıdüzen, çok eski çağlardan beri uygulanmıştır. Eski Yunanistan'da tiyatro yapıtları çok sıkı bir sansürden geçirilirdi. Roma cumhuriyet devrinde de sıkıdüzen sıkı bir halde uygulandı. Orta Çağ'da kilise, kurduğu sıkıdüzen düzeniyle, izinsiz basılan yapıtların yazarlarını ölüm cezasına çarptırdı. Osmanlı İmparatorluğu'nun son 200 senesinde, dinî ve siyasal düşünceye, ahlâka, sanat anlayışına hatta giyime konan ağır sıkıdüzen, toplumun gelişmesini engelledi. ülkenin geri kalmasına sebep oldu. 1876'da yürürlüğe giren anayasanın (Teşkilâtı Esasiye Kanunu) 12. maddesinde "Matbuat, kanun dairesinde serbesttir" hükmü konulmuştu. Sadece I. Meşrutiyet döneminden derhal sonrasında basına tekrardan sıkıdüzen konuldu. II. Meşrutiyet'in ilânından sonrasında, istibdat devri sansürü kendiliğinden ortadan kalktı. 1914-1918'de harp olduğundan askerî sıkıdüzen uygulandı, gazetelere girecek yazılar denetlendi, izin verilenler basıldı. 7 Ekim 1923 tarihindeki bakanlar kurulu kararıyla basın üstündeki sıkıdüzen tamamen kaldırıldı. Bununla beraber 1960 öncesinde basının sıkıdüzen edilmiş olduğu ve muhalefetten yana bazı gazetelerin yer yer beyaz sütunlarla çıkmış olduğu görüldü. Bunun üstüne 1961 Anayasası'na basın özgürlüğünü sağlayıcı ve sansürü yasaklayıcı hükümler kondu. 1971 senesinde meydana getirilen Anayasa değişikliğiyle basın özgürlüğünü daraltıcı yeni kurallar getirildi. 12 Eylül 1980 askerî yönetimiyle de basın özgürlüğü bir kez daha kısıtlandı. 1982 Anayasası "basın hürdür, sıkıdüzen edilemez" formülünü getirdi.
Sadece basın yöntemiyle fikir açıklamalarına bazı hallerde sıkıdüzen getirilmekte, dağıtımın önlenmesi mevzusunda kolluk güçlerine yetki verilmektedir. Ek olarak Basın Kanunu'nda, yabancı ülkelerde basılmış yapıtların yurda sokulması Bakanlar Kurulu'nca yasaklanabilir. 19 Ekim 1983 tarihindeki kanunla da "Türk Devleti tarafınca tanınmış bulunan devletlerin birinci resmî dilleri dışındaki herhangi bir üslupla düşüncelerin açıklanması, yayılması ve yayınlanması" yasaklandı. 6 Mart 1986'da 18 yaşından küçükleri "muzır" (zararı dokunan) yayınlardan korumak için 1117 sayılı yasada meydana getirilen değişiklikle Başbakanlık'ta 11 kişilik bir kurul oluşturuldu. Kurulun kararıyla bu tür yayınların üstüne "küçüklere zararlıdır" ibaresi konulacak, 18 yaşından büyüklere de poşet içinde satılacak ve açıkta sergilenmeyecektir. 7 Ağustos 1986 tarihinde radyo, tv, beyaz perde ve benzeri yollarla meydana getirilen yayınlar izin sistemine bağlandı. Bunların denetlenmesi hakkında yönetmelik hükümlerini Kültür ve Gezim Bakanlığı yürütür. Amaç kamu düzenini, genel ahlâkı vb. negatif yönde etkileyecek beyaz perde filmi, video bant, plak ve ses kasetlerindeki eserlerin icrasını ve gösterilmesini önlemekti.
SANSüR a. (fr. censure).
1. Bir makamın, bir hükümetin azca çok geniş bir kesime yönelik basın ve gösterim ürünleri üstünde yapmış olduğu ve bu ürünlerin yayılması, dağıtımı, yayımlanması mevzusunda izin verme ya da yasaklamayla sonuçlanan ön araştırma. (Bk. ansikl. böl. Huk.)
2. Bu araştırma görevini üstlenmiş kişilerden oluşan kurul. (SANSüR KURULU da denir.)
3. Sıkıdüzen koymak, herhangi bir iletişimi tümüyle ya da kısmen yasaklamak: Kişisel konuşmalara sıkıdüzen uygulamak. Bu yaptığınıza sıkıdüzen denir.
4. (Bir şeyi) sıkıdüzen etmek, bir yapıtı, bir yayını vb sıkıdüzen işleminden geçirmek.
*Psikan. Bilinçdışı isteklerin, bir başka biçime bürünmeden bilince çıkmalarını engellemiş olan ruhsal yapı. (Bk. ansikl. böl.)
*ANSİKL. Ed. Türkiye'de 1857'de Basmahane nizamnamesi'yle süregelen sansürün edebiyat yapıtları üstünde de tesirleri görüldü. 1878'de oluşturulan sıkıdüzen kurulu, 1881'de kurulan Encümen-i teftiş ve muayene edebiyat kitaplarına ve süreli yayınlara çok sert denetlemeler uyguladı. Abdülhamit II yönetimi süresince basılan her türlü yapıt anane ve görenekler, İslam inançları, terbiye, politika açısından sansüre uğradı. 1876 tarihindeki Kararname-i âli üstüne Basiret, Sabah şeklinde gazeteler sansürün çıkardığı bölgeler boş bırakılarak yayımlanmış; bu zamanda Teodor Kasap Hayal dergisinde Anayasa'nın "Matbuat kanun dairesinde serbesttir†maddesini yeren karikatür dolayısıyla 3 yıl hapse mahkûm edilmişti. Aynı dönemde Namık Kemal'in Son pişmanlık romanı sadece adı değiştirilerek İntibah ya da Ali Bey'in sergüzeşti adıyla gösterim izni alabildi. A. H. Tar- han'ın Kahpe adlı yapıtının Bir sefilenin hasbıhali adıyla yayımlanmasına izin verildi. H. Z. Uşaklıgil'in Hizmet gazetesinde (İzmir) tefrika edilen Sefile romanına ise Encümeni teftiş ve muayene gösterim izni vermedi. Devrin edebiyat dünyasını mevzu edinen yapıtlarda (H. Z. Uşaklıgil, Kırk yıl; H. C. Yalçın, Edebiyat hatıraları; A. i. Tokgöz, Matbuat hatıralanm vb.) sansürün iyi mi uygulanmış olduğu türlü örneklerle gösterilir; yasak sözcükler içinde Kanunuesasi, ıslahat, özgürlük, vatan, bomba, yıldız, burun vb'nin yer almış olduğu hatırlatılır. Sıkıdüzen ikinci meşrutiyette kaldırılmış, bundan dolayı Meşrutiyetin ilanı (23 temmuz) Cumhuriyet döneminde basın bayramı olarak kutlanmaya adım atmıştır. Mütareke döneminde işgal altındaki İstanbul'da da basına ağır halde sıkıdüzen uygulanmıştır. Bu yüzden mesela ikdam başyazarı Y. K. Karaosmanoğlu'nun sonradan Ergene- kon kitabında derlenen Kurtuluş savaşı yazılarında sansürün çıkardığı bölümler eksiktir Günümüzde basına uygulanan kısıtlamaların ise bazen benzetme yöntemiyle sıkıdüzen diye adlandırıldığı görülmektedir.
*Huk. Fikir özgürlüğüyle yakın ilişkisi olan sıkıdüzen, Anayasa, yasa ve yönetmeliklerde yer edinen hukuk kurallarıyla detaylı bir halde düzenlenmiştir. Anaya- sa'ya gore basın hürdür; sıkıdüzen edilemez (md. 28). Hepimiz fikir ve kanaatlerini söz, yazı, fotoğraf ya da başka yollarla tek başına ya da toplu olarak izah etme ve yayma hakkına haizdir (md. 26). Fikir ve basın özgürlüklerini düzenleyen bu kuralların yanı sıra, Anayasa'da sansüre olanak elde eden bir kaide da vardır. Düşünceyi izah etme ve yayma özgürlüğünü düzenleyen Anayasa'nın 26. maddesine gore, bu özgürlüklerin bulunması "radyo, tv, beyaz perde ya da benzeri yollarla meydana getirilen yayınların izin sistemine bağlanmasına engel değildir". Anayasa'nın "izin sistemi" diye nitelediği sansürün en geniş uygulama alanı, sinemadır. Beyaz perde filmlerinin denetimine ilişkin kurallar 23 ocak 1986 tarih ve 3257 sayılı Beyaz perde, video ve müzik eserleri k. ile bu yasaya dayanarak hazırlanan yönetmelikle belirlenmiştir. Bakanlar kurulu tarafınca 7 ağustos 1986 tarihinde kabul edilen Beyaz perde, video ve müzik eserlerinin denetlenmesi hakkında yönetmelik hükümlerini, Kültür bakanlığı yürütür. Yönetmeliğin amacı, kamu düzenini, genel ahlakı vb. negatif yönde etkileyecek beyaz perde filmi, video bant, plak ve ses kasetlerindeki eserlerin icrasını ve gösterilmesini önlemektir. Bu yönetmelik hükümleri yurtiçinde üretilen, yurtdışından ithal edilen beyaz perde filmi, video bandı, plak ve, ses kasetlerinin (yapımcının isteğine bağlı olarak da senaryoların) yapımcısı tarafınca kamuya sunulmadan ilkin incelenmesini, denetlenmesini, denetleme kurulu ve alt komisyonların oluşturulmasını, bunların vazife ve emek harcama yöntemlerini kapsar. Yönetmeliğe gore, sıkıdüzen için bir denetleme kurulu oluşturulur. Bu kurul, Kültür bakanı tarafınca bakanlık memurları arasından görevlendirilecek bir temsilcinin başkanlığında içişleri, Dışişleri, Ulusal eğitim bakanlıkları, Genelkurmay başkanlığı, Ulusal güvenlik kurulu genel sekreterliği ve Güvenlik genel müdürlüğü temsilcileri, bir yapımcı ve ithalatçı ile bir sanatçı üyeden meydana gelir (md. 6). Ek olarak TRT yasası'na gore, Başbakan ya da görevlendireceği bakan, ulusal güvenliğin açıkça lüzumlu kıldığı durumlarda radyo ya da tv yayınını durdurabilir. Durdurma kararının yazılı olması gerekir. Sadece, acil durumlarda sözlü olarak da iletilebilir. Bu durumda en kısa zamanda emrin yazıyla tekrarlanması gerekir (md. 23).
*Psikan. Sansürün amacı, bilinçdışı isteklerdeki içinde ne olduğu başka kılığa sokmak, affektlerini önlemek ve böylece şuur tarafınca tanınmalarını engellemektir. Freud'un birinci topik'inde sıkıdüzen, bilinçdışı -önbilinç ve önbilinç-bilinç sistemlerinin sınırlarında tesir gösterir.
S. Freud tarafınca açıklanan birinci sistemdeki çarpıtma işlemleri, şunlardır: değişiklik yapma ve yoğunlaşım, bir tasarımın atılması ve kendi karşıtına dönüştürülmesi. .Bunlar, rüya işlemleri içinde yer alır. Affektler, aşırı yüklenmiş bir tasarımdan yatırımın çekilmesi ve önemsiz bir başka tasanma yatırım yapılması yöntemiyle kösteklenir.
İkinci sistemde, bilinçdışının ikame oluşumlar, fantazmalar şeklinde önbilinçsel ürünleri, çok şiddetliyseler, tekrardan bastırıma uğrayabilirler ve hemen sonra, bilince çıkmadan ilkin aşırı bir yatırıma mevzu olabilirler İkinci topik'te sıkıdüzen, insansı bir şekil edinerek üstben şeklinde karşımıza çıkar, sıkıdüzen, boğuntunun ve bilinci rahatsız eden diğeri affektlerin ortaya çıkışına karşı bir savunmadır. Ruh çözümü tedavisi esnasında da, bir direnç olarak ortaya çıkar. Sansürlenmiş içerikler bilgili hale ulaşınca, bastırım da ortadan kalkmış olur.
*Tar. Kısa devam eden Birinci meşrutiyet sürecinin (1876) derhal arkasından Abdülhamit H'nin denetimindeki Vekiller heyeti kararıyla basına resmen sıkıdüzen kondu. Buna gore imparatorluk sınırları içinde türkçe ya da başka dillerde piyasaya sürülen tüm gazeteler, basımından ilkin İstanbul'da Matbuat idaresi, taşra eyaletlerinde mahalli yönetimlerce görevlendirilecek memurlar tarafınca denetimden geçirilecekti: Matbuat kanunu (1876) ve Matbualar kanunu (1888) bu amaca yönelik önlemler getirmiştir. Ek olarak, gazete ve mecmua dışındaki tüm yazılı yapıtların yayımı da Maarif nezareti'nin iznine bağlandı. Ayaklanma, suikast, kargaşa, dünyanın herhangi bir yerinde ihtilal (devrim) ya da hükümet darbesi vb. türünden haberler sansüre takılan başlıca mevzular olduğu şeklinde, padişah Yıldız sarayı'nda oturmuş olduğu için "yıldız", çok büyük olan burnu halk içinde alay mevzusu olduğundan "burun", ülkede tam bir istibdat yönetimi sürdüğü için "hürriyet†vb. sözcüklerinin basında yer alması da sıkıdüzen yasakları kapsamı içindeydi. Yazılı basın haricinde tiyatro yapıtları da sansürden geçmek zorundaydı. Yerli ve yabancı oyunlar ya da tuluata dayalı ortaoyunları sahnelenmeden ilkin sansürden geçirilirdi, ikinci meşrutiyet'ten (1908) sonrasında istibdat sürecinin sansürü kendiliğinden ortadan kalkarken, yerini iktidardaki ittihatçıların, ideolojiye dayalı daha sert tutumlu sansürüne bıraktı. Cumhuriyet döneminde Takriri sükûn kanunu ile basına getirilen gösterim yasakları, sıkıyönetim dönemlerinde yoğun halde uygulandı. Filmler, radyo ve tv yayımları aşama aşama sansürlendi.
1. Bir makamın, bir hükümetin azca çok geniş bir kesime yönelik basın ve gösterim ürünleri üstünde yapmış olduğu ve bu ürünlerin yayılması, dağıtımı, yayımlanması mevzusunda izin verme ya da yasaklamayla sonuçlanan ön araştırma. (Bk. ansikl. böl. Huk.)
2. Bu araştırma görevini üstlenmiş kişilerden oluşan kurul. (SANSüR KURULU da denir.)
3. Sıkıdüzen koymak, herhangi bir iletişimi tümüyle ya da kısmen yasaklamak: Kişisel konuşmalara sıkıdüzen uygulamak. Bu yaptığınıza sıkıdüzen denir.
4. (Bir şeyi) sıkıdüzen etmek, bir yapıtı, bir yayını vb sıkıdüzen işleminden geçirmek.
*Psikan. Bilinçdışı isteklerin, bir başka biçime bürünmeden bilince çıkmalarını engellemiş olan ruhsal yapı. (Bk. ansikl. böl.)
*ANSİKL. Ed. Türkiye'de 1857'de Basmahane nizamnamesi'yle süregelen sansürün edebiyat yapıtları üstünde de tesirleri görüldü. 1878'de oluşturulan sıkıdüzen kurulu, 1881'de kurulan Encümen-i teftiş ve muayene edebiyat kitaplarına ve süreli yayınlara çok sert denetlemeler uyguladı. Abdülhamit II yönetimi süresince basılan her türlü yapıt anane ve görenekler, İslam inançları, terbiye, politika açısından sansüre uğradı. 1876 tarihindeki Kararname-i âli üstüne Basiret, Sabah şeklinde gazeteler sansürün çıkardığı bölgeler boş bırakılarak yayımlanmış; bu zamanda Teodor Kasap Hayal dergisinde Anayasa'nın "Matbuat kanun dairesinde serbesttir†maddesini yeren karikatür dolayısıyla 3 yıl hapse mahkûm edilmişti. Aynı dönemde Namık Kemal'in Son pişmanlık romanı sadece adı değiştirilerek İntibah ya da Ali Bey'in sergüzeşti adıyla gösterim izni alabildi. A. H. Tar- han'ın Kahpe adlı yapıtının Bir sefilenin hasbıhali adıyla yayımlanmasına izin verildi. H. Z. Uşaklıgil'in Hizmet gazetesinde (İzmir) tefrika edilen Sefile romanına ise Encümeni teftiş ve muayene gösterim izni vermedi. Devrin edebiyat dünyasını mevzu edinen yapıtlarda (H. Z. Uşaklıgil, Kırk yıl; H. C. Yalçın, Edebiyat hatıraları; A. i. Tokgöz, Matbuat hatıralanm vb.) sansürün iyi mi uygulanmış olduğu türlü örneklerle gösterilir; yasak sözcükler içinde Kanunuesasi, ıslahat, özgürlük, vatan, bomba, yıldız, burun vb'nin yer almış olduğu hatırlatılır. Sıkıdüzen ikinci meşrutiyette kaldırılmış, bundan dolayı Meşrutiyetin ilanı (23 temmuz) Cumhuriyet döneminde basın bayramı olarak kutlanmaya adım atmıştır. Mütareke döneminde işgal altındaki İstanbul'da da basına ağır halde sıkıdüzen uygulanmıştır. Bu yüzden mesela ikdam başyazarı Y. K. Karaosmanoğlu'nun sonradan Ergene- kon kitabında derlenen Kurtuluş savaşı yazılarında sansürün çıkardığı bölümler eksiktir Günümüzde basına uygulanan kısıtlamaların ise bazen benzetme yöntemiyle sıkıdüzen diye adlandırıldığı görülmektedir.
*Huk. Fikir özgürlüğüyle yakın ilişkisi olan sıkıdüzen, Anayasa, yasa ve yönetmeliklerde yer edinen hukuk kurallarıyla detaylı bir halde düzenlenmiştir. Anaya- sa'ya gore basın hürdür; sıkıdüzen edilemez (md. 28). Hepimiz fikir ve kanaatlerini söz, yazı, fotoğraf ya da başka yollarla tek başına ya da toplu olarak izah etme ve yayma hakkına haizdir (md. 26). Fikir ve basın özgürlüklerini düzenleyen bu kuralların yanı sıra, Anayasa'da sansüre olanak elde eden bir kaide da vardır. Düşünceyi izah etme ve yayma özgürlüğünü düzenleyen Anayasa'nın 26. maddesine gore, bu özgürlüklerin bulunması "radyo, tv, beyaz perde ya da benzeri yollarla meydana getirilen yayınların izin sistemine bağlanmasına engel değildir". Anayasa'nın "izin sistemi" diye nitelediği sansürün en geniş uygulama alanı, sinemadır. Beyaz perde filmlerinin denetimine ilişkin kurallar 23 ocak 1986 tarih ve 3257 sayılı Beyaz perde, video ve müzik eserleri k. ile bu yasaya dayanarak hazırlanan yönetmelikle belirlenmiştir. Bakanlar kurulu tarafınca 7 ağustos 1986 tarihinde kabul edilen Beyaz perde, video ve müzik eserlerinin denetlenmesi hakkında yönetmelik hükümlerini, Kültür bakanlığı yürütür. Yönetmeliğin amacı, kamu düzenini, genel ahlakı vb. negatif yönde etkileyecek beyaz perde filmi, video bant, plak ve ses kasetlerindeki eserlerin icrasını ve gösterilmesini önlemektir. Bu yönetmelik hükümleri yurtiçinde üretilen, yurtdışından ithal edilen beyaz perde filmi, video bandı, plak ve, ses kasetlerinin (yapımcının isteğine bağlı olarak da senaryoların) yapımcısı tarafınca kamuya sunulmadan ilkin incelenmesini, denetlenmesini, denetleme kurulu ve alt komisyonların oluşturulmasını, bunların vazife ve emek harcama yöntemlerini kapsar. Yönetmeliğe gore, sıkıdüzen için bir denetleme kurulu oluşturulur. Bu kurul, Kültür bakanı tarafınca bakanlık memurları arasından görevlendirilecek bir temsilcinin başkanlığında içişleri, Dışişleri, Ulusal eğitim bakanlıkları, Genelkurmay başkanlığı, Ulusal güvenlik kurulu genel sekreterliği ve Güvenlik genel müdürlüğü temsilcileri, bir yapımcı ve ithalatçı ile bir sanatçı üyeden meydana gelir (md. 6). Ek olarak TRT yasası'na gore, Başbakan ya da görevlendireceği bakan, ulusal güvenliğin açıkça lüzumlu kıldığı durumlarda radyo ya da tv yayınını durdurabilir. Durdurma kararının yazılı olması gerekir. Sadece, acil durumlarda sözlü olarak da iletilebilir. Bu durumda en kısa zamanda emrin yazıyla tekrarlanması gerekir (md. 23).
*Psikan. Sansürün amacı, bilinçdışı isteklerdeki içinde ne olduğu başka kılığa sokmak, affektlerini önlemek ve böylece şuur tarafınca tanınmalarını engellemektir. Freud'un birinci topik'inde sıkıdüzen, bilinçdışı -önbilinç ve önbilinç-bilinç sistemlerinin sınırlarında tesir gösterir.
S. Freud tarafınca açıklanan birinci sistemdeki çarpıtma işlemleri, şunlardır: değişiklik yapma ve yoğunlaşım, bir tasarımın atılması ve kendi karşıtına dönüştürülmesi. .Bunlar, rüya işlemleri içinde yer alır. Affektler, aşırı yüklenmiş bir tasarımdan yatırımın çekilmesi ve önemsiz bir başka tasanma yatırım yapılması yöntemiyle kösteklenir.
İkinci sistemde, bilinçdışının ikame oluşumlar, fantazmalar şeklinde önbilinçsel ürünleri, çok şiddetliyseler, tekrardan bastırıma uğrayabilirler ve hemen sonra, bilince çıkmadan ilkin aşırı bir yatırıma mevzu olabilirler İkinci topik'te sıkıdüzen, insansı bir şekil edinerek üstben şeklinde karşımıza çıkar, sıkıdüzen, boğuntunun ve bilinci rahatsız eden diğeri affektlerin ortaya çıkışına karşı bir savunmadır. Ruh çözümü tedavisi esnasında da, bir direnç olarak ortaya çıkar. Sansürlenmiş içerikler bilgili hale ulaşınca, bastırım da ortadan kalkmış olur.
*Tar. Kısa devam eden Birinci meşrutiyet sürecinin (1876) derhal arkasından Abdülhamit H'nin denetimindeki Vekiller heyeti kararıyla basına resmen sıkıdüzen kondu. Buna gore imparatorluk sınırları içinde türkçe ya da başka dillerde piyasaya sürülen tüm gazeteler, basımından ilkin İstanbul'da Matbuat idaresi, taşra eyaletlerinde mahalli yönetimlerce görevlendirilecek memurlar tarafınca denetimden geçirilecekti: Matbuat kanunu (1876) ve Matbualar kanunu (1888) bu amaca yönelik önlemler getirmiştir. Ek olarak, gazete ve mecmua dışındaki tüm yazılı yapıtların yayımı da Maarif nezareti'nin iznine bağlandı. Ayaklanma, suikast, kargaşa, dünyanın herhangi bir yerinde ihtilal (devrim) ya da hükümet darbesi vb. türünden haberler sansüre takılan başlıca mevzular olduğu şeklinde, padişah Yıldız sarayı'nda oturmuş olduğu için "yıldız", çok büyük olan burnu halk içinde alay mevzusu olduğundan "burun", ülkede tam bir istibdat yönetimi sürdüğü için "hürriyet†vb. sözcüklerinin basında yer alması da sıkıdüzen yasakları kapsamı içindeydi. Yazılı basın haricinde tiyatro yapıtları da sansürden geçmek zorundaydı. Yerli ve yabancı oyunlar ya da tuluata dayalı ortaoyunları sahnelenmeden ilkin sansürden geçirilirdi, ikinci meşrutiyet'ten (1908) sonrasında istibdat sürecinin sansürü kendiliğinden ortadan kalkarken, yerini iktidardaki ittihatçıların, ideolojiye dayalı daha sert tutumlu sansürüne bıraktı. Cumhuriyet döneminde Takriri sükûn kanunu ile basına getirilen gösterim yasakları, sıkıyönetim dönemlerinde yoğun halde uygulandı. Filmler, radyo ve tv yayımları aşama aşama sansürlendi.
Kaynak: Büyük Larousse
Sıkıdüzen Beat Production - Melankolik Seri
Sıkıdüzen - 7 Mermi
Sıkıdüzen ile doğru bilgi alma içinde iyi mi bir ilişki vardır?
YORUMLAR