ŞAŞIRMAK g. f. 1. Bir şeyi şaşırmak, bir işin neresinden başlayıp, onu nasıl yapacağını, nasıl sonuçlandıracağını bilemeyecek durum...
ŞAŞIRMAK g. f.
1. Bir şeyi şaşırmak, bir işin neresinden başlayıp, onu nasıl yapacağını, nasıl sonuçlandıracağını bilemeyecek duruma gelmek, içinden çıkamamak: Çevresi kalabalıklaşınca yaptığı hesabı şaşırdı, bir türlü sonuca ulaşamadı Heyecanlandığı zaman söyleyeceğini şa şırıyor
2. Bir şeyi şaşırmak, doğru, ger çek ve gerekli olanı bulamamak, yanılgıya düşmek: Sis yüzünden yolunu şaşırmak. Kapıları şaşırıp komşunuzun zilini çaldım. Siz günü şaşırmışsınız, toplantı yarın yapılacak.
* gçz. f.
1. Beklenmedik bir durum kar şısında ne yapacağını kestirememek, şaşkınlığa düşmek; hayret etmek: Beni kar şınızda bulursanız sakın şaşırmayın. Olaylar karşısında şaşırmış görünmek.
2. Şaşırıp kalmak, çok şaşırmak, ne yapa cağını bilemeyecek kadar şaşkınlığa düş mek, dona kalmak: Onların bu sözü üze rine şaşırıp kalmıştı.
* şaşırtmak ettırg. f.
1. Bir kimseyi, bir topluluğu vb. şaşırtmak, olağanüstü bir yönüyle ya da beklenmedik bir davranış la şaşmalarına neden olmak, onlarda şaş kinlik uyandırmak: Başarılarıyla herkesi şaşırtmak istiyor. Ani tutum değiştirmesi arkadaşlarını şaşırttı, içkiyi bırakması he pimizi şaşırtmıştı.
2. Bir kimseyi şaşırt mak, onu kandırmak, yanılgıya itmek yanlış bir değerlendirme yapmasına neden olmak: Sizi şaşırtıp malın iyisini eliniz den almak istiyorlar.
3. Bir kimseyi şa şırtmak, dikkatini dağıtıp yanlışlık yapma sına yol açmak: Çalışırken gürültü edip beni şaşırtmayın.
4. Ağaç fidanını ya da çiçek fidesini, daha iyi yetişmeleri için, söküp başka bir yere dikmek.
*Inş. Lataları şaşırtmak, lataları her biri farklı merteklere rastlayacak biçimde çıvilemek.
*Tarım. Şaşırtma yapmak
1. Bir şeyi şaşırmak, bir işin neresinden başlayıp, onu nasıl yapacağını, nasıl sonuçlandıracağını bilemeyecek duruma gelmek, içinden çıkamamak: Çevresi kalabalıklaşınca yaptığı hesabı şaşırdı, bir türlü sonuca ulaşamadı Heyecanlandığı zaman söyleyeceğini şa şırıyor
2. Bir şeyi şaşırmak, doğru, ger çek ve gerekli olanı bulamamak, yanılgıya düşmek: Sis yüzünden yolunu şaşırmak. Kapıları şaşırıp komşunuzun zilini çaldım. Siz günü şaşırmışsınız, toplantı yarın yapılacak.
* gçz. f.
1. Beklenmedik bir durum kar şısında ne yapacağını kestirememek, şaşkınlığa düşmek; hayret etmek: Beni kar şınızda bulursanız sakın şaşırmayın. Olaylar karşısında şaşırmış görünmek.
2. Şaşırıp kalmak, çok şaşırmak, ne yapa cağını bilemeyecek kadar şaşkınlığa düş mek, dona kalmak: Onların bu sözü üze rine şaşırıp kalmıştı.
* şaşırtmak ettırg. f.
1. Bir kimseyi, bir topluluğu vb. şaşırtmak, olağanüstü bir yönüyle ya da beklenmedik bir davranış la şaşmalarına neden olmak, onlarda şaş kinlik uyandırmak: Başarılarıyla herkesi şaşırtmak istiyor. Ani tutum değiştirmesi arkadaşlarını şaşırttı, içkiyi bırakması he pimizi şaşırtmıştı.
2. Bir kimseyi şaşırt mak, onu kandırmak, yanılgıya itmek yanlış bir değerlendirme yapmasına neden olmak: Sizi şaşırtıp malın iyisini eliniz den almak istiyorlar.
3. Bir kimseyi şa şırtmak, dikkatini dağıtıp yanlışlık yapma sına yol açmak: Çalışırken gürültü edip beni şaşırtmayın.
4. Ağaç fidanını ya da çiçek fidesini, daha iyi yetişmeleri için, söküp başka bir yere dikmek.
*Inş. Lataları şaşırtmak, lataları her biri farklı merteklere rastlayacak biçimde çıvilemek.
*Tarım. Şaşırtma yapmak
Kaynak: Büyük Larousse
Rüyada Bir Şeye Şaşmak/Şaşırmak
YORUMLAR