SüSLEMEK g. f, 1 - Bu şeyi (bir şeyle) süslemek, güzel görünmesini sağlayacak, bilhassa bir bayram havası verecek öğeler eklemek: Ba...
SüSLEMEK g. f,
1 - Bu şeyi (bir şeyle) süslemek, güzel görünmesini sağlayacak, bilhassa bir bayram havası verecek öğeler eklemek: Balkonu yeşil bitkilerle süs lemek. Elbisenin yakasını dantelle süslemek. Cumhuriyet bayramında sınıfı süslemek
2. Bir kimseyi süslemek, bir tö ren, bir toplantı vb. için ona süslü giysiler giydirmek, makyaj yapmak, takılar, süsle yici öğeler takmak: Gelini süslemek
3. Bir şeyi süslemek, bir şeyden söz eder ken, bir başka şeyi güzelleştirmek, süs iş levi görmek: Sofrayı bir gül demeti süslü yordu. Elbisenin yakasını bir karanfil süs lüyor
4. Bir nesneyi süslemek, onu motiflerle, desenlerle, renklerle bezemek. Porselen bir tabağı süslemek
*Mutf Bir yiyeceğin üzerini düzenleme ve renk açısından iştah açıcı bir görünüm sağlayacak malzemelerle donatmak
* süslendirmek ettirg. t. Süslenmesini sağlamak.
* süslenmek dönşl. f. Giyinip kuşanarak, makyaj yaparak, taranarak vb. hazır lanmak: En güzel takılarını takıp süslenmek
* süslenmek edilg. t. (Bir şeyle) süs lenmek, bezenmiş, donanmış olmak: Çı çeklerle süslenmiş bir masa. Meydan bay ram için bayraklarla, fenerlerle süslenmişti.
* süsletmek ettirg. t. Bir kimseyi, birşe yi (bir şeyle) süsletmek, süslenmesini sağlamak: Merasim için okul salonunu süslet mek.
*ANSİKL isi. Kuran'da bu mevzuda "Onlara de ki: Tanrı'ın kulları için çıkarmış ol duğu ziyneti (süsü), arı (temiz) azıkları kim haram kıldı? Bunlar, dünyada yaşarlarken kıyamet gününe açıkyürekle inananlar içindir" (VII, 32); "Ey Ademoğulları, her secde yerine varışta süslerinizi de beraber alın" (VII, 31) denir. Bu ayetlerden anlaşı lacağı benzer biçimde, İslam dinince süslenmek gü nah değildir Sadece, hadislere nazaran kocası ölen bir kadının dört ay on gün süslenmesi yasaklanmıştır; bu yasağı yerine getir meyen günah işlemiş sayılır.
1 - Bu şeyi (bir şeyle) süslemek, güzel görünmesini sağlayacak, bilhassa bir bayram havası verecek öğeler eklemek: Balkonu yeşil bitkilerle süs lemek. Elbisenin yakasını dantelle süslemek. Cumhuriyet bayramında sınıfı süslemek
2. Bir kimseyi süslemek, bir tö ren, bir toplantı vb. için ona süslü giysiler giydirmek, makyaj yapmak, takılar, süsle yici öğeler takmak: Gelini süslemek
3. Bir şeyi süslemek, bir şeyden söz eder ken, bir başka şeyi güzelleştirmek, süs iş levi görmek: Sofrayı bir gül demeti süslü yordu. Elbisenin yakasını bir karanfil süs lüyor
4. Bir nesneyi süslemek, onu motiflerle, desenlerle, renklerle bezemek. Porselen bir tabağı süslemek
*Mutf Bir yiyeceğin üzerini düzenleme ve renk açısından iştah açıcı bir görünüm sağlayacak malzemelerle donatmak
* süslendirmek ettirg. t. Süslenmesini sağlamak.
* süslenmek dönşl. f. Giyinip kuşanarak, makyaj yaparak, taranarak vb. hazır lanmak: En güzel takılarını takıp süslenmek
* süslenmek edilg. t. (Bir şeyle) süs lenmek, bezenmiş, donanmış olmak: Çı çeklerle süslenmiş bir masa. Meydan bay ram için bayraklarla, fenerlerle süslenmişti.
* süsletmek ettirg. t. Bir kimseyi, birşe yi (bir şeyle) süsletmek, süslenmesini sağlamak: Merasim için okul salonunu süslet mek.
*ANSİKL isi. Kuran'da bu mevzuda "Onlara de ki: Tanrı'ın kulları için çıkarmış ol duğu ziyneti (süsü), arı (temiz) azıkları kim haram kıldı? Bunlar, dünyada yaşarlarken kıyamet gününe açıkyürekle inananlar içindir" (VII, 32); "Ey Ademoğulları, her secde yerine varışta süslerinizi de beraber alın" (VII, 31) denir. Bu ayetlerden anlaşı lacağı benzer biçimde, İslam dinince süslenmek gü nah değildir Sadece, hadislere nazaran kocası ölen bir kadının dört ay on gün süslenmesi yasaklanmıştır; bu yasağı yerine getir meyen günah işlemiş sayılır.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR