SUÇLAMAK g. f. 1. Bir kimseyi (bir şeyle) suçlamak, bir suçu, bir hatayı, kınanması ihtiyaç duyulan bir eylemi, bir davranışı o hiç ...
SUÇLAMAK g. f.
1. Bir kimseyi (bir şeyle) suçlamak, bir suçu, bir hatayı, kınanması ihtiyaç duyulan bir eylemi, bir davranışı o hiç kimseye yüklemek; itham etmek: Bir memuru, görevini dikkatsizlik etmekle suçlamak. Bir kimseyi, işlemediği bir cinayetle suçlamak.
2. Bir kimseyi, bir şeyi (soyut) suçlamak, cansıkıcı bir durumdan, bir vakadan, o kimseyi, o şeyi görevli tutmak: Babanı suçlayarak hatalarını örtemezsin. işleri ne vakit iyi gitmese kaderini suçlar.
3. Kendini suçlamak, bir şeyin fena sonucundan kendini görevli görmek, suçluluk duymak.
* suçlanmak edilg. f. Bir şeyle suçlanmak, suçlamak eylemine mevzu olmak, itham edilmek: Zimmetine para geçirmekle suçlanmak.
1. Bir kimseyi (bir şeyle) suçlamak, bir suçu, bir hatayı, kınanması ihtiyaç duyulan bir eylemi, bir davranışı o hiç kimseye yüklemek; itham etmek: Bir memuru, görevini dikkatsizlik etmekle suçlamak. Bir kimseyi, işlemediği bir cinayetle suçlamak.
2. Bir kimseyi, bir şeyi (soyut) suçlamak, cansıkıcı bir durumdan, bir vakadan, o kimseyi, o şeyi görevli tutmak: Babanı suçlayarak hatalarını örtemezsin. işleri ne vakit iyi gitmese kaderini suçlar.
3. Kendini suçlamak, bir şeyin fena sonucundan kendini görevli görmek, suçluluk duymak.
* suçlanmak edilg. f. Bir şeyle suçlanmak, suçlamak eylemine mevzu olmak, itham edilmek: Zimmetine para geçirmekle suçlanmak.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR