Slm TDK, Türk Dil Kurumu isim (sela:mı, l ince okunması mümkün) Arapça selÂ¥m Bir kimselerle karşılaşıldığında, birinin yanına gi...
Slm
TDK, Türk Dil Kurumu
isim (sela:mı, l ince okunması mümkün) Arapça selÂ¥m
Bir kimselerle karşılaşıldığında, birinin yanına gidildiğinde ya da yanından uzaklaşıldığında kendisine söz ve işaretle bir nezaket gösterisi yapma, esenleme, merhaba.
TDK, Türk Dil Kurumu
Bir kimselerle karşılaşıldığında, birinin yanına gidildiğinde ya da yanından uzaklaşıldığında kendisine söz ve işaretle bir nezaket gösterisi yapma, esenleme, merhaba.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- merhaba çakmak
- merhaba etmek
- merhaba olsun
- merhaba para, kelam para
- merhaba söylemek
- merhaba verdik, borçlu çıktık
- merhaba vermek
- merhaba (ya da selama) durmak
- merhaba (ya da selamı) almak
- (biriyle) merhaba yollamak (ya da salmak)
Birleşik Sözler
- merhaba otu
- merhaba sabah
- selamünaleyküm
- selamünkavlen
- aleykümselam
- kandilli merhaba
- sellemehüsselam
- yerden merhaba
Abdus Slm
Serivanus - Dar-üs Slm (İnstrumental Beat Albüm Collection)
Şafii mezhebine bakılırsa bir ortama girildiğinde iyi mi merhaba verilir?
Selâm
Müslümanlar'ın "Selâmün aleyküm" ya da "Esselâmüaleyküm" şeklindeki selamlaşmalarının kısa ifadesidir. Esenlik, kurtuluş, maddi-manevi zararlardan salim olma" benzer biçimde güzel anlamları olan bu selâm, tüm haliyle, şu demek oluyor ki "Selâmünaleyküm" şeklinde söylenÂdiğinde çok güzel bir yakarma metnidir. "Selâm" sözcüğünün ihtiva ettiği tüm anlamlar selâm verdiğimiz kimse için dilemiş oluruz. Cevabıyla, selâma karşılık vermesiyle o da bizim için ayÂnı şeyleri temenni etmiş olur. Dinde selâmı vermek sünnet, almak ise farzÂdır.
İslam Ansiklopedisi
SELAM a. (ar. merhaba).
1. Bir kimsenin, başka bir hiç kimseye yaklaşırken, onunla karşılaştığında ya da onun yanından uzaklaşırken nezaket göstermek için belli bir seviye ve sıra ile yapmış olduğu hareketlerin, söylediği sözlerin tümü: Bir hiç kimseye merhaba vermek. Bir kimsenin selamını almak, içten, kibar, resmi bir merhaba.
2. Bir hiç kimseye, bir şeye karşı resmi olarak ya da gelenekle öngörülen saygı biçimi; izci selamı. Derviş selamı.
3. Bir hiç kimseye direkt ya da başkası vesilesiyle iletilen sevgi, saygı, iyi istek: Selamını ilettim, çok sevindi.
4. Slm!, bir kimselerle karşılaşıldığında ya da ona yaklaşırken söylenen kalıp söz. || Slm çakmak, bir hiç kimseye merhaba vermek (tkz.). || Slm durmak, selama durmak, kendisine saygı duyulan birini ya da bir büyüğünü, amirini selamlamak için yolu üstünde durmak, ayakta merhaba vermek: Yolun kıyısına dizilecek, merhaba duracaksınız. || Slm etmek, uzakta bulunan birine mektup ya da bir kimsenin vesilesiyle esenlik dileğini iletmek. || Slm olsun, bir hiç kimseye beslenilen saygı, esenlik dilekleri “ona erişsin'' anlamında söylenilen iyi istek sözü. || Slm sabah, selâmlaşıp konuşarak hal hatır sorma. || (Birine) merhaba söylemek, merhaba yollamak, bir hiç kimseye, biriyle esenleme dileği ve haberi göndermek: Dayım size merhaba söylemiş oldu, yarın gelmenizi istiyor; birinin gönderilmiş olduğu selamı başkasına söylemek, iletmek. || Slm vermek, namazı bitirirken başı sağa sola çevirmek. || Slm verdik, borçlu çıktık, birine ufak bir yakınlık gösteren bir hiç kimseye büyük bir iş yükletilme- si karşısında yakınlık gösteren şahıs tarafınca duyduğu pişmanlığı belirtmek için söylenir. || (Biriyle) selamı sabahı kesmek, bir kimselerle her türlü dostluk ve arkadaşlık ilişkisini kesmek: O günden sonrasında onunla selamı sabahı kestim.
*Esk.
1. Sulh, rahatlık.
2. Sonu iyi ve hayırlı çıkma.
3. Gelip geçici olmayış, bakilik. (Tanrı'nın sıfatlarından).
4. Tanışıklık, aşinalık; tanış.
5. Selamun aleyküm - SELAMüNALEYKüM || Aleyh-is-selam - ALEYHİSSELAM. || Aleyküm merhaba - ALEYKüMSELAM. || Dar-üs-selam -> DARüSSE- lam. I! Medinet-üs-selam - MEDİNE.
*Ask. Silahlı kuvvetlere mensup personelin (asker ya da sivil) amirine, üzerine, sancağa, cenazeye ve geçit töreninde töreni kabul eden komutana karşı göstermesi mecburi saygı hareketi. (Slm, personelin üniformalı ya da sivil, silahlı ya da silahsız bulunmuş olduğu duruma bakılırsa değişik şekil ve tavırla yapılır.) || Slm topu * SELAMLAMA ATIŞI.
*Denize. Harp ya da tecim gemilerinin birbirleriyle karşılaştıklarında internasyonal yönetmeliklere bakılırsa birbirlerine gösterdiği saygılı davranış (kuru sıkı top atışı, mürettebatı çamarivaya çıkarma, bayrağı yarıya indirme vb.).
*isi. Sözcük, “sağlam, dokunulmamış, eksiklik ve ayıptan arı duru ve uzak olmak†anlamına gelen arapça selime fiilinden türetilmiş bir addır. (Bk. ansikl. böl.)
-Kur. tar. Slm ağası, Osmanlılar'da sadrazam ve bazı vezirlerin buyruğunda çalışan, teşrifat ile ilgili görevli. (Bk ansikl. böl.) || Slm çavuşu, Osmanlılar'da padişah ve sadrazamı atlarına bindikleri ve atlarından indikleri sırada alkışlamakla görevli çavuşlara verilen ad. (Bk. ansikl. böl.)
*Spor. Silahla merhaba verme, eskrimde, sporcuların bir nezaket kuralı olarak, karşılaşmanın başlangıcında ve sonunda silahlarıyla birbirlerini selamlamaları.
*Tasav. Gökyüzü esnasında dört bölümlük ayin-i şerifin bölüm aralarında meydana getirilen duraklama. |j Slm başı, gökyüzü ayininde bölümlerden her birinin bitmesine verilen ad.
*ANSİKL. isi. Tefsirlerde sözcük “TanrT nın ceza ve gazabından uzak tutulma" olarak yorumlanır. Darüs-selam ve sübül ûs-selam tamlamalarındaki "merhaba'lar ise, Tanrı'nın adlarından biridir. "Slm" sözcüğünden türetilen selleme fiili ise, "Hz. Peygamber'e salat ve merhaba olsun" anlamına gelir.
“Selam†sözcüğüne, cahiliye devrindeki şiir ve metinlerde de rastlandığı benzer biçimde, ib- ranice ve aram dilinde de hem sözcük hem de tümcede özne olarak görülür (selâmâ alâk). Hz. Muhammet merhaba vermeye ve almaya çok ehemmiyet verir; selamı meleklerin cennettekileri kutsaması ve onlara yakarma etmesi olarak kabul ederdi. Namazda merhaba, şahadetten ilkin gelir. Salatın tam şekli, oturulmuş olmasına rağmen başı sağa ve sola döndürürken es-selamu aleyküm ve rahmetullah anlamına gelir. Selamın İslama özgü bir kalite kazanmasında Kuran'da bu sözcükle ilgili ve bu sözcükten oluşturulan deyimlerin sıkça yer almasının mühim tesiri olmuştur. Hz. Peygamber es-selamu aleyküm yerine daha çok selamun aleyküm derdi, islamın ilk dönemlerinden başlayarak ölüler için aleyk es-selam, diriler içinse es-selamu aleyke denildi. Daha erken dönemlerde merhaba'a ek olarak "ve rahmetullahi ve berekâtuhu†da denilirdi. Mektupların sonunda yer edinen es-selamu sözcüğü ise "İşte bu kadar" anlamını da ihtiva eder. Gene ilk dönemlerde, müslüman olmayanlara merhaba vermek gerektiğinde es-selamu alâ men ittaba'a'l-huda denirdi. Koyu dindar sünniler, yalnızca Hz. Peygamber'e aleyh isselam derler.
Yaygın bir inanca bakılırsa merhaba vermek sünnet, merhaba almak ise farzdır. Hz. Muhammet, Tanrı'a ant içerek başladığı bir hadisinde "inanç etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de inanç etmiş olmazsınız†dedikten sonrasında, çevresindekilere, sadece selamlaşarak aralarında sevgi bağları kurabileceklerini belirtir; başka bir konuşmasında müslümanların birbirleri üstündeki haklarından birinin de selama selamla karşılık vermek bulunduğunu söyler. Kuran'da da “Kendi evinizden başka evlere, izin alıp ev halkına merhaba vermeden girmeyiniz†(XXIV, 27) denilir; bir başka ayette de verilen selamı daha güzeli ile ya da asla eğer olmazsa aynı sözlerle yanıtlamak gerektiği belirtilir (IV, 86). Kuran' da ek olarak cennetliklerin birbirlerini, meleklerin müminleri selamlayacakları bildirilir.
Müslümanlar, geleneksel olarak duala- nnda Hz. Muhammet'e, aile bireylerine ve arkadaşlarına, diğeri peygamberlere, iyi (salih) kullara merhaba okuyarak onların anılarına saygı ve bağlılıklarını göstermiş olurlar.
*Kur. tar. Slm ağasının görevi, konukları karşılayarak saray ya da konağın selamlık kısmına almak, sonrasında da konukların geldiklerini sadrazam ya da vezire bildirmekti. Ev sahibi, konuklarla ya da konuk ile görüşmek isterse bu isteğini saray ağasına söyler ve bundan sonrasında konuklar ya da konuk huzura kabul edilirdi. Bu tür görevlere kendilerine güvenilen kimseler getirilirdi. Slm ağalığı, saltanatın kaldırılışına kadar sürdü Slm çavuşları merasim esnasında yolun iki yanına dizilip padişah ya da sadrazamı alkışlarken, maiyetteki diğeri görevliler de bir ağızdan "Hu!" çekerlerdi. Padişah ve sadrazam sefere çıkarken, seferden dönerken, Hırkai mutluluk dairesi'ni ziyarete giderken ve cuma selamlığında da merhaba çavuşları ve maiyetindekiler aynı görevi yerine getirirlerdi.
1. Bir kimsenin, başka bir hiç kimseye yaklaşırken, onunla karşılaştığında ya da onun yanından uzaklaşırken nezaket göstermek için belli bir seviye ve sıra ile yapmış olduğu hareketlerin, söylediği sözlerin tümü: Bir hiç kimseye merhaba vermek. Bir kimsenin selamını almak, içten, kibar, resmi bir merhaba.
2. Bir hiç kimseye, bir şeye karşı resmi olarak ya da gelenekle öngörülen saygı biçimi; izci selamı. Derviş selamı.
3. Bir hiç kimseye direkt ya da başkası vesilesiyle iletilen sevgi, saygı, iyi istek: Selamını ilettim, çok sevindi.
4. Slm!, bir kimselerle karşılaşıldığında ya da ona yaklaşırken söylenen kalıp söz. || Slm çakmak, bir hiç kimseye merhaba vermek (tkz.). || Slm durmak, selama durmak, kendisine saygı duyulan birini ya da bir büyüğünü, amirini selamlamak için yolu üstünde durmak, ayakta merhaba vermek: Yolun kıyısına dizilecek, merhaba duracaksınız. || Slm etmek, uzakta bulunan birine mektup ya da bir kimsenin vesilesiyle esenlik dileğini iletmek. || Slm olsun, bir hiç kimseye beslenilen saygı, esenlik dilekleri “ona erişsin'' anlamında söylenilen iyi istek sözü. || Slm sabah, selâmlaşıp konuşarak hal hatır sorma. || (Birine) merhaba söylemek, merhaba yollamak, bir hiç kimseye, biriyle esenleme dileği ve haberi göndermek: Dayım size merhaba söylemiş oldu, yarın gelmenizi istiyor; birinin gönderilmiş olduğu selamı başkasına söylemek, iletmek. || Slm vermek, namazı bitirirken başı sağa sola çevirmek. || Slm verdik, borçlu çıktık, birine ufak bir yakınlık gösteren bir hiç kimseye büyük bir iş yükletilme- si karşısında yakınlık gösteren şahıs tarafınca duyduğu pişmanlığı belirtmek için söylenir. || (Biriyle) selamı sabahı kesmek, bir kimselerle her türlü dostluk ve arkadaşlık ilişkisini kesmek: O günden sonrasında onunla selamı sabahı kestim.
*Esk.
1. Sulh, rahatlık.
2. Sonu iyi ve hayırlı çıkma.
3. Gelip geçici olmayış, bakilik. (Tanrı'nın sıfatlarından).
4. Tanışıklık, aşinalık; tanış.
5. Selamun aleyküm - SELAMüNALEYKüM || Aleyh-is-selam - ALEYHİSSELAM. || Aleyküm merhaba - ALEYKüMSELAM. || Dar-üs-selam -> DARüSSE- lam. I! Medinet-üs-selam - MEDİNE.
*Ask. Silahlı kuvvetlere mensup personelin (asker ya da sivil) amirine, üzerine, sancağa, cenazeye ve geçit töreninde töreni kabul eden komutana karşı göstermesi mecburi saygı hareketi. (Slm, personelin üniformalı ya da sivil, silahlı ya da silahsız bulunmuş olduğu duruma bakılırsa değişik şekil ve tavırla yapılır.) || Slm topu * SELAMLAMA ATIŞI.
*Denize. Harp ya da tecim gemilerinin birbirleriyle karşılaştıklarında internasyonal yönetmeliklere bakılırsa birbirlerine gösterdiği saygılı davranış (kuru sıkı top atışı, mürettebatı çamarivaya çıkarma, bayrağı yarıya indirme vb.).
*isi. Sözcük, “sağlam, dokunulmamış, eksiklik ve ayıptan arı duru ve uzak olmak†anlamına gelen arapça selime fiilinden türetilmiş bir addır. (Bk. ansikl. böl.)
-Kur. tar. Slm ağası, Osmanlılar'da sadrazam ve bazı vezirlerin buyruğunda çalışan, teşrifat ile ilgili görevli. (Bk ansikl. böl.) || Slm çavuşu, Osmanlılar'da padişah ve sadrazamı atlarına bindikleri ve atlarından indikleri sırada alkışlamakla görevli çavuşlara verilen ad. (Bk. ansikl. böl.)
*Spor. Silahla merhaba verme, eskrimde, sporcuların bir nezaket kuralı olarak, karşılaşmanın başlangıcında ve sonunda silahlarıyla birbirlerini selamlamaları.
*Tasav. Gökyüzü esnasında dört bölümlük ayin-i şerifin bölüm aralarında meydana getirilen duraklama. |j Slm başı, gökyüzü ayininde bölümlerden her birinin bitmesine verilen ad.
*ANSİKL. isi. Tefsirlerde sözcük “TanrT nın ceza ve gazabından uzak tutulma" olarak yorumlanır. Darüs-selam ve sübül ûs-selam tamlamalarındaki "merhaba'lar ise, Tanrı'nın adlarından biridir. "Slm" sözcüğünden türetilen selleme fiili ise, "Hz. Peygamber'e salat ve merhaba olsun" anlamına gelir.
“Selam†sözcüğüne, cahiliye devrindeki şiir ve metinlerde de rastlandığı benzer biçimde, ib- ranice ve aram dilinde de hem sözcük hem de tümcede özne olarak görülür (selâmâ alâk). Hz. Muhammet merhaba vermeye ve almaya çok ehemmiyet verir; selamı meleklerin cennettekileri kutsaması ve onlara yakarma etmesi olarak kabul ederdi. Namazda merhaba, şahadetten ilkin gelir. Salatın tam şekli, oturulmuş olmasına rağmen başı sağa ve sola döndürürken es-selamu aleyküm ve rahmetullah anlamına gelir. Selamın İslama özgü bir kalite kazanmasında Kuran'da bu sözcükle ilgili ve bu sözcükten oluşturulan deyimlerin sıkça yer almasının mühim tesiri olmuştur. Hz. Peygamber es-selamu aleyküm yerine daha çok selamun aleyküm derdi, islamın ilk dönemlerinden başlayarak ölüler için aleyk es-selam, diriler içinse es-selamu aleyke denildi. Daha erken dönemlerde merhaba'a ek olarak "ve rahmetullahi ve berekâtuhu†da denilirdi. Mektupların sonunda yer edinen es-selamu sözcüğü ise "İşte bu kadar" anlamını da ihtiva eder. Gene ilk dönemlerde, müslüman olmayanlara merhaba vermek gerektiğinde es-selamu alâ men ittaba'a'l-huda denirdi. Koyu dindar sünniler, yalnızca Hz. Peygamber'e aleyh isselam derler.
Yaygın bir inanca bakılırsa merhaba vermek sünnet, merhaba almak ise farzdır. Hz. Muhammet, Tanrı'a ant içerek başladığı bir hadisinde "inanç etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de inanç etmiş olmazsınız†dedikten sonrasında, çevresindekilere, sadece selamlaşarak aralarında sevgi bağları kurabileceklerini belirtir; başka bir konuşmasında müslümanların birbirleri üstündeki haklarından birinin de selama selamla karşılık vermek bulunduğunu söyler. Kuran'da da “Kendi evinizden başka evlere, izin alıp ev halkına merhaba vermeden girmeyiniz†(XXIV, 27) denilir; bir başka ayette de verilen selamı daha güzeli ile ya da asla eğer olmazsa aynı sözlerle yanıtlamak gerektiği belirtilir (IV, 86). Kuran' da ek olarak cennetliklerin birbirlerini, meleklerin müminleri selamlayacakları bildirilir.
Müslümanlar, geleneksel olarak duala- nnda Hz. Muhammet'e, aile bireylerine ve arkadaşlarına, diğeri peygamberlere, iyi (salih) kullara merhaba okuyarak onların anılarına saygı ve bağlılıklarını göstermiş olurlar.
*Kur. tar. Slm ağasının görevi, konukları karşılayarak saray ya da konağın selamlık kısmına almak, sonrasında da konukların geldiklerini sadrazam ya da vezire bildirmekti. Ev sahibi, konuklarla ya da konuk ile görüşmek isterse bu isteğini saray ağasına söyler ve bundan sonrasında konuklar ya da konuk huzura kabul edilirdi. Bu tür görevlere kendilerine güvenilen kimseler getirilirdi. Slm ağalığı, saltanatın kaldırılışına kadar sürdü Slm çavuşları merasim esnasında yolun iki yanına dizilip padişah ya da sadrazamı alkışlarken, maiyetteki diğeri görevliler de bir ağızdan "Hu!" çekerlerdi. Padişah ve sadrazam sefere çıkarken, seferden dönerken, Hırkai mutluluk dairesi'ni ziyarete giderken ve cuma selamlığında da merhaba çavuşları ve maiyetindekiler aynı görevi yerine getirirlerdi.
Kaynak: Büyük Larousse
Abdus Slm
Serivanus - Dar-üs Slm (İnstrumental Beat Albüm Collection)
Şafii mezhebine bakılırsa bir ortama girildiğinde iyi mi merhaba verilir?
YORUMLAR